Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya kadar, her yıl düzenli olarak göç eden leyleklerin bu özelliğinden yararlanan uluslararası bir şebekenin faaliyetlerini anlatıyor. Grangénin korku labirentinin bir yanında dünyanın en sıkı denetlenen elmas madenlerinden yapılan kaçakçılık, diğer yanında da kalpleri çalınmış cesetler duruyor. Leyleklerin Uçuşunda okuyucu, adrenalin hapı yutmuş gibi, kitabın ilk sayfalarda tutulduğu heyecan fırtınasından, sonuna kadar kurtulamıyor.
Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya kadar, her yıl düzenli olarak göç eden leyleklerin bu özelliğinden yararlanan uluslararası bir şebekenin faaliyetlerini anlatıyor. Grangénin korku labirentinin bir yanında dünyanın en sıkı denetlenen elmas madenlerinden yapılan kaçakçılık, diğer yanında da kalpleri çalınmış cesetler duruyor. Leyleklerin Uçuşunda okuyucu, adrenalin hapı yutmuş gibi, kitabın ilk sayfalarda tutulduğu heyecan fırtınasından, sonuna kadar kurtulamıyor.
Ne zaman polisiye tavsiyesi istesem karşıma çıkıyordu Grange. Mutlaka okunması gerektiğinden bahsediliyordu. Leyleklerin Uçuşu da zevkine güvendiğim bi ablam tarafından “okuduğum en iyi Grange romanı” diye etiketlenince başlamaktan başka çarem kalmadı. İyi ki de başlamışım.
İlk 30 sayfası “bu ne ya? nasıl sıradan bir polisiye bu” dedikten sonra, tam da bırakmak üzereyken 30. sayfada başlayan sır perdesiyle kendinizden geçiyorsunuz. Antioche‘nin bulduğu bazı detaylar sizi bir anda kitaba çekiyor ve kalan sayfaları okumamak için zor tutuyorsunuz kendinizi.
Grange bence müthiş bir iş çıkarmış. Hem iyi bir coğrafya bilgisi hem de leyleklerle ilgili verdiği detaylarla, üstüne de kurduğu güzel bir kurguyla sürükleyiciliği son sayfasına kadar bitmeyen bir roman Leyleklerin Uçuşu. Şu zamana kadar okuduğum polisiye romanlar içinde de en iyilerden belki de.
Acayip hoşuma gitti benim. Okunması için de bol bol tavsiye ederim sağda solda. Hâlâ tanışmayanlar varsa, Grane okuyorum ben diyip de Leyleklerin Uçuşu’nu eline almayan varsa çok şey kaybediyor. Polisiye, gizem ve gerilim çok iyi harmanlanmış. Hikaye hep ayakta ve gereksiz yan hikayelerle desteklenmeden yerinde olaylarla okuyucuyu sıkmıyor, aksine, kan ve vahşeti bir nebze (sağlam bir nebze) kullanıp seyirciyi yerine çeviliyor. Anlattığı olayla da son darbeyi indiriyor finalde. Mutlaka okuyun. 10/10
Dipnot: Tess’den iyisini tanımam diyenler henüz Grange ile tanışmamışlardır. Tess okuduktan sonra Grange’ın romanları çok kaliteli geliyor insanın gözüne. Hiç Grange okumadıysanız bir şans verin derim…
Kitap genel anlamda sürükleyici, fakat bazı noktalarda yeter artık geç buraları gibisinden bir sıkıntı içine sokmuyor değil. Bazı bölümler gereksiz uzatılmış, fakat her an bir hareketlilik ortaya çıkabiliyor, bu açıdan sıkılsanız da sonuna kadar okuyunca genel bakışla olumlu not verebileceğiniz bir kitap.
Kesinlikle çok iyi kurgulanmış bir polisiye ve gerilim romanıydı, tavsiye ederim herkese okudukça şaşıracaksınız,...
Meraktan elinizden düşmeyecek bir kitap.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Başarılı bir şeçim olmuş. Müthiş bir kurgu, bazı yerlerde vahşeti çok abartmış(yazarın psikolojik rahatsızlığı olduğunu bile düşündüm.) Ama polisiye severlerin seveceği bir kitap.
Ben çok beğenmedim ama Kuşlarla elmas taşınması çok özgün bir konu olmuş. Ama o bile kurtaramadı.
bir grange klasiği satır aralarında ki vurdular bir sonra ki sayfayı merakla çevirmeye yetecek kadar aksiyon ,uluslar arası bir şebeke ve şaşmaz bir doğal olayın suça iştiraki. Grange uslubundan ve çift kişilikli geçmişini unutmuş geçmişiyle çelişik ana karakter modelini bu kitapta da es geçmemiş okuyun okutun
Grange ı çok severim ama bu kitabı okurken çok ama çok sıkıldım kitabın tek dikkat çeken tarafı leyleklerin göçlerinin böyle bir işte kullanılmış olması.
"siyah kan" ve "kızıl nehirlerden" sonra okuduğum 3. grange kitabıydı.bu okuduklarım arasında sıralama yapmam gerekirse ilk sıra "kızıl nehirler" e gider ikinci sıra "leyleklerin uçuşu"na üçüncü de belli zaten...
aslında bu kştabın kurgusu kesinlikle diğerokuduğum iki kitabın kurgusundan daha iyiydi.ama belki benim daha önce okuduğum polisiye romanlardan sonra oluşan bir tecrübeden(!) son 50 sayfa hariç herşeyi hemen hemen tahmin ettim.bundan dolayı bazı yerlerde antioche nin önüne geçip "hadi biraz daha hızlı" "nasıl anlamazsın" nidaları eşliğinde kitabı okudum.o yüzden bende kızıl nehirlerdeki şoku yaşatmadı.
yazar polisiye nin yanında başkarakterin gezdiği yerlerdeki sosyal yaşantıyı anlatması gerçekten güzel olmuş.çeşitli ülkelerdeki insanları çingenelere bakış açısı olsun .afrikalı siyahi lerin nasıl istismar edildikleri olsun.
son olarak benim tahminlerim yüzünden bir çok yerinde sıkılmam dışında gerçekten polisiye adına muazzam bir kitap
Ciltsiz, Ana Basın Yayın , 302 sayfa
Mayıs2002 tarihinde, Doğan Yayıncılık tarafından yayınlandı