Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorularına yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen romanın altı yılda, yedi milyondan fazla okur bulmasının gizi, kuşkusuz, onun bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şafak vakti uyanmaya benziyor.
Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho'nun, yayınlandığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen üçüncü romanı. Simyacı, altı yılda kırk iki ülkede yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabriel Garcia Marquez'den bu yana görülmemiş bir olay. Yüreğinde, çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir klasik kimliği kazanan Simyacıyı Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'i ve Richard Bach'ın Martı Jonathan Livingston'u ile karşılaştıranlar var.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorula... tümünü göster
“Burası tam olarak yeterli değil. Koltuktan uçamadım,” dedi. Etrafına bakındı. “ Eğer beni pencereye götürebilirsen sana uçabildiğimi gösterebilirim.”
Buna inanıyordu. Bu konuda hiç bir şüphe yoktu, bunu gerçekten yapabildiğini sanıyordu. Eğer onu pencereye götürürsek elleri havada iki tarafına açılmış olarak yere çakılacaktı.
Ne diyeceğimizi bilemiyorduk, biz de konuyu değiştirdik ve sonra hastaneden ayrıldık. Ayrılırken sesi kulaklarımda çınlıyordu: “Uçabiliyorum baba, uçabiliyorum.”
***
On yedi yaşındaki Lori Schiller birbirine bağlı zengin bir ailenin tek kızıydı. Altı yıl sonra ilk intihar girişiminde bulundu ve New York şehrinde kafasında ona eziyet eden sesler ve üzerinde yırtık pırtık kıyafetleriyle sokaklarda dolaştı. Lori Schiller artık bütünüyle olgunluğa ulaşmış bir şizofreni hastalığının tam ortasındaydı. Defalarca hastaneye yattı, rehabilitasyon merkezlerine sığındı, durumu kötüleşti, daha fazla intihar teşebbüsünde bulundu ve yorucu olan mutlak bir çaresizliğin içinde yaşadı. Ama kurtuldu.
Şimdi bu kişisel yaşam öyküsünde Lori bizi, kendine ait saklı dünyasından içeri alıyor, onu iyileştiren doktorları ve hastalığı süresince acı çeken ailesini de yanına alarak bu hastalıktan nasıl kurtulduğunu anlatıyor. Sürükleyici, yürek parçalayıcı ama kesinlikle yüceltici bir hikâye…
SESSİZ ODA akıl hastalığının yarattığı yıkıcı etkilere, sabrın ve cesaretin gücüne şahitlik eden mükemmel bir klasik.
***
“Lori ile şizofreninin derinliklerine yolculuk ettikten sonra, asla eskisi gibi olamayacaksınız.”
Diane Sawyer
“İlk sayfasından itibaren Lori’nin hikâyesi sizi etkisi altına alacak ve üzecek…
Şizofreni hakkında okunulabilecek en iyi kitap.”
Oakland Press
“Burası tam olarak yeterli değil. Koltuktan uçamadım,” dedi. Etrafına bakındı. “ Eğer beni pencereye götürebilirsen sana uçabildiğimi gösterebilirim.”
Buna inanıyordu. Bu konuda hiç bir şüphe yoktu, bunu gerçekten yapabildiğini sanıyordu. Eğer onu p... tümünü göster
Issız bir ormanın ortasında, suyundan içene ölümsüzlük vaat eden bir pınar... Bu pınarın suyundan içerek ölümsüzlüğe kavuşan, ama nedense ölümsüz olmaktan pek hoşnut olmayan bir aile... Gün gelir pınarın başına bir genç kız gelir. Ölümsüz Aile, yani Tucklar, bu güzel kızın, pınarın suyundan içmesine engel olmak; akıp giden dünyanın, sürekli değişen bir doğanın parçası olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu kanıtlamak zorundadır. Ölümsüz Aile geçtiğimiz yirmi yıl içinde milyonlarca çocuğa ulaştı; birçok dile çevrildi, hem Amerikada hem de Avrupada okullarda okutuldu. Çocuk edebiyatının bu unutulmaz klasiği, nihayet Türk çocuklarının beğenisine sunuluyor.
Issız bir ormanın ortasında, suyundan içene ölümsüzlük vaat eden bir pınar... Bu pınarın suyundan içerek ölümsüzlüğe kavuşan, ama nedense ölümsüz olmaktan pek hoşnut olmayan bir aile... Gün gelir pınarın başına bir genç kız gelir. Ölümsüz Aile, yani ... tümünü göster
Issız bir ormanın ortasında, suyundan içene ölümsüzlük vaat eden bir pınar... Bu pınarın suyundan içerek ölümsüzlüğe kavuşan, ama nedense ölümsüz olmaktan pek hoşnut olmayan bir aile... Gün gelir pınarın başına bir genç kız gelir. Ölümsüz Aile, yani Tucklar, bu güzel kızın, pınarın suyundan içmesine engel olmak; akıp giden dünyanın, sürekli değişen bir doğanın parçası olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu kanıtlamak zorundadır. Ölümsüz Aile geçtiğimiz yirmi yıl içinde milyonlarca çocuğa ulaştı; birçok dile çevrildi, hem Amerikada hem de Avrupada okullarda okutuldu. Çocuk edebiyatının bu unutulmaz klasiği, nihayet Türk çocuklarının beğenisine sunuluyor.
Issız bir ormanın ortasında, suyundan içene ölümsüzlük vaat eden bir pınar... Bu pınarın suyundan içerek ölümsüzlüğe kavuşan, ama nedense ölümsüz olmaktan pek hoşnut olmayan bir aile... Gün gelir pınarın başına bir genç kız gelir. Ölümsüz Aile, yani ... tümünü göster
esranur altan şu anda kitap okumuyor.