On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanımaya çalışır. Kars’ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler, dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, intihar eden ve türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar, dedikodular, söylentiler, Karpalas Oteli ve sahibi Turgut Bey ile kızları İpek ve Kadife ve Ka için bir aşk ve mutluluk vaadi vardır.
'O ne bir ideolog, ne bir siyasetçi, ne de bir gazeteci.
Orhan Pamuk büyük bir romancı.'
New York Times
On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanıma... tümünü göster
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkındaki bütün düşüncelerinizin derinden etkilendiğini ve kitabın rengârenk dünyasından hiç ayrılmak istemediğinizi göreceksiniz. 1975’te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun’un hikâyesi; hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak. Ülkemizde ve dünyada milyonlarca okurun sevgi ve hayranlığını kazanmış olan, kitapları elli sekiz dile çevrilen ve her yeni romanı büyük bir merakla bütün dünyada beklenen Pamuk, okurlarına unutulmaz rüyalar gibi, akıllardan hiç çıkmayacak sarsıcı bir hikâye anlatıyor.
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, ... tümünü göster
Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya kadar, her yıl düzenli olarak göç eden leyleklerin bu özelliğinden yararlanan uluslararası bir şebekenin faaliyetlerini anlatıyor. Grangénin korku labirentinin bir yanında dünyanın en sıkı denetlenen elmas madenlerinden yapılan kaçakçılık, diğer yanında da kalpleri çalınmış cesetler duruyor. Leyleklerin Uçuşunda okuyucu, adrenalin hapı yutmuş gibi, kitabın ilk sayfalarda tutulduğu heyecan fırtınasından, sonuna kadar kurtulamıyor.
Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya ... tümünü göster
J. C. Grangé yine işbaşında. 2003 yılında çıkardığı romanı ''Kurtlar İmparatorluğu''yla hem dünyada hem de ülkemizde ününe ün katan Grange yeni kitabıyla Türkçe’de. Yine kanlı, yine delice, yine korkutucu bir roman var karşımızda: ''Siyah Kan''.Yazarın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı kitap serbest dalış şampiyonu bir katil ile eski paparazzi, kötülük fikrine ve kaynağına takıntılı bir gazeteciyi karşı karşıya getiriyor. Katil hapiste… Ama daha önce Kamboçya, Tayland, Malezya’da kan dökmüş. Kadınların kanı… Gazetecinin onunla temasa geçmek için oynadığı oyun romanın temelini oluşturuyor. Ama katil bu yemi bir süre sonra yutmuyor. İşte gerçek heyecan da orada başlıyor. Kim av, kim avcı, birbirine karışıyor. Grangé hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak bir roman ''Siyah Kan''. Paris’ten Asya’ya doğru deliliğin sınırında bir yolculuk… Dört yüz küsur sayfalık gerilimli bir kâbus… Çok çekici… Yazarın ustalığı kendini bir kez daha çarpıcı bir şekilde gösteriyor. ''Siyah Kan''ı okurken kötülüğün ve kötülerin dünyasına doğru nefes nefese bir koşu tutturduğunuzu fark ediyorsunuz. Bu çılgınca koşuya karşı koymak imkansız!
J. C. Grangé yine işbaşında. 2003 yılında çıkardığı romanı ''Kurtlar İmparatorluğu''yla hem dünyada hem de ülkemizde ününe ün katan Grange yeni kitabıyla Türkçe’de. Yine kanlı, yine delice, yine korkutucu bir roman var karşımızda:... tümünü göster
J. C. Grangé yine işbaşında. 2003 yılında çıkardığı romanı ''Kurtlar İmparatorluğu''yla hem dünyada hem de ülkemizde ününe ün katan Grange yeni kitabıyla Türkçe’de. Yine kanlı, yine delice, yine korkutucu bir roman var karşımızda: ''Siyah Kan''.Yazarın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı kitap serbest dalış şampiyonu bir katil ile eski paparazzi, kötülük fikrine ve kaynağına takıntılı bir gazeteciyi karşı karşıya getiriyor. Katil hapiste… Ama daha önce Kamboçya, Tayland, Malezya’da kan dökmüş. Kadınların kanı… Gazetecinin onunla temasa geçmek için oynadığı oyun romanın temelini oluşturuyor. Ama katil bu yemi bir süre sonra yutmuyor. İşte gerçek heyecan da orada başlıyor. Kim av, kim avcı, birbirine karışıyor. Grangé hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak bir roman ''Siyah Kan''. Paris’ten Asya’ya doğru deliliğin sınırında bir yolculuk… Dört yüz küsur sayfalık gerilimli bir kâbus… Çok çekici… Yazarın ustalığı kendini bir kez daha çarpıcı bir şekilde gösteriyor. ''Siyah Kan''ı okurken kötülüğün ve kötülerin dünyasına doğru nefes nefese bir koşu tutturduğunuzu fark ediyorsunuz. Bu çılgınca koşuya karşı koymak imkansız!
J. C. Grangé yine işbaşında. 2003 yılında çıkardığı romanı ''Kurtlar İmparatorluğu''yla hem dünyada hem de ülkemizde ününe ün katan Grange yeni kitabıyla Türkçe’de. Yine kanlı, yine delice, yine korkutucu bir roman var karşımızda:... tümünü göster
Grangé, farklı bir bakış açısıyla kaleme aldığı Kötülüğün Kaynağı üst başlıklı üçlemesinin ikinci kitabı şeytan Yemininde soluk soluğa okunan şeytani bir kara kitap yazdı.Polisiye gerilim gibi başlasa da insanın tüylerini ürperten metafizik unsurlar romanda öylesine güzel harmanlanmış ki tüm insanlığın ortak sorgulamaları olan iyilik, kötülük, şeytan, inanç, satanizm, din, arkadaşlık ve ölüm konularındaki zayıflıklarımız öylesine ince yerlerinden yakalanmış ki soluksuz bir okuma vaat ediyor.Ölüm yolundan geri dönmeyi başaranlar deneyimlerinde hep aynı verileri anlatırlar. Uzun karanlık bir yol ve ucunda görünen parlak bir ışık.Ya o yolun sonunda parlak bir ışık yoksa?..Öldükten sonra geri dönenler hep iyilikleri mi beraberlerinde getirirler?..Ölüme Yakın Deneyim diğer taraftan dünyaya neler taşır?..Arafa yapılan yolculuktan herkes eskisi gibi mi döner?..Araf yolcularını dünyaya kim, hangi şartla yolcu eder?..Grangé nefes kesen sayfaların arasına metafizik ürpertilerin yanı sıra entomolojiyi, tıbbi, farmakolojiyi, böcekbilimi, kısaca bilimi yerleştirmekle, gerilim kadar gerçeklik ve mantık dengesinde de mükemmeli yakalamış.
Grangé, farklı bir bakış açısıyla kaleme aldığı Kötülüğün Kaynağı üst başlıklı üçlemesinin ikinci kitabı şeytan Yemininde soluk soluğa okunan şeytani bir kara kitap yazdı.Polisiye gerilim gibi başlasa da insanın tüylerini ürperten metafizik unsurlar ... tümünü göster
Sinister şu anda kitap okumuyor.