Trevanian (Rodney William Whitaker)
Yarattığı kahramanlar kadar gizemli bir yazar. Kim olduğunu yalnızca yayıncısı, nerede olduğunu ise yalnızca kendisi biliyor. Şu anda hangi adreste oturduğu ise herkesten gizli... Herkesin kimliğini merak ettiği yazar bu kez de Bask bölgesini mekân seçmiş romanına. Genç bir doktor Birinci Dünya Savaşının eşiğinde hayatının ilk aşkını yaşıyor... Ve bu olağanüstü öyküyü İkinci Dünya Savaşı öncesinde anımsadığı şekliyle anlatıyor. Bir aşk romanı görüntüsünde, insan ruhunun derinliklerine iniyor. Umulmadık dönüşlerle sürprizli bir son hazırlıyor.
Yarattığı kahramanlar kadar gizemli bir yazar. Kim olduğunu yalnızca yayıncısı, nerede olduğunu ise yalnızca kendisi biliyor. Şu anda hangi adreste oturduğu ise herkesten gizli... Herkesin kimliğini merak ettiği yazar bu kez de Bask bölgesini mekân s... tümünü göster
Üç kıtayı zangır zangır titreten büyük bir imparatorluğun çöküşüne tanık olduğu sıralarda Selma Sultan henüz yedi yaşındaydı. İstanbulda Çırağan Sarayında dünyaya gelmesiyle başlayan hayat çizgisi zaten gerçek bir masal olarak yazılmıştı. Üstelik masal olamayacak kadar gerçek, gerçek olamayacak kadar masalsıydı bu hayat. İmparatorluk ailesi, saltanatın sona ermesiyle birlikte sürgüne gönderilip Lübnana yerleşmişti. Hem ülkesini hem de babasını yitiren Selma, orada yamalı çoraplı prenses oldu, hayatının ilk aşkını tattı ve ömründe hiç görmediği bir Hint racasıyla evlenmeyi kabul etti. Hindistanda mihracelerin şatafatlı hayatını, Britanya İmparatorluğunun son günlerini ve Gandinin başlattığı bağımsızlık savaşlarını yaşadı. Ancak Lübnanda olduğu gibi orada da yabancı kaldı. Sevmek istediği halk tarafından dışlanınca Parise kaçmaktan başka çare bulamadı. Sonunda gerçek aşkı orada buldu, ancak savaş yüzünden sevdiğinden ayrılmak zorunda kaldı. Bir kız çocuğu dünyaya getirdikten sonra, yirmi dokuz yaşındayken, yoksulluktan öldü.Selma Sultanın kızı olan elinizdeki romanın yazarı Kenize Murad, Osmanlı sarayını ilk kez sarayın içinden, Fransız mandası Lübnandan, feodal Hindistandan bakarak gözlerinizin önüne seriyor bu romanda. Saraydan Sürgüne, büyük bir aşkı anlatan, ender bulunabilecek romanlardan...
Üç kıtayı zangır zangır titreten büyük bir imparatorluğun çöküşüne tanık olduğu sıralarda Selma Sultan henüz yedi yaşındaydı. İstanbulda Çırağan Sarayında dünyaya gelmesiyle başlayan hayat çizgisi zaten gerçek bir masal olarak yazılmıştı. Üstelik mas... tümünü göster
Annelerle kızlar arasındaki ortak yönler ve uyuşmazlıkların, onların sevgi ve kimlik arayışlarının öyküsü olan BEYAZ ZAKKUM; genç bir kadının yaşadığı zorlu çocukluk ve ilk gençlik dönemini kusursuz bir dil, zengin bir ifadeyle anlatıyor. Astridin, güzel, dikkafalı bir şair olan annesiyle ilişkisinde hem sevgi hem de tuhaf bir yalnızlık vardır. Ingrid, eski sevgilisini öldürüp ömür boyu hapse mahkûm olana kadar ikisi birbirlerinden hiç ayrılmazlar. Annesinin işlediği bu cinayetten sonra, Astrid, Los Angelesta koruyucu ailelerin yanına verilmiş binlerce çocuktan biridir artık. Bu yeni gerçeğe alışmak hiç kolay olmaz. Gittiği her ev kendi sınırları, kendi tehlikeleri olan başlı başına bir dünyadır. Yaşadığı her deneyim Astridin kendi değerini, kendi gücünü keşfetmesini, hayata karşı kendine özgü bir bakış açısı geliştirmesini kolaylaştıracaktır. Astridin kimlik ve dünyada kendi ayaklarının üzerinde durabileceği bir yer arayışı, onu belleklerden silinmeyecek bir kitabın unutulmaz kahramanı kılıyor.
Annelerle kızlar arasındaki ortak yönler ve uyuşmazlıkların, onların sevgi ve kimlik arayışlarının öyküsü olan BEYAZ ZAKKUM; genç bir kadının yaşadığı zorlu çocukluk ve ilk gençlik dönemini kusursuz bir dil, zengin bir ifadeyle anlatıyor. Astridin, g... tümünü göster
İşlemediği bir cinayetten, müebbet kürek cezasına çarptırıldığı sıra, Henri Charrièrein özgürlük mücadelesinin bir ifadesi olarak doğdu Kelebek. Çok genç yaşında tutkunu olduğu idealleri ve gelecek arzusu onu insanca bir felsefe ve üstün bir uygarlıkla tanıştırdı: Modern sistemin kokuşmuş yolları yerine Kızılderililerin, cüzzamlıların, okuma yazma bilmeyen yoksul balıkçıların gerçek uygarlığıyla .Bir, iki, üç, dört, beş; bir, iki, üç, dört, beş. Ardı ardına sıralanan bu rakamlar aslında bir hücrenin uzunluğu: Bir uçtan bir uca beş adım. Tüm yaşamın göz önünden geçtiği beş adım. Hayallerle ve tutkularla atılan beş adım. Yargıçlara, mahkemeye ve insan kazanmak yerine kaybetmeye dayalı yargı sistemine atılan beş adım. Modern olarak nitelenen ülkelere atılan beş adım. Tüm duyguları iğdiş eden her türlü korkuyu insanın içine salan beş adım. Özgürlüğe ve geleceğe atılan beş adım.Kelebek bir özgürlük mücadelesi...
İşlemediği bir cinayetten, müebbet kürek cezasına çarptırıldığı sıra, Henri Charrièrein özgürlük mücadelesinin bir ifadesi olarak doğdu Kelebek. Çok genç yaşında tutkunu olduğu idealleri ve gelecek arzusu onu insanca bir felsefe ve üstün bir uygarl... tümünü göster