Roberto Bolaño'nun tüm dünyada büyük bir ilgiyle karşılanan ve Türk okurları tarafından da heyecanla beklenen romanı
Kuzey Meksika'dan Nazi Almanyası'na, Stalin'in Moskovası'na, Drakula'nın kalesine ve denizlerin derinliklerine uzanan çarpıcı bir edebi labirent... Bolaño, ölümle yarışarak yazdığı 2666'da, kötülüğün en yalın halinin günümüz Meksika'sından bir gazete haberiyle başlayan hikâyesini anlatıyor. Hikâyenin geçtiği Santa Teresa sadece Cehennem olmakla kalmıyor, aynı zamanda da bir ayna; "sürekli işe yaramaz bir değişim içinde olan zengin ve yoksul Amerika'nın" hüzünlü bir aynası.
"Kitaplar pek çok işe yarar, sizi bazen çalışmaya bazen eğlenmeye ve bazen de yazmaya teşvik eder. Bolaño'yu okumak bana yazma konusunda ilham veriyor. Tam bir dâhi."
- Patti Smith
"Bu yılki okumalarıma çoğunlukla Roberto Bolaño hâkimdi. Bolaño, 2666'da Güney Amerika, ABD ve Avrupa geleneklerini; modernizmin vahşi gerçekçiliği ile suç romanlarını pürüzsüz bir şekilde bir araya getiriyor. Bolaño'nun romanları, yazarı modern edebiyat tarihinde önemli bir yere oturtuyor."
-Kazuo Ishiguro
"Bu doğaüstü roman tasvir edilemez; bütün ihtişamıyla yaşanması gerekir. Gelmiş geçmiş en korkunç gerçek cinayet furyasıyla, Juarez (Meksika) ve çevresinde öldürülen 400'den fazla kadınla ilgili olduğunu söylemek belki de yeterli." -Stephen King
"Garcia Marquez'in Yüz Yıllık Yalnızlık'la yarattığı depremden kırk yıl sonra, Bolaño yeri göğü yerinden oynattı. 2666, en yalın ifadeyle, yirmi birinci yüzyılın ilk gerçek başyapıtıdır." -The Complete Review
"Tıpkı Cervantes, Melville, Proust, Musil ve Pynchon gibi Bolaño da totaliter dünyayı romanda yeniden kuruyor."
-Neue Zürcher Zeitung
"Bolaño'nun mirası olağanüstü. Kafka, Borges ve Cortázar'ın izinden giderek anlatıların sınırlarını muğlaklaştırıyor. 2666 bunun en güzel örneği.Bir roman bundan daha heyecanlı olamaz."
-Frankfurter Rundschau
Roberto Bolaño'nun tüm dünyada büyük bir ilgiyle karşılanan ve Türk okurları tarafından da heyecanla beklenen romanı
Kuzey Meksika'dan Nazi Almanyası'na, Stalin'in Moskovası'na, Drakula'nın kalesine ve denizlerin derinl... tümünü göster
Macar yazar Imre Kertész, Kadersizlik, Fiyasko ve Doğmayacak Çocuk İçin Dua adlı romanlardan oluşan üçlemesiyle 2002de Nobel Edebiyat Ödülüne değer görülmüştü. Kertész, bu yarıotobiyografik üçlemesinde, II. Dünya Savaşı yıllarında Nazilerin toplama kamplarında yaşadıklarını ve yaşananları olağanüstü bir dille anlatıyordu. Polisiye Bir Öykü ise, adının ilk ağızda çağrıştırdıklarının tersine, alışılmış anlamda bir polisiye değil. Yazarın sansürden korunabilmek amacıyla anlatı mekânı olarak seçtiği kurmaca bir Latin Amerika ülkesindeki zorba yönetime bağlı gizli polis örgütünün keyfi uygulamaları üstüne özlü bir öykü. 1970lerin sonlarına doğru yazılmış olan Polisiye Bir Öykünün, bildik Kertész romanlarından bir farkı var: Çoğu kez olup biteni kurbanın gözünden anlatmayı yeğleyen yazar bu kez olay örgüsünü bir işkencecinin gözünden aktarıyor. Polisiye Bir Öykü, zekice kurgulanmış, insanın kanını donduracak kadar soğukkanlı bir yergi.
Macar yazar Imre Kertész, Kadersizlik, Fiyasko ve Doğmayacak Çocuk İçin Dua adlı romanlardan oluşan üçlemesiyle 2002de Nobel Edebiyat Ödülüne değer görülmüştü. Kertész, bu yarıotobiyografik üçlemesinde, II. Dünya Savaşı yıllarında Nazilerin toplama k... tümünü göster