Sevgili Dost!
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.
Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmediğinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. Yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz?
Sevgili Dost!
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.
Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü... tümünü göster
Sevgili Dost!
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.
Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü olduğunu bilmediğinden değil, karganın türünün en önemli özelliği olan güzel bir ötüşten mahrum oluşundan elbette. Yüzümü yıkarken acaba diyordum; acaba türümüzün en önemli özelliklerini taşıyor muyuz? Hareketlerimiz ve sözlerimiz nerelere saplanıyor? Acaba 'insan' denince hatırlanıyor muyuz?
Sevgili Dost!
Bu sabah kuş sesleriyle uyandım. Ne güzel değil mi? Hayır, güzel değil! Açık penceremden ok gibi dalıp yastığıma saplanan karga sesleriydi.
Kuş sesleri dediğimde aklına asla karganın gelmediğini biliyorum. Bu, karganın da bir kuş türü... tümünü göster
Hazreti Adem, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Fatıma ve Zeynü'l Abidin...
Bu beş insan, tarihte herkesten çok ağlamıştır. Hazreti Adem, cennetten çıkarıldıktan sonra o kadar çok ağladı ki gözyaşları yüzünde iz bıraktı. Hazreti Yakub, oğlu Yusuf'a o kadar ağladı ki, gözlerini kaybetti. Bu yüzden Hazreti Yakub'a şöyle dediler: "Ey Yakub! Sen o kadar Yusuf'u düşünüp ağlıyorsun ki ağlamakla helak olacaksın."
Hazreti Yusuf da babası Yakub'dan uzak kaldığı için o kadar ağladı ki, hapiste olanlar rahatsız oldular ve şöyle dediler: "Ey Yusuf! Ya geceleri ağla gündüzleri sus veya gündüzleri ağla geceleri sus!" Hazreti Yusuf geceleri veya gündüzleri ağlama hususunda onlarla anlaştı. Hazreti Fatımatü'z Zehra da babasından sonra o kadar çok ağladı ki, Medine halkı rahatsız oldular ve: "Ey Peygamber'in kızı! Gece gündüz ağlaman bizde derman bırakmıyor ki iş yapalım" dediler. Hazreti Fatıma, babasının firakına ancak altı ay dayanabildi.
İmam Zeyn'ül-Abidin de kırk yıl boyunca Kerbela için gözyaşı döktü. Önüne yemek bıraktıklarında ağlıyordu, kendisine su getirdiklerinde ağlıyordu… Bir gün yakınlarından birisi, "Ağlamanızla kendinizi helak edeceğinizden korkuyorum!" deyince şöyle dedi: "Ben üzüntü ve kederimi Allah'a şikayet ediyorum. Ben bir takım şeyler biliyorum ki sizler bilmiyorsunuz. Ben Kerbela'yı hatırladığımda hıçkırıklar boğazımı sıkıyor...
(Tanıtım Bülteninden)
Hazreti Adem, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Fatıma ve Zeynü'l Abidin...
Bu beş insan, tarihte herkesten çok ağlamıştır. Hazreti Adem, cennetten çıkarıldıktan sonra o kadar çok ağladı ki gözyaşları yüzünde iz bıraktı. Hazreti Yakub, oğ... tümünü göster
Hazreti Adem, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Fatıma ve Zeynü'l Abidin...
Bu beş insan, tarihte herkesten çok ağlamıştır. Hazreti Adem, cennetten çıkarıldıktan sonra o kadar çok ağladı ki gözyaşları yüzünde iz bıraktı. Hazreti Yakub, oğlu Yusuf'a o kadar ağladı ki, gözlerini kaybetti. Bu yüzden Hazreti Yakub'a şöyle dediler: "Ey Yakub! Sen o kadar Yusuf'u düşünüp ağlıyorsun ki ağlamakla helak olacaksın."
Hazreti Yusuf da babası Yakub'dan uzak kaldığı için o kadar ağladı ki, hapiste olanlar rahatsız oldular ve şöyle dediler: "Ey Yusuf! Ya geceleri ağla gündüzleri sus veya gündüzleri ağla geceleri sus!" Hazreti Yusuf geceleri veya gündüzleri ağlama hususunda onlarla anlaştı. Hazreti Fatımatü'z Zehra da babasından sonra o kadar çok ağladı ki, Medine halkı rahatsız oldular ve: "Ey Peygamber'in kızı! Gece gündüz ağlaman bizde derman bırakmıyor ki iş yapalım" dediler. Hazreti Fatıma, babasının firakına ancak altı ay dayanabildi.
İmam Zeyn'ül-Abidin de kırk yıl boyunca Kerbela için gözyaşı döktü. Önüne yemek bıraktıklarında ağlıyordu, kendisine su getirdiklerinde ağlıyordu… Bir gün yakınlarından birisi, "Ağlamanızla kendinizi helak edeceğinizden korkuyorum!" deyince şöyle dedi: "Ben üzüntü ve kederimi Allah'a şikayet ediyorum. Ben bir takım şeyler biliyorum ki sizler bilmiyorsunuz. Ben Kerbela'yı hatırladığımda hıçkırıklar boğazımı sıkıyor...
(Tanıtım Bülteninden)
Hazreti Adem, Hazreti Yakub, Hazreti Yusuf, Hazreti Fatıma ve Zeynü'l Abidin...
Bu beş insan, tarihte herkesten çok ağlamıştır. Hazreti Adem, cennetten çıkarıldıktan sonra o kadar çok ağladı ki gözyaşları yüzünde iz bıraktı. Hazreti Yakub, oğ... tümünü göster
1492.
Endülüs medeniyeti katlediliyor.
Tüm dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç..
Endülüs'teki Osmanlı ajanı Kara Davud, karısı Elif'in hasretiyle yanıp, kendi topraklarına dönmeyi beklerken hayatının en zorlu göreviyle karşı karşıya kalır...
Granada İslam İmparatorluğu'nun çökmesiyle birlikte Katolik Avrupa'nın önündeki tek engel artık Sefaradlar, yani Endülüs Yahudileri'dir.
Engizisyon her gün binlerce kitap yakmakta ve tarihin en büyük barbarlık suçunu işlemek üzeredir. İnancını saklamak zorunda kalan yüz binlerce Yahudiden biri olan David Marrano, Endülüs'ün eski kültürünü devam ettirmeye çalışırak gizlice İbranice ve Arapça kitaplar çoğaltır. Ne var ki, Engizisyon, David'in ve aşkı Esther'in de izini bulmuştur.
İspanyol denizci Kristof Kolombus ise kütüphane yağmalarından ele geçirdiği haritalar ve zindanlara atılan Müslüman ve Yahudilerden kurduğu mürettebatla dünya tarihini değiştirecek bir keşfin eşiğindedir.
Kara Davud İspanya'daki tüm bu gelişmeleri yıllarca payitahta rapor etmiştir. Sultan Bayezid, böylelikle tarihin en büyük kurtarma operasyonlarından birini başlatacaktır. Ancak Akdeniz'deki Haçlı korsanları ve İspanya'daki Katolik şövalyeler bu görevi imkânsız hale getirecektir...
Davud'un sır dolu geçmişi, kitap avcısı Santiago'nun iç çatışması ve hattat genç Bayezid'in kendi nefsi ile olan savaşı romanın ana izleklerini oluştururken Türk denizcileri Kemal ve Burak Reisler ile genç Piri Reis de bu epiğin diğer renkli karakterleri.
Beyazıt Akman'ın Fatih'i anlatan ilk romanı Dünyanın İlk Günü büyük beğeni toplamış, tarihi yapımlara ilham kaynağı olmuştu. Amerika'da Dünya Edebiyatı alanında öğretim üyesi olan genç yazarın ikinci romanı Son Sefarad hem Endülüs'e yakılan bir ağıt, hem de 21. yüzyılda bile eksikliği hissedilen bir insanlık dersi sunuyor.
Ezberleri yeniden bozmaya ve Atlas Okyanusu'ndan Akdeniz'e uzanan film tadında soluk soluğa bir maceraya daha hazır olun
1492.
Endülüs medeniyeti katlediliyor.
Tüm dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç..
Endülüs'teki Osmanlı ajanı Kara Davud, karısı Elif'in hasretiyle yanıp, kendi topraklarına dönmeyi beklerken hayatının en zorlu göreviyle karş... tümünü göster
1492.
Endülüs medeniyeti katlediliyor.
Tüm dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç..
Endülüs'teki Osmanlı ajanı Kara Davud, karısı Elif'in hasretiyle yanıp, kendi topraklarına dönmeyi beklerken hayatının en zorlu göreviyle karşı karşıya kalır...
Granada İslam İmparatorluğu'nun çökmesiyle birlikte Katolik Avrupa'nın önündeki tek engel artık Sefaradlar, yani Endülüs Yahudileri'dir.
Engizisyon her gün binlerce kitap yakmakta ve tarihin en büyük barbarlık suçunu işlemek üzeredir. İnancını saklamak zorunda kalan yüz binlerce Yahudiden biri olan David Marrano, Endülüs'ün eski kültürünü devam ettirmeye çalışırak gizlice İbranice ve Arapça kitaplar çoğaltır. Ne var ki, Engizisyon, David'in ve aşkı Esther'in de izini bulmuştur.
İspanyol denizci Kristof Kolombus ise kütüphane yağmalarından ele geçirdiği haritalar ve zindanlara atılan Müslüman ve Yahudilerden kurduğu mürettebatla dünya tarihini değiştirecek bir keşfin eşiğindedir.
Kara Davud İspanya'daki tüm bu gelişmeleri yıllarca payitahta rapor etmiştir. Sultan Bayezid, böylelikle tarihin en büyük kurtarma operasyonlarından birini başlatacaktır. Ancak Akdeniz'deki Haçlı korsanları ve İspanya'daki Katolik şövalyeler bu görevi imkânsız hale getirecektir...
Davud'un sır dolu geçmişi, kitap avcısı Santiago'nun iç çatışması ve hattat genç Bayezid'in kendi nefsi ile olan savaşı romanın ana izleklerini oluştururken Türk denizcileri Kemal ve Burak Reisler ile genç Piri Reis de bu epiğin diğer renkli karakterleri.
Beyazıt Akman'ın Fatih'i anlatan ilk romanı Dünyanın İlk Günü büyük beğeni toplamış, tarihi yapımlara ilham kaynağı olmuştu. Amerika'da Dünya Edebiyatı alanında öğretim üyesi olan genç yazarın ikinci romanı Son Sefarad hem Endülüs'e yakılan bir ağıt, hem de 21. yüzyılda bile eksikliği hissedilen bir insanlık dersi sunuyor.
Ezberleri yeniden bozmaya ve Atlas Okyanusu'ndan Akdeniz'e uzanan film tadında soluk soluğa bir maceraya daha hazır olun
1492.
Endülüs medeniyeti katlediliyor.
Tüm dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç..
Endülüs'teki Osmanlı ajanı Kara Davud, karısı Elif'in hasretiyle yanıp, kendi topraklarına dönmeyi beklerken hayatının en zorlu göreviyle karş... tümünü göster