Ben, şu an yirmi bir yasında olan lise mezunu bir gencim. Soyadım Dolgorukiy diye bt- mim r. meşru babam Makar İvanov Dolgorukiy, Versilov ailesinin eski kölesiymiş. Aslında yoidan doğsam da: topfumun değer yargına göre babasızım ve soyum sopum he Dünyaya geliş hikâyem ise şöyle: Bundan ıi iki yıi önce asıl babam derebeyi Versiiovvilâyetindeki çiftliğine geimiş. O sıralarda yirmi beş yaşındaymış. Öyle sanıyorum ki o zaman daha kişiliği tam oturmamış bir adammış. Çocukluğumdan beri beni hep şaşırtan.zaman bütün gefeceğim üzerinde büyük etkiler bırakan bu adamın, şimdi bile birçok şeyde benim için büsbütün çözülmemiş bir bitmece oluşu da meraka değer. Ama iyisi mi gelin de bunu daha sonra konuşalım; bu gibi şeyler öyle gelişigüzel anlatılamaz. Zaten bütün hatıra defterimi bu adam dolduracaktır.
******
Delikanlı yalnızlıktan ve dış dünyadan kopmaktan özel bir ruhsal kıvama ulaşan genç ve tipik bir Dostoyevski kahramanının hikâyesidir... Dostoyevskinin en büyük kitapları arasında hiç sayılmayan bu romanı ilginç yapan şey, tıpkı kahramanı gibi yazarının da bu sayfalarda büyük amaçlarla kendi akıl karışıklığı arasında bölünmüş gözükmesidir...Bütün bu karakterler, her ne kadar birbirinden farklı olsalar da, önemli bir ortaklığa sahiptir: Öncelikle, istisnasız her biri, yalnızdır -hayatı ve yaşadıkları çevreleri anladıkları için kendilerine yeten, kendi dünyalarına gömülü ve kendileriyle meşgul olarak yaşadıkları için başkalarına hep yabancı gözüyle bakan insanlardır. Onların gözünde diğer insanlar, ya kendilerini hükmü altına alma tehdidi taşıyan ya da kendilerine boyun eğecek yabancı birer güçtür sadece. Delikanlının genç Dolgorukiysi, bir Rothschild olma fikrini açıklayıp bu fikri gerçekleştirmek üzere yaptığı deneyleri anlatırken -bu deneyler ruhsal açıdan Raskolnikovunkilere çok benzer- onları yalnızlık ve güç kelimeleriyle nitelendirir. Tek başınalık, diğer insanlardan kopukluk, yalnızlık hali, insanlar arasındaki ilişkileri bir üstünlük/aşağılık mücadelesine dönüştürür.GEORG LUKÁCS
************
Dosteyvsi, insanın içi çatışkılarının, tinsel hesaplaşmanın romancısı olarak bilinir. Delikanlıdaysa kültür ve ideolojinin tindeki etkileriyle hesaplaşıp çağdaş insan olabilmenin kavgasını veriyor. İnsanlar belli bir kültür ve ideolojinin içine doğarlar, onunla koşullanırlar, ama böylece kurulan benlik, ilerleme alanında bir kuşatılmışlıktır. Oysa insan hep ilerlemek istiyor. İlerlemek, yükselmek, güçlenmek her insanın doğal ufku. Bu ufukta özgürleşebilek için kuşatılmışlığı kırmak gerek. İnsan erginliğin eşiğinde bu içi hesaplaşmayı yapmak zorunda. Bu bakımdan, delikanlı, her ulustan delikanlıların kimlik oluşturmasının kılavuzu. Bu önemli romanı Metin İlkinin Türkçesinden sunmakla gurur duyuyoruz.
************
Fyodor Mihayleviç Dostoyevski 30 Ekim 1821de doğdu. Orta sınıfa mensup bir ailenin çocuğuydu ve mutsuz bir çocukluk dönemi geçirdi; genç yaşta edebiyata yöneldi. delikanlı, Dostoyevskinin bütün büyük romanları gibi bir özgürlük savaşının öyküsüdür. Özgürlüğü parayla satın alma arzusundaki başkahraman Dolgurukiy, hayata biraz da ironiyle bakan, gittiği her yerde babasının olmadığını söyleyen biridir. Yaşadıkları onu yıldırmayacak, gün gelecek kölelik yaftasından yavaş yavaş sıyrılacak, Dostoyevskinin Delikanlısı olarak çıkacaktır karşımıza.
Ancak tükenmişsek artık, acı çekmek yetimizin sonuna değin acı çekmişsek ve yaşamın bütününü kor gibi yakan tek bir yara olarak duyumsuyorsak, eğer çaresizlik soluyorsak ve umutsuzluun ölümlerini, ölümşsek işte o zaman okumalıyız Dostoyevskiyi. Ancak tükenmişlikten ötürü yapayalnız kalmışsak ve yaşamafelce uğramışçasına bakıyorsak, o yaşamı artık vahşi, güzel acımasızlığıyla kavrayamıyorsak ve ondan artık hiçbir şey almak istemiyorsak, işte o zaman bu korkunç ve görkemli yazarın müziğine açığız demektir... Ancak o zaman onun korkutucu ve çoğu zaman da cehennemden farksız dünyasının olağanüstü anlamını yaşayabiliriz...
******
Ben, şu an yirmi bir yasında olan lise mezunu bir gencim. Soyadım Dolgorukiy diye bt- mim r. meşru babam Makar İvanov Dolgorukiy, Versilov ailesinin eski kölesiymiş. Aslında yoidan doğsam da: topfumun değer yargına göre babasızım ve soyum sopum ... tümünü göster
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos'un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze'nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.
Aydın Emeç'in, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zeze'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz.
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portaka... tümünü göster
Cesur yeni Dünya bizi Forddan sonra 632 yılına götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında Cemaat, Özdeşlik, İstikrar yazan Londra Merkez kuluçka ve Şartlandırma Merkezinde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, annelik ve babalık pornografik birer kavram olarak görülür. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya uykuda eğitim ile sağlanır. Hipnopedya seyesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. Herkes herkes içindir.
Cesur yeni Dünya bizi Forddan sonra 632 yılına götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında Cemaat, Özdeşlik, İstikrar yazan Londra Merkez kuluçka ve Şartlandırma Merkezinde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, annelik ve b... tümünü göster
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelos'un çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zeze'nin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.
Aydın Emeç'in, güzel Türkçesiyle dilimize armağan ettiği Şeker Portakalı'nın başkahramanı Zeze'nin büyüdükçe yaşadığı serüvenleri, yazarın Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı romanlarında izleyebilirsiniz.
Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelos'un başyapıtı Şeker Portaka... tümünü göster
İnsanlık tarihinde yeni bir dönemin başlatıcısı olan Voltaire (1694-1778), yaşamı yıllarca zindanlarda yatmıştır.
Rousseaunun savunduğu iyimser felsefe kuramını eleştirdiği Candide adlı yapıtı, dünyanın en çok okunan kitapları arasına girmiştir
Çağlar öncesinden gelen bir macera tadı da taşıyan bu yapıtında, dünyanın değişik yerlerine yapılan hayali yolculuklar, aşk ve felsefe aynı anda işlenmiştir.
İnsanlık tarihinde yeni bir dönemin başlatıcısı olan Voltaire (1694-1778), yaşamı yıllarca zindanlarda yatmıştır.
Rousseaunun savunduğu iyimser felsefe kuramını eleştirdiği Candide adlı yapıtı, dünyanın en çok okunan kitapları arasına girmiştir
Çağla... tümünü göster
... Yarım yüzyıl boyunca bu tür insanlar arasında yaşadım.Umarım bu kitap gerçeği yazmak istediğimde yazabildiğimi gösteren yeterli bir kanıt yerine geçer...
... Yarım yüzyıl boyunca bu tür insanlar arasında yaşadım.Umarım bu kitap gerçeği yazmak istediğimde yazabildiğimi gösteren yeterli bir kanıt yerine geçer...