Simyacıya göre daha keyifli ama mantık aynı. Sevemedim Paulo Coelho'yu. Belki siz seversiniz.
Fazlasıyla tahmin edilebilir ve sıradan finaline rağmen kendini okutturan bir roman. Akıcı ve yalın bir dili var. Yalnızca bir bölümlük bile olsa Coelho’nun bu kitabın yazarı benim vurgusunu yapmak için yine yeni yeniden kendini olaya dahil edişi bir an hikayeden koparıp soğutsa da hayata dair güzel betimlemeler barındırıyor.
kitabın konusu intihar etmek, ölüm ve akıl hastalıkları olduğu için okuyucuyu karamsar düşüncelere itmektedir.
yaşamı ve ölümü sorgulayabileceğiniz anlık bir kitap. Bir an her seyden vazgectiğinizde, dayanamadıgınızda, arkanıza donup baktıgınızda hayatın 1 dk sının bile kıymetli ve vazgeçilmez oldugunu anlatan tavsiye edebilecegım bir kitap :)
Okunması gereken bir kitap
http://fairytaleess.blogspot.com.tr/2016/04/veronika-olmek-istiyor-kitap-yorumu.html
Kitabı okurken kendi hayatıma yönelik de çok güzel çıkarımlarda bulundum ve okuyan herkesin de az veya çok kitapta bir şeyler bulacağını düşünüyorum. Kitapta sevdiğim bir diğer noktaysa, sadece tek bir karakterin yaşantısı veya duygularına bağlı kalmayıp birden fazla karakterin iç çatışmalarının okuyucuya yansıtılması. Zaten bu yazarı okumayı da uzun zamandır istediğimden benim için iyi bir başlangıç oldu. Yazarın diğer kitaplarını okumayı da istiyorum.
İnsanlar bir şeyi kaybetmeden değerinin farkına varamıyorlar. Bu kitap sizlere bu konu hakkında farklı bir pencereden bakma fırsatı sunuyor. Psikolojik kitaplara ilgisi olanlara tavsiye ederim.Farklı hayatlardan kesitleri okurken kendi hayatınızdan da bi şeyler bulup durup şöyle bi düşünmemeniz imkansız. Anlayana güzel mesajlar var.
beklentimin altında kalmış bir kitap ama kesinlikle insanı sıkmadığı gerçeği var..
Paulo Coelho'nun Simyacı adlı eseri lisede okumuştum sanırım efsanelerdendir. Bazen kitapların adı bile beni okumaya itiyor ama Paulo Coelho'nun diğer eserlerini okuyamadım , elime alıp alıp bıraktığım çok olmuştur kitapçılarda.
Nasip bu kitabaymis. Veronika hayatından mutsuz , rutin isleyisten sıkılmış ve kendini intiharla sonlandırmak istemiş bir genc kız. Uyandığında gözlerini akıl hastanesinde açar. Gerisini okuyup görün efenim.
Kitap yalın bir dille yazılmış , karakterler detaylı şekilde anlatılmış , yer yer siksa da genel itibariyle tek solukta okunacak bir kitap. Veronika'nin ruhsal bunalımları , hayattan artık zevk alamaz duruma gelişi bizi de içine çekecek. Psikolojik unsurların bolca barindirildigi( akıl hastanesinde geçmesi itibariyle normal ) benim için ilgi çekici bir kitap oldu. Bir Simyacı olamaz asla ama okunması gereken diye düşünüyorum.
Paulo Coelho Romanları'nı severek okuyorum. Bu kitapta kütüphanemde okunmuşların arasında duruyordu dün bana göz kırptı bende sizinle paylaşmak istedim 🙂 Kitabın ana karakteri Veronika'nın yaşama duyduğu isteği bizlerle ilk önce üzsede sonrasında mutlu eden ve düşündüren bir şekilde anlatıyor🙏🏻 İntiharla başlayan bir öykü, akıl hastanesinde sonrasında ise hastanenin dışında devam ediyor. Aslında burada Veronika'ya yaşaması için harika bir sebep veriyor bence ilahi güç. Aşk tüm olumsuz duyguları ortadan kaldırabilecek bir güçte bu kitapta aşkın gücünüde görüyoruz. Hem Tanrı'ya hem dışarıya hem de kendimize duyduğumuz aşk ❤
İşte Kitaptan Alıntı Yaptığım Altı Çizili Cümleler
🌀Görünüşe bakılırsa kimse kendi iç dünyasını yabancılarla paylaşmaya hevesli değildi.
🌀Keşke herkes kendi içsel deliliğini bilse ve onunla birlikte yaşamayı öğrense. Dünya daha kötü bir yer mi olurdu? Hayır insanlar daha yürekli, daha mutlu olurlardı.
🌀Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika’yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu.
Beğenerek okudum konu olarak çok ilgi çekici ve farklıydı .Mariyi zedkayı eduardı ve veronikayı tanıdığıma çok memnunum, delilik neydi normallik neydi bayağı sorgulattı yalnız bu konudan yazar bir başyapıt çıkarabilirdi ama yazar kitabı ortalama bir esere dönüştürmeyi tercih etmiş koskoca mağdenden bir altın lira verdi bize. Çok yüzeysel geçti her şeyi
Beni Zedka'yla tanıştıran kitap ... O hikayeyi hiç unutmadım.
-Villete'in duvarlarının ardındakiler kim biliyor musun?
+Hep aynı kuyunun suyunu içmiş olanlar, dedi Veronika.
- İnsan neden kendi kendinden nefret eder?
+ Korkaklık belki de. Ya da hiç yakanı bırakmayan yanılmak korkusu, başkalarının senden beklediklerini gerçekleştirememek korkusu.
daha muhteşemini okudum mu bilmiyorum.. her sayfasına hapsetti beni
Efsane kitap. Kitapların ne işe yaradığını sorgulayan tiplerin suratına çarpmak istediğim şaheser. İçinde hayat bulduğum kitaplardan biri daha. Bana yaşamı geri veren, özel köşeye eklediğim bir yapıt.
En sevdiğim kitaplar arasına girdi bile. Çok etkileyici, güzel bazen şaşırtıcı. Çok beğendim
Paulo Coelhonun okuduğum bütün kitaplarını beğendim diyebilirim. İlk simyacı kitabıyla tanıştım daha sonra okuduğum her kitabında beni kendine daha da çekti.
Veronika ölmek istiyor kitabı da hayatında ki herşeyin tek düzeliğinden sıkılmış ve sıkıldığı için artık intihar etmeye karar veren bir kızın hikayesiyle başlıyor. Kız yani Veronika intihar ediyor ama ölemiyor. İntiharı sonrasında Villete adında bir deliler hastanesine yatırılıyor. Burada bulunan doktor Veronika üzerinde bir deney yapmaya başlıyor; kıza her gün her an ölebileceğini ve en fazla 1 hafta yaşayabileceğini söylüyor. Her gün belirli dozlarda bir ilaç vererek sahte kalp krizi vakaları ve kusmalar oluşmasına sebep oluyor. Böylece doktor; ölüm bilincinin insanı daha yoğun yaşamaya ittiğini gözlemlemeye başlıyor. Hem Veronika hem de diğer hastalar hayatta neler kaçırdıkları düşünmeye başlıyor, kendi yaşamlarını yeniden değerlendirmeye başlıyorlar. En fazla bir hafta sonra öleceğini bilen Veronika bu süresini ona göre dolu dolu, içinden geldiği gibi yaşamaya başlıyor. Bu süreçte artık yaşamayı sevmeye başlıyor ve ölmekten korkar hale geliyor.
Hastanede kalan şizofren bir hastaya aşık olup son günü olduğunu düşündüğü gün hastaneden kaçıyor. Ve öleceğini düşündüğü için çok kısa sürede sevdiğini açıklıyor. Çünkü dr. İgorunda deneyinin sonucunda gördüğü gibi 'ÖLME BİLİNCİ BİZİ DAHA YOĞUN YAŞAMAYA YÖNELTİR.'
Doktorun tam yalanını, yani deneyini, kıza açıklayacağı gün Veronika kaçmış oluyor. Asıl sorun kızın artık her dakika ölümü bekleyerek geçireceği günler diye düşünüyor doktor. Ama sonra bunun da çok önemli olmadığına karar verip kızın yaşadığı her yeni günü bir mucize olarak göreceğini düşünüyor. Zaten :
HER YENİ GÜN BİR MUCİZEDİR.
neden bu kadar beğenildiğini anlayamadım. karakterler zayıf özellikle Veronika baş karakter olmasına rağmen derinliği olmayan bir karakter. En elle tutulur derinliğe ve alt metne sahip karakter Mari idi. bir de yazarın farklı karakterler üzerinden farklı mental hastalıklardan bahsetmesi iyi niyetli bir çaba olsa da, hastalıkları bu kadar yüzeysel anlatması irite etti beni. Şizofreni bir günde iyileşebilen bir hastalık mı yani? aşkın gücü klişesi artık bilinçli okuru doyurmuyor. öte yanda edebi bir derinlik de yoktu kitapta. tek iyi yanı kolay okunur olması, tüm pembe kitaplar gibi.
Bence güzel kitaptı. Verdiği mesaj da çok önemli. "Hayatı başkaları için değil, kendiniz için yaşayın. Kim ne diyecek düşüncelerinden sıyrılın.." Kişiyi karamsarlığa sevk edecek bir şey de yok kitapta. Yalnız Allah'in adaletiyle ve Hz. Adem ile Havva'nin olayıyla ilgili bölümleri beğenmedim. Onları da okumadan geçtim.