Goodreads okurlarına göre 2014’Ün En İyi Bilim Kurgu Romanı!
Altı gün önce, Mark Watney Mars’a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.
“Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve
gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip.”
—Hugh Howey, Wool serisinin yazarı
“Sürükleyici… Defoe’nun Robinson Crusoe’su sanki daha zeki biri
tarafından yazılmış gibi.”
—Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı
“Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden.”
—John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı
“Andy Weir’in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi
bilimsel bilimkurgu romanı. Bu romanı –başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim– edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil.” —Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı
“Marslı aklımı başımdan aldı!”
—Ernest Cline, Başlat romanının yazarı
“Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı.”
—Library Journal
Goodreads okurlarına göre 2014’Ün En İyi Bilim Kurgu Romanı!
Altı gün önce, Mark Watney Mars’a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.
“Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve
ger... tümünü göster
Kitap çok güzeldi. Fakat ilk 1984’ü okuduğum için biraz pişman oldum. İlk hayvan çiftliği’ni okusaydım daha güzel olacaktı. Önemsiz bir detay gerçi.
-spoiler-
Kitaptaki Rusya göndermelerinden ziyade, şu anki hükümetlerle ne derece benzediğiyle ilgilendim. Hatta yayarak okuyup karşılaştırma yaptım. Bana göre benzerlikler şöyle,
- korku imparatorluğu
Kitapta itaatin çoğu bu şekilde sağlanıyor. Sürekli olarak “insanların mı yönetmesini istiyorsunuz?” cümlesiyle korkutulan diğer hayvanlar, seçeneksiz kalıyorlardı. Halbuki insan döneminde daha fazla yem alıyorlardı. Ama hafızalarına o kadar güvenmiyorlardı ki, iki yönlendirmeden sonra-tabi köpeklerin de etkisiyle- bildiklerini de unutuyorlardı.
Bu her yerde var. “Enkaz devraldık” diyen spor kulübü başkanları, “çamur içinde yürüyordunuz, onları mı istiyorsunuz?” diyen belediyeciler ve “x’e borcu kapattık, eskiden böyle bir şey mi vardı? Hayal bile edemezdiniz” diyen başbakanlar. Bunlar bize çok yakın örnekler. Bu söylemlerde bulunanlara, cesaret edip de eski muadillerinden daha kötü durumda olduğumuzu söylerseniz, karşılaştığınız tek söz “ama hayat şartları…” şeklinde başlayan bir cümle olur.
Kitapta Snowball’un hayali bir korku ögesi olarak kullanılması da var. Tüm kötülükler ona yıkılıyor, nefret ve korku körükleniyor. Rüzgarın yıktığı değirmenin sağlam olmamasından ziyade, “Snowball yaptı, daha çok çalışmalıyız” cümlesiyle ilgileniyor hayvanlar. Bu sayede değirmenin güçsüz olduğu ve bu yüzden yıkıldığı umurlarında olmuyor. Çünkü onlar Napolyon’un her şeye vakıf, her şeyin en iyisini bilen ve onlar adına düşünebilen bir lider olduğuna inanıyorlar. Söylediklerini kendi hafızalarını yalanlama pahasına kabul ediyorlar. (1984 ve çiftdüşün tekniği)
Bunu da günümüzde her şeyin “dış mihraklar”, “islam düşmanları”, “amerika’yı yıkmak isteyen müslüman teröristler”, “illuminati”, “faiz lobisi” gibi grupların üzerine yıkılmasına benzetiyorum. Hiçbir devlet, hiçbir zaman “bu neden oldu? Ne gibi güvenlik açıklarımız var?” sorusunu akıllara getirmez, bir günah keçisi bulup nefreti körükler. Bu sayede birkaç “aykırı” hariç kimse “güvenlik” kelimesini bile aklına getirmez.
- medya gücü
Kitapta 7 kuralın yazıldığı duvarı günümüzün medyası olarak düşünüyorum. İktidarın kontrolü altında olan duvar, kimsenin okumaması, okusa bile onlara itiraz etmek yerine “yanlış hatırlıyorum” diyecek olması üzerine sürekli değiştiriliyor. “alkol içmek yasaktır” kuralı “fazla alkol içmek yasaktır” oluyor, “hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldüremez” kuralı, “hiçbir hayvan başka bir hayvanı nedensiz yere öldüremez” oluyor. En sonunda da elde tek bir kural kalıyor, “her hayvan eşittir, ama bazıları daha eşittir”
7 gazetenin aynı manşeti attığı günümüzde, bunun benzerliğini tartışmak mantıksız oluyor. Onun dışında belirli bir çoğunluğu sağlayınca, her öneriyi geçirebileceğiniz meclis sisteminde, “kural koyucu” olmak da çocuk oyuncağı oluyor. İktidar, onun çıkarlarına uygun olan yasaları dilediğince geçiriyor. Bazen de kendi verdikleri yasa teklifini, rakip parti de desteklediği için kabul etmedikleri bile oluyor.
- Squealer
Bu “soru işaretleri giderme mekanizması” olan karakter belki de kitabın en önemli karakteri. Konuşmaları yapması, kuralları değiştirmesi, diğer hayvanlarla muhatap olanın o olması ve etkili bir konuşmacı olması Napolyon’un çok işine yarıyor.
Günümüzde onlarca örneği olan dalkavuklar, hükümete herhangi bir eleştiride hemen ortaya çıkarak “aslında öyle demek istemediler”, “böyle diyorsun ama, eskiden tüp kuyruğunda bekliyordunuz”, “x her şeyi bilir, sizin için düşünür”, “ne paternalist devleti? Biz kötü mü yapıyoruz, halkımız cahil” cümlelerini kurarlar.
Kitabı okurken de sürekli aklıma geldi, bari onunla bitireyim:
“En ateşli devrimciyi alın, ona mutlak iktidar verin, bir yıl içinde Çar’dan daha beter olacaktır.”
Bakunin
-spoiler-
Kitap çok güzeldi. Fakat ilk 1984’ü okuduğum için biraz pişman oldum. İlk hayvan çiftliği’ni okusaydım daha güzel olacaktı. Önemsiz bir detay gerçi.
-spoiler-
Kitaptaki Rusya göndermelerinden ziyade, şu anki hükümetlerle ne derece benzediğiyle ... tümünü göster
Koca reis: Karl Marx
Napeleon: Stalin
Snowball: Troçki
Squealer: Medya / Propaganda aracı
Moses: Din
Boxer : İşçi sınıfı
Molie: Aristokrat kesim
Benjamin: Yaşlı, tecrübeli kesim
Köpekler: KGB ve kolluk kuvvetleri
Domuzlar: Bürokrat sınıf
Güvercinler: Diğer ülkelere yapılan propaganda aracı
Fareler ve Tavşanlar: Menşevikler
Bay Jones: Çar II. Nikolay
Frederick: Hitler
Hayvan Çiftliği: SSCB
Beylik Çiftliği: Çarlık Rusya'sı
Foxwood: İngiltere
Pinchfiled: Almanya
Animalizm (Hayvancılık): Komünizm
Yel Değirmeni: SSCB'nin 5 yıllık kalkınma planı
Toynak ve Boynuz: Orak ve çekiç
7 Emir: Komünist manifesto
Koca reis: Karl Marx
Napeleon: Stalin
Snowball: Troçki
Squealer: Medya / Propaganda aracı
Moses: Din
Boxer : İşçi sınıfı
Molie: Aristokrat kesim
Benjamin: Yaşlı, tecrübeli kesim
Köpekler: KGB ve kolluk kuvvetleri
Domuzlar: Bürokrat sınıf
Gü... tümünü göster
Güce, yönetime ve insan doğasına ilişkin yazılmış en önemli edebi eserlerden bir tanesidir. İlk bakışta bir çocuk masalı gibi görünsede barındırdığı öğeler kitaba görünenden çok daha derin anlamlar kazandırır. Küçükken okunduğunda o masum düşünce yapınızla Napolyon ve onun aksiyonları karşısında ister istemez bir tiksinti duyarsınız. Biraz daha büyüyünce imgeleri gerçek kişilerle bağdaştırabilecek noktaya geldiğinizde Orwel in zekâsını takdir etmeden yapamazsınız.
Ayrıca siyasetin nasıl bir çöplük olduğunu alegorik olarak mükemmel şekilde anlatır. Son derece güzel vefakâr bir o kadar da acı ama gerçek analizlere sahiptir. Dün bugün yarın insanlar hep aynıdır, aynı kalacaktır mesajını çok iyi verir. Dünyadaki açgözlülük ve bencilliği gözümüze sokar. Aslında günümüz tabiri ile koltuk sevdasını daha başka nasıl anlatabilir ki yazar. Toplumun ne kadar kuzu bazılarının ise ne kadar domuz olduğunu, demokrasi kavramımın ne kadar hayalî olduğunu, "bütün hayvanlar eşittir ama domuzlar daha eşittir” sözü ile yüzümüze sert bir şekilde vurur. Tabi anlayana!
Güce, yönetime ve insan doğasına ilişkin yazılmış en önemli edebi eserlerden bir tanesidir. İlk bakışta bir çocuk masalı gibi görünsede barındırdığı öğeler kitaba görünenden çok daha derin anlamlar kazandırır. Küçükken okunduğunda o masum düşünce yap... tümünü göster
Celal Üster'in çevirisi olan kitabı okumanızı tavsiye ederim.Kitabın sunuş kısmı çok önemli ayrıntılar içeriyor,kitabı bitirince tekrar okudum.
Bütün kitaplar eşittir,
ama bazı kitaplar
öbürlerinden daha eşittir.
Celal Üster
Celal Üster'in çevirisi olan kitabı okumanızı tavsiye ederim.Kitabın sunuş kısmı çok önemli ayrıntılar içeriyor,kitabı bitirince tekrar okudum.
Bütün kitaplar eşittir,
ama bazı kitaplar
öbürlerinden daha eşittir.
... tümünü göster
İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki "reel sosyalizm"in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.
Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.
Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil, çarpıcı bir politik taşlamadır.
Çeviri: Celal ÜSTER
İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki "reel sosyalizm"in eleştirisi olan bu ro... tümünü göster