Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir odun parçası varmış. Evet bir odun parçası! Hani kışın sobalarımızda ısınmak için kullandığımız odun parçaları var ya işte onun gibi...Nasıl olmuşsa günlerden birgün bu odun parçası Antonio Usta denilen birinin dükkkanına düştü. Antonio Ustanın lakabı da Kiraz Usta imiş. Nedeni ise bu yaşlı marangozun burnunun sürekli bir kiraz gibi kıpkırmızı olmasıydı.Antonio Usta dükkanın bir ucundaki odunu görünce dikkatini çekmiş, içini bir sevinç kaplamıştı. Büyük bir keyifle oduna doğru giderken:Bunu neden daha önce fark etmedim? Yapacağım masaya iyi bir ayak olur, dedi. (...)
Bir marangoz ustasının odundan yaptığı pinokyo; tıpkı bir insan gibi konuşmakta ve oynamaktadır.
Hiç çocuğu olmayan marangoz Geppetto tahtadan yaptığı kuklasının adını Pinokyo koymaya karar vermiş. Geppetto çok fakirmiş, pinokyoyu okula göndermek ve ona kitap satın alabilmek için çok güçlük çekiyormuş.
Marangoz Kiraz Usta gülen ve ağlayan bir odun parçası bulur. Bir kukla yapması için arkadaşı Geppettoya verir. Geppetto kuklaya pinokyo adını verir bir insan gibi konuşan, yürüyen pinokyo gerçek bir insan olmak ister. Yaramaz ve haşarı Pinokyonun söz dinlemezliği yüzünden başına gelmeyen kalmaz. ...
Dünya Masalları Timaşta çocuklarla buluşmaya devam ediyor...Doğu ve Batının en çok okunan en güzel masallarını bu seride bulacaksınız. Bu masalları 2-3. sınıf öğrencileri okuyabilir, 5-7 yaş grubu çocuklar ise keyifle dinleyebilirler......O ece herkes udayken, Pinokyo ve Jimini sessizce lunaparkın çıkış kapısına yürümüş. Fakat kapı kilitliymiş. Ne yaptılarsa bir türlü açılmamış. O sırada karanlık gökyüzü masmavi bir ışıkla aydınlanmış. Işığın ortasında Mavi Peri belirivermiş. Orada ne yapıyorsun Pinokyo? diye sormuş.Şeyy... demiş Pinokyo. Buraya babam için biraz odun parçası toplamaya gelmiştim de... Fakat böyle der demez Pinokyonun burnu hızla uzamaya başlamış. Pinokyo, burnunun yalan söylediği için uzadığını anlayınca, utanç içinde, Bağışla beni güzel peri demiş. Sana yalan söyledim....Carlo Collodinin dünyaca ünlü eseri Pinokyoyu Nehir Aydın Gökduman tatlı mı tatlı bir dille yeniden üsluplandırdı Murat Bingölse sevimli resimlerle süsledi. Çocuklar, yaramaz kukla Pinokyonun maceralarını okurken hem eğlenecek hem de kendi paylarına pek çok ders çıkaracaklar
Pinokyo, ağaçtan yapılmış, konuşup yürüyen, ince uzun bir kukladır. Durmadan çeşitli afacanlıklar gösterir. Başından sayısız ilginç serüvenler geçer. Yalan söylediği zaman burnu uzar. Başkalarının duygularını anlayarak iyi bir çocuk olmayı öğrendikçe gerçek bir insana dönüşecek, mutluluğu bulacaktır.Tanınmış İtalyan yazar Carlo Collodinin bu sürükleyici romanı, bütün çocukların severek okuduğu, ölümsüz bir yapıttır.Okurlarımıza kıvançla sunuyoruz.
Pinokyo gelmiş! Pinokyo gelmiş! diye bütün kuklalar hep bir ağızdan bağrıştılar ve her taraftan atlayarak sahneye doluştular, Pinokyo gelmiş! Kardeşimiz Pinokyo gelmiş! Yaşasın Pinokyo! Kukla tiyatrosundaki heyecanlı aktör ve aktris kalabalığının Pinokyoya nasıl sarıldığını, onu nasıl kucakladığını, dostça çimdik-lediğini ve kardeşçe bir sevgi sergilediğini anlatmaya kelimeler yetmez. Her şeyi bir an önce öğrenmek isteyen yardımsever Pinokyo, yalan söylediğinde burnu uzayan bir kukladır. Ama öyle meraklı ve yaramazdır ki başına gelmedik bela kalmaz. Babası Yaşlı Geppet-tonun tüm uyarılarına rağmen bir kukla tiyatrosuna katılmak için evden kaçar, namussuz bir tilki ve düzenbaz bir kediyle arkadaşlık eder; ama hiçbir zaman akıllanmaz. Gelmiş geçmiş en sevilen çocuk kitaplarından birisi ... Yürüyen ve konuşan kukla Pinokyonun heyecanlı maceraları, yazılışının üstünden yüzyıldan daha uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen bugün bile merakla okunmaktadır. Çocuk klasikleri dizisinden Pinokyoyu yepyeni ve eksiksiz bir çeviriyle gelecek kuşaklara keyifle sunuyoruz...
Tahta bir kukla olan Pinokyonun tek istediği Gepetto babasının isteği gibi dileği gibi gerçek bir çocuk olmaktır. Fakat bu kukla akıllı uslu olma niyetine rağmen daha önceki yaramazlık, tembellik, umursamazlık ve muziplik alışkanlıklarını bırakamaz. Bu alışkanlıklar başına olmadık işler açar.
İtalyan yazarı Carlo Collodinin, 1881 yılında yazdığı Pinokyo, yüzyılı aşkın bir süredir, dünyanın bütün dillerinde kimbilir kaçıncı baskısı yapılan çok ünlü bir kitap. Dünya çocuk edebiyatının ölmez yapıtlarından biri. Bu yıl, Pinokyonun yazılışının bütün dünyada 110uncu yıldönümü kutlanıyor. Bu ince, uzun, kuru, sıska kuklanın başından geçenler tam 110 yıldır çocukların yaşamlarına renk katıyor, düşlerini süslüyor. Pinokyoyu bu önemli yıldönümünde, İtalyanca aslından ve eksiksiz olarak sunuyoruz. İçindeki resimler de, Pinokyonun kitap olarak ilk basıldığı yılların özgün resimlerinden. Yediden yetmişe herkesin severek okuyacağı bir kitap sunmanın kıvancı içindeyiz.
Antonio usta, yoksul bir marangozdu. Can yakın, güler yüzlü bir insandı. Burnu kıpkırmızı olduğu için herkes ona Kiraz Dede derlerdi. Al kirazlar gibi pırıl pırıl parlayan bir burnu vardı....
Yaşlı ağaç oymacısı Geppetto, akrobat gibi sıçrayıp taklalar atan bir tahta kukla yapmaya karar verir. Ortaya gerçek çocuklar gibi hareket edip davranan haşarı bir kukla çıkar. Ele avuca sığmayan, yaramazlıkta yaşıtlarına taş çıkartan Pinokyo başını durmadan belalara sokar. Tahta çocuk maceradan maceraya sürüklenir, okulu kırıp bir kukla gösterisine katılır, kurnaz tilki ile kedinin tuzağına düşer, sirke satılır, sonuçta iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, yalan ile doğruyu ayırt etmeyi öğrenip babasıile birlikte normal hayatın içine döner.Pinokyo: Her çocuk bir gün büyür.
Pinokyo bir sevgi kitabıdır. Carlo Collodinin yazdığı ve çocukların severek okuduğu dünya seçmelerindendir. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Zamanın birinde bir tahta parçası vardı.Bui iyi cins bir tahta değildi.Soğuk günlerde sobada veya şöminde yakıp ısınmak için kullanılan türdendi.Bu tahta parçası kendisini bir gün, yaşlı bir marangoz olan Bay Kirazın dükkanında buldu.Bu marangozun asıl adı Antonioydu fakat burnunun uçu daima oldun bir kiraz gibi kırmızı ve parlak olduğu için herkes onu Bay Kiraz diye çağırırdı.Bay Kiraz, bu tahta parçasını görünce çok sevindi.Ellerini ovuşturarak kendi kendine Küçük masama bacak yapmak için işte tam böylebir tahtaya ihtiyacım vardı. dediSonra bir an bile beklemeden keskin baltasını eline aldı.Tahtayı yontmak için hazırlandı.Fakat ilk darbeyi indirmek için baltayı kaldırdığı sırada kolu havada kaldı.Çünkü o sırada, Lütfen bana çok sert vurmayın diye yalvaran ince bir ses duydu.PİNOKYA:Bir tahta parçasından yontulan yaramaz bir kuklanın daha sonra sevginin gücüyle gerçek bir çocuğa dönüşmesinn öyküsüdür.
Zamanın birinde bir oduncuk vardı. Pek iri değildi bu oduncuk. Ancak sobaya atılıcak kadar bir şey işte.Bu oduncuk, ne zamandan beridir bilinmez, bir marangoz dükkanının bir köşesinde durup duruyordu. Dükkanın sahibi, yoksul ama neşeli, sevimli bir ihtiyarcık olan Altan Usta idi. Altan Ustanın bir burnu vardı ki, görseniz, tıpkı bir kiraz gibi kıpkırmızıydı. Bu yüzden civardaki çocuklar ona Kiraz dede diyorlardı. Kiraz Dedenin dükkanında bulunan eski bir masanın bir bacağı kırıktı. Üşendiği için, çoktandır onu onarmamış, öylece duruyordu.
Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir odun parçası varmış. Evet bir odun parçası! Hani kışın sobalarımızda ısınmak için kullandığımız odun parçaları var ya işte onun gibi...Nasıl olmuşsa günlerden birgün bu odun parçası Antonio Usta denilen birinin dükkkanına düştü. Antonio Ustanın lakabı da Kiraz Usta imiş. Nedeni ise bu yaşlı marangozun burnunun sürekli bir kiraz gibi kıpkırmızı olmasıydı.Antonio Usta dükkanın bir ucundaki odunu görünce dikkatini çekmiş, içini bir sevinç kaplamıştı. Büyük bir keyifle oduna doğru giderken:Bunu neden daha önce fark etmedim? Yapacağım masaya iyi bir ayak olur, dedi. (...)
Bir marangoz ustasının odundan yaptığı pinok... tümünü göster
ne kadar çok katledilmesi gereken karakter vardı. ne sinirlenirdim ya kitabı okurken
İş Bankası sağ olsun müthiş bir olaya imza attı bu çocuk serisiyle. Hem orijinal metinden tam ve güvenilir çevirilerle hem de muazzam bir fiyatla sundu bu kitapları okuyucuya. Ben de bu çocuk serisinden benim için önemli olan 5 6 kitabı aldım ancak Pinokyo' yu almak aklımda yoktu. Ne zaman ki bir vesileyle orijinal hikayede Pinokyo' nun asılarak öldürüldüğünü öğrendim, ''lan'' dedim, ''benim bunu alıp okumam lazım'' ve aldım kitabı. Harika bir önsöz, Pinokyo üzerine önsözden bile daha güzel bir inceleme yazısı ve Collodi' nin hayat hikayesini okuyup sonra hikayeye başladım, Haliyle farklı bir gözle okudum kitabı. Çok detaya girmeye gerek yok, nihayetinde hepimizin bildiği bir çocuk kitabı. Her çocuk kitabı gibi ders verici olaylar vs. Ama enteresan gelen bir iki detay vardı, onları paylaşacağım şimdi izninizle.
Sayfa 55:
- Başkaları çıkarsa ben de çıkmak istiyorum hapisaneden, dedi Pinokyo, gardiyana.
- Olmaz. Siz çıkamazsınız, dedi gardiyan. Çünkü siz malın gözü değilsiniz.
- Özür dilerim, diye karşılık verdi Pinokyo, ama ben de bir dolandırıcıyım.
- Öyleyse yerden göğe kadar haklısınız, dedi gardiyan, beresini saygıyla çıkarıp selamlayarak, Pinokyo' ya hapisanenin kapılarını açtı, onu dışarı bıraktı. (Dönemim İtalyası' na, yargı sistemine bir Tayson kroşesi gömmüş Collodi)
Sayfa 67: (Pinokyo denizde dalgaların arasında kaybolurken)
- Zavallı çocuk! Dediler o zaman kıyıya toplanmış balıkçılar, alçak sesle dualar mırıldanarak evlerine gittiler. (Yine döneme bir gönderme var bana kalırsa. Herkes olan biteni seyredip sonra da duasını edip evine gidiyor, kimse zorda kalan biri için yardım etmeye çalışmıyor)
Şimdi sayfa 55' in gönderme olduğu açık da sayfa 67' den yaptığım alıntı için sana öyle gelmiş diyebilirsiniz. Peki buna ne diyeceksiniz o halde?
Sayfa 68: (Pinokyo' yu dev balina yutar, onun midesinde bir balıkla karşılaşır Pinokyo ve ona buradan kurtulmaları gerektiğini söylediğinde balık, mantıksız bir fikir ileri sürer ve orada kalmaları gerektiğini, kurtulma imkanı bulunmadığını söyler.)
- Budalalık bu! diye haykırdı Pinokyo.
- Ben böyle düşünüyorum, dedi Tonbalığı. Politikacı tonların söylediği gibi, düşüncelere saygı gösterilmelidir.
Ne alaka bir çocuk hikayesinde politikacılar? Ve neye saygı duymasını istediğine de bakın lütfen; içinde bulunduğun duruma saygı duy, bunun için bir şeyler yapmaya çalışma.
Collodi aslında bir çocuk yazarı değil, zaten adı da Collodi değilmiş ki bunu kitabın sonunda kendisiyle ilgili yazılan biyografiden öğrendim. Aslında Collodi' nin asıl ilgi alanı siyaset. Tabii her dürüst ve muhalif yazar gibi pek çok sorunla karşılaşıyor hayatı boyunca. Her şeyi anlatamam gidin okuyun bir yerlerden ama hikayede kesinlikle çok ciddi göndermeler var. En başta Pinokyo ve Gepetto' nun çok zor ve yoluk içinde bir hayatları var ki bu dönemin Floransası' nın bir özeti aslında. Kitaptaki göndermeler içerisinde benim fark ettiklerim yukarıda, bir de fark edemeyip kitabın sonundaki inceleme yazısında belirtilen bir örnek vereyim.''dört altını hemen ek Pinokyo, çünkü tarlayı zengin bir bey aldı... bundan sonra altınları o ekecek'' Bu cümle ile Floransa' ya yabancı sermayenin gelişinden bahsediyormuş Collodi.
Collodi pek istekli değilmiş aslında böyle bir hikaye yazmaya, zaten orijinal metinde de 15. bölümün sonunda Pinokyo' yu öldürmüş. Hem de ne öldürmek. Ölüm tasviri muazzam ki kitabın sonunda buna da ayrıca değinilmiş ve sanki İncil' den alınma gibi denerek nitelendirilmiş o paragraf. Sonrasında hikayenin devamı istenince de devreye gece mavisi saçlı peri(Collodi fazlasıyla annesinden öykünmüş bu karakter için) giriyor ve Pinokyo' yu kurtarıp en son olarak da onu gerçek bir çocuk yapıyor son bölümde.
Dört madde ile bitireyim zira hem uzadı hem de bunları evde kendi bilgisayarımda yazıyorum ve yazarken çok seksi bir kızı özlüyorum tekrar ve tekrar.
1- Collodi babasız büyümüş daha doğrusu sanırım üvey babayla büyümüş ama adam ona iyi davranmış. Bizim Pinokyo' nun yapıldığı odunu bulan da Gepetto değil, başka biri. Gepetto, ondan sonradan alıyor odunu. Buradan yola çıkarak da Gepetto' nun, Collodi' nin üvey babasından öykünerek yarattığı bir karakter olduğu düşünülebilirmiş ama bana biraz zorlama geldi bu.
2- Ben, kitabı bu çevirisiyle hiçbir çocuğa okutmam. Sansürü destekleyecek değilim ama bu çeviri, yani hikayenin orijinal hali bir çocuk için uygun sayılmaz. 10 yaşında bir çocuğun bu kadar ölüm içeren, yer yer vahşet sayılabilecek (ısırarak kedinin pençesini-bence pati de yazar ya da çevirmen pençe demiş- koparıyor mesela Pinokyo ve sonra da bunu tükürüyor) sahneler barındıran bir kitabı okuması bana doğru gelmiyor.
3- Dünyada pek çok yazar Pinokyo hikayesi yazmış sonrasında. Olabilir tabii de Tolstoy' un da yazmış olduğunu öğrenince ben şaşırdım belki siz de şaşırırsınız diye paylaşıyorum.
4- Ölüm paragrafı:
Şiddetli bir günbatısı esmeye başlamıştı bu arada; öfkeyle uğuldayan rüzgar, zavallı kuklayı bayram çanı gibi döndürerek oraya buraya çarpıp duruyordu. Bu sallanma yüzünden şiddetli titremeler geliyor, boğazına gittikçe sıkışan ilmik soluğunu kesiyordu.
Gözleri yavaş yavaş sislenmeye başlamıştı; ölümün yaklaştığını duyumsamakla birlikte, her an için iyi yürekli birinin çıkıp geleceğinden ve kendisine yardım edeceğinden umudunu kesmiyordu. Ama bekle bekle, kimse gelmiyordu, hiç kimse. Zavallı babasını anımsadı o zaman, ölmek üzere, kekeledi:
- Ah babacığım! Sen burada olsaydın!
Başka bir şey söylemeye soluğu yetmedi. Gözlerini yumdu, ağzını açtı, bacaklarını gerdi, şiddetli bir sarsılmadan sonra, donmuş gibi sallandı kaldı.
Söz dinlemeyen , afacan Pinokyo'nun maceralarının anlatıldığı roman.. Çocuklar için mükemmel mesajlar içeriyor. Özellikle yalan söyleyince burnunun uzaması meselesi çocuklar için ne güzel bir gösterge. Pinokyo her çocuğun mutlaka okuması gereken bir roman. Büyüklerinin sözünü dinlemenin , çalışmanın çabalamanin, sorumluluk sahibi olmanın önemini gösteriyor yine çocuklara kitap.
50 sayfa