Türk siirinin çizgisini degistirmis, çok yönlü, evrensel boyutlu bir sair ve yazarin bu basim için yeniden gözden geçirilmis, kaynak metinler esas alinarak düzeltilmis külliyati... TADIMLIKKiziltoprak istasyonuna yakinbahçesinde bir ahsap köskünçok büyük bir fistik agaci vardir. Yana yatmistir biraz. Bu fistigin altinda bir kadinyeldirmesi sariçamasir asiyordu. Geçti çigliklarla 15:45 katari.Beton villalar.Bunlar devam eder ta Pendike kadar.Henüz fidan halinde agaçlarive üzüm kütükleri henüz yesermede.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Beton villalar.Köskü yikilmis baskâtip pasanin.Kirk odali bir alametti.Ta Pendike kadarbeton villalarbeton villalar.Böyle ikindi vaktiGöztepe istasyonunda çit olmaz.Ve ekser zamanoturur hep ayni sirada tek basinabir harem agasi.Çok uzun boylu. Çok zayif. Son kalanlardan. En ihtiyari.Beton villalar.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Dehsetli bir ciddiyetle dolasiyor çamliktaparlak siyah saten önlüklü kizlar.Memeleriyle magrur.Ellerinde kitaplari.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Beton villalar.Beton villalar.Süt gibiydi deniz. Güneste kaybetmis rengini. Asfalt yolun üzerindeplaja gidiyorlar. Kocaman sari çiçekler gibi kimildaniyorgenis sapkalarin hasirlari. Beton villalar. Geçti çigliklarla 15:45 katari.Adalar göründü karsidan.Denizin dibiyle ilgisiz.Gemiler gibi.Suyun yüzündeler.Ta Pendike kadar.Beton villalar.Çimento fabrikasi Kartalin toz içinde kederli ve kalin.Ve sahilde maskelenmis petrol tanklari.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Pendik. Katar durdu. Kelepçesiyle Fuatvurdu Halilin dizine;gösterdi peronda gezen taharri memurunu. Ufacik gözleriufacik burnu çok büyük kulaklari var. Çikarmis kamburunu. Elbisesi lacivertiskarpinleri sarive simsiyah fötrü ütüsüz. Elleri herhalde civik civik, yumusaktir. Arka cebinde bir seyve orda ceket kabarikbiraz yukari.
Türk siirinin çizgisini degistirmis, çok yönlü, evrensel boyutlu bir sair ve yazarin bu basim için yeniden gözden geçirilmis, kaynak metinler esas alinarak düzeltilmis külliyati... TADIMLIKKiziltoprak istasyonuna yakinbahçesinde bir ahsap köskünç... tümünü göster
Türk siirinin çizgisini degistirmis, çok yönlü, evrensel boyutlu bir sair ve yazarin bu basim için yeniden gözden geçirilmis, kaynak metinler esas alinarak düzeltilmis külliyati... TADIMLIKKiziltoprak istasyonuna yakinbahçesinde bir ahsap köskünçok büyük bir fistik agaci vardir. Yana yatmistir biraz. Bu fistigin altinda bir kadinyeldirmesi sariçamasir asiyordu. Geçti çigliklarla 15:45 katari.Beton villalar.Bunlar devam eder ta Pendike kadar.Henüz fidan halinde agaçlarive üzüm kütükleri henüz yesermede.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Beton villalar.Köskü yikilmis baskâtip pasanin.Kirk odali bir alametti.Ta Pendike kadarbeton villalarbeton villalar.Böyle ikindi vaktiGöztepe istasyonunda çit olmaz.Ve ekser zamanoturur hep ayni sirada tek basinabir harem agasi.Çok uzun boylu. Çok zayif. Son kalanlardan. En ihtiyari.Beton villalar.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Dehsetli bir ciddiyetle dolasiyor çamliktaparlak siyah saten önlüklü kizlar.Memeleriyle magrur.Ellerinde kitaplari.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Beton villalar.Beton villalar.Süt gibiydi deniz. Güneste kaybetmis rengini. Asfalt yolun üzerindeplaja gidiyorlar. Kocaman sari çiçekler gibi kimildaniyorgenis sapkalarin hasirlari. Beton villalar. Geçti çigliklarla 15:45 katari.Adalar göründü karsidan.Denizin dibiyle ilgisiz.Gemiler gibi.Suyun yüzündeler.Ta Pendike kadar.Beton villalar.Çimento fabrikasi Kartalin toz içinde kederli ve kalin.Ve sahilde maskelenmis petrol tanklari.Geçti çigliklarla 15:45 katari.Pendik. Katar durdu. Kelepçesiyle Fuatvurdu Halilin dizine;gösterdi peronda gezen taharri memurunu. Ufacik gözleriufacik burnu çok büyük kulaklari var. Çikarmis kamburunu. Elbisesi lacivertiskarpinleri sarive simsiyah fötrü ütüsüz. Elleri herhalde civik civik, yumusaktir. Arka cebinde bir seyve orda ceket kabarikbiraz yukari.
Türk siirinin çizgisini degistirmis, çok yönlü, evrensel boyutlu bir sair ve yazarin bu basim için yeniden gözden geçirilmis, kaynak metinler esas alinarak düzeltilmis külliyati... TADIMLIKKiziltoprak istasyonuna yakinbahçesinde bir ahsap köskünç... tümünü göster
Edebiyat bütün çeşitleriyle masalla başlar, masalla biter diyen Nâzım Hikmetin çocukların hayal dünyasından büyüklerin gerçek dünyasına uzanan, 100 Temel Eserde de yeralan masalları okurla buluşuyor. Usta yazarın çağdaşla gelenekseli kaynaştıran zengin anlatımı, Cem Kızıltuğun resimleriyle bir masal şöleni sunuyor okura. TADIMLIKDerviş servi ağacına dayanmış neyini üflüyordu. Neyin bir deliğinden bir bulut fırladı havaya. (...) Az gitti bulut, uz gitti bulut, dere tepe düz gitti bulut, vardı Ayşe kızın bahçesi üstüne. (...) bulut, yukarda soldan sağa bahçenin üstünden geçmiş, sonra arkasına bakıp bahçede Ayşe kızı görünce gerisin geri yine bahçenin üstüne gelmişti. Ayşe kız da bulutu gördü. (...) Ayşe kız bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca, bulut şöyle bir şaşırdı. Ama sonra toparlandı, koskocaman bir gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel, böylesine iri ak bir gül açmadı. Ayşe kız bu ak gülü hayran hayran seyrederken, bulut yine kımıldadı, yayıldı, toparlandı, yürek biçimini aldı, yani bulut oldu yine. Lafı fazla uzatmayalım, o günden sonra bulut Ayşe kızdan ayrılmadı.
Edebiyat bütün çeşitleriyle masalla başlar, masalla biter diyen Nâzım Hikmetin çocukların hayal dünyasından büyüklerin gerçek dünyasına uzanan, 100 Temel Eserde de yeralan masalları okurla buluşuyor. Usta yazarın çağdaşla gelenekseli kaynaştıran zeng... tümünü göster
Edebiyat bütün çeşitleriyle masalla başlar, masalla biter diyen Nâzım Hikmetin çocukların hayal dünyasından büyüklerin gerçek dünyasına uzanan, 100 Temel Eserde de yeralan masalları okurla buluşuyor. Usta yazarın çağdaşla gelenekseli kaynaştıran zengin anlatımı, Cem Kızıltuğun resimleriyle bir masal şöleni sunuyor okura. TADIMLIKDerviş servi ağacına dayanmış neyini üflüyordu. Neyin bir deliğinden bir bulut fırladı havaya. (...) Az gitti bulut, uz gitti bulut, dere tepe düz gitti bulut, vardı Ayşe kızın bahçesi üstüne. (...) bulut, yukarda soldan sağa bahçenin üstünden geçmiş, sonra arkasına bakıp bahçede Ayşe kızı görünce gerisin geri yine bahçenin üstüne gelmişti. Ayşe kız da bulutu gördü. (...) Ayşe kız bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca, bulut şöyle bir şaşırdı. Ama sonra toparlandı, koskocaman bir gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel, böylesine iri ak bir gül açmadı. Ayşe kız bu ak gülü hayran hayran seyrederken, bulut yine kımıldadı, yayıldı, toparlandı, yürek biçimini aldı, yani bulut oldu yine. Lafı fazla uzatmayalım, o günden sonra bulut Ayşe kızdan ayrılmadı.
Edebiyat bütün çeşitleriyle masalla başlar, masalla biter diyen Nâzım Hikmetin çocukların hayal dünyasından büyüklerin gerçek dünyasına uzanan, 100 Temel Eserde de yeralan masalları okurla buluşuyor. Usta yazarın çağdaşla gelenekseli kaynaştıran zeng... tümünü göster
Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı...Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor.Nâzım Hikmet Külliyatında... TADIMLIKKIZ : Kasabadaki bütün inekleri boğazlamaya kalkışırsan...ŞOFÖR : Bütün ineklerden bana ne!.. Senin ineğini... Sizin ineğinizi...KIZ : Bizim ineğimizin öteki ineklerden farkı?ŞOFÖR : Siz soycak inekçiliğe hevesliymişsiniz çoktan...KIZ : Annem geliyor... Git...ŞOFÖR : Gelsin, konuşacağım...KIZ : Sakın ha... Kafana bir şey indirir... Pazar yerinde elâleme rezil eder seni sütçü karı... Git...ŞOFÖR : İnek...KIZ : Utanmıyor musun?ŞOFÖR : Küfretmedim. İnek. İneğiniz diyecektim...KIZ : Git...(Şoför gider. Kız, Şoföre doldurduğu, fakat onun içmediği bardağı alır, bir yudum tadar. Masaya bırakır. Ana girer.)ANA : (Bardağa işaretle) O ne?KIZ : Bir müşteri istedi...ANA : Eeee?KIZ : İçmeden gitti...ANA : Tattı da beğenmedi mi?KIZ : Tatmadı bile...ANA : Parasını verdi mi?KIZ : Vermedi...ANA : Deli mi ne... Niye istemedin parasını?KIZ : İçmedi ki...ANA : Olsun... Ismarlamış ya... Yoksa ısmarlamadı da sen kendin mi teklif ettin?KIZ : Bilmiyorum... Unuttum... Sen niye geldin?.. Böyle ikide bir bürodaki işini bırakıp pazar yerine koşarsan...ANA : Öğle tatili...KIZ : Olsun... İşinden çok ineğini, sütünü düşünüyor kocakarı diye seni kov...ANA : Anana kocakarı demeye utanmıyor musun?KIZ : Ben değil, onlar diyecek...ANA : Kimse işimden kovamaz beni... Ben işimi namusumla gördükten sonra... İneğimden herkese ne!.. Kimin ineği yok ki... Elbette herkesin ineği yok... ama köpeği var, kedisi var, saksısı var, ne bileyim işte vazgeçemediği bir şeysi var...KIZ : Artık inekten vazgeçemezsin...ANA : Sen vazgeçebilir misin? Gözünün önüne getir... Getirdin mi? Düşün... Onsuz yapabilir miyiz?..KIZ : (Hafifçe kederle gülümser.) Hayır... Yapamayız... Biz ineksiz yapamayız...ANA : Gördün mü ya...(Ana güğüme bakar.)ANA : Pek bir şey de satamamışsın...KIZ : Bugün alışveriş durgun... (Öğretmen girer.)ÖĞRETMEN : Merhaba, efendim, merhaba...ANA : Buyrun... İnek sütü içmemekte hep böyle ayak direyecek misiniz?ÖĞRETMEN : Hayır... İnatçı değilim... Ve fakat ihtiyatı severim... Hayatımda bir değişiklik yapmadan önce enine boyuna ölçüp biçmeyi zaruri görürüm... (Şemsiyesini işaretle) Şunu, malumunuz, arzetmiştim, vitrinde gördüm, pek latif, pek faydalı bir eşya gibi duruyordu, hemen aldım. O günden beri ise yağmur yağmıyor...KIZ : Talihiniz yokmuş...ÖĞRETMEN : Bekleyeceğim... Deneyeceğim... Dediğiniz gibi inek sütü keçi sütünden iyi gelirse mideme, bittabii inek sütünü tercihan sizden alacağım...ANA : Teşekkür ederiz...ÖĞRETMEN : Hazır karşılaşmışken nazik iki konuya temas etmek istiyorum... (Etrafına kuşkuyla bakınır.)ANA : Buyrunuz...(Öğretmen etrafına bakınmakta devam eder.) ANA : Birisini mi arıyorsunuz? KIZ : Şimdi buradaydı...ÖĞRETMEN : Kim?KIZ : Siz kimi arıyordunuz?ÖĞRETMEN : Hiç kimseyi... Sadece etrafı... kolluyorum... Zira arzedeceğim meselelerden biri her türlü suitefsire, haksız yere de olsa, müsaittir... (Susar, sonra ansızın ve sesini alçaltarak) Hayvanın gıda meselesini nasıl hallediyorsunuz? Ne yiyor sizinki?
Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı...Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor.Nâzım Hikmet Külliyatında... tümünü göster
Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı...Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor.Nâzım Hikmet Külliyatında... TADIMLIKKIZ : Kasabadaki bütün inekleri boğazlamaya kalkışırsan...ŞOFÖR : Bütün ineklerden bana ne!.. Senin ineğini... Sizin ineğinizi...KIZ : Bizim ineğimizin öteki ineklerden farkı?ŞOFÖR : Siz soycak inekçiliğe hevesliymişsiniz çoktan...KIZ : Annem geliyor... Git...ŞOFÖR : Gelsin, konuşacağım...KIZ : Sakın ha... Kafana bir şey indirir... Pazar yerinde elâleme rezil eder seni sütçü karı... Git...ŞOFÖR : İnek...KIZ : Utanmıyor musun?ŞOFÖR : Küfretmedim. İnek. İneğiniz diyecektim...KIZ : Git...(Şoför gider. Kız, Şoföre doldurduğu, fakat onun içmediği bardağı alır, bir yudum tadar. Masaya bırakır. Ana girer.)ANA : (Bardağa işaretle) O ne?KIZ : Bir müşteri istedi...ANA : Eeee?KIZ : İçmeden gitti...ANA : Tattı da beğenmedi mi?KIZ : Tatmadı bile...ANA : Parasını verdi mi?KIZ : Vermedi...ANA : Deli mi ne... Niye istemedin parasını?KIZ : İçmedi ki...ANA : Olsun... Ismarlamış ya... Yoksa ısmarlamadı da sen kendin mi teklif ettin?KIZ : Bilmiyorum... Unuttum... Sen niye geldin?.. Böyle ikide bir bürodaki işini bırakıp pazar yerine koşarsan...ANA : Öğle tatili...KIZ : Olsun... İşinden çok ineğini, sütünü düşünüyor kocakarı diye seni kov...ANA : Anana kocakarı demeye utanmıyor musun?KIZ : Ben değil, onlar diyecek...ANA : Kimse işimden kovamaz beni... Ben işimi namusumla gördükten sonra... İneğimden herkese ne!.. Kimin ineği yok ki... Elbette herkesin ineği yok... ama köpeği var, kedisi var, saksısı var, ne bileyim işte vazgeçemediği bir şeysi var...KIZ : Artık inekten vazgeçemezsin...ANA : Sen vazgeçebilir misin? Gözünün önüne getir... Getirdin mi? Düşün... Onsuz yapabilir miyiz?..KIZ : (Hafifçe kederle gülümser.) Hayır... Yapamayız... Biz ineksiz yapamayız...ANA : Gördün mü ya...(Ana güğüme bakar.)ANA : Pek bir şey de satamamışsın...KIZ : Bugün alışveriş durgun... (Öğretmen girer.)ÖĞRETMEN : Merhaba, efendim, merhaba...ANA : Buyrun... İnek sütü içmemekte hep böyle ayak direyecek misiniz?ÖĞRETMEN : Hayır... İnatçı değilim... Ve fakat ihtiyatı severim... Hayatımda bir değişiklik yapmadan önce enine boyuna ölçüp biçmeyi zaruri görürüm... (Şemsiyesini işaretle) Şunu, malumunuz, arzetmiştim, vitrinde gördüm, pek latif, pek faydalı bir eşya gibi duruyordu, hemen aldım. O günden beri ise yağmur yağmıyor...KIZ : Talihiniz yokmuş...ÖĞRETMEN : Bekleyeceğim... Deneyeceğim... Dediğiniz gibi inek sütü keçi sütünden iyi gelirse mideme, bittabii inek sütünü tercihan sizden alacağım...ANA : Teşekkür ederiz...ÖĞRETMEN : Hazır karşılaşmışken nazik iki konuya temas etmek istiyorum... (Etrafına kuşkuyla bakınır.)ANA : Buyrunuz...(Öğretmen etrafına bakınmakta devam eder.) ANA : Birisini mi arıyorsunuz? KIZ : Şimdi buradaydı...ÖĞRETMEN : Kim?KIZ : Siz kimi arıyordunuz?ÖĞRETMEN : Hiç kimseyi... Sadece etrafı... kolluyorum... Zira arzedeceğim meselelerden biri her türlü suitefsire, haksız yere de olsa, müsaittir... (Susar, sonra ansızın ve sesini alçaltarak) Hayvanın gıda meselesini nasıl hallediyorsunuz? Ne yiyor sizinki?
Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı...Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor.Nâzım Hikmet Külliyatında... tümünü göster