Pratchett'in evreni harika fantastik ögeler barındırıyor. Geç keşfettiğim bir seri henüz tamamlanmamış. 39. kitap çıkmıştı. Yazarın alzheimera yakalanması üzücü.Serinin akıbetini merak ediyorum. Pratchett'i Gaiman sayesinde tanıdım. Geç de olsa okuyor olmaktan mutluyum. Fantastik edebiyat sevenlere tavsiye ederim.
Pratchett'in evreni harika fantastik ögeler barındırıyor. Geç keşfettiğim bir seri henüz tamamlanmamış. 39. kitap çıkmıştı. Yazarın alzheimera yakalanması üzücü.Serinin akıbetini merak ediyorum. Pratchett'i Gaiman sayesinde tanıdım. Geç de olsa okuyo... tümünü göster
Tek kelimeyle harika. Diskdünya ile öyle bir evren yaratmış ki Pratchett, tamamen tehlike ve belirsizlikle dolu olsa da içine girmek istiyor insan. İkiçiçek bütün kitap boyunca hislerime tercüman oldu. Ayrıca Ölüm karakterine de bayılıyorum. Kıyamet Gösterisi'ndeki gibiydi aynen. :)
Tek kelimeyle harika. Diskdünya ile öyle bir evren yaratmış ki Pratchett, tamamen tehlike ve belirsizlikle dolu olsa da içine girmek istiyor insan. İkiçiçek bütün kitap boyunca hislerime tercüman oldu. Ayrıca Ölüm karakterine de bayılıyorum. Kıyamet ... tümünü göster
Terry Pratchett'ın adını çok duymuşluğum vardı ancak eserlerini yakından tanımıyordum. Yakın geçmişte çevirisi yapılan, başkalarıyla ortak yazdığı iki kitabı(Kıyamet Gösterisi ve Uzun Dünya) okumuştum ve bunlardan anladığım kadarıyla çok benim kafamdan bir yazardı(Merhaba DNA, merhaba İngiliz sarkastik mizahçıları). Diskdünya kitaplarının bu yeni basımlarının ardından gördüm ki yanılmamışım. Kitapları okuduktan sonra ölümüne daha da çok üzüldüm, ne mübarek adammışsın sen Pratchett. Allah rahmet eylesin.
Normalde pek yapmadığım bir şeyi yapacağım ve ilk olarak kitaplar(2. kitap Fantastik Işık ile beraber değerlendiriyorum) hakkındaki olumsuz görüşlerimi dile getireceğim. Daha doğrusu görüşümü, çünkü bir tane var. Kitaplar çok kısa. Hemen bitiyorlar. Evet, eleştirim bu.
Kitapları aşırı hızlı okumaya uğraşmam ama fabrika ayarlarım ortalamanın üstünde bir hızla okumaya ayarlı. Otobüse binerken başladım, uzun yolda bir oturuşta bitirdim bir kitabı ve keşke daha uzun olsaymış demeden geçemedim. Kısa olmaları yetmiyormuş gibi bir de kitaplar yağ gibi akıyor, sanki beni hemen okumalısın ve diğerlerine geçmelisin der gibi. Bu da hem yazarın hem de çevirmen ve editörün başarısı ki hepsini ayrı ayrı kutluyorum. Artık yapacak bir şey yok, diğer kitapların çevrilmesini bekliyorum. Bir dahaki sefere üç hatta beş kitap birden çevirin lütfen
Fantastik dünya yaratma konusunda Brandon Sanderson'ı hep övüyorum, övüyoruz. Adam çok şahane şeyler yazıyor çünkü. Hakkı var yani. Sanderson ile birebir aynı tarzda değiller ama Pratchett da dünya yaratma konusunda bir otorite sayılmalı. Bir kaplumbağanın sırtında duran fillerin sırtında duran dümdüz bir dünya yaratıp bir de bu dünyaya uygun (meta)fizik kuralları, uygun coğrafi koşullar, gök cisimlerinin hareketleri, yönler falan filan oluşturmak her yiğidin harcı değil.
İlk bakışta saçmalıklar toplantısı gibi görünse de her şeyin arkasında bir sebep var, bir kader var. Ben böyle komik görünen ama arkasından bazen çok açık bazen de beyin yakan bir açıklama getiren yazım tarzını çok seviyorum, Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni de aynı nedenle çok sevmiştim. Özellikle The Science of Discworld kitaplarının en kısa sürede çevrilmesini istiyorum ki bir an önce okuyabileyim. Ay lav Bilim
Sırf dünya değil, karakterler de şahane ve de bombastik. "Turist" İkiçiçek, "Büyücü" Rincewind(Prensmit?), bir garip yürüyen sandık, Barbar Cohen(Ghenghiz Cohen, sanırım kitapta adı yok ama internette wikisinin ilk satırında gördüm, Cengiz Han ve Barbar Konan. İkili gönderme), SÜREKLİ CAPS LOCK AÇIK KONUŞAN ÖLÜM, tanrılar, krallar, ejderha binicileri, troller falan filan bir sürü şey var daha saymaya üşendim. Hepsi ayrı güzel ve çoğu da klişeleri kullanarak klişelerle dalga geçiyor. Fantastikte siyah/beyaz savaşını sevmeyenler bu kitabı korkmadan okuyabilirler, çok orijinal insanlar var bu dünyada.
Dünyayı sevdik, karakterleri saydık. Olaylar ve hikayeler de bu iki unsur güzel olunca çok da iyi güzel oluyor. Kitap boyunca pek çok şeyi baş karakterlerimiz bilmiyorlar, yolda karşılarına çıkan olaylar sırasında bazen Pratchett gelip dünyayla alakalı bir şeyler anlatıyor(Otostopçunun Galaksi Rehberi'nde de vardı bu teknik) Buralarda genellikle dünyanın lore'undan kesitleri eğlenerek öğreniyoruz. Kitaplardaki favori bölümlerim genellikle buralardan çıktı çünkü buralarda çok güzel taşlamalar var. Ayrıca çok klişe konular işleniyor gibi görünse de kazın ayağı öyle değil. Bu konuları öyle bir anlatıyor ki Pratchett! Klişeler bilindik olmaktan çıkıyor, sağı solu pataklanmış, pert olmuş ve merhamet için ağlar halde yere serili kalıyor. Vay be diyorsunuz ve onun meşhur şapkalarından birini kafanıza geçirip karşısında şapka çıkarmak geliyor içinizden. (Benim söylemesi ayıp bir kovboy şapkam var, onunla bu uygulamayı yaptım.)
Taşlamalar dedik, kitaplarda bol bol gönderme ve iğneleme var. Spoiler olmasın diye sadece sığ-gort-ah diyorum, liseliler bilmez. Tüm göndermeleri yakalamak çok zor, benim kaçırdıklarım da kesin vardır ancak şöyle diyeyim hem herkesin anlayabileceği şeyler var hem de sadece konuyu bilenlerin görünce iki katı fazla gülümseyeceği yerler var. Birisi kitaplar için inceleme yazarsa kaçırdığımız göndermeleri de yakalar ve daha fazla sırıtırız.
İşte böyle. Ben çok sevdim, herkese tavsiye ediyorum. Bu kitapları okumak sonuçta olur da sevmeseniz bile size farklı bir bakış açısı kazandıracak. Okumazsanız iki elim yakanızda ona göre!
10/10 would read again
Terry Pratchett'ın adını çok duymuşluğum vardı ancak eserlerini yakından tanımıyordum. Yakın geçmişte çevirisi yapılan, başkalarıyla ortak yazdığı iki kitabı(Kıyamet Gösterisi ve Uzun Dünya) okumuştum ve bunlardan anladığım kadarıyla çok benim kafamd... tümünü göster
İkinci kitabı almaya gidiyorum şu an.Duramayacağım galiba zira cidden kitabın kurgusunu çok sevdim.Ve devamını da merak ediyorum bir hayli.Hemen kendi içine çekiyor sizi ve kitaba adeta esir oluyorsunuz.Uzun zamandır içinde şaşırabileceğim yerler olan kitap okumamıştım.Hem şaşırdım bazı yerlerde üzüldüm hem de büyük bir zevk aldım.Tabi küçük kuzenimin sünneti olduğu için onunla ilgilenmem gerekti ve bu içinde koskoca bir Cumhuriyet barındıran kitabı okuyamadım.
Kitap herkes tarafından milyonlarca kez anlatıldı,tavsiye edildi ama bir de benim ağzımdan konuyu okuyun. 😉
June Cumhuriyet denen, komşularıyla savaş içerisinde (komşuların genel adı Koloniler) olan bir toplulukta elit kısımda yaşamaktadır.Ve kendisi yürüyen bir dehadır.Ülkede yapılan 10 yaşındaki çocukların hayatını belirleyen Deneme adlı sınavlar topluluğunda tam puan alarak bu ünvanı kazanmıştır.Ülkedeki tam puan yapan tek insan olma ayrıcalığı da vardır.
Bir gün abisinin ölüm haberiyle evinden alınır.Abisini öldüren kişi ise Cumhuriyet'in azılı düşmanı olarak bilinen,adeta bir hayalet olan Day'dir.
İşte tam da bu noktada bizim iki gencin yolları kesişir ve tam da beklenen olur:Aşk.
Bu tür kitapları seviyorum.Ne kadar yaşları 15 de olsa ben pek rahatsız olmadım.Herkes o yaş mevzusuna takılmış ama beni çok da etkilemedi.Ölümcül Oyuncaklar Serisi'nde de Clary'nin yaşı 16'ydı ama o kadar çok yaşının küçük olduğunu belli ediyordu ki beni epey rahatsız etmişti.Ama bu kitap yaşlarından daha mantıklı olan iki genci konu alıyor.Kısacası pek hissetmiyorsunuz.
**********SPOİLER**********
John'un,annesinin ve Metias'ın ölümlerine o kadar üzüldüm ki halen sindiremedim.Hele John'un kendini feda etmesi olayı... Metias olayını aslında arka kapak anlatmış ama ben okumadım ve bana bir şok geçirttirdi.Ve şunu da dipnot olarak geçireyim karakterler aslında özellikle June çok duygusuz geldi bu ölümler olayında.Ben hissedemedim o üzüntüyü.Her neyse...
**********SPOİLER SONU**********
Yorumumu burada noktalayayım.Bence okumanız gereken bir kitap,başlamanız gereken bir seri ;)
İkinci kitabı almaya gidiyorum şu an.Duramayacağım galiba zira cidden kitabın kurgusunu çok sevdim.Ve devamını da merak ediyorum bir hayli.Hemen kendi içine çekiyor sizi ve kitaba adeta esir oluyorsunuz.Uzun zamandır içinde şaşırabileceğim yerler ola... tümünü göster
Edebiyat sanatı böyle bir şey işte. İlk başta çizimler hikayenin önüne geçmeyecek sadelikteymiş gibi gelse de tam da favorim olan keskin çizimleriyle çok kaliteli bir iş. İçerik ise aşmış zaten. Müthiş bir konu. Diğer yandan gerek aile bağları ve ilişkileri, gerekse kalabalık içinde yalnızlık gibi temalarıyla Latin Amerika Edebiyatı’nı da bolca hissettiriyor. Daha ilk bölüm ölümle başlayınca acaba geri dönüşlerle mi anlatılıyor diye merakla okumaya devam ederken bir süre sonra asıl olayı kavrayıp kaptırıp gidiyor insan.
Her seferin sonunda ölüm olduğunu bile bile okumak garip gelse de sonunda ölüm olduğunu bile bile yaşamaktan garip olamaz herhalde. Anlatması güç, ancak okuyarak deneyimlenebilecek müthiş bir eser.
“Hayat bir kitap gibidir oğlum.
Ve her kitabın bir sonu vardır.
O kitabı ne kadar seversen sev…
…son sayfaya gelirsin…
…ve kitap biter.
Sonu olmayan bir kitap eksiktir.
Ve kitabın sonuna vardığında…
…yalnızca o son kelimeleri okuduğunda…
…kitabın ne kadar iyi olduğunu anlarsın.
Gerçek gibi."(S.218)
Edebiyat sanatı böyle bir şey işte. İlk başta çizimler hikayenin önüne geçmeyecek sadelikteymiş gibi gelse de tam da favorim olan keskin çizimleriyle çok kaliteli bir iş. İçerik ise aşmış zaten. Müthiş bir konu. Diğer yandan gerek aile bağları ve ili... tümünü göster
Daha çok Zagor, Büyülü Rüzgar vb. tarzlarda çizgiroman okuyan biri olarak bayıldığım eser.
Antropomorfik çizimi ile beni büyüledi diyebilirim. Suluboya ile muhteşem işler başarılmış. Ve mimikler ise efsane. Öyle ki bazı karelerin fotoğrafını çektim. Kuşe kağıda baskı ve sert kapak ile de lezzetli, başarılı bir çalışma olmuş.
Kitapta başkahramanımızın, yani John Blacksad adlı kedimizin, iki macerası yer almakta. Blacksad bir dedektif ve kesinlikle çok havalı. Olayların işleyişi her çizgiromanda akıcı ancak karedeki ayrıntıları incelerken kurgudan geri kalıyor insan. İkisi de mükemmel. İkinci öyküyü çok daha fazla sevdiğimi belirtebilirim.
Çizgiroman seven herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum. Sanırım toplam beş cilt var ve ülkemizde şu an sadece ikisi yayınlanmış durumda.
Daha çok Zagor, Büyülü Rüzgar vb. tarzlarda çizgiroman okuyan biri olarak bayıldığım eser.
Antropomorfik çizimi ile beni büyüledi diyebilirim. Suluboya ile muhteşem işler başarılmış. Ve mimikler ise efsane. Öyle ki bazı karelerin fotoğrafını çekti... tümünü göster
HuJouren şu anda kitap okumuyor.