BüyülüAyraç

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 3 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

BüyülüAyraç, 2014 Okuma Hedefi için kendine 100 kitap hedef koydu.

Hedefe doğru 3 kitap okumuş. okuduğu kitaplar

%3
2014 Okuma Hedefi

2014'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?

2014'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?

10 yıl, 2 ay
BüyülüAyraç okumuş bitirmiş.
Harry Potter ve Felsefe Taşı (Harry Potter, #1)

Siradan bir çocuk gibi yasarken, kendini büyücülük dünyasinin içinde bulan Harry Potterin maceralarinin ilk bölümü, dünya yayincilik tarihinde en kisa sürede en çok satan kitap unvanina sahip Harry Potter ve Felsefe Tasi, Ülkü Tamerin çevirisiyle, Türkiyede.J. K. Rowlingin Harry Potter ve Felsefe Tasi adli kitabi, Yapi Kredi Yayinlarindan çikti.Harry Potter siradan bir çocuk oldugunu sanirken, bir baykusun getirdigi mektuplarla hayati degisir: Basvurmadigi halde Hogwarts Cadilik ve Büyücülük Okuluna kabul edilmistir. Burada birbirinden ilginç dersler alir, iki arkadasiyla birlikte maceradan maceraya kosar. Yasayarak ögrendikleri sayesinde küçük yasta becerikli bir büyücü olup çikar. J. K. Rowlingin zengin düsgücü, onu bebegiyle yalniz yasayan siradan bir anneden, kitaplari dünyada 100 milyondan fazla satan, 40tan fazla dile çevrilen parlak bir yazara dönüstürdü. Kitaplarin artik sanal ortamda okunmaya basladigi bir çagda, Harry Potter genç kusagi gerçek bir kitabin sayfalari arasinda yepyeni bir dünyayi kesfetmenin heyecaniyla tanistirdi. Bu heyecan daha da artacak: Çok yakinda Harry Potterin sinema filmi gösterime girecek.Rowling, Harry Potterin maceralarini 7 ciltlik bir dizi olarak planlamis. Bu dizinin ilk kitabi olan Harry Potter ve Felsefe Tasi, Ülkü Tamerin özenli çevirisiyle, Türk okuruyla bulustu. Dizinin ikinci kitabi Harry Potter ve Sirlar Odasi ile üçüncü kitabi Harry Potter ve Azkaban Tutsagi da 2001 yili içinde Yapi Kredi Yayinlarindan çikti. TADIMLIKHarry sanki Seytan Kapanina yakalanmis gibiydi. Tek kasini bile kimildatamiyordu. Tas kesilmisti sanki, Quirrellin sarigina uzanip onu çözmeye basladigini gördü dehsetle. Ne oluyordu? Sarik çözüldü. O olmayinca Quirrellin basi çok küçük duruyordu. Sonra agir agir döndü Quirrell.Harry çiglik atabilirdi, ama sesi çikmiyordu. Quirrellin basinin arkasinda bir yüz vardi, o güne kadar gördügü en korkunç yüz. Kipkirmizi gözleri olan tebesir beyazi bir yüz. Burun deliklerinin yerinde de, yilaninkiler gibi daracik yariklar.Harry Potter... diye fisildadi.Harry bir adim gerilemek istedi, ama bacaklari kimildamiyordu.Ne hale geldigimi gördün mü? dedi yüz. Gölgeden, buhardan baska bir sey degilim... Ancak bir baskasinin bedenini paylasirsam bir biçim alabiliyorum... ama beni yüreklerine, kafalarina almak isteyenler olmustur hep... Tek boynuzlu kani su son birkaç hafta güç sagladi bana... bana bagli Quirrellin Ormanda benim için kan içtigini gördün... Yasam Iksirini elime geçirince kendi bedenimi de yaratabilecegim... Simdi... cebindeki Tasi ver bakalim!Demek biliyordu. Bacaklarina ansizin bir dirilik gelen Harry hafifçe geriledi.Aptallik etme, diye homurdandi yüz. Kendi canini kurtar, benden yana olmaya bak... yoksa sonun annenle babanin sonu gibi olur... Kendilerine acimam için yalvararak öldüler...Ansizin, YALAN! diye bagirdi Harry.Quirrell, Voldemort Harryyi görebilsin diye, arka arka yürüyordu. Hain yüz gülümsüyordu simdi.Ne kadar dokunakli... diye tisladi. Cesarete her zaman saygim var... Evet, yavrum, annenle baban yürekliydi... Önce babani öldürdüm, kiyasiya dövüsmüstü benimle... ama annenin ölmesi gerekmezdi... seni korumak istiyordu... Simdi ver su Tasi, yoksa annen de bosu bosuna ölmüs olacak.HIÇBIR ZAMAN!Alevli kapiya firladi Harry, ama Voldemort, YAKALA ONU! diye bagirdi, Harry de o anda Quirrellin elinin bilegine yapistigini duydu. Alnina o biçak gibi sanci saplandi yine; kafasi sanki ikiye ayrilacakti; bütün gücüyle direnerek bagirdi, Quirrellin kendisini biraktigini saskinlikla gördü. Basindaki agri hafifledi - Quirrellin nereye gittigini anlamak için çilginca bakindi çevresine; onun ellerine bakarak aci içinde kivrandigini gördü - parmaklarinda kabarciklar beliriyordu.Voldemort, Yakala onu! YAKALA ONU! diye bagirdi yine; Quirrell atlayip yere yikti Harryyi, üstüne çullandi, iki elini onun boynuna doladi - Harrynin yara izi artik dayanilmaz bir aci veriyordu, ama Quirrell da sancilar içinde uluyordu.Efendimiz, onu tutamiyorum - ellerim - ellerim!Quirrell dizlerini dayadi Harryye, boynunu birakip saskinlik içinde kendi avuçlarina bakmaya basladi - Harry onun ellerinin kipkirmizi kesildigini gördü, yanmisti sanki, derileri soyulmustu, piril piril parliyordu.Voldemort, Öyleyse öldür onu, sersem, öldürsene! diye haykirdi.Quirrell bir ölüm laneti yagdirmak için elini kaldirdi, ama Harry içgüdüyle uzanip Quirrellin yüzüne yapisti -AAAAHH!Yere yuvarlandi Quirrell, yüzünde de kabarciklar belirmisti, Harry anladi: Quirrellin cildine dokunmak korkunç bir aci veriyordu ona - simdi tek sansi vardi: lanetlemesini önlemek için onu aci içinde kivrandirmak.Ayaga firladi Harry, Quirrellin koluna yapisip bütün gücüyle sikti. Quirrell çiglik atarak Harryyi itmek istedi - Harrynin basindaki agri daha da artiyordu - gözleri de göremiyordu artik - sadece Quirrellin korkunç çigliklarini, Voldemortun ÖLDÜR ONU! ÖLDÜR ONU! diye haykirmasini isitebiliyordu - baska sesleri de - belki kendi kafasinda yaratiyordu o sesleri... Harry! Harry!Quirrellin kolunun burkuldugunu duydu, her seyin bittigini anladi, bir karanliga düstü... düstü... düstü...

Siradan bir çocuk gibi yasarken, kendini büyücülük dünyasinin içinde bulan Harry Potterin maceralarinin ilk bölümü, dünya yayincilik tarihinde en kisa sürede en çok satan kitap unvanina sahip Harry Potter ve Felsefe Tasi, Ülkü Tamerin çevirisiyle, Tü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
BüyülüAyraç okumuş bitirmiş.
Aztek Sonbaharı

Yanarkenki hali hala gözlerimin önünde. Şimdi çok gerilerde kalan o gün, o adamın yakılarak öldürüldüğüne tanık olduğumda, on sekiz yaşımdaydım, yani başka insanların, tanrılara kurban edildiklerine, işledikleri büyük suçlar gereğince idam edildiklerine ya da sırf şansları yaver gitmediği için hayatlarını kaybettiklerine şahit olmuştum. Ne var ki...
Gary Jennings, Aztek dizisinin ciltlerinden biri olan elinizdeki kitapta Yeni Dünyadaki İspanyol egemenliğine karşı örgütlenen ve bu davetsiz misafirlerden Tek Dünyayı tümüyle kurtarmayı amaçlayan ancak galipleri yüceltmediğinden olsa gerek, tarihçilerin pek dile getirmediği en büyük yerli isyanını anlatmaktadır.

Yanarkenki hali hala gözlerimin önünde. Şimdi çok gerilerde kalan o gün, o adamın yakılarak öldürüldüğüne tanık olduğumda, on sekiz yaşımdaydım, yani başka insanların, tanrılara kurban edildiklerine, işledikleri büyük suçlar gereğince idam edildikler... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
BüyülüAyraç, bir kitabı takas listesine ekledi.
Pinokyo



Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir odun parçası varmış. Evet bir odun parçası! Hani kışın sobalarımızda ısınmak için kullandığımız odun parçaları var ya işte onun gibi...Nasıl olmuşsa günlerden birgün bu odun parçası Antonio Usta denilen birinin dükkkanına düştü. Antonio Ustanın lakabı da Kiraz Usta imiş. Nedeni ise bu yaşlı marangozun burnunun sürekli bir kiraz gibi kıpkırmızı olmasıydı.Antonio Usta dükkanın bir ucundaki odunu görünce dikkatini çekmiş, içini bir sevinç kaplamıştı. Büyük bir keyifle oduna doğru giderken:Bunu neden daha önce fark etmedim? Yapacağım masaya iyi bir ayak olur, dedi. (...)

Bir marangoz ustasının odundan yaptığı pinokyo; tıpkı bir insan gibi konuşmakta ve oynamaktadır.





Hiç çocuğu olmayan marangoz Geppetto tahtadan yaptığı kuklasının adını Pinokyo koymaya karar vermiş. Geppetto çok fakirmiş, pinokyoyu okula göndermek ve ona kitap satın alabilmek için çok güçlük çekiyormuş.

Marangoz Kiraz Usta gülen ve ağlayan bir odun parçası bulur. Bir kukla yapması için arkadaşı Geppettoya verir. Geppetto kuklaya pinokyo adını verir bir insan gibi konuşan, yürüyen pinokyo gerçek bir insan olmak ister. Yaramaz ve haşarı Pinokyonun söz dinlemezliği yüzünden başına gelmeyen kalmaz. ...



Dünya Masalları Timaşta çocuklarla buluşmaya devam ediyor...Doğu ve Batının en çok okunan en güzel masallarını bu seride bulacaksınız. Bu masalları 2-3. sınıf öğrencileri okuyabilir, 5-7 yaş grubu çocuklar ise keyifle dinleyebilirler......O ece herkes udayken, Pinokyo ve Jimini sessizce lunaparkın çıkış kapısına yürümüş. Fakat kapı kilitliymiş. Ne yaptılarsa bir türlü açılmamış. O sırada karanlık gökyüzü masmavi bir ışıkla aydınlanmış. Işığın ortasında Mavi Peri belirivermiş. Orada ne yapıyorsun Pinokyo? diye sormuş.Şeyy... demiş Pinokyo. Buraya babam için biraz odun parçası toplamaya gelmiştim de... Fakat böyle der demez Pinokyonun burnu hızla uzamaya başlamış. Pinokyo, burnunun yalan söylediği için uzadığını anlayınca, utanç içinde, Bağışla beni güzel peri demiş. Sana yalan söyledim....Carlo Collodinin dünyaca ünlü eseri Pinokyoyu Nehir Aydın Gökduman tatlı mı tatlı bir dille yeniden üsluplandırdı Murat Bingölse sevimli resimlerle süsledi. Çocuklar, yaramaz kukla Pinokyonun maceralarını okurken hem eğlenecek hem de kendi paylarına pek çok ders çıkaracaklar

Pinokyo, ağaçtan yapılmış, konuşup yürüyen, ince uzun bir kukladır. Durmadan çeşitli afacanlıklar gösterir. Başından sayısız ilginç serüvenler geçer. Yalan söylediği zaman burnu uzar. Başkalarının duygularını anlayarak iyi bir çocuk olmayı öğrendikçe gerçek bir insana dönüşecek, mutluluğu bulacaktır.Tanınmış İtalyan yazar Carlo Collodinin bu sürükleyici romanı, bütün çocukların severek okuduğu, ölümsüz bir yapıttır.Okurlarımıza kıvançla sunuyoruz.

Pinokyo gelmiş! Pinokyo gelmiş! diye bütün kuklalar hep bir ağızdan bağrıştılar ve her taraftan atlayarak sahneye doluştular, Pinokyo gelmiş! Kardeşimiz Pinokyo gelmiş! Yaşasın Pinokyo! Kukla tiyatrosundaki heyecanlı aktör ve aktris kalabalığının Pinokyoya nasıl sarıldığını, onu nasıl kucakladığını, dostça çimdik-lediğini ve kardeşçe bir sevgi sergilediğini anlatmaya kelimeler yetmez. Her şeyi bir an önce öğrenmek isteyen yardımsever Pinokyo, yalan söylediğinde burnu uzayan bir kukladır. Ama öyle meraklı ve yaramazdır ki başına gelmedik bela kalmaz. Babası Yaşlı Geppet-tonun tüm uyarılarına rağmen bir kukla tiyatrosuna katılmak için evden kaçar, namussuz bir tilki ve düzenbaz bir kediyle arkadaşlık eder; ama hiçbir zaman akıllanmaz. Gelmiş geçmiş en sevilen çocuk kitaplarından birisi ... Yürüyen ve konuşan kukla Pinokyonun heyecanlı maceraları, yazılışının üstünden yüzyıldan daha uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen bugün bile merakla okunmaktadır. Çocuk klasikleri dizisinden Pinokyoyu yepyeni ve eksiksiz bir çeviriyle gelecek kuşaklara keyifle sunuyoruz...

Tahta bir kukla olan Pinokyonun tek istediği Gepetto babasının isteği gibi dileği gibi gerçek bir çocuk olmaktır. Fakat bu kukla akıllı uslu olma niyetine rağmen daha önceki yaramazlık, tembellik, umursamazlık ve muziplik alışkanlıklarını bırakamaz. Bu alışkanlıklar başına olmadık işler açar.

İtalyan yazarı Carlo Collodinin, 1881 yılında yazdığı Pinokyo, yüzyılı aşkın bir süredir, dünyanın bütün dillerinde kimbilir kaçıncı baskısı yapılan çok ünlü bir kitap. Dünya çocuk edebiyatının ölmez yapıtlarından biri. Bu yıl, Pinokyonun yazılışının bütün dünyada 110uncu yıldönümü kutlanıyor. Bu ince, uzun, kuru, sıska kuklanın başından geçenler tam 110 yıldır çocukların yaşamlarına renk katıyor, düşlerini süslüyor. Pinokyoyu bu önemli yıldönümünde, İtalyanca aslından ve eksiksiz olarak sunuyoruz. İçindeki resimler de, Pinokyonun kitap olarak ilk basıldığı yılların özgün resimlerinden. Yediden yetmişe herkesin severek okuyacağı bir kitap sunmanın kıvancı içindeyiz.

Antonio usta, yoksul bir marangozdu. Can yakın, güler yüzlü bir insandı. Burnu kıpkırmızı olduğu için herkes ona Kiraz Dede derlerdi. Al kirazlar gibi pırıl pırıl parlayan bir burnu vardı....

Yaşlı ağaç oymacısı Geppetto, akrobat gibi sıçrayıp taklalar atan bir tahta kukla yapmaya karar verir. Ortaya gerçek çocuklar gibi hareket edip davranan haşarı bir kukla çıkar. Ele avuca sığmayan, yaramazlıkta yaşıtlarına taş çıkartan Pinokyo başını durmadan belalara sokar. Tahta çocuk maceradan maceraya sürüklenir, okulu kırıp bir kukla gösterisine katılır, kurnaz tilki ile kedinin tuzağına düşer, sirke satılır, sonuçta iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, yalan ile doğruyu ayırt etmeyi öğrenip babasıile birlikte normal hayatın içine döner.Pinokyo: Her çocuk bir gün büyür.

Pinokyo bir sevgi kitabıdır. Carlo Collodinin yazdığı ve çocukların severek okuduğu dünya seçmelerindendir. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.

Zamanın birinde bir tahta parçası vardı.Bui iyi cins bir tahta değildi.Soğuk günlerde sobada veya şöminde yakıp ısınmak için kullanılan türdendi.Bu tahta parçası kendisini bir gün, yaşlı bir marangoz olan Bay Kirazın dükkanında buldu.Bu marangozun asıl adı Antonioydu fakat burnunun uçu daima oldun bir kiraz gibi kırmızı ve parlak olduğu için herkes onu Bay Kiraz diye çağırırdı.Bay Kiraz, bu tahta parçasını görünce çok sevindi.Ellerini ovuşturarak kendi kendine Küçük masama bacak yapmak için işte tam böylebir tahtaya ihtiyacım vardı. dediSonra bir an bile beklemeden keskin baltasını eline aldı.Tahtayı yontmak için hazırlandı.Fakat ilk darbeyi indirmek için baltayı kaldırdığı sırada kolu havada kaldı.Çünkü o sırada, Lütfen bana çok sert vurmayın diye yalvaran ince bir ses duydu.PİNOKYA:Bir tahta parçasından yontulan yaramaz bir kuklanın daha sonra sevginin gücüyle gerçek bir çocuğa dönüşmesinn öyküsüdür.

Zamanın birinde bir oduncuk vardı. Pek iri değildi bu oduncuk. Ancak sobaya atılıcak kadar bir şey işte.Bu oduncuk, ne zamandan beridir bilinmez, bir marangoz dükkanının bir köşesinde durup duruyordu. Dükkanın sahibi, yoksul ama neşeli, sevimli bir ihtiyarcık olan Altan Usta idi. Altan Ustanın bir burnu vardı ki, görseniz, tıpkı bir kiraz gibi kıpkırmızıydı. Bu yüzden civardaki çocuklar ona Kiraz dede diyorlardı. Kiraz Dedenin dükkanında bulunan eski bir masanın bir bacağı kırıktı. Üşendiği için, çoktandır onu onarmamış, öylece duruyordu.



Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Es... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
BüyülüAyraç okumuş.
Pinokyo



Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir odun parçası varmış. Evet bir odun parçası! Hani kışın sobalarımızda ısınmak için kullandığımız odun parçaları var ya işte onun gibi...Nasıl olmuşsa günlerden birgün bu odun parçası Antonio Usta denilen birinin dükkkanına düştü. Antonio Ustanın lakabı da Kiraz Usta imiş. Nedeni ise bu yaşlı marangozun burnunun sürekli bir kiraz gibi kıpkırmızı olmasıydı.Antonio Usta dükkanın bir ucundaki odunu görünce dikkatini çekmiş, içini bir sevinç kaplamıştı. Büyük bir keyifle oduna doğru giderken:Bunu neden daha önce fark etmedim? Yapacağım masaya iyi bir ayak olur, dedi. (...)

Bir marangoz ustasının odundan yaptığı pinokyo; tıpkı bir insan gibi konuşmakta ve oynamaktadır.





Hiç çocuğu olmayan marangoz Geppetto tahtadan yaptığı kuklasının adını Pinokyo koymaya karar vermiş. Geppetto çok fakirmiş, pinokyoyu okula göndermek ve ona kitap satın alabilmek için çok güçlük çekiyormuş.

Marangoz Kiraz Usta gülen ve ağlayan bir odun parçası bulur. Bir kukla yapması için arkadaşı Geppettoya verir. Geppetto kuklaya pinokyo adını verir bir insan gibi konuşan, yürüyen pinokyo gerçek bir insan olmak ister. Yaramaz ve haşarı Pinokyonun söz dinlemezliği yüzünden başına gelmeyen kalmaz. ...



Dünya Masalları Timaşta çocuklarla buluşmaya devam ediyor...Doğu ve Batının en çok okunan en güzel masallarını bu seride bulacaksınız. Bu masalları 2-3. sınıf öğrencileri okuyabilir, 5-7 yaş grubu çocuklar ise keyifle dinleyebilirler......O ece herkes udayken, Pinokyo ve Jimini sessizce lunaparkın çıkış kapısına yürümüş. Fakat kapı kilitliymiş. Ne yaptılarsa bir türlü açılmamış. O sırada karanlık gökyüzü masmavi bir ışıkla aydınlanmış. Işığın ortasında Mavi Peri belirivermiş. Orada ne yapıyorsun Pinokyo? diye sormuş.Şeyy... demiş Pinokyo. Buraya babam için biraz odun parçası toplamaya gelmiştim de... Fakat böyle der demez Pinokyonun burnu hızla uzamaya başlamış. Pinokyo, burnunun yalan söylediği için uzadığını anlayınca, utanç içinde, Bağışla beni güzel peri demiş. Sana yalan söyledim....Carlo Collodinin dünyaca ünlü eseri Pinokyoyu Nehir Aydın Gökduman tatlı mı tatlı bir dille yeniden üsluplandırdı Murat Bingölse sevimli resimlerle süsledi. Çocuklar, yaramaz kukla Pinokyonun maceralarını okurken hem eğlenecek hem de kendi paylarına pek çok ders çıkaracaklar

Pinokyo, ağaçtan yapılmış, konuşup yürüyen, ince uzun bir kukladır. Durmadan çeşitli afacanlıklar gösterir. Başından sayısız ilginç serüvenler geçer. Yalan söylediği zaman burnu uzar. Başkalarının duygularını anlayarak iyi bir çocuk olmayı öğrendikçe gerçek bir insana dönüşecek, mutluluğu bulacaktır.Tanınmış İtalyan yazar Carlo Collodinin bu sürükleyici romanı, bütün çocukların severek okuduğu, ölümsüz bir yapıttır.Okurlarımıza kıvançla sunuyoruz.

Pinokyo gelmiş! Pinokyo gelmiş! diye bütün kuklalar hep bir ağızdan bağrıştılar ve her taraftan atlayarak sahneye doluştular, Pinokyo gelmiş! Kardeşimiz Pinokyo gelmiş! Yaşasın Pinokyo! Kukla tiyatrosundaki heyecanlı aktör ve aktris kalabalığının Pinokyoya nasıl sarıldığını, onu nasıl kucakladığını, dostça çimdik-lediğini ve kardeşçe bir sevgi sergilediğini anlatmaya kelimeler yetmez. Her şeyi bir an önce öğrenmek isteyen yardımsever Pinokyo, yalan söylediğinde burnu uzayan bir kukladır. Ama öyle meraklı ve yaramazdır ki başına gelmedik bela kalmaz. Babası Yaşlı Geppet-tonun tüm uyarılarına rağmen bir kukla tiyatrosuna katılmak için evden kaçar, namussuz bir tilki ve düzenbaz bir kediyle arkadaşlık eder; ama hiçbir zaman akıllanmaz. Gelmiş geçmiş en sevilen çocuk kitaplarından birisi ... Yürüyen ve konuşan kukla Pinokyonun heyecanlı maceraları, yazılışının üstünden yüzyıldan daha uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen bugün bile merakla okunmaktadır. Çocuk klasikleri dizisinden Pinokyoyu yepyeni ve eksiksiz bir çeviriyle gelecek kuşaklara keyifle sunuyoruz...

Tahta bir kukla olan Pinokyonun tek istediği Gepetto babasının isteği gibi dileği gibi gerçek bir çocuk olmaktır. Fakat bu kukla akıllı uslu olma niyetine rağmen daha önceki yaramazlık, tembellik, umursamazlık ve muziplik alışkanlıklarını bırakamaz. Bu alışkanlıklar başına olmadık işler açar.

İtalyan yazarı Carlo Collodinin, 1881 yılında yazdığı Pinokyo, yüzyılı aşkın bir süredir, dünyanın bütün dillerinde kimbilir kaçıncı baskısı yapılan çok ünlü bir kitap. Dünya çocuk edebiyatının ölmez yapıtlarından biri. Bu yıl, Pinokyonun yazılışının bütün dünyada 110uncu yıldönümü kutlanıyor. Bu ince, uzun, kuru, sıska kuklanın başından geçenler tam 110 yıldır çocukların yaşamlarına renk katıyor, düşlerini süslüyor. Pinokyoyu bu önemli yıldönümünde, İtalyanca aslından ve eksiksiz olarak sunuyoruz. İçindeki resimler de, Pinokyonun kitap olarak ilk basıldığı yılların özgün resimlerinden. Yediden yetmişe herkesin severek okuyacağı bir kitap sunmanın kıvancı içindeyiz.

Antonio usta, yoksul bir marangozdu. Can yakın, güler yüzlü bir insandı. Burnu kıpkırmızı olduğu için herkes ona Kiraz Dede derlerdi. Al kirazlar gibi pırıl pırıl parlayan bir burnu vardı....

Yaşlı ağaç oymacısı Geppetto, akrobat gibi sıçrayıp taklalar atan bir tahta kukla yapmaya karar verir. Ortaya gerçek çocuklar gibi hareket edip davranan haşarı bir kukla çıkar. Ele avuca sığmayan, yaramazlıkta yaşıtlarına taş çıkartan Pinokyo başını durmadan belalara sokar. Tahta çocuk maceradan maceraya sürüklenir, okulu kırıp bir kukla gösterisine katılır, kurnaz tilki ile kedinin tuzağına düşer, sirke satılır, sonuçta iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, yalan ile doğruyu ayırt etmeyi öğrenip babasıile birlikte normal hayatın içine döner.Pinokyo: Her çocuk bir gün büyür.

Pinokyo bir sevgi kitabıdır. Carlo Collodinin yazdığı ve çocukların severek okuduğu dünya seçmelerindendir. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.

Zamanın birinde bir tahta parçası vardı.Bui iyi cins bir tahta değildi.Soğuk günlerde sobada veya şöminde yakıp ısınmak için kullanılan türdendi.Bu tahta parçası kendisini bir gün, yaşlı bir marangoz olan Bay Kirazın dükkanında buldu.Bu marangozun asıl adı Antonioydu fakat burnunun uçu daima oldun bir kiraz gibi kırmızı ve parlak olduğu için herkes onu Bay Kiraz diye çağırırdı.Bay Kiraz, bu tahta parçasını görünce çok sevindi.Ellerini ovuşturarak kendi kendine Küçük masama bacak yapmak için işte tam böylebir tahtaya ihtiyacım vardı. dediSonra bir an bile beklemeden keskin baltasını eline aldı.Tahtayı yontmak için hazırlandı.Fakat ilk darbeyi indirmek için baltayı kaldırdığı sırada kolu havada kaldı.Çünkü o sırada, Lütfen bana çok sert vurmayın diye yalvaran ince bir ses duydu.PİNOKYA:Bir tahta parçasından yontulan yaramaz bir kuklanın daha sonra sevginin gücüyle gerçek bir çocuğa dönüşmesinn öyküsüdür.

Zamanın birinde bir oduncuk vardı. Pek iri değildi bu oduncuk. Ancak sobaya atılıcak kadar bir şey işte.Bu oduncuk, ne zamandan beridir bilinmez, bir marangoz dükkanının bir köşesinde durup duruyordu. Dükkanın sahibi, yoksul ama neşeli, sevimli bir ihtiyarcık olan Altan Usta idi. Altan Ustanın bir burnu vardı ki, görseniz, tıpkı bir kiraz gibi kıpkırmızıydı. Bu yüzden civardaki çocuklar ona Kiraz dede diyorlardı. Kiraz Dedenin dükkanında bulunan eski bir masanın bir bacağı kırıktı. Üşendiği için, çoktandır onu onarmamış, öylece duruyordu.



Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.

Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Es... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
BüyülüAyraç, bir kitabı takas listesine ekledi.
Başsız At

Gaby ve çete, Petits Pauvres Sokağının tepesinde kalan Fernand Douin’in evindeydiler. On çocuk, sırayla ata binerek hızla tepeden indiler ve aşağıdaki Vache Noir Sokağına vardılar. Bu sokağa gelen her çocuk yere atlıyor ve Atını sürükleyerek arkadaşlarının sabırsızlıkla sıra beklediği tepeye çıkıyordu.

Yolun sonunda bir yamaç vardı. At ve binicisi buradan geçerek etrafı dikenli telle çevrili olan alanın yanındaki sete varıyordu. Buraya geldiğinizde ufka doğru uzanan bomboş kırlardan başka bir şey göremezdiniz. Onun için de atın Üstünde iki saniye kadar uçtuğunuzu sanırdınız. Fakat topuklarınızla fren yapmazsanız bir anda atın üstünden düşer ve kendinizi yerde bulurdunuz. Çocuklar bu tür düşmeyi ‘Başarılı İniş’ diyorlardı. Her binişin sonunda at, kaldırıma devriliyor ve parke taşlarına çarpan sağrılarından boşluktan gelir gibi bir ses çıkıyordu. Hiçbir biniş böyle olamıyordu doğrusu!

Gaby ve çete, Petits Pauvres Sokağının tepesinde kalan Fernand Douin’in evindeydiler. On çocuk, sırayla ata binerek hızla tepeden indiler ve aşağıdaki Vache Noir Sokağına vardılar. Bu sokağa gelen her çocuk yere atlıyor ve Atını sürükleyerek arkadaşl... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

BüyülüAyraç şu an ne okuyor?

BüyülüAyraç şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.