Tarihi ve güncel gerçekleri kurguyla harmanlamaktaki ustalığı ile bilinen Ayşe Kulin, Nefes Nefese adlı bu romanında okurlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzünü aktarıyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan bir öykü Nefes Nefese. Avrupa'yı kasıp kavuran ve tarihin en acımasız gerçeklerinden biri olan Nazizm'i, dönemin Türk diplomasisinin korumaya özen gösterdiği ince dengeyi ele alırken, bu tarihi planın ön yüzünde de Osmanlı vezirlerinden birinin kızıyla evlendiği Yahudi gencin aşkını ve kaçışını da dile getiriyor. Son dönemlerde yazılmış, bireylerin tarihi ile insanlığın tarihi arasındaki o kaçınılmaz kesişime ışık tutan en önemli romanlardan biri olan Nefes Nefese, usta bir yazarın başyapıtları arasında yer almasını da haklı çıkartıyor böylece.
Her zamanki sürükleyici anlatımı ve ustalıklı kurgusuyla Ayşe Kulin bir kez daha, okurlarının gösterdiği ilginin nedenini açıklamış oluyor.
Tarihi ve güncel gerçekleri kurguyla harmanlamaktaki ustalığı ile bilinen Ayşe Kulin, Nefes Nefese adlı bu romanında okurlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzünü aktarıyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan bir öykü Nefes Nefese. Avrupa... tümünü göster
Sende bir şeyler var Anastasia.
Uzak duramıyorum senden.
Ateşe uçan pervane gibiyim.
Seni fena halde istiyorum, hem de tam şu anda…
E L James, dünyanın dört bir yanında milyonlarca okuru kendine esir eden bu aşk hikâyesine, Christian’ın kendi ağzından; onun düşünceleri, duyguları ve hayalleriyle yepyeni bir bakış açısı getiriyor.
Christian Grey her konuda kontrolü elinde tutmayı seviyor; dünyası düzenli, disiplinli ve bomboş – ta ki Anastasia Steele, biçimli bacakları ve birbirine girmiş uzun kahverengi saçlarıyla ofisine düşene kadar. Christian onu unutmaya çalışsa da anlayamadığı ve karşı koyamadığı bir duygu fırtınasına kapılıyor. Daha önce tanıdığı bütün kadınların aksine utangaç, saf Ana sanki Christian’ın “iş dünyasının züppe harika çocuğu” maskesinin altındaki buz gibi, yaralı kalbini görebiliyor.
Ana’yla birlikte olmak Christian’ı her gece uykularını kaçıran çocukluk korkularından kurtarabilecek mi? Yoksa karanlık cinsel arzuları,
kontrol takıntısı ve kendine duyduğu derin nefret bu kızı uzaklaştırıp ona sunduğu hassas kalbi parçalayacak mı?
Sende bir şeyler var Anastasia.
Uzak duramıyorum senden.
Ateşe uçan pervane gibiyim.
Seni fena halde istiyorum, hem de tam şu anda…
E L James, dünyanın dört bir yanında milyonlarca okuru kendine esir eden bu aşk hikâyesine, Christian’ın ke... tümünü göster
Sende bir şeyler var Anastasia.
Uzak duramıyorum senden.
Ateşe uçan pervane gibiyim.
Seni fena halde istiyorum, hem de tam şu anda…
E L James, dünyanın dört bir yanında milyonlarca okuru kendine esir eden bu aşk hikâyesine, Christian’ın kendi ağzından; onun düşünceleri, duyguları ve hayalleriyle yepyeni bir bakış açısı getiriyor.
Christian Grey her konuda kontrolü elinde tutmayı seviyor; dünyası düzenli, disiplinli ve bomboş – ta ki Anastasia Steele, biçimli bacakları ve birbirine girmiş uzun kahverengi saçlarıyla ofisine düşene kadar. Christian onu unutmaya çalışsa da anlayamadığı ve karşı koyamadığı bir duygu fırtınasına kapılıyor. Daha önce tanıdığı bütün kadınların aksine utangaç, saf Ana sanki Christian’ın “iş dünyasının züppe harika çocuğu” maskesinin altındaki buz gibi, yaralı kalbini görebiliyor.
Ana’yla birlikte olmak Christian’ı her gece uykularını kaçıran çocukluk korkularından kurtarabilecek mi? Yoksa karanlık cinsel arzuları,
kontrol takıntısı ve kendine duyduğu derin nefret bu kızı uzaklaştırıp ona sunduğu hassas kalbi parçalayacak mı?
Sende bir şeyler var Anastasia.
Uzak duramıyorum senden.
Ateşe uçan pervane gibiyim.
Seni fena halde istiyorum, hem de tam şu anda…
E L James, dünyanın dört bir yanında milyonlarca okuru kendine esir eden bu aşk hikâyesine, Christian’ın ke... tümünü göster
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı iktidar kavgalarının hüküm sürdüğü çeşitli uygarlıklara hem de coğrafî bir kesişme noktası olduğu için şiddetli savaşlara sahne oldu ve bu topraklardan kan ve şiddet hiç eksik olmadı. Patasana'da bir anakroniye başvuran Ahmet Ümit, Hititler döneminde yaşanan iç çatışmalarla Türkiye'nin son yirmi yılda tanık olduğu kanlı bir dönemi anlamaya çalışıyor.
Romanı için seçtiği konu ve karakterleri bir söyleşisinde şöyle anlatıyor yazar: Ben benliğinde kazı yapacağım kişilerimi seçerken, baştan belirlediğim içeriğe uygun tipler seçtim. Yani Yüzbaşı Eşref, Kürt gerilla lideri Cemşid, Vietnam gazisi Timothy, korucubaşı Düzgün gibi bir dönem şiddet uygulamış tipler ya da şiddete tanıklık edecek, buna tepki verecek Esra, Elif ve diğer kişilikler. Ama bu kişilerimi yalnızca anlatacağım konuyla sınırladığım düşünülmesin. Onları yaşayan, olaylara müdahale eden, hatta zaman zaman yazarı bile takmayan güçlü, çelişkiler içindeki karakterler olarak anlatmaya çalıştım. Onların yaşayan kişilikler olması çok önemliydi, çünkü hemen hepsi bir arkeoloji kazısı sırasında bir araya gelmişti. Bir yanıyla yaptıkları iş nedeniyle bilimsel tartışmalar yaparken bir yanıyla da yaşamın gündelik, basit gereksinimlerini tartışıyorlardı. Banyo sırası gibi, yemeğin ne olacağı gibi, futbol maçına gitmek, Fırat'ta yüzmenin halkın tepkisini çekmesi gibi. Burada şunu da söylemeliyim ki bir karakteri anlatabilmenin yaratabilmenin olanakları yaşamın kriz anlarından, ya da trajik durumlardan çok gündelik olanın, her gün tekrarlanan sıkıcı davranışlarında daha fazladır. Kuşkusuz kahramanınızın, psikolojik profilini en iyi, gündelik yaşamla, kriz anlarındaki davranışın birliği içerisinde ortaya serebilirsiniz. Ama gündelik yaşamı anlatabilmek hem çok zordur hem de çok önemlidir. Belki de kriz anlarındaki kesintiyi, coşkuyu, heyecanı anlatabilmeniz için basit yaşamı anlatmanız gerekir.
Ahmet Ümit, tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi olayı, yaşadığı bugünün içinde insanı anlamanın bir aracı olarak kullanır. Dolayısıyla roman kahramanları ve karakterleri de alabildiğine sahicilik taşır. Bu niteliklerle birlikte Patasana, Ahmet Ümit romancılığının önemli bir halkasını oluşturur..
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı... tümünü göster
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı iktidar kavgalarının hüküm sürdüğü çeşitli uygarlıklara hem de coğrafî bir kesişme noktası olduğu için şiddetli savaşlara sahne oldu ve bu topraklardan kan ve şiddet hiç eksik olmadı. Patasana'da bir anakroniye başvuran Ahmet Ümit, Hititler döneminde yaşanan iç çatışmalarla Türkiye'nin son yirmi yılda tanık olduğu kanlı bir dönemi anlamaya çalışıyor.
Romanı için seçtiği konu ve karakterleri bir söyleşisinde şöyle anlatıyor yazar: Ben benliğinde kazı yapacağım kişilerimi seçerken, baştan belirlediğim içeriğe uygun tipler seçtim. Yani Yüzbaşı Eşref, Kürt gerilla lideri Cemşid, Vietnam gazisi Timothy, korucubaşı Düzgün gibi bir dönem şiddet uygulamış tipler ya da şiddete tanıklık edecek, buna tepki verecek Esra, Elif ve diğer kişilikler. Ama bu kişilerimi yalnızca anlatacağım konuyla sınırladığım düşünülmesin. Onları yaşayan, olaylara müdahale eden, hatta zaman zaman yazarı bile takmayan güçlü, çelişkiler içindeki karakterler olarak anlatmaya çalıştım. Onların yaşayan kişilikler olması çok önemliydi, çünkü hemen hepsi bir arkeoloji kazısı sırasında bir araya gelmişti. Bir yanıyla yaptıkları iş nedeniyle bilimsel tartışmalar yaparken bir yanıyla da yaşamın gündelik, basit gereksinimlerini tartışıyorlardı. Banyo sırası gibi, yemeğin ne olacağı gibi, futbol maçına gitmek, Fırat'ta yüzmenin halkın tepkisini çekmesi gibi. Burada şunu da söylemeliyim ki bir karakteri anlatabilmenin yaratabilmenin olanakları yaşamın kriz anlarından, ya da trajik durumlardan çok gündelik olanın, her gün tekrarlanan sıkıcı davranışlarında daha fazladır. Kuşkusuz kahramanınızın, psikolojik profilini en iyi, gündelik yaşamla, kriz anlarındaki davranışın birliği içerisinde ortaya serebilirsiniz. Ama gündelik yaşamı anlatabilmek hem çok zordur hem de çok önemlidir. Belki de kriz anlarındaki kesintiyi, coşkuyu, heyecanı anlatabilmeniz için basit yaşamı anlatmanız gerekir.
Ahmet Ümit, tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi olayı, yaşadığı bugünün içinde insanı anlamanın bir aracı olarak kullanır. Dolayısıyla roman kahramanları ve karakterleri de alabildiğine sahicilik taşır. Bu niteliklerle birlikte Patasana, Ahmet Ümit romancılığının önemli bir halkasını oluşturur..
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı... tümünü göster
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı iktidar kavgalarının hüküm sürdüğü çeşitli uygarlıklara hem de coğrafî bir kesişme noktası olduğu için şiddetli savaşlara sahne oldu ve bu topraklardan kan ve şiddet hiç eksik olmadı. Patasana'da bir anakroniye başvuran Ahmet Ümit, Hititler döneminde yaşanan iç çatışmalarla Türkiye'nin son yirmi yılda tanık olduğu kanlı bir dönemi anlamaya çalışıyor.
Romanı için seçtiği konu ve karakterleri bir söyleşisinde şöyle anlatıyor yazar: Ben benliğinde kazı yapacağım kişilerimi seçerken, baştan belirlediğim içeriğe uygun tipler seçtim. Yani Yüzbaşı Eşref, Kürt gerilla lideri Cemşid, Vietnam gazisi Timothy, korucubaşı Düzgün gibi bir dönem şiddet uygulamış tipler ya da şiddete tanıklık edecek, buna tepki verecek Esra, Elif ve diğer kişilikler. Ama bu kişilerimi yalnızca anlatacağım konuyla sınırladığım düşünülmesin. Onları yaşayan, olaylara müdahale eden, hatta zaman zaman yazarı bile takmayan güçlü, çelişkiler içindeki karakterler olarak anlatmaya çalıştım. Onların yaşayan kişilikler olması çok önemliydi, çünkü hemen hepsi bir arkeoloji kazısı sırasında bir araya gelmişti. Bir yanıyla yaptıkları iş nedeniyle bilimsel tartışmalar yaparken bir yanıyla da yaşamın gündelik, basit gereksinimlerini tartışıyorlardı. Banyo sırası gibi, yemeğin ne olacağı gibi, futbol maçına gitmek, Fırat'ta yüzmenin halkın tepkisini çekmesi gibi. Burada şunu da söylemeliyim ki bir karakteri anlatabilmenin yaratabilmenin olanakları yaşamın kriz anlarından, ya da trajik durumlardan çok gündelik olanın, her gün tekrarlanan sıkıcı davranışlarında daha fazladır. Kuşkusuz kahramanınızın, psikolojik profilini en iyi, gündelik yaşamla, kriz anlarındaki davranışın birliği içerisinde ortaya serebilirsiniz. Ama gündelik yaşamı anlatabilmek hem çok zordur hem de çok önemlidir. Belki de kriz anlarındaki kesintiyi, coşkuyu, heyecanı anlatabilmeniz için basit yaşamı anlatmanız gerekir.
Ahmet Ümit, tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi olayı, yaşadığı bugünün içinde insanı anlamanın bir aracı olarak kullanır. Dolayısıyla roman kahramanları ve karakterleri de alabildiğine sahicilik taşır. Bu niteliklerle birlikte Patasana, Ahmet Ümit romancılığının önemli bir halkasını oluşturur..
Romanın, insan benliğine yapılan bir kazı olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını Patasana'da da koruyor. Anadolu'nun güneydoğusunu da içine alan ve tarihte Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı... tümünü göster