the bone garden

Eşinden ayrılan Julia, tarihi bir ev alır. Bahçesine güller ekmek ister, ama çok fazla yabani ot vardır. İşe onları temizlemekle başlar. Kazmasıyla toprağı eşelerken, birkaç denemeden sonra bir kaya parçasına denk geldiğini zanneder. Biraz zorlayınca bunun bir mezar olduğunu anlar...

Roman, geçmişle günümüz arasında gidip gelinerek yazılmış. Bence kurgusu kusursuz. Sanırım bu olayların gerçeklik payı da var. Kitabın sonunda bir doktorun önemli adımlarından bahsedilmiş. Kitapta doğum yapıp ölen kadınlar, pelerinli bir katil, mezar soyucuları, kadavralar, aşk vs. ne ararsanız var. Katil kim sorusu peşinizi bırakmıyor. İnanılması tüyler ürpertici olaylar da cabası...

Kitabın bir yerinde bir cerrahi müdahale sahnesi var ki, midenize sahip çıkmakta zorlanacaksınız uzak durun.

Günümüzde olan kısma biraz daha eğilebilirmiş yazar. Biraz o kısmı tatmin etmedi. Yahut hiç koymayadabilirmiş. Sadece geçmiş insana yeterdi. Ama yine bu kitap, okuyanı her halükarda memnun eder. Akıcı, ilgi çekici ve yer yer dehşet uyandırıcı. Tavsiye ederim.

Tapıyorum!

Sıradan, klişesi bol, zerre geremeyen, nasıl bu kadar çok puan aldığını anlamakta güçlük çektiğim Tess kitabı. Kan Golü bundan kat kat iyiydi açıkçası.

Kitabı okurken içindeymişçesine yaşıyorsunuz. Çok başarılı buldum.

Sonlarına doğru sahipsiz mezarın kime ait olduğunun bulunması beni çok üzmüştü.

Klasik Tess Gerritsen kitaplarından biraz farklı olarak bizleri 1830'ların atmosferine sürüklüyor. Gizemli ve heyacan dolu bir roman.

rizzoli serisinin devamı sanmıştım ama çok daha farklı bi hikaye çıktı karşıma..
ve kitabın ilk sayfalarını okurken baya sıkıldım ama sonralara doğru olaylar hız kazanmaya başlayınca çok keyif aldım..

Çok akıcı bir kitaptır tavsiye ederim.

seri ile alakası olmayıp değişik bir konusu var. başlarda biraz sıkıcı olsada sonradan hikaye sizi içine alıyor ve nasıl bittiğini anlamıyorsunuz.

Ustalıkla yazılmış,muazzam bir kurguyu içinde barındıran harika bir Roman.Gerilim tarzı sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.