Sonsuz Objektif

Profil Resmi
17 takip ettiği ve 18 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Sonsuz Objektif kütüphanesine ekledi.
Film Okulunda Öğrendiğim 101 Şey

Bir film çekmenin tüm süreçlerine dair 101 temel ders;

Senaryo yazımı
Ön hazırlık
Kamera ve lens kullanımı
Ses ve Işık
Mekân seçimi
Oyuncu seçimi ve provalar
Diyalog
Montajın incelikleri
Televizyon ve sahne yapımları
Çekim planı
Telif hakları ve diğer hukuki süreçler… ve çok daha fazlası.

Film okulu öğrencilerine, senaryo yazarlarına, yönetmenlere ve sinema sanatı ve zanaatına derin bir ilgi duyan herkese beyaz perdenin en incelikli bilgileri.

Film okulu mezunlarının öğrendiği pek çok şey bu 202 sayfada!

Bir film çekmenin tüm süreçlerine dair 101 temel ders;

Senaryo yazımı
Ön hazırlık
Kamera ve lens kullanımı
Ses ve Işık
Mekân seçimi
Oyuncu seçimi ve provalar
Diyalog
Montajın incelikleri
Televizyon ve sahne yapımları
Çekim planı
Telif ha... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Profil Resmi
Sonsuz Objektif kütüphanesine ekledi.
Oyuncu Benlik

Metropol kültürünün damgasını vurduğu küreselleşen dünyada, "Ben kimim?" sorusunun cevabını bireysel sınırlarımız içerisinde aramak ve bulmak imkansız hale gelmiş durumda. Öteki, bir ayna işlevi görerek benliklerimizi anlamamızda bize yardımcı oluyor. Peki bu ortak deneyimlerin sosyal ve yapısal dinamiklerle ilişkisi nedir?

Oyuncu Benlik, toplumsal hareketler ve kolektif kimlikler üzerine yazdıklarıyla tanınan Alberto Meluccinin çığır açan yeni çalışması. Meluccinin fenomenolojik yaklaşımı, benliği oldukça öznel ve kişisel deneyimlerin bir alanı olarak ele alıyor. Bu şekilde, görünür kolektif süreçler ve bireysel günlük deneyimin sınırında giderek daha çok önem kazanan anlam arayışını keşfediyor; sosyolojik ve klinik uygulamalarından yararlanarak bu ikisi arasında oldukça özgün bir bağlantı kuruyor.

Melucci, öznellik, samimiyet ve hem psikolojik hem de sosyo-kültürel bir varlık olan benlik hakkındaki soruları bu çalışmasında özellikle karşılıklı küresel bağımlılık ve dünyevi sınırlılıklar bağlamında derinlemesine inceliyor.

Metropol kültürünün damgasını vurduğu küreselleşen dünyada, "Ben kimim?" sorusunun cevabını bireysel sınırlarımız içerisinde aramak ve bulmak imkansız hale gelmiş durumda. Öteki, bir ayna işlevi görerek benliklerimizi anlamamızda bize yardı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Profil Resmi
Sonsuz Objektif şu an okuyor.
Sanatın Öyküsü

Sanatın Öyküsü bugüne kadar yayımlanmış sanat kitapları arasındake en tanınmış olanlarından biridir. Bilinen ilk mağara resimlerinden, günümüzün deneysel sanatlarına kadar uzanan geniş bir dönemi ele alan önemli bir başlangıç kitabı olarak, yayınlandığı günden beri rakipsizdir. Profesör Gombrich, sanat alanındaki derin bilgisini, anlattığı sanat çalışmalarına duyduğu sevgi ile birleştirip iletebilen gerçek bir usta olarak kabul edilmiştir. Sanatın Öyküsü, dünya çapında kazandığı büyük başarı, yazımındaki yalınlığa ve açıklığa dayanır. Yazar amacını, daha iddialı çalışmaların sayfalarını dolduran çok sayıdaki isim, dönem ve üslubu kolay anlaşılır bir şekilde düzenlemek olarak tanımlar.

Sanatın Öyküsü bugüne kadar yayımlanmış sanat kitapları arasındake en tanınmış olanlarından biridir. Bilinen ilk mağara resimlerinden, günümüzün deneysel sanatlarına kadar uzanan geniş bir dönemi ele alan önemli bir başlangıç kitabı olarak, yayınland... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Profil Resmi
Sonsuz Objektif şu an okuyor.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl
Profil Resmi
Sonsuz Objektif okumuş.
Çocukluğun Soğuk Geceleri

Tezer Özlünün bu ilk romanı, yaşamın yalnızca başlangıcını oluşturmakla kalmayan, sürekli dönülen, belki de hiç çıkılamayan çocukluğu yansıtıyor. Yetişkinlerin, tıpkı çocukluğa olduğu gibi, farklılığa da aman vermeyen dünyasına karşı yazar anıların çıplak gerçekliğine sığınıyor. Tezer Özlü, Türk edebiyatının nostaljik prensesi. TADIMLIKİlkbaharla birlikte ılık havalar başladığında uzun yürüyüşlere çıkıyorum. Bazı günler Günk de olmuyor. Bulvardaki tramvay rayları sökülmeye, ağaçlar kesilmeye başlanıyor. Yollar genişletilecek. Toz, toprak ve çamurlar içindeki çukurlardan geçiyorum. Henüz yıkılmasına başlanmamış, havuzlu Saraçhane Parkından iniyor, Aksaraya doğru yürüyorum. Bulvarın sol kıyısında yükselen apartmanları seviyorum. (Geniş bir bulvarda oturabilme tutkum var. Evimizin önünde yol olmayışı beni üzüyor. Bulvarlarda oturabilenleri kıskanıyorum. Şimdilerde kimseyi ve hiçbir bulvarı, hiçbir evi kıskanmıyorum. Her yerde kalabilirim. Ama o bizim, önünü gecekonduların kapattığı evimizde bir gece bile oturamam. Hiç düşündünüz mü? Ölen bir insanı gerçekten bir kez daha görebilir misiniz? Ölen bir okula gidebilir misiniz? Ölen bir evde uyuyabilir misiniz? O yıllar öldü. O yılları bize öldürecek biçimde yaşattılar.) Yenikapıda henüz birkaç çayevi var. Sahil çakıl taşlarıyla dolu. Tren yolunun altından geçilince, odun depoları sahil boyunca dizili. Denize yakın bir yerde, taşlara oturuyorum. Önümde uzayan, gri mavi Marmara Denizine uzun süre bakıyorum. İçimdeki kıpırdanışları dinliyorum. Bir şeylere açılmak, bir yerlere koşmak, dünyayı kavramak istiyorum. Dünyanın bize yaşatılandan, öğretilenden daha başka olduğunu seziyorum. Oysa o yıllarda bu kaygılara çözüm getirecek hiçbir olgu yok. Yönetime karşı bir direniş başlamış. Soygundan, antidemokratik eylemlerden söz ediliyor... Ama yaygın olan yalnız varoluşçuluk. Marmaranın gri mavi boşluğuyla bağdaşan varoluşçuluk. Odun depolarının yanından, tren istasyonunun altından geçiyorum. Ayakkabılarımın altında taşınması güç çamurlar birikiyor. Eve dönmek istemiyorum. Kentin uğultuyla yaklaşan akşamında herhangi bir yerde olmak istiyorum. Ama kararan gökyüzüyle birlikte, evin sönük ışıklarına, gerilimli, rahatsız havasına dönmek zorundayım. Cumartesileri kabarık, kolalı jüponlar giyip, kentin yeni oluşan, daha zengin mahallelerindeki lokallere dans etmeye gidiyoruz. Buralarda küçük masa başlarında birkaç içki içerek oturuyoruz. Orkestrada ya da plaklarda günün moda şarkıları çalınıyor. Romantik İtalyan şarkılarını çok seviyoruz. Taşra düğünlerinin teneke havasını anımsatan, ama garip bir duyarlık var bu şarkılarda. Günk, hafta sonları bize gelmiyor. La lune es o es şarkılarıyla dans etmiyor. O hafta sonlarını da Dostoyevski, Turgenyef, ya da Çehovun dünyasında geçirmeyi yeğliyor. Oysa bizim artık sevgililerimiz var. Delikanlılar. Pantolonları, ayakkabıları şık, yeni yeni çıkan sakallarını tıraş eden, kokular süren, Avrupa kazaklar giyen sevgililerimiz var. Onlar çamur yığınları içinde değil, Nişantaş, Şişli, Topağacı gibi zengin semtlerde, büyük görkemli apartmanlarda oturuyorlar.

Tezer Özlünün bu ilk romanı, yaşamın yalnızca başlangıcını oluşturmakla kalmayan, sürekli dönülen, belki de hiç çıkılamayan çocukluğu yansıtıyor. Yetişkinlerin, tıpkı çocukluğa olduğu gibi, farklılığa da aman vermeyen dünyasına karşı yazar anıların ç... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
Sonsuz Objektif bir gruba katıldı.
Kitap Ağacı

http://www.kitapagaciyiz.com/

[email protected]
www.instagram.com/kitapagaci
www.twitter.com/kitapagaci_
www.facebook.com/kitapagaci355
http://www.youtube.com/channel/UCCxlIL8wsD0gcOrCAwUf_zQ?feature=watch

http://www.kitapagaciyiz.com/

[email protected]
www.instagram.com/kitapagaci
www.twitter.com/kitapagaci_
www.facebook.com/kitapagaci355
http://www.youtube.com/channel/UCCxlIL8wsD0gcOrCAwUf_zQ?feature=watch

11 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

Sonsuz Objektif şu an ne okuyor?

Sanatın Öyküsü

%0

Yeşilçam'da Öteki Olmak

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.