Hayatta en çok kime güvenirsiniz? Ailenize En yakın arkadaşınıza Sevgilinize
Başarılı editör Marissa Rogers, liseden beri en yakın arkadaşı olan balerin Julia Farrarın adeta gölgesi haline gelmiştir. Julia arkadaşlıkları adına ne istiyorsa, Marrissa da hiç sorgulamadan onu yapar çünkü kendi ailesinden görmediği ilgi ve şefkati arkadaşından görmektedir. Özlemini duyduğu bu hislerin kaybolma düşüncesi ise çekilmezdir.
Ancak Julia, talihsiz bir trafik kazası sonucu beyin travması geçirip kısmi hafıza kaybına uğrayınca, iki arkadaşın üstlendiği roller değişir. Marissa, karşısındaki bu yeni Juliaya alışmakta güçlük çekmektedir. En yakın arkadaşının, hafızasını geri kazanmak için Marissanın unutmayı tercih ettiği olayları öğrenmek istemesiyle, Marissa geçmişe farklı bir gözle bakacaktır.
Fakat bu durum, onun hem kendini yeniden keşfetmesini sağlayacak hem de içinde yeni bir şüphenin oluşmasına neden olacaktır. Julia Farrar gerçekten onun en yakın arkadaşı mıdır?
Affetmeyi ve unutmayı esas alan Gülümse Anılara, öyküsüyle içinizi ısıtacak, verdiği mesajlarla arkadaşlık, dostluk, özgüven gibi değerleri yeniden düşünmenizi sağlayacak bir roman
Gülümse Anılara, bizi içine alacak ilginç konusuyla dostluk hikâyelerini seven okuyucuların ilgisini çekecek bir roman.
Library Journal
Hayatta en çok kime güvenirsiniz? Ailenize En yakın arkadaşınıza Sevgilinize
Başarılı editör Marissa Rogers, liseden beri en yakın arkadaşı olan balerin Julia Farrarın adeta gölgesi haline gelmiştir. Julia arkadaşlıkları adına ne istiyorsa, Marrissa... tümünü göster
Merhamet zulmün merhemi olamaz!
İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine düşer.
Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın ve kelamın çocuklarının hikâyesi... Livaneli okuru, sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeğiyle buluşturuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Merhamet zulmün merhemi olamaz!
İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da ... tümünü göster
Hayatta en çok kime güvenirsiniz? Ailenize En yakın arkadaşınıza Sevgilinize
Başarılı editör Marissa Rogers, liseden beri en yakın arkadaşı olan balerin Julia Farrarın adeta gölgesi haline gelmiştir. Julia arkadaşlıkları adına ne istiyorsa, Marrissa da hiç sorgulamadan onu yapar çünkü kendi ailesinden görmediği ilgi ve şefkati arkadaşından görmektedir. Özlemini duyduğu bu hislerin kaybolma düşüncesi ise çekilmezdir.
Ancak Julia, talihsiz bir trafik kazası sonucu beyin travması geçirip kısmi hafıza kaybına uğrayınca, iki arkadaşın üstlendiği roller değişir. Marissa, karşısındaki bu yeni Juliaya alışmakta güçlük çekmektedir. En yakın arkadaşının, hafızasını geri kazanmak için Marissanın unutmayı tercih ettiği olayları öğrenmek istemesiyle, Marissa geçmişe farklı bir gözle bakacaktır.
Fakat bu durum, onun hem kendini yeniden keşfetmesini sağlayacak hem de içinde yeni bir şüphenin oluşmasına neden olacaktır. Julia Farrar gerçekten onun en yakın arkadaşı mıdır?
Affetmeyi ve unutmayı esas alan Gülümse Anılara, öyküsüyle içinizi ısıtacak, verdiği mesajlarla arkadaşlık, dostluk, özgüven gibi değerleri yeniden düşünmenizi sağlayacak bir roman
Gülümse Anılara, bizi içine alacak ilginç konusuyla dostluk hikâyelerini seven okuyucuların ilgisini çekecek bir roman.
Library Journal
Hayatta en çok kime güvenirsiniz? Ailenize En yakın arkadaşınıza Sevgilinize
Başarılı editör Marissa Rogers, liseden beri en yakın arkadaşı olan balerin Julia Farrarın adeta gölgesi haline gelmiştir. Julia arkadaşlıkları adına ne istiyorsa, Marrissa... tümünü göster
"Dişi olan karadul örümceği, erkeğiyle çiftleştikten sonra onu bir güzel yermiş. Yediği erkek sayısı günde yirmiyi bulabilirmiş. Denilen odur ki erkek, sadece yavruları olsun diye kendini kurban edermiş. Bir günde yirmi erkek!Ben bir tanesini bulmaya çalışırken maymun oldum, Allah'ın örümceği günde yirmi erkeği bulduğu gibi bir de mideye indiriyor!"
Çok sevgili Türk kızı, Bir önceki kitapta mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temelinin bir koca bulmak olmadığını anlatmaya çalışmıştım hatırlarsan. O kitapta bana verilen tavsiyeleri hiç uyguladın mı bilmiyorum ama sonunda başıma neler geldiğini gördün. Şunu hiç unutma: sen belli bir yaşa gelene kadar kimileri evlen diye baskı yaparken kimileri de evlenmeni engellemek için elinden geleni ardına koymayacak!Nikâh masasına oturana kadar atlatman gereken çok badire, dahili ve harici çok bedhahların olacak.
Tüm bunlara rağmen akıl sağlığını koruyabildiysen seni gönülden tebrik ediyorum; yüce bir insan, eşsiz bir varlıksın sen Türk kızı!
(Tanıtım Bülteninden)
"Dişi olan karadul örümceği, erkeğiyle çiftleştikten sonra onu bir güzel yermiş. Yediği erkek sayısı günde yirmiyi bulabilirmiş. Denilen odur ki erkek, sadece yavruları olsun diye kendini kurban edermiş. Bir günde yirmi erkek!Ben bir tanesini bu... tümünü göster
''Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir.''
Türkçe edebiyatın sözünü sakınmayan kalemi Ayfer Tunç, yazarlık hayatının 25. yılında sarsıcı bir romanla karşımızda.
Hayatı ''yolcu'' olarak yaşamak isterken baba mirası otelin işletmecisi, ailesinin ''reisi'' olmak zorunda kalan Mürşit, her geçen gün tamahkârlaşan bir şehirde, gerçek dostluğu İstanbul'da bıraktığı hayaletlerden kaçarak Mürşit'in oteline sığınan Madenci'de buluyor. İki arkadaşın dünya algısı, okuyucuya Türkiye tarihindeki utanç sayfalarının bir özetini sunuyor.
Arka planı toplumsal facialar, kitlesel cinnet hikâyeleriyle örülen Dünya Ağrısı'nda, geçmişle hesaplaşma cesaretini gösteren insanları yaşadıkları toplumdan ayıran sınır imleniyor.
Dünya Ağrısı kelimelerle sıkılmış bir yumruk.
Böyle bir şehirde sır saklamanın imkânsız olduğunun farkında değil. Öğrenecek elbet, bir gün şehir dediği şeyin birbirini gözleyen sayısız gözden ibaret olduğunu o da anlayacak. Ama buna çoktan alışmış olacak ya da daha fenası başkalarını gözleyen sayısız gözden biri haline gelecek. Babamın oğlu o olmalıydı diye düşünüyor, ben, oğlum gibi bir oğul olsaydım babam mutlu ölürdü; oğlum babamın istediği gibi bir oğul olduğu için ben mutsuz öleceğim.
''Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir.''
Türkçe edebiyatın sözünü sakınmayan kalemi Ayfer Tunç, yazarlık hayatının 25. yılında sarsıcı bir romanla karşımızda.
Hayatı ''yolcu'... tümünü göster
''Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir.''
Türkçe edebiyatın sözünü sakınmayan kalemi Ayfer Tunç, yazarlık hayatının 25. yılında sarsıcı bir romanla karşımızda.
Hayatı ''yolcu'' olarak yaşamak isterken baba mirası otelin işletmecisi, ailesinin ''reisi'' olmak zorunda kalan Mürşit, her geçen gün tamahkârlaşan bir şehirde, gerçek dostluğu İstanbul'da bıraktığı hayaletlerden kaçarak Mürşit'in oteline sığınan Madenci'de buluyor. İki arkadaşın dünya algısı, okuyucuya Türkiye tarihindeki utanç sayfalarının bir özetini sunuyor.
Arka planı toplumsal facialar, kitlesel cinnet hikâyeleriyle örülen Dünya Ağrısı'nda, geçmişle hesaplaşma cesaretini gösteren insanları yaşadıkları toplumdan ayıran sınır imleniyor.
Dünya Ağrısı kelimelerle sıkılmış bir yumruk.
Böyle bir şehirde sır saklamanın imkânsız olduğunun farkında değil. Öğrenecek elbet, bir gün şehir dediği şeyin birbirini gözleyen sayısız gözden ibaret olduğunu o da anlayacak. Ama buna çoktan alışmış olacak ya da daha fenası başkalarını gözleyen sayısız gözden biri haline gelecek. Babamın oğlu o olmalıydı diye düşünüyor, ben, oğlum gibi bir oğul olsaydım babam mutlu ölürdü; oğlum babamın istediği gibi bir oğul olduğu için ben mutsuz öleceğim.
''Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir.''
Türkçe edebiyatın sözünü sakınmayan kalemi Ayfer Tunç, yazarlık hayatının 25. yılında sarsıcı bir romanla karşımızda.
Hayatı ''yolcu'... tümünü göster