Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatırıp golü ustalıkla atıyor. Hınzır bir zekânın ürünü olan cümleleri sizi gülerken duygulandıracak, çoğu zamansa hayretler içinde bırakacak.
Kahraman Tazeoğlu
Batman kendi deyimiyle numune bir adam. En azından yazdıkları öyle. Kolay kolay kimseden duyamayacağınız, cesaret isteyen şeyleri açıkyüreklilikle söylüyor okura. Özellikle kadın erkek ilişkilerinin üzerindeki pembe tozu üfleyip altında yatan siyahları ve beyazları soğukkanlılıkla gösteriyor. Ne her erkek bir Romeo, ne de her kadın bir Juliet.
Ertürk Akşun
Topuklu ayakkabı mı yoksa ben mi?
Bir kadını zorlayan bir soru olabilir.
'Çikolata mı ben mi?' sorusu kadar olmasa da zorlar.
Sizler topuklu ayakkabısı ayaklarını vuran kadınlarsınız.
Topuklarınızın altında kâğıt mendiller var.
Bazılarınızın gözyaşlarını silen mendiller işte, yabancı değiller.
O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde...
Çok adisiniz pembe rujlar, çekici kılıyorsunuz dudakları.
Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatır... tümünü göster
Arka Kapak
İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetmek...
(…)
Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar... şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek... budur son tahlilde Âdemoğullarına, Havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven.
Arka Kapak
İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetme... tümünü göster
Aşk, imkânsızı ümit etmektir. Ahmet Ümit, Aşk Köpekliktirde bu derin gerçeği anlatıyor: aşkın göz kamaştıran yanılsamasını, muhteşem bencilliğini, karanlık cesaretini, görkemli yıkıcılığını... Kitaptaki öykülerde aşk bir kavramlar galerisi olarak yer alıyor. On ayrı öyküde, aşkın on ayrı yüzü sergileniyor. Aşk, kimi zaman kanlı bir cinayet için kâfi delil oluyor, kimi zaman bir mucize, kimi zaman çözümsüz bir problem, kimi zaman bir ütopya, çoğu zaman da köpeklik. Aşkı anlatırken gerçeklerden yola çıkıyor yazarımız. Abartısız, basit, yalın ama insanı sarsan gerçeklerden. Aşkın büyüleyici güzelliğinin yanında insan benliğini yok sayan çirkinliğini de dile getiriyor. İnsanı rüyalara sürükleyen heyecanı kadar, ruhumuzu karanlık labirentlerde koşturan kör coşkusunu da gözler önüne seriyor. Aşkın ne olduğunu tarife kalkmıyor yazarımız, ama bu duyguyu okurla tartışıyor.
Aşk, imkânsızı ümit etmektir. Ahmet Ümit, Aşk Köpekliktirde bu derin gerçeği anlatıyor: aşkın göz kamaştıran yanılsamasını, muhteşem bencilliğini, karanlık cesaretini, görkemli yıkıcılığını... Kitaptaki öykülerde aşk bir kavramlar galerisi olarak yer... tümünü göster
Bütün hayatı dengedeydi. Ta ki kocasının, en yakın arkadaşıyla birlikte olduğunu öğrenene kadar. O zaman tahterevalliden düştüğünü fark etti…
Yaraya bastırmak acıyı gerçekten de geçirir mi?
Pauline için hayat güllük gülistanlıktır. Sevgi dolu bir eş, üç çocuk, rahat bir hayat… Velhasıl mutlu bir kadındır. Beyaz atlı prensiyle mutlu mesut yaşarken tahterevalliye kaçak binen bir yolcu -ki o Pauline'nin en yakın arkadaşıdır- bütün dengeleri altüst eder.
Halbuki Pauline biraz dedikodulara kulak kabartsa yaklaşan felaketi öngörecektir. Ama hayır, o çok iyi niyetli biri olduğundan ne dedikodulara kulak asar ne de imaları kurcalar. Ta ki kocasının, en yakın arkadaşıyla birlikte olduğunu ve boşanmak istediğini öğrenene kadar. O zaman tahterevalliden düştüğünü fark eder.
Nefret ve acıdan kıvranan umutsuz ev kadınımızın imdadına psikiyatr annesi yetişir. Tavsiyesi basittir: Kötülüğün kaynağını kurut. Pauline de tavsiyeye uyar ve sabık kocası Yann'ı öldürür. Tabii sadece kafasında… Fakat bir gün Yann gerçekten ortadan kaybolur, ve gözler Pauline'e çevrilir…
Bütün hayatı dengedeydi. Ta ki kocasının, en yakın arkadaşıyla birlikte olduğunu öğrenene kadar. O zaman tahterevalliden düştüğünü fark etti…
Yaraya bastırmak acıyı gerçekten de geçirir mi?
Pauline için hayat güllük gülistanlıktır. Sevgi dolu b... tümünü göster
Ütopya, yorumları hâlâ birbiri ile çelişen, birbirini tamamlayan bir politik ekonomi klasiğidir. Karşımızda, o dönemde keşfedilmiş Yeni Dünyayı cennet olarak tasvir eden ikinci bir Platoncu devlet modeli mi vardır, yoksa Thomas More, dönemin İngilteresine bir reform taslağı mı sunmak istemiştir? Ütopyanın ideal bir devlet tasarımı sunduğu görüşünden İngiliz emperyalizminin ilk taslağı olduğu görüşüne kadar çok sayıda okuma düzlemi iç içe geçer burada. Ama metin, her şeyden önce mizah yeteneği yüksek bir yazarın edebiyat örneğidir de.Ütopya: Hayal gücünü kaybeden toplum yarınsızdır.
Ütopya, yorumları hâlâ birbiri ile çelişen, birbirini tamamlayan bir politik ekonomi klasiğidir. Karşımızda, o dönemde keşfedilmiş Yeni Dünyayı cennet olarak tasvir eden ikinci bir Platoncu devlet modeli mi vardır, yoksa Thomas More, dönemin İngilter... tümünü göster
Turgenyev bu uzun öyküde, görünüşte bir aşk üçgeni çıkartıyor karşımıza. Ama aslında bir aşk-çokgeni bu; çökmeye yüz tutmuş taşradaki aristokrat bir ailenin genç kızı çevresinde defile yapan lüzumsuz entelektüeller, ömrünü doldurmuş, varlık nedenini yitirmiş, cesaretsiz, irade yoksunu bir sosyal katmanın temsilini sunuyorlar. Kendinden epey büyük, çok canlı, hareketli ve çekici bu kıza âşık olan kitabın küçük kahramanı, delicesine âşık olduğu kızla babasının ilişkisini öğrendikten sonra olaylar genç kız, baba ve oğul arasında gelişir. Artık genç âşık, sadece masallarda kalmış bir masumiyetin, çoktan yitirilmiş bir saflığın ve temizliğin simgesidir.İlk Aşk: Kirlenen hayaller.
Turgenyev bu uzun öyküde, görünüşte bir aşk üçgeni çıkartıyor karşımıza. Ama aslında bir aşk-çokgeni bu; çökmeye yüz tutmuş taşradaki aristokrat bir ailenin genç kızı çevresinde defile yapan lüzumsuz entelektüeller, ömrünü doldurmuş, varlık nedenini ... tümünü göster
Halegünay şu anda kitap okumuyor.