Uzun süre sabırsızlıkla bekledim Satışa çıktığında 780 sayfa olduğunu görünce sevincim 2 kat arttı fakat yinede yetmedi :( çok çabuk bitti.
Güzeldi,ne diyeyim FMA klasiği bir kitap daha.Yalnız biraz fazla uzatılmıştı konu,tek eleştirim bu olacak.
Merhabalar, biz blogumuzda kitap çekilişi yapıyoruz ilk çekilişimiz. Bu ilk çekilişimizde Fatih Murat Arsal'ın son kitabı "Yalnız Gözlerin İçin"i şanslı kişiye yazardan isme imzalı olarak hediye etmeye karar verdik. Eğer çekilişe katılmak isterseniz adres: http://filmdizikitapdelisi.blogspot.com/2013/05/isme-imzal-hediye-kitap-cekilisi-1_23.html
Uzun boylu, siyahlar içinde kaybolan yapılı adam gölgeler arasında erken kırlaşan şakakları ile bir görünüp bir kayboluyordu. Vatan uğruna gizli bir görevde deli fişek Doğan ve bela mıknatısı Tamer ile zorlu bir gecede Azrail ile dans etmekteydi. Rüzgarın yön değiştirmesi, karışan hesaplar, çatışma, bir patlama farklı yönlere savrulan hayatlar...
O geceden sonra her şey değişti. Masum bir can gençliğinin baharında soldu, verilen bir söz, pusuda bekleyen - arkası sağlam - psikopat bir düşman. Hayat zordu çifte hayat daha da zor. Tahir yine de tüm gücüyle direniyordu.
Güney yaralı bir kalp, kardeşini - biricik dostunu kaybetmiş, bir kuş misali savrulmamak için fırtınada direnmeye çabalayan bir çaresiz! ...
http://pudratozu.blogspot.com/2013/09/yalnz-gozlerin-icin-aclarn-aska.html
16 günün sonunda bitirebildim. Yazara hayranım ama keşke bu kadar uzatıp ayrıntı vermeseydi :/ ara ara çok sıkıldığımı hissettim ama genel hatlarıyla güzeldi kitap :) bu ikiliyi çok beklemiştim, değdi gerçekten de!
Detay için : http://thestudyingduck.blogspot.com/2013/03/inceleme-yalnz-gozlerin-icin.html
Diğer kitaplara göre aksiyonu daha bol olan bir kitaptı, iç içe geçmiş tesadüfler kitaba renk katmıştı. Gülşah abla çok eğlenceliydi =) Doğan'a bir kez daha bayıldım bu kitapta!
Detaya girmeden ancak bu kadar yorumlayabilirim sanırım kitabı, merak edenler için okunabilir ve tavsiye edilebilir bir kitaptı. Göze batmasa da yer yer cinselliğin olması sebebi ile 18 yaş altı okuyucular için dikkat diyebilirim.
Kitap akıcı olması sebebiyle çabuk bitti o açıdan yazarı tebrik ederim, akıcı bir dili var.
Kitap iki farklı kapak görseliyle baskı yaptı... Görsellerin ikisinin de tasarımı Duygu Serin'e ait. Şahsen ben ilkini daha çok beğendim.
Bunun dışında kitapla ilgili hoşuma gitmeyen detaylar elbette ki vardı. Öncelikle ikili arasındaki ilişki geniş bir zamana yayıldığından Nefretten Sonra, Seni Sevmek İstemedim ve Beni Bırakma kitaplarının kahramanlarını sıkça okuyorsunuz. Şahsen bu konuda yazarın diğer karakterlerle ilgili fazlaca detaya girdiğine inanıyorum. Eğer diğer kitapları okuduysanız bu sayfaları okurken sıkılmanız muhtemel.
Kitabın kurgusunda öyle aman aman, okuyanı şaşırtacak detaylar falan yoktu. Üstelik seri olarak da kitapların kurguları son derece benzer birbirleriyle. Nefretten doğan aşkları okuyorsunuz...
Kitap 776 sayfa; ama yazar o kadar çok tekrar etmiş ki o tekrarlar olmasa bu denli uzar mıymış kitap tartışılır. Ya da dediğim gibi diğer karakterler konusunda o kadar detaya inilmeseymiş...
İşin açığı yazarın kitapları biraz beyaz dizi tadında. Yani kurgunun gerçekçiliğini sorguladığınızda elinizde fazla da bir şey kalmıyor.
Elinizde kalmayan şeylerin yanında karakterlerin kendileriyle çelişen halleri de okurken afakan bastırıyor.
Mesela Güney'in en başta 'Patronlarla Mesafe' kuralını Tahir için o denli çabuk yıkması, yıkmakla kalmayıp işten ayrılmayı aklından bile geçirmemesi, üstüne adama 'Arada sırada öpüşebiliriz ama daha ileriye gidemeyiz' mesajı falan pek de tutarlı değildi. Daha işe başladığı gün adamla alışverişe çıkmalar falan... Patron değil de imajmaker sanki adam.
En çok takıldığım şeylerden biri de sık sık 'Seks yapmak' kalıbının kullanılmış olması... Yahu 'sevişmek' diye de bir kelime var; hadi yazar gözden kaçırmış olsun editör bir zahmet düzelteymiş ya!
Ki hazır yeri gelmişken... Bir kitapta cinsellik ancak bu kadar kadın bakışından uzak yazılabilirdi... Bu noktada yazarı öven 'hem türk hem aşk kitabı yazıyor' görüşüne katılamayacağım maalesef.
Zira benim aşk algım bu değil... Sadece fiziksel güzellik ve cinsel tutku aşk için kafi değil, bu yüzden kitaptaki karakterlerin aşkını da pek inandırıcı bulamadım.
Hele Güney... O kadar içi boş bırakılmış bir karakterdi ki... Yine Tahir hakkında en azından karakter değerlendirmesi yapabiliyoruz; ama Güney'de o da yok. Tamam kız güzel, başka?
Tutarlılık yok, prensip yok, kişilik desen elde kalıyor; Allah'tan dişilik var da 776 sayfada anlatılacak bir şeyler çıkmış.
Güney ile Tahir’in nefes kesen aşkının sizi esir almasına hazır olun…
Güney; beyaza yakın sarı saçlı, mavi gözlü, çevresine huzur yayan genç ve güzel Güney... Kardeş acısıyla başetmeye çalışırken bir anda tanıdığı Tahir'ler yüzünden hayatı karmakarışık olan Güney... Tahir'lerden biri kardeşinin katili olduğunu düşündüğü ve intikam almak istediği adam, diğer bir Tahir yılbaşı gecesi tanıdığı ve etkilendiği, kimseyle paylaşamadığı sırrını anlattığı, sebepsiz bir şekilde güven duyduğu yakışıklı bir erkek, tanıdığı son Tahir ise patronu ve aşık olduğu yakışıklı, zengin, karizmatik koca adam... Herkesin bildiği ama Güney'in uzunca bir süre bilmediği, üçüne de ayrı ayrı duygular beslediği üç ayrı Tahir :) Bu paragrafta yazdıklarımı fırsat bulduğum her yerde yazıyorum çünkü inanılmaz etkilendim…
Tahir; yakışıklı, karizmatik, vefalı, tehlikeli sularda yüzen ama bir çift mavi gözde kaybolan koca adam Tahir... Tahir'in yakın arkadaşları Doğan ve Tamer'den en büyük farkı ve benim için bir numara olmasının nedeni sevdiğini tüm yaşananlara rağmen terk etmemesi, gözünün önünden ayırmaması oldu.
Kitapta etkilendiğim çok sahne var ama özellikle vurulduktan sonra tüm acısına rağmen, yediği kurşundan daha da çok yaralayan Güney’in sözlerine rağmen, dimdik yıkılmadan ayakta duruşu, o anda ölmek istemesi, hem de vakit geçirmeksizin hemen ölmek istemesi beni altüst etti. Bu sahne nasıl bir ruh haliyle ve hangi duygularla yazılmışsa, her okuduğumda gözyaşlarımın süzülmesine sebep oluyor...
Karakterleri bir kenara bırakırsak; yazarın öyle bir anlatımı var ki, sanki bir kenarda oturmuş onların yaşadıklarını izliyorum, onlarla gülüyorum, onlarla ağlıyorum. Diğer kitaplardan mutlu son olacağını tahmin ettiğim halde bir kitap bu kadar mı sürükler insanı, hele son 30 sayfa, gözlerim dolu dolu “bu sefer her şey bitti, asla affetmez Güney’i” derken bir de baktım ki olaylar başka boyutlara gitmiş bile. Aslında FMarsal etkisi bu işte bir türlü tadını çıkararak okuyamıyorum, bir bakıyorum bitmiş koca kitap. Her sayfasını büyük bir merakla ve heyecanla çevirdim ama son sayfası yüzümde mutlu bir gülümseme bıraktı. Bittikten sonra uzunca bir süre etkisinden çıkamadığım nadir kitaplardan biri oldu Yalnız Gözlerin İçin.
Uzun lafın kısası aşk romanlarını seviyorsanız ve erkek aşk romanı yazarı olmaz diye bir önyargınız varsa, tavsiye ederim, okuyun pişman olmazsınız…
Kitaptaki über düper yakışıklı adamlar ve lolita hanımlar hakkında yorum bile yapmıycam. Kabile yapmış fma, artık hangi ülkede yaşıyorsa .
Kitapta en saçma bulduğum şeylerden birini belirtmek istiyorum.En sonunda Tahir nasıl oldu da Vedat'ın silahla gelin odasına girip Güney'in yakınına gelmesine izin verdi? Nerde kaldı bunların koruyuculukları? Ya Güney'e ateş etseydi? O karakterin böyle bir plan kurması saçmalığın daniskasıydı bana göre.
10 puan bile az. hayatımda okuduğum en ama en güzel kitap. başucu kitabım bundan sonra. kelimelerle ifade edebileceğimi sanmıyorum. harikaydı..
FAZLA SÖZE GEREK YOK.
MUHTEŞEMDİ... VE ZATEN ÖYLE OLACAĞINA EMİNDİM.
MUTLAKA ALIP OKUYUN...
TAHİR GİBİ BİR ADAMIN OLMADIĞINI VE OLAMAYACAĞINI SÜREKLİ KENDİME HATIRLATIYORUM....
Okudum..Yazar çok akıcı yazıyor kabul...Fakat öyle muhteşem bir roman değil..Hikayenin bazı yerlerinde gereksiz tekrarlar var..Bu serideki üç erkeğin de karakterleri ve diyalogları aynı..Birbirlerinin kopyası...Romandaki kızı yardımcısı olarak işe alıyor bana sanki hizmetçi olarak işe almış gibi geldi..
O ne ego erkek kahramanda..Kızın tüm amacı onu mutlu etmek her bakımdan..Yönetici asistanını görevi bu mu? Elinle bir erkeği beslemek mi?
Serinin en kötü kitabı bence..Yazar bence kendine yeni bir seri yeni kahramanlar yaratmalı..En iyisi Seni Sevmek İstemedim idi...
Bir gözlemimi daha ekliyeyim bence macera aksiyonu daha bol olmalı idi...Yazar bence aşk romanlarını polisiye ile süslesin,Tutkuyu katsın...Bence elbette...
Okudugum en güzel kitaplarindan biriydi ama zaten fatih hocanin kitaplarının hepsi harika şiddetle tavsiye edilir
Çok severek okudum hani elinize alınca akan kitaplar vardır ya bu kitap onlardan biri - yani bana göre -.
Güney&Tahir seride en merak ettiğim çiftti Akın&Gamzenin hikayesinde Tahir'in Güney hakkında kurduğu bir cümle vardı Yalnız Gözleri İçin diye ve beni etkilemişti o yüzden hep bu kitabı okumak istedim ve serinin son kitabı aslında ama ben dayanamayıp bu kitaptan başladım ( ki iyi ki öyle yapmışım )
karakterleri kısa hikayelerden aşağı yukarı tanıdığım için zorluk çekmedim.
Ayrıca kitabın kapağı harika hele hele o türkuaz rengi okuma zevkini ikiye katlıyor .
Fatih Murat Arsal'la ilk tanıştığım kitaptır. Budur demiştim. Ahmet Altan'ın yazı tarzından aldığım keyfi ilk defa yaşatan bir yazar.Aşkı erkek kaleminden ama kadının hissiyatından anlatan bir yazar. Her yazarın kendi kimliğinden parçaları kitaplarında bulur ya da hissederseniz. F.M.Arsal'ın da kendince hassas olduğu noktaları algılamak da gecikmeyeceksiniz kitabı okumaya başladığınızda.Onun bu bam tellerine rağmen keyifle okuduğum bir romandı.
Gerçek olamayacak kadar güzel bir aşk hikayesi, ben keyifle okudum.Yazarın mutlu sonla bitirmesi hoşuma gitti :))
Ben FMArsal kitaplarının hiç birinde bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum.Tebrik ederim. :)
http://illekitap.blogspot.com/2013/04/fmarsal-yalnz-gozlerin-icin.html
En çok merak ettiğim hikaye Güney ve Tahir'in hikayesiydi. Özellikle Güney'in Tahir'den nefret etmesini ve bu rağmen Tahir'in onu yanında çalıştırmak istemesi yeterince okuduktan sonra olayların aslını, geçmişini öğrenme isteğimin artmasına neden olmuştu. Bu yüzden merakımı tatmin eden ve keyifle okuduğum bir kitap oldu.
Öncelikle kitaba dair özellikle hoşlanmadığım birkaç şey var onları söylemek istiyorum. Kitapta çok fazla "şahane" kelimesi kullanılmıştı. Özellikle bazı yerlerde bir sayfada iki üç kere geçiyordu ve bana fazla geldi. Yani Güney'in ne kadar büyüleyici ve saf bir güzelliği olduğunu biliyoruz diğer hikayelerden bu yüzden "harika", "çok güzel" ve "muhteşem" kelimeleri de yeterince iyi ifade ederdi diye düşünüyorum. Devamlı "şahane" kelimesinin kullanılması rahatsız edici buldum. Ayrıca "dikelmek" fiili kullanılmıştı bunun yerine de "dikilmek" fiilinin kullanılmasını tercih ederdim. Bunu aklıma gelmişken söyleyeyim dedim bu tamamen tercih meselesi ve kullanılmasını çok da sorun değildi. Ama şahsen ömrüm boyunca yetecek kadar "şahane" kelimesi okudum diye düşünüyorum :)) Bunun haricinde kitabı kötü olarak eleştirebileceğim bir nokta yoktu.
Aralarda Doğan'ın ve Tamer'in ilişkilerini okumak güzeldi. Özellikle Tamer ile Natalia'nın düğünlerini okurken zevk aldım :)) Tamer'i baba olarak daha fazla okuyabilmek güzeldi.
Tahir ve Güney'in aralarındaki konuşmalar, sohbetler ve tavırları okumak bazen çok eğlenceli bazen de sinir bozucuydu ama bazen de neden kadın karakterleri bir yerde bu kadar pasif oluyor dedim de. Özellikle Tahir'in Gamze'nin evinde vuruluşundan sonra Güney'e karşı takındığı tavırlardan ve soğukluktan sonra ben geçmiş karşısına bütün hissettiklerimi söylemiş sonra da çekip gitmiştim. Hani bir yerde Güney'in suçsuzken suçlu görünmüş gibi geldi. Tahir yeni gelin gibi naz yaptı resmen. Yok efendim güvenmiyormuş sadece işini iyi yapıyormuş falan filan... Arkadaş insan güvenmediği bir insanı ne olursa olsun yanında kalmasına izin vermez. Çok kızdım bu sayfalarda ve yine alttan alan Güney oldu.
Neyse kitapta okurken çok güldüğüm bir yer vardı. Güney'in düşüncesi...
"Aptal adam! Ne işin var terörle, teröristle? Ülkenin sayılı zenginlerinden birisin. Otur işte seksi poponun üzerine! Paranın ve yakışıklılığının tadını çıkar."
Özellikle son iki cümleyi okurken çok eğlendim :)) Yabancı yazarlardan bu cümlenin benzerlerini devamlı okurken Türk bir yazardan da okumak güzeldi :))
Kitabı genel olarak yorumlamak gerekirse, güzeldi. Özellikle merak ettiğim kişilerin hikayesiydi ve güzel bir şekilde yazılmıştı.
Gerçi Tahir, Doğan ve Tamer'in karakteristik özelliklerinin aynı olması ve sevdikleri kadınlara karşı tutumlarındaki benzerlik... yazarın kalemindeki tonlamanın hiç değişmediğini gösteriyordu yani demek istediğim başta erkeğin kadının peşinden koşması, kadının nefret etmesi, sonra aşık olmaya başlanması, erkeğin geri çekilmesi ve kadının peşinden koşması, sonunda da evli mutlu çocuklu olayı.
Klasik tarzda bir aşk hikayesiydi anlayacağınız ama ben yine de zevkle okudum. :)) Çaktırmayın ama zaten mutlu sonun garanti olduğu hikayeleri hep sevmişimdir bu da sevmemin başka bir nedeni.
Kapak tasarımı diğer kitaplarının kapaklarına kıyasla çok çok daha güzeldi. Benim için yıldızlı pekiyi alacak kapaktı :))
776 sayfalık uzun soluklu bir kitap. Fatih Murat Arsal'ın yazım tarzı hoşuma gidiyor kurgu işleyiş son derece güzel ama her kitabında bırakın baş karakterleri, ikinci üçüncü karakterler bile dünyanın en güzel yada yakışıklı kişileri. O kadar güzeller ki hayal bile edemiyorum onları. Ne yani illede güzeller güzellerle mi birlikte olmalı? dedirtiyor çoğu zaman. Kitaptaki diğer yan karakterlerin arada bir ortaya çıkıp hemen aşık olup evlenmeleri bence gereksiz uzatmış kitabı hızlı hızlı geçtim oraları. Ama neticede bu tarza gönül vermiş bir Türk yazar olarak son derece başarılı buluyorum hem yazarı hem kitabı.
evet bir klasik daha ama beni etkileyen ilk kitabıdır. neden okuduğumu bilemediğim bir yazar ama her kitabını alıp okudum ancak o kadar kitapta beni 2 tanesini etkilemiştir. Dediğim gibi her okuyucunun okuduğu kitaba verdiği tepki farklı romantik ve sonu mutlu biten hikayeleri sevenler için tavsiye edeceğim bir yazar..Ama böyle felsefik açıdan birine birşey katması olayını eleştirenlere de vereceğim tek cevap...Güzel bir gülümseme ile kitabın son sayfasına gelmek...Bana kattığı bu, bu da benim için yeterli...
Yalnız Gözlerin İçin… gerçekten aşkı iliklerinize kadar hissedeceğiniz, bir adam bir kadını bu kadar mı çok sever diyeceğiniz eşsiz bir roman… 700 küsur sayfa sayısına rağmen tek bir yerde sıkılmadan keyifle okudum. Dil o kadar akıcı ki sizi anında sarıp sarmalayan kitaba hapseden dokuda. Tahir’in, o dağ gibi adamın halleri hareketleri sizi yüreğinizin en güzel köşesinden vuracak. Güney’in iç savaşına ve hüznüne tanık olacaksınız. Aşkın kurşundan beter yaralar açtığını, yaşattığı yıkımı ve iyileştirici gücünü anlatan bence en güzel kitap. FMARSAL okumadan aşk okudum demeyin… okudukça birbirinize karışacaksınız kitapla. Yazar harikalar yaratmış. Alın, okuyun. Sonra defalarca kez okuyacaksınız…