BU KİTABI BİR TEK BEN BEĞENMİŞ OLABİLİRİM ...DÖNEMSEL RUH HALİME ÇOK UYGUNDU SANIRIM...
BU KİTABI BİR TEK BEN BEĞENMİŞ OLABİLİRİM ...DÖNEMSEL RUH HALİME ÇOK UYGUNDU SANIRIM...
Arka Kapak
"Hayat genç bir yazarı yolculuklara zorluyorsa, Aytuğ Akdoğan valizini çoktan hazırlamış. Onun ufkunu maceralar, rotasını ise merak belirleyecek. Gittiği yerden döner mi: Aklı bedenini bağışlarsa oralarda kalacaktır. Yazdıkları bunun ipuçlarını taşıyor çünkü."
Küçük İskender
Kitap, ilk cümlesinden itibaren toplumsallaşmış ya da toplumsallaşamamış insanın sahip olabileceği kimlikleri sorgular ve ironik bir biçimde serseri ruhlu bir genç tarafından, yirmi birinci yüzyılın modern insanına ve hayatına eleştirel bir bakış getirir. Henüz on dokuz yaşındaki bir gencin aykırı varoluşunu keşfetme ve hakikat arayışındaki yolculuğunda edindiği gözlem ve yorumlar, kitabı üç bölümden oluşan psikolojik bir deneme-roman haline getirir; yazar, bir şeyler anlatırken aynı zamanda bir şeyler söylemeyi de arzular. Yıllarca yalnız yaşamasına izin verildiğinden dolayı içinde oluşan intikam ve şiddet duygusu yüzünden ise kitabın sonlarına doğru artık ufak ufak delirmeye başlar; okur bu sonlarla beraber yazarın bilinci ile kendi sorgusu arasında gidip gelir. Kitabı bitirdiğinizde ise yazarın deyimiyle kendinizi gerçekleştirmek için yazarı öldürmüş olursunuz.
Arka Kapak
"Hayat genç bir yazarı yolculuklara zorluyorsa, Aytuğ Akdoğan valizini çoktan hazırlamış. Onun ufkunu maceralar, rotasını ise merak belirleyecek. Gittiği yerden döner mi: Aklı bedenini bağışlarsa oralarda kalacaktır. Yazdıkları bun... tümünü göster
Arka Kapak
"Hayat genç bir yazarı yolculuklara zorluyorsa, Aytuğ Akdoğan valizini çoktan hazırlamış. Onun ufkunu maceralar, rotasını ise merak belirleyecek. Gittiği yerden döner mi: Aklı bedenini bağışlarsa oralarda kalacaktır. Yazdıkları bunun ipuçlarını taşıyor çünkü."
Küçük İskender
Kitap, ilk cümlesinden itibaren toplumsallaşmış ya da toplumsallaşamamış insanın sahip olabileceği kimlikleri sorgular ve ironik bir biçimde serseri ruhlu bir genç tarafından, yirmi birinci yüzyılın modern insanına ve hayatına eleştirel bir bakış getirir. Henüz on dokuz yaşındaki bir gencin aykırı varoluşunu keşfetme ve hakikat arayışındaki yolculuğunda edindiği gözlem ve yorumlar, kitabı üç bölümden oluşan psikolojik bir deneme-roman haline getirir; yazar, bir şeyler anlatırken aynı zamanda bir şeyler söylemeyi de arzular. Yıllarca yalnız yaşamasına izin verildiğinden dolayı içinde oluşan intikam ve şiddet duygusu yüzünden ise kitabın sonlarına doğru artık ufak ufak delirmeye başlar; okur bu sonlarla beraber yazarın bilinci ile kendi sorgusu arasında gidip gelir. Kitabı bitirdiğinizde ise yazarın deyimiyle kendinizi gerçekleştirmek için yazarı öldürmüş olursunuz.
Arka Kapak
"Hayat genç bir yazarı yolculuklara zorluyorsa, Aytuğ Akdoğan valizini çoktan hazırlamış. Onun ufkunu maceralar, rotasını ise merak belirleyecek. Gittiği yerden döner mi: Aklı bedenini bağışlarsa oralarda kalacaktır. Yazdıkları bun... tümünü göster
Ölümcül bir zehir kurtarıcın olsaydı…
Hızlı bir ölüm mü isterdin, yoksa yavaş yavaş öldüren bir zehir mi içerdin?
Yelena idam edilmek üzereyken sıradışı bir teklif alır:Ixia’nın yeni komutanı Ambrose’un çeşnicisi olmayı kabul ederse,hapisten kurtulupsarayda yaşayacak ve en güzel yemekleri yiyecektir. Ama komutanın başmuhafızı Valek, Yelena’ya Kelebek Tozu adında bir zehir içirir.
Böylece Yelena Valek’ten her gün panzehir almak zorunda kalır aksi takdirde ölecektir.
Yelena zehir konusunda eğitimler alır ve giderek uzmanlaşır; sarayda dostlar bile edinmeye başlamıştır. Fakat bu kez de yetimhanedeki korkunç geçmişi Yelena’nın peşini bırakmaz. Çok geçmeden, yeni askeri yönetime isyan edip eski krallığı savunan isyancılar ve görüldüğü yerde vurulması emredilen büyücüler de, Yelena’nın düşmanları arasına katılır.
Zehir Ustası, Maria Snyder’ın sürükleyici, özgün ve ayrıntılarıyla büyüleyen fantastik üçlemesinin ilk kitabı.
Ölümcül bir zehir kurtarıcın olsaydı…
Hızlı bir ölüm mü isterdin, yoksa yavaş yavaş öldüren bir zehir mi içerdin?
Yelena idam edilmek üzereyken sıradışı bir teklif alır:Ixia’nın yeni komutanı Ambrose’un çeşnicisi olmayı kabul ederse,hapisten ku... tümünü göster
Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Palanın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor. İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbulu, hatta tüm Osmanlıyı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor. İskender Pala, Katre-i Matemde usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbulda kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahinin macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor.Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor. Kalemimi hokkaya bandırdığım şu anda ki Nevşehirli Damat İbrahim Paşayı canından; Sultan III. Ahmeti de tahtından eden cehennemden nişan Eylül İhtilalinin üzerinden henüz iki hafta geçti- şahit olduğum olayları yazıp yazmamakta kararsız sayılırım. Bilemiyorum. Yazmak gerektiğini düşündüğüm şeyler bir bakıma devlete ait sırları ifşa etmek gibi bir ihanetin ağırlığını da vicdanıma yükleyecek. Öte yandan Şarkın kutsal çiçeği laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki şükufeciyan esnafını gücendirmiş de olacağım. Ama birisi çıkıp yiğit Şehzade Ahmeti, aşağılık isyancıların yaptıklarını, cennete benzeyen İstanbulu ve Sadabatın laleye kattığı zarafeti anlatmazsa bu dahi tarihe ve şehre haksızlık sayılır.
Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Palanın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol a... tümünü göster
Bu romanın her satırından kan sızıyor... Dr. Catherine Cordell Savannahda seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Bostondadır. Ancak başka bir katil bu kentte de gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama Cerrah adı verilmektedir. Catherine Cordell birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir
Bu romanın her satırından kan sızıyor... Dr. Catherine Cordell Savannahda seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Bostondadır. Ancak başka bir katil bu kentte de... tümünü göster