Muzaffer İzgü, 29 Ekim 1933 tarihinde Adana’da doğmuştur. Babası Ahmet bey, Elazığ'ın Dişidi köyünden çalışmak üzere Adana'ya gelerek Adana Kız Lisesi'nde hademelik yapmaya başlamıştır.Annesi Havva ise Şam doğumlu olup Antakya'dan Adana'ya gelmiştir. Muzaffer İzgü’nün çocukluğu yoksulluk içinde geçti. Bulaşıkçılık, garsonluk, pamuk işçiliği, sinemalarda gazoz satıcılığı gibi işlerde çalışarak eğitimine devam etti. Üç yıl İnönü İlkokulu'nda sonra dördüncü sınıfı Gazipaşa İlkokulu'nda, bu okulun depremde zarar görmesi üzerine beşinci sınıfı İstiklal İlkokulu'nda okuyarak ilköğrenimini tamamladı. Ortaokulu Tepebağ ortaokulunda okudu. Ortaokulu bitirdikten sonra yatılı olarak Diyarbakır Öğretmenokulu'nda okudu.
Diyarakır İlköğretmen Okulu'nu bitirdikten sonra Silvan'da, Aydın'ın Akçakoca Köyü'nde, Cincin Köyü'nde, Aydın merkezindeki yetiştirme yurdunda, Güzelhisar İlkokulku'nda öğretmenlik yaptı. Aydın'da görev yaparken ikiz kızları Nevin ve Sevin doğdu. 11 yıllık ilkokul öğretmenliğinin ardından ortaokul öğretmenliğine geçti, Aydın Gazipaşa Ortaokulu'nda Türkçe öğretmenliği yaptı. 1979’da emekliye ayrılarak İzmir'e yerleşti ve sadece yazılarıyla ilgilendi.
İlk yazılarını 1959 yılında Aydın'da yayımlanan Hüraydın Gazetesi'nde yayımladı. İlk mizah yazıları Akbaba dergisinde yayınlandı. 1964 yılından itibaren yazarlığını Demokrat İzmir Gazetesi'nde devam ettirdi. Özel tiyatrolarda oynanan, radyolarda yayınlanan oyun ve skeçleriyle ün yaptı. Yazdığı ilk oyun, Nejat Uygur için yazdığı İnsaniyettin'dir.
Ulusal ve uluslararası düzeyde pekçok ödül kazandı.
İlk kitabı Gecekondu, 1970 yılında Remzi Kitabevi tarafından yayımlandı, bunu 1971 yılında İlyas Efendi, 1972 yılında Halo Dayı adlı kitabı izledi.
Zıkkımın Kökü ile Ekmek Parası adlı eserlerinde kendi yaşam öyküsünü ortaya koydu. Zıkkımın Kökü, 1992'de filme aktarıldı.
Eserlerinde güldürmekten çok düşündürmeyi amaçlar. Toplumsal çarpıklıklara sınıfsal açıdan bakarak Anadolu insanının sorunlarını kara mizah yöntemiyle yansıtır. Mizah öğelerinden faydalanarak, toplumun aksayan yönlerini okuyuculara aktardı.
Muzaffer İzgü, öğretmenokulu'nda tanıştığı Günsel Hanım ile evlendi. İlk görev yerleri olan Silvan'da oğulları Bülent Şahin dünyaya geldi. Aydın'da görev yaparken ikiz kızları Nevin ve Sevin doğdu.
Ödülleri :
1977 - Nasrettin Hoca Gülmece Öykü Yarışması; üçüncülük ödülü, Hıdır Baba öyküsüyle
1977 - Akşehir Ulusal Gülmece Öyküsü Yarışması üçüncülük ödülü
1977 - Milliyet Sanat Dergisi Gülmece Öykü Yarışması'nda ikincilik ödülü, Anayasa, Hangi Anayasa öyküsü ile
1978 - Türk Dil Kurumu Öykü ödülü, Donumdaki Para adlı hikâye kitabıyla
1980 - Bulgaristan Altın Kirpi Ödülü, Dayak Birincisi adlı hikâye kitabıyla
1980 - İstanbul Uluslararası Çocuk Kitapları Fuarı birincilik ödülü, Uçtu Uçtu Ali Uçtu masalıyla.
1997 - TÖMER En Başarılı Çocuk Kitapları Yarışması İkincilik ödülü
Muzaffer İzgü'nün 42 roman ve öykü kitabı ve 73 çocuk kitabı yayımladı.
Muzaffer İzgü, 29 Ekim 1933 tarihinde Adana’da doğmuştur. Babası Ahmet bey, Elazığ'ın Dişidi köyünden çalışmak üzere Adana'ya gelerek Adana Kız Lisesi'nde hademelik yapmaya başlamıştır.Annesi Havva ise Şam doğumlu olup Antakya'dan Adana'ya gelmiştir.... tümünü göster
Büyülü Peter Pan, Darling ailesinin çocukları Wendy, John ve Michaelın yatak odasına gelir. Çocuklara uçmayı öğrettikten sonra, onları... gökyüzünden Düşler Ülkesine götürür. Çocuklar orada Kızılderililer, kurtlar, denizkızları ve... korsanlarla karşılaşırlar. Korsanların lideri uğursuz Kanca Kaptandır. Kancanın elini bir timsah yemiştir. Kendisi durumu şöyle açıklar: Timsah elimi o kadar beğendi ki, geri kalanımı da yutmak için, o zamandan beri ağzını şapırdata şapırdata beni izliyor. Bir sürü serüvenden sonra, Peter, Wendy ve çocuklar Kanca Kaptan ve tayfalarıyla savaşırken, öykünün heyecanı doruk noktasına ulaşır.Bir gece, siz uyurken, bir hayalin odaya süzüldüğünü, sizi uyandırıp, onunla birlikte, hiç bir yetişkinin olmadığı bir düşler ülkesine uçmayı önerdiğini hayal etmeyeniniz oldu mu? Büyümeyi reddeden, sonsuza dek çocuk kalan Peter Pan, hem çocuklar hem de yetişkinler için hayallerin başladığı yer olmayı başarabilen bir dünya klasiği.\n\nİlköğretim 1. sınıfa yönelik 16 sayfalık renkli resimli dünyada klâsik olmuş masallardan oluşan bu dizi, büyük yazı ve özel şekilli resimleriyle çocukları büyülüyor. Unutmayın! Bu yaşlarda çocuğun kitabı sevmesi çok önemli. Onlara kitap sevgisini resimli-şekilli Damla Dünya Klâsikleri ile verin.
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.
Anne babalarını kaybeden çocuklar için yazılmış fantastik bir öykü.
İlköğretim için seviyelendirilmiştir.Bu eser, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen 100 Temel Eser listesinde yer alır.
Peter Pan büyümeyi reddeden haylaz bir çocuktur. Bitmeyen çocukluğunu Varolmayan Ülke (Neverland) adındaki küçük adada çocuk çetesiyle maceradan maceraya atılarak Kaptan Hooka meydan okuyarak geçirmektedir. Yazarı, yarattığı kahramana Peter Pan adını tanıdığı bir çocuktan esinlenerek vermiştir. Dünya çocuk edebiyatının en başarılı örneklerinden birisi olan Peter Pan, dünya üzerindeki dillerin hemen hemen tamamına çevrilmiştir.
1904 yılında Londrada galası yapılan Peter Pan oyunu birçok kez sinemaya aktarıldı. 1924 yılında sessiz sinema uyarlamasının ardından, Walt Disney Peter Panı çizgi film haline getirerek ölümsüzleştirdi. Yazarın, oyunun başarısı ardından kaleme aldığı roman, o gün bugün çocuk romanı mı yoksa daha çok yetişkinlere yönelik bir sesleniş mi, tartışılıp duruyor. Peter Pan, yitirilmiş cennete, çocukluğa duyulan hüzünlü özlemi, büyümekten duyulan korkuyla birleştirip her yaş grubundan insanı yüreğinden yakalıyor.Peter Pan: Çocukluk hayal ettiğin kadar sürer.
Her çocuğun düşlerini süsleyen bir Olmayanya vardır. Ve onları bu olağanüstü ülkeye görürecek bir de Peter Panı Darling ailesinin üç çocuğu Wendy, John ve Michel da bir gece Peter Panın peşine takılırlar ve gökyüzünün içinden süzülerek Olamayanyayı keşfe çıkarlar. Burada kayıp çacuklarla tanışırlar, Kızılderililerle, Kurtlarla, deniz kızlarıyla karşılaşırlar. Korsanların uğursuz lideri Kaptan Hookla savaşırlar.\n\nPeter Pan çocukluk hayallerimizin ölmez bir kahramanıdır. Bütün çocuklar onu tanır, hayallerinde onunla maceradan maceraya koşar. MEB Talim ve Terbiye Kurulu'nun 2207 sayılı Tebliğler Dergisi'nde yayınlanan kararı ile ilk ve ortaokul öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Büyülü Peter Pan, Darling ailesinin çocukları Wendy, John ve Michaelın yatak odasına gelir. Çocuklara uçmayı öğrettikten sonra, onları... gökyüzünden Düşler Ülkesine götürür. Çocuklar orada Kızılderililer, kurtlar, denizkızları ve... korsanlarla karş... tümünü göster
Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir odun parçası varmış. Evet bir odun parçası! Hani kışın sobalarımızda ısınmak için kullandığımız odun parçaları var ya işte onun gibi...Nasıl olmuşsa günlerden birgün bu odun parçası Antonio Usta denilen birinin dükkkanına düştü. Antonio Ustanın lakabı da Kiraz Usta imiş. Nedeni ise bu yaşlı marangozun burnunun sürekli bir kiraz gibi kıpkırmızı olmasıydı.Antonio Usta dükkanın bir ucundaki odunu görünce dikkatini çekmiş, içini bir sevinç kaplamıştı. Büyük bir keyifle oduna doğru giderken:Bunu neden daha önce fark etmedim? Yapacağım masaya iyi bir ayak olur, dedi. (...)
Bir marangoz ustasının odundan yaptığı pinokyo; tıpkı bir insan gibi konuşmakta ve oynamaktadır.
Hiç çocuğu olmayan marangoz Geppetto tahtadan yaptığı kuklasının adını Pinokyo koymaya karar vermiş. Geppetto çok fakirmiş, pinokyoyu okula göndermek ve ona kitap satın alabilmek için çok güçlük çekiyormuş.
Marangoz Kiraz Usta gülen ve ağlayan bir odun parçası bulur. Bir kukla yapması için arkadaşı Geppettoya verir. Geppetto kuklaya pinokyo adını verir bir insan gibi konuşan, yürüyen pinokyo gerçek bir insan olmak ister. Yaramaz ve haşarı Pinokyonun söz dinlemezliği yüzünden başına gelmeyen kalmaz. ...
Dünya Masalları Timaşta çocuklarla buluşmaya devam ediyor...Doğu ve Batının en çok okunan en güzel masallarını bu seride bulacaksınız. Bu masalları 2-3. sınıf öğrencileri okuyabilir, 5-7 yaş grubu çocuklar ise keyifle dinleyebilirler......O ece herkes udayken, Pinokyo ve Jimini sessizce lunaparkın çıkış kapısına yürümüş. Fakat kapı kilitliymiş. Ne yaptılarsa bir türlü açılmamış. O sırada karanlık gökyüzü masmavi bir ışıkla aydınlanmış. Işığın ortasında Mavi Peri belirivermiş. Orada ne yapıyorsun Pinokyo? diye sormuş.Şeyy... demiş Pinokyo. Buraya babam için biraz odun parçası toplamaya gelmiştim de... Fakat böyle der demez Pinokyonun burnu hızla uzamaya başlamış. Pinokyo, burnunun yalan söylediği için uzadığını anlayınca, utanç içinde, Bağışla beni güzel peri demiş. Sana yalan söyledim....Carlo Collodinin dünyaca ünlü eseri Pinokyoyu Nehir Aydın Gökduman tatlı mı tatlı bir dille yeniden üsluplandırdı Murat Bingölse sevimli resimlerle süsledi. Çocuklar, yaramaz kukla Pinokyonun maceralarını okurken hem eğlenecek hem de kendi paylarına pek çok ders çıkaracaklar
Pinokyo, ağaçtan yapılmış, konuşup yürüyen, ince uzun bir kukladır. Durmadan çeşitli afacanlıklar gösterir. Başından sayısız ilginç serüvenler geçer. Yalan söylediği zaman burnu uzar. Başkalarının duygularını anlayarak iyi bir çocuk olmayı öğrendikçe gerçek bir insana dönüşecek, mutluluğu bulacaktır.Tanınmış İtalyan yazar Carlo Collodinin bu sürükleyici romanı, bütün çocukların severek okuduğu, ölümsüz bir yapıttır.Okurlarımıza kıvançla sunuyoruz.
Pinokyo gelmiş! Pinokyo gelmiş! diye bütün kuklalar hep bir ağızdan bağrıştılar ve her taraftan atlayarak sahneye doluştular, Pinokyo gelmiş! Kardeşimiz Pinokyo gelmiş! Yaşasın Pinokyo! Kukla tiyatrosundaki heyecanlı aktör ve aktris kalabalığının Pinokyoya nasıl sarıldığını, onu nasıl kucakladığını, dostça çimdik-lediğini ve kardeşçe bir sevgi sergilediğini anlatmaya kelimeler yetmez. Her şeyi bir an önce öğrenmek isteyen yardımsever Pinokyo, yalan söylediğinde burnu uzayan bir kukladır. Ama öyle meraklı ve yaramazdır ki başına gelmedik bela kalmaz. Babası Yaşlı Geppet-tonun tüm uyarılarına rağmen bir kukla tiyatrosuna katılmak için evden kaçar, namussuz bir tilki ve düzenbaz bir kediyle arkadaşlık eder; ama hiçbir zaman akıllanmaz. Gelmiş geçmiş en sevilen çocuk kitaplarından birisi ... Yürüyen ve konuşan kukla Pinokyonun heyecanlı maceraları, yazılışının üstünden yüzyıldan daha uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen bugün bile merakla okunmaktadır. Çocuk klasikleri dizisinden Pinokyoyu yepyeni ve eksiksiz bir çeviriyle gelecek kuşaklara keyifle sunuyoruz...
Tahta bir kukla olan Pinokyonun tek istediği Gepetto babasının isteği gibi dileği gibi gerçek bir çocuk olmaktır. Fakat bu kukla akıllı uslu olma niyetine rağmen daha önceki yaramazlık, tembellik, umursamazlık ve muziplik alışkanlıklarını bırakamaz. Bu alışkanlıklar başına olmadık işler açar.
İtalyan yazarı Carlo Collodinin, 1881 yılında yazdığı Pinokyo, yüzyılı aşkın bir süredir, dünyanın bütün dillerinde kimbilir kaçıncı baskısı yapılan çok ünlü bir kitap. Dünya çocuk edebiyatının ölmez yapıtlarından biri. Bu yıl, Pinokyonun yazılışının bütün dünyada 110uncu yıldönümü kutlanıyor. Bu ince, uzun, kuru, sıska kuklanın başından geçenler tam 110 yıldır çocukların yaşamlarına renk katıyor, düşlerini süslüyor. Pinokyoyu bu önemli yıldönümünde, İtalyanca aslından ve eksiksiz olarak sunuyoruz. İçindeki resimler de, Pinokyonun kitap olarak ilk basıldığı yılların özgün resimlerinden. Yediden yetmişe herkesin severek okuyacağı bir kitap sunmanın kıvancı içindeyiz.
Antonio usta, yoksul bir marangozdu. Can yakın, güler yüzlü bir insandı. Burnu kıpkırmızı olduğu için herkes ona Kiraz Dede derlerdi. Al kirazlar gibi pırıl pırıl parlayan bir burnu vardı....
Yaşlı ağaç oymacısı Geppetto, akrobat gibi sıçrayıp taklalar atan bir tahta kukla yapmaya karar verir. Ortaya gerçek çocuklar gibi hareket edip davranan haşarı bir kukla çıkar. Ele avuca sığmayan, yaramazlıkta yaşıtlarına taş çıkartan Pinokyo başını durmadan belalara sokar. Tahta çocuk maceradan maceraya sürüklenir, okulu kırıp bir kukla gösterisine katılır, kurnaz tilki ile kedinin tuzağına düşer, sirke satılır, sonuçta iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, yalan ile doğruyu ayırt etmeyi öğrenip babasıile birlikte normal hayatın içine döner.Pinokyo: Her çocuk bir gün büyür.
Pinokyo bir sevgi kitabıdır. Carlo Collodinin yazdığı ve çocukların severek okuduğu dünya seçmelerindendir. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Zamanın birinde bir tahta parçası vardı.Bui iyi cins bir tahta değildi.Soğuk günlerde sobada veya şöminde yakıp ısınmak için kullanılan türdendi.Bu tahta parçası kendisini bir gün, yaşlı bir marangoz olan Bay Kirazın dükkanında buldu.Bu marangozun asıl adı Antonioydu fakat burnunun uçu daima oldun bir kiraz gibi kırmızı ve parlak olduğu için herkes onu Bay Kiraz diye çağırırdı.Bay Kiraz, bu tahta parçasını görünce çok sevindi.Ellerini ovuşturarak kendi kendine Küçük masama bacak yapmak için işte tam böylebir tahtaya ihtiyacım vardı. dediSonra bir an bile beklemeden keskin baltasını eline aldı.Tahtayı yontmak için hazırlandı.Fakat ilk darbeyi indirmek için baltayı kaldırdığı sırada kolu havada kaldı.Çünkü o sırada, Lütfen bana çok sert vurmayın diye yalvaran ince bir ses duydu.PİNOKYA:Bir tahta parçasından yontulan yaramaz bir kuklanın daha sonra sevginin gücüyle gerçek bir çocuğa dönüşmesinn öyküsüdür.
Zamanın birinde bir oduncuk vardı. Pek iri değildi bu oduncuk. Ancak sobaya atılıcak kadar bir şey işte.Bu oduncuk, ne zamandan beridir bilinmez, bir marangoz dükkanının bir köşesinde durup duruyordu. Dükkanın sahibi, yoksul ama neşeli, sevimli bir ihtiyarcık olan Altan Usta idi. Altan Ustanın bir burnu vardı ki, görseniz, tıpkı bir kiraz gibi kıpkırmızıydı. Bu yüzden civardaki çocuklar ona Kiraz dede diyorlardı. Kiraz Dedenin dükkanında bulunan eski bir masanın bir bacağı kırıktı. Üşendiği için, çoktandır onu onarmamış, öylece duruyordu.
Pinokyoyu hangimiz tanımaz? Yalan söyleyince burnu uzayan sevimli tahta çocuk Pinokyonun yaratıcısı Carlo Collodi. Bilgi Yayınevi kitabın Türkçesini orijinal resimleriyle hazırladı.
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Es... tümünü göster
Sevgili Salak Günlük,Sözüm ona en iyi arkadaşım Isabella -vücudun ruh denen şeyi sakladığı yer onda olmayabilir, (Belki de Ruh Hücresi deniyordur. Ben doktor değilim, bilemem.) bugün fotoğraf projesini açıkladı. Projesinde insanlarla hayvanlarının birbirlerine ne kadar çok benzediğini gösterecekmiş. Bunun için de sınıftaki herkesin hayvanıyla fotoğrafını yan yana asarak kafeteryada sergileyecekmiş.Ben ve Kokulu yan yana...Jamie Kellynin günlüğüne gizlice bir göz atın. Yazdıklarının gerçek olduğunu iddia ediyor... Ya da en azından gerektiği kadarının gerçek olduğunu iddia ediyor.
Sevgili Salak Günlük,Sözüm ona en iyi arkadaşım Isabella -vücudun ruh denen şeyi sakladığı yer onda olmayabilir, (Belki de Ruh Hücresi deniyordur. Ben doktor değilim, bilemem.) bugün fotoğraf projesini açıkladı. Projesinde insanlarla hayvanlarının bi... tümünü göster
Güldürü ustalarımızın en ünlülerinden biri olan Muzaffer İzgü, ülkemizde çocuklar için güldürü romanları yazan çok az yazarlarımızdan biridir. Muzaffer İzgü'nün, öğretmenlik mesleğinin gereği, çocuklara olan aşırı sevgisinden kaynaklanan bu çalışmaları bize Ökkeş Dizisi olarak adlandırdığımız bir dizi çocuk romanı kazandırmıştır.
Güldürü ustalarımızın en ünlülerinden biri olan Muzaffer İzgü, ülkemizde çocuklar için güldürü romanları yazan çok az yazarlarımızdan biridir. Muzaffer İzgü'nün, öğretmenlik mesleğinin gereği, çocuklara olan aşırı sevgisinden kaynaklanan bu çalı... tümünü göster
Güldürü ustalarımızın en ünlülerinden biri olan Muzaffer İzgü, ülkemizde çocuklar için güldürü romanları yazan çok az yazarlarımızdan biridir. Muzaffer İzgü'nün, öğretmenlik mesleğinin gereği, çocuklara olan aşırı sevgisinden kaynaklanan bu çalışmaları bize Ökkeş Dizisi olarak adlandırdığımız bir dizi çocuk romanı kazandırmıştır.
Güldürü ustalarımızın en ünlülerinden biri olan Muzaffer İzgü, ülkemizde çocuklar için güldürü romanları yazan çok az yazarlarımızdan biridir. Muzaffer İzgü'nün, öğretmenlik mesleğinin gereği, çocuklara olan aşırı sevgisinden kaynaklanan bu çalı... tümünü göster