Fakir bir çocuk olan Pip küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, ablasıyla birlikte yaşamaktadır. Bir gün mezarlıkta kaçak bir mahkûmla karşılaşır ve ablasının mutfağından aşırdığı yiyeceklerle bu adama yardım eder. Kaçak mahkûm, Pipin yardımlarını asla unutmayacaktır.Çoğu eleştirmen tarafından modern romana uzanan önemli bir adım olarak görülen bu şiirsel eseri Ayşe Esra İyidoğanın usta çevirisiyle sunuyoruz okuyucularımıza...
******
Yazar bu kitabında servetin ahlâkı yozlaştırmasını ve insanın kalbinde doğurduğu ümitleri anlatmaktadır. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
************
Bir katibin oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesinin ekonomik sıkıntıları nedeniyle dokuz yaşındayken okuldan ayrılıp bir fabrikada çalışmaya başladı. Bu yıllardaki deneyimlerinin kendisinde bıraktığı izler, sonraları yazacağı romanların çoğunu biçimlendirmiştir.1835te bir gazetenin parlamento muhabiri okuduktan sonra çeşitli gazete ve dergilerde çizgi roman, öykü ve denemeler yayımladı. Kısa sürede adını duyurarak sevilen bir yazar durumuna geldi. 1838de yazdığı Oliver Twist adlı romanı ona çok büyük bir ün sağladı. Eserlerinde Sanayi Devrimi sırasında geniş halk kitlelerinin çektiği yoksulluk ve acıları gerçekçi bir dille yansıtmıştır.Dickensın 1860da yazdığı Büyük Umutların kahramanı Pip, yetim bir çocukken rastlantılarla büyük bir servet sahibi olarak Londranın aristokratlarının arasına girer. Bol paraya alışan Pip, eline geçen servetin kaynağını öğrenince dehşete düşer; gerçek bir centilmen olmaya çalışır.Yazar, bu en iyi eserinde züppeliğin soysuzlaştırıcı etkisini yine gerçekçilikle derinlemesine işler. Bu roman, servetin ahlak yozlaştırması ve insanda yarattığı umutlar üzerine yapılmış çarpıcı bir yorumdur.
************
Doğan yeni günle birlikte gelecek hayallerimle ilgili önemli bir değişime yöneldim. Doğan güneş hayatımı öyle bir aydınlattı ki artık hiçbir şeyin aynı olmayacağının bilincine vardım. O an için aklımdaki tek konu, gideceğim güne kadar daha altı gün olmasıydı. Ben gidene kadar Londraya bir şey olacak diye ödüm kopuyordu. Ben oraya gittiğimde de şehrin harabeye dönmüş olmasından ya da yok olmasından kaygılanıyordum.
************
Charles Dickensın bütün zamanların en çok ilgi gören kitabı Büyük Umutlar yeniden Türkçede. 1997 yılında yeniden filme uyarlanan Büyük Umutlar Hollywoodun yıldızlarını bir araya getirmişti. Romanda, ergenlik dönemine yeni bir adım atan Finnin ulaşılmaz bir kadına olan büyük aşkı konu ediliyor. Dickensın romanları içinde konu ve işleyiş açısından bambaşka ve üstün özelliklere sahip bir roman. Kısa adı Pip olan Phillip, küçük bir çocukken anne ve babasının mezarı başında kaçak bir mahkumla karşılaşır. Ablasının mutfağından yiyecek çalarak bu mahkuma yardım eder. Kaçak mahkum Pipin ona yaptığı yardımı unutmaz.
************
İngiliz Edebiyatındaki haklı ünü, Dünya Edebiyatında da sağlam bir yere oturan Charles Dickens; kapitalizm öncesi çağın eşiğindeki Londrada 1812 yılında doğdu.
O çağın vahşetlerinden biri olan çocuk işçiler ve onların sömürülmelerinin yakın tanığı oldu; kendi çocukluğu da işçilikle geçti.
Charles Dickensin yayınevimizden çıkan beşinci yapıtı Büyük Umutlar; hem çağındaki emekçilerin yaşam koşullarını, hem suç ve suçlular dünyasını zeki bir çocuğun ustaca esprileri ve derin gözlem gücüyle yansıtır. Her sayfasında dostluğu, gerilimi, yükselişi ve düşüşü işleyen, yer yer polisiyeye de yaslanan kurgusuyla göz dolduran mükemmel bir yapıt...
************
İngiliz edebiyatının dev yazarı Charles Dickensın onuncu romanı Büyük Umutlar, onun en beğenilen, en çok okunan yapıtı. Bu romanında yazar, insanlar arasındaki sevgisizliğe, ikiyüzlülüğe karşı çıkarken, para hırsı ve ayrımcılık üzerine kurulu toplum düzenine de acımasızca saldırıyor. Büyük Umutlar, yazarın canlandırdığı çok renkli, unutulmaz kahramanlarının yer aldığı romanı: Garip bir mirasa konarak Londraya gidip Beyefendi konumuna gelen köylü gen. Pip, esli tragedyalardaki öç ve kahır tanrıçalarını andıran Bayan Havisham, onun evlatlığı ve kurbanı güzel Estella, dalkavuk ruhlu, ikiyüzlü Pumblechook Amca, eli maşalı Abla, bataklıkların korkulu düşü katil Magwitch, ünlü olduğu kadar tuhaf huylu avukat Jaggers, genç köy öğretmeni Biddy, köyün demircisi Joe Gargery. Charles Dickens, bu ölümsüz romanında da çirkinliklerin karşısına çıkarken, doğa ve insan sevgisiyle dolu bir dünya yaratıyor. Gönlü karasevda ile, gözü yükselme hırsıyla perdelenmiş köy kökenli genç Pipin, Büyük Umutlarını gerçekleştirebilmenin doğru yolunu ararken yaşadıklarının olağanüstü öyküsüdür bu roman.
************
Büyük Umutlar, kırsal kesimden gelen yoksul bir çocuğun sosyal düzlemde yükselme masalıdır. Dickens, David Copperfieldden yaklaşık on yıl sonra, olgunluk ve yaşlılık döneminde, bir kez daha geri dönüp kendi hayatının izdüşümleri üzerinden bir gelişme romanı sunuyor bize. Bir üst sosyal düzleme tırmanma çabalarının boşa gittiğini, yanlış hedeflere, gerçekçi olmayan ideallere bağlanan umutların çöktüğünü gören Pip, bu dikenli yolu terk edecektir; çünkü içinde hareket etmeye çalıştığı sosyal kesim, genç bir insanın gelişmesine olanak vermez. Sahtekârlığın, ikiyüzlülük, aldatma, şiddet ve yapmacıklığın ağır bastığı bu üst-sınıf dünyasında aşk ve güvenin yeri yoktur. Dickensın bugün çoğu eleştirmenlerce modern romana bir adım olarak kabul edilen bu metni, aynı zamanda sanatsal yönü en güçlü, en olgun, en kusursuz çalışması olarak da görülmektedir.
******
Fakir bir çocuk olan Pip küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, ablasıyla birlikte yaşamaktadır. Bir gün mezarlıkta kaçak bir mahkûmla karşılaşır ve ablasının mutfağından aşırdığı yiyeceklerle bu adama yardım eder. Kaçak mahkûm, Pipin yardımlarını a... tümünü göster
Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946). Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi.
Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, elden kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. Zorba aracılığıyla Kazancakis özyaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Bu bağlamda ele alınınca, bu roman, Zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle sokunmuş büyülü bir kumaştır, denebilir; baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir; insanı arayışın serüvenidir... Korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti, diyor yazar. Gerçekten de Zorba, bir yaşam kılavuzudur. Özgür ufukların ve özgür insanların simgesidir. Bugün Nikos Kazancakis'in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan Zorba'nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: Hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.
Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis'in olgunluk dönemi ürünü (1946). Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi.
Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgi... tümünü göster
Alman felsefeci Friedrich Nietzschenin ölümsüz yapıtı, seksen yıldan beri değerinden hiçbir şey yitirmeden, birbirini izleyen kuşaklarca bir bilgelik kaynağı ve temel felsefe metni olarak okunmakta devam ediyor.
Alman felsefeci Friedrich Nietzschenin ölümsüz yapıtı, seksen yıldan beri değerinden hiçbir şey yitirmeden, birbirini izleyen kuşaklarca bir bilgelik kaynağı ve temel felsefe metni olarak okunmakta devam ediyor.
Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha az bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı... Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlıkı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım... Bu romanı büyük bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan hiçbir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek satır bulamazsınız. Gabriel García Márquez
Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mu... tümünü göster
Genç İtalyan yazarı Susanna Tamaro'nun 1994'te yayımlandığı zaman İtalya'da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitabı, çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmamıştır. Eco'nun Gülün Adı adlı romanından sonra en başarılı İtalyan romanı olarak karşılanan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, 80 yaşındaki bir kadının uzaklara giden genç torununa yazdığı ve hem bir iç döküş, hem de vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşuyor. Yalın, güncel bir dille, sevgiyle ve içtenlikle kaleme alınmış, ama asla gönderilmemiş olan bu mektuplarda, yaşlı kadın, kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken, bir yandan da hem kendini, hem de kızını irdeliyor; kendine karşı bir iç hesaplaşma yürütüyor. Değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini torununa sevgiyle, bilgelikle aktarmak isteyen bu yaşlı kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerken, Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur, diyor; o özgün çağrıya kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz.
Genç İtalyan yazarı Susanna Tamaro'nun 1994'te yayımlandığı zaman İtalya'da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitabı, çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmamıştır. Eco'nun Gülü... tümünü göster
Haylatmoz şu anda kitap okumuyor.