XX. yüzyılın en önemli kuramlarından biri Jean Baudrilların Simülasyon kuramıdır. Simülakrlar ve Simülasyon kitabında iletişim, sinema, medya, reklam, bilimkurgu alanlarında gerçek ve hakikat düzeneklerinin birbirleriyle nasıl yer değiştirdiği çarpıcı bir dille anlatılmaktadır. Baudrillard, radikal ve ayrıksı düşünceleriyle Batı toplumunun bugünkü düşünsel krizini derinlemesine çözümlemektedir. Bunu yaparken postmodern bir söyleme başvurmamaktadır. Adanırın tanımlamasıyla söylersek Baudrillard postmodern bir düşünür değildir! Çünkü bu kitaptaki düşünceler belirli bir sistem etrafında yürümekte, simülasyon evrenin dünya görüşünü dile getirmektedir.Soru: Ne pahasına olursa olsun Batının moralini bozmayı sürdürecek misiniz?Baudrillard: Batı tarihinin temel yapı taşı moral bozukluğudur. Bunu ben uydurmadım. Yeni duygusal düzen yani kurbanlardan oluşan duyarsızlık, pişmanlık üzerine oturmuş olan toplum, sanayi devrimi ve kolonizasyon gibi sonuçlara yol açmış XIX. yüzyıla ait anlam bunalımının bir uzantısıdır ve bizim uzun XIX. yüzyılımız boyunca da sürüp gitmiştir.Soru: Batıyı terk mi edelim?Baudrillard: Batı dünyasının dışında kalan dünyalara da bakmak zorundasınız...
XX. yüzyılın en önemli kuramlarından biri Jean Baudrilların Simülasyon kuramıdır. Simülakrlar ve Simülasyon kitabında iletişim, sinema, medya, reklam, bilimkurgu alanlarında gerçek ve hakikat düzeneklerinin birbirleriyle nasıl yer değiştirdiği çarpı... tümünü göster
Eğer bu konuda bilgisi olan varsa ben de bekliyorum. Paraşkev Haciev'in "Temel Müzik Teorisi"ni satın aldım ama o jargona pek hâkim olmadığımdan bir şey anlamadım. Öyle bir hata yapmayın :)
Eğer bu konuda bilgisi olan varsa ben de bekliyorum. Paraşkev Haciev'in "Temel Müzik Teorisi"ni satın aldım ama o jargona pek hâkim olmadığımdan bir şey anlamadım. Öyle bir hata yapmayın :)
Giovanni Scognamillo'nun kitaplarını ve yazılarını okumanızı tavsiye ederim. Kendisinin "Cadde-i Kebir'de Sinema" kitabını aldım bu konuda baya faydalı olduğunu düşünüyorum.
Giovanni Scognamillo'nun kitaplarını ve yazılarını okumanızı tavsiye ederim. Kendisinin "Cadde-i Kebir'de Sinema" kitabını aldım bu konuda baya faydalı olduğunu düşünüyorum.
Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize ... tümünü göster
Düşünceyle arası zaten hiçbir zaman hoş olmamış bu topraklarda, düşünceyi ve onu ciimleştiren entelektüeli terörize ederek etkisizleştirmeyi amaçlayan, doğrudan doğruya vatan hainliği ile damgalayacak kadar pervasızlaşan bir zihniyet iyice egemenliğini kurmuş durumda. Milliyetçi ve dinsel fanatizmi kendisinden başkasına düşüncesini ifade bir yana, yaşama hakkı bile tanımıyor. Bu toprakları sevme hakkını kendi tekeline almak istiyor.Batının İslam anlayışın iyiyüzlü önyargılarına karşıkoymasıylaünlendiği halde, Salman rushdienin ifade özgürlüğünü sonuna kadar savunarak gerçek bir entelektüel tavrı sergileyen Edward Saidin entelektüeli öncelikleotoriteveiktidara hizmet etmeyi reddeişiyle, sonra damilliyeti, dini ve geleneğiyle arasınakoyduğumesafe ile tanımlıyor. Artık kişinin evindeyken,kendini evinde hissetmemesi bir ahlak meselesidirdiyen Adornoyu yankılayarak, entelektüli metaforikbir sürgün, bir evsizlik konumuna yerleştiriyor. Sürgün içinde yaşadığı toplumun (ve hatta dünyanın) yerlilerinden olmamayı, orada hep tedirgin, rahatsız ve başkalrını da rahatsız eden bir yabancı olmayı içeren bir konum ona göre. Ama geçmişinin, dilinin, milliyetinin sunduğu ucuzkesinliklerin ötesine geçip evrensellik idealinde ısrar eden entelektüel, hep marjinal kalmayı bir yoksunluk olarak değil, bir özgürlük, bir keşif süreci olarak yaşar.Entelektüel, eskiden olduğu gibi, toplumda bir uzlaşma oluşturacak genel simgeleri yaratn biri değil, bu simgeleri sorgulayan, kutsal sayılan gelenek ve değerlerin ikiyüzlülüğünü, ırkçılığını, cinsiyetçiliğini teşhir eden; hiçbir fikir ayrılığına tahamülleri olmayan kutsal metin gardiyanlarıyla mücadeleden çekinmeyen kişidir. Profesyonelleşmenin baskısı giderek artarken, amatör kalıp kamusal alanda yoksullar, yok sayılanlar, güçsüzler adına kendi görüşünü ve tavrını temsil etmekte ısrar eden bireydir entelektüel. Hiçbir kahramana ve siyasi hiçbir tanrıya inanmaz.
Düşünceyle arası zaten hiçbir zaman hoş olmamış bu topraklarda, düşünceyi ve onu ciimleştiren entelektüeli terörize ederek etkisizleştirmeyi amaçlayan, doğrudan doğruya vatan hainliği ile damgalayacak kadar pervasızlaşan bir zihniyet iyice egemenliği... tümünü göster
Non Serviam şu anda kitap okumuyor.