Yakma Zevki - Fahrenheit 451 Öyküleri

En Son Değerlendirmeler

8 puan

Kitapta toplamda 16 adet hikaye var. Bunların bazıları uzun bazılarıysa sadece birkaç sayfa. İlk iki öykü birer zombi macerası. Ama bugünlerde her yerde fink atan o ucuz serüvenlerden değil kesinlikle. Çünkü Bradbury bu öykülerde de tıpkı diğer tüm eserlerinde yaptığı gibi baş rolü insana ve insan psikolojisine vermiş. Özellikle ikinci tekil şahıstan anlatılan açılış öyküsü oldukça ilginç bir tecrübe sunuyor. Zombilerden sonra Mars'a kaçan yazarlara, mesleğindeki 'radikal' bir değişiklikten rahatsız olan bir çöpçüye, sokaklarda yürümeyi seven bir adama ve çok daha fazlasına eşlik ediyoruz. Son üç öyküyse yakma temasından farklı ama aynı derecede etkililer.

Bradbury'nin Fahrenheit'ı yazmadan önce hangi hikayeleri kaleme aldığını görmek, bağlantı ve benzerlikleri fark etmek ve Fahrenheit'ın ön sözünde yer alan öyküleri birinci elden okumak gayet güzel bir deneyim.

Kitaptaki en uzun iki hikaye 'Gece Yarısından Epey Sonra' ve 'İtfaiyeci' adlı hikayelerse hem birbirlerinin hem de Fahrenheit'ın neredeyse aynısı. Burada ilginç olan nokta yazarın üç adımda kurguyu nasıl genişlettiğini ve sürekli üstüne bir şeyler koyduğuna şahit olmak. Tabi Fahrenheit 451'i okumadıysanız size fazla bir şey ifade etmeyebilirler. İşte bu yüzden önce onu okumakta fayda var.

Kısacası Fahrenheit 451 ve Ray Bradbury isimleri sizin için bir şey ifade ediyorsa kesinlikle kaçırılmaması gereken harika bir derleme Yakma Zevki. Tek eksiği ise bir dizin...

11 yıl, 11 ay
10 puan

Kitap kokusunda hayatları vardı, yaşanan haksızlıklara, iyi bir bilince sahip olmanın, sağlam bir duruşa sahip olmanın getirdiği en anlamlı söz ‘’Kitap Kokusunda Hayat’tı’’

Bu kuşak kitap kokusunda sığ düşüncelere karşı yeni bir hayatın temellerini atarken birileri yakmak ve yasaklamakla meşguldü.

Kitap kokusundan korkan zihniyet tek tip bireyler yetiştirmek için düğmeye basmıştı.

Yakılan kitapların külleri kaldı geride, kitap kokusunda yeni bir hayatın temellerini atmaya çalışan kuşağın çığlıkları bastırıldı hücrelerde.

Hakkını aramayan, okumayan, sorgulamayan bir kuşağın temelleri atılmıştı.

Sessizlik hakimdi şimdi.

Egolarının peşinde koşan bireylerle doluverdi hayat. Ben sözcüğü daha fazla kullanılır oldu.

Ama unutulan bir şey vardı ego duygusunu tatmin ettiğini sanan kuşak aslında bir başkasının istediğini yapıyor ve onu mutlu ediyordu.

Bir kuşak daha vardı ki bu kuşak bir zamanlar inandıkları fikirlerin mücadelesini veren bireylerin düşüncelerini daha iyi anlayıp bu düşünceler üzerine bir şeyler koyup kendisinden sonra gelecek kuşağa anlatmak yerine bu bireylerin isimlerini daha fazla slogansal bir dille getirmeyi bir fikrin mücadelesi saydılar.

Bu insanların resimlerinin basılı olduğu tişörtler giymek, kolyeler takmak, bu insanların mücadelesini anlatan kitapları ellerinde taşımak ve kitaplıklarında bulundurmak, kartpostallarını odaya asmak…

Hayattan alacağı olan bir kuşak kitap kokusunda yeni bir hayat sunarken bir kuşağa acılarını, sevinçlerini, hüzünlerini kitap kokusuna sığdırırken.

Her bir kitaba yeni bir heyecanla başlayan bir kuşağın heyecanını kaç kuşak yaşıyor şimdi?

geri ileri