Baldessera Embriaco adında birinin “yüzüncü ad” adlı kitabın ardından yola çıkmasıyla beraber başından geçen ilginç olaylar.
Her bünyenin okuyabileceği bir kitap değil. Kurgusu, anlatımı çok iyi olsa da ilerleyemeyebiliyor. Ben sadece yarım bırakmayı sevmediğim için bitirdim. Yoksa yarım kalırdı...
Amin Maalof'un bende hayal kırıklığı oluşturan kitabı. Sonuna kadar umudumu kaybetmeden okusam da,bir kadının peşinde dolanıp duran karakteri anlatan anlamsız bir kitap oldu malesef benim için.
Bitirdiğim her Amin Maalouf kitabı sonrası, ilk cümlem şimdi hangi kitabını okumalıyım oluyor.
Bir gizem peşinde kapsamlı bir seyahati konu alıyor, sürükleyici. Bu tür eserleri sevenlere öneririm.
Aslında bir kendini arama yolculuğu. Fakat hikayede peşine düşülen kitap o kadar merak uyandırıcı ki ilk bakışta final maceraya göre zayıf kalıyor. Bütüne bakıldığında ise tam da çıkış noktasını tamamlayan şekilde sonlanıyor. Nihayetinde cevap aramak bir tutku ve cesaret işidir, bu yüzden insan yüzleşebildiği kadarını bulur ve yaşar. Kitap günlük tarzında yazıldığı için zaman zaman karakterin düşüncelerinde boğuluyorsunuz. Ağırlıkla Osmanlı topraklarında geçen seyahatler ise gerçekten masal tadında. Maalouf tarzı olduğu üzere yine arka plana birçok önemli tarihi olayı yerleştirmiş. Büyük Londra Yangını’ndan Konya’daki veba salgınına, Sabetay Sevi’nin ortaya çıkışından Hollanda-İngiltere Deniz Savaşları’na kadar 17. yüzyılın en bilindik olayları kitapta yer alıyor.
Gerçekten etkileyici bir kitap.Sadece bir merak yüzünden başlayan küçük bir hikayenin nasıl büyük bir tutkuya dönüştüğünü ve bir insanın tutkuları için neler yapabileceğini çok iyi anlatmış.Akıcı bir dili var.Pek sıkılmıyorsunuz okurken yani.Alıp götürdüğü bölümlerinin yanındahadi artık olaya gel dediğim bölümleri de oldu.Tavsiye ederim.
Cenevizli tüccar Baldassarre nin günlükleri içerisinde mistik bir yolculuk ... Amin Maalouf un keyifle okuduğum bir başka romanı daha , anlatımı ve tarihi atmosferiyle harika bir roman.
Doğu'daki son Cenevizlilerden, antika tüccarı Baldassare Embriaco 1665 yılı sonlarında, soyunun yüzyıllardır yaşadığı Lübnan'dan yollara düşer. Ertesi yıl, İncil'e göre ''Canavar'ın Yılı'dır. Kimilerine göre düpedüz Mahşer: Kan, ateş, yıkım ve her şeyin sonu... Zamanın sonu! Dünyayı ve Baldassare'yi kurtarabilecek tek şeyse, Yüzüncü Ad'dır. Kimselerin görmediği bir yazma kitap ve bu kitapta açınlandığı söylenen bir ad: Allah'ın, Kuran'da anılan doksan dokuz adının, sıradan ölümlere bildirilmemiş olan yüzüncüsü... Tanrı'nın gizli ve yüce adı... Yüzüncü Ad'ın peşinden önce İstanbul'a uğrar Baldassare'nin yolu; oradan İzmir'e, Sakız'a, Cenova'ya Amsterdam'a, sonra da Londra'ya. Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'de Sabetay Sevi'nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere'de büyük Londra yangınına tanık olur. Korku, şaşkınlık, düşkırıklığı, umut ve aldanma, menzil taşlarıdır bu uzun yolun. Bir de en beklenmedik anda yolcunun karşısına dikiliveren aşk Sevincin, mutluluğun tek kaynağı aşk!..
Amin Maalouf'un Semerkant'dan sonra okuduğum 2. kitabı şans eseri aldığım kitap yine şans eseri ESRARNAME gibi "başka bir kitabı" konu alıyor. İncile göre 1666 yılı kıyamet günüdür ve bu günü önleyecek tek şey Tanrının 100. adıdır. bu adın yazılı olduğuna inanılan kitabın peşine düşen "BALDASSARE'" bulunduğu şehri yeğenleriyle birlikte terk etmek zorunda kalır. ve bu yolcuğunun birde davetsiz misafiri vardır MARTA diğer adıyla DUL.
İçerik olarak Aşk'ı ihaneti, Sadakati ve bir insanın inandığı yalanlar uğruna gerçeklere gözünü nasıl kapatabildiğini gördüm. Amin maalouf başlı başına takdiri hak eden bir yazar. okuduğum ilk kitabı değildi son kitabı da olmayacak eminim