Taner

Profil Resmi
1 takip ettiği ve 8 takip edeni var. 2 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Taner okumuş.
Cinler (Cilt 2)

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Cinleri Sibirya sürgününden (1870-1872 yılları arası) döndükten sonraki dönemde ortaya çıkartmıştır. Dostoyevski, Cinlerde 19.yüzyılın ikinci yarısında sosyalizm, ateizm, nihilizm gibi ideolojilerle beraber, Batı düşünce sisteminin Rusya ve Rus insanı üzerindeki etkilerini ele alır ve eleştirir. Hiç kuşkusuz bugüne kadar yazılmış en iyi siyasi roman olan Cinler, Albert Camus tarafından tiyatroya da uyarlanmıştır.

Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Cinleri Sibirya sürgününden (1870-1872 yılları arası) döndükten sonraki dönemde ortaya çıkartmıştır. Dostoyevski, Cinlerde 19.yüzyılın ikinci yarısında sosyalizm, ateizm, nihilizm gibi ideolojilerle beraber, Batı düşünc... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
Taner okumuş.
Başkasının Karısı

Ruhsal çözümleme, ünlü Rus yazarı Dosteyevskiin hemen hemen tüm yapıtlarının ana eksenini oluşturur. Başkasının Karısı, Dosteyevskinin Kıskançlık üzerine kurduğu ve onun, ruhsal çözümlemenin ustası olduğunu kanıtlayan uzun öykülerinden biridir. Dostoyevski, kitabın ikinci uzun öyküsü olan Dürüst Hırsızda ise bir terziyle bir hırsızın insani dramını aktarıyor.

Ruhsal çözümleme, ünlü Rus yazarı Dosteyevskiin hemen hemen tüm yapıtlarının ana eksenini oluşturur. Başkasının Karısı, Dosteyevskinin Kıskançlık üzerine kurduğu ve onun, ruhsal çözümlemenin ustası olduğunu kanıtlayan uzun öykülerinden biridir. Dosto... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
Taner okumuş.
Beyaz Geceler

Beyaz Geceler Dostoyevski’nin en hafif, en saf, en lirik kitabıdır. Saflık kelimesiyle karmaşık ve karışık olmayan bir şeyi kastediyorum. Kitap sözü de okuyucuyu yanıltmasın: Dostoyevski Beyaz Geceler’i bir gazetede yayımlanacak basit ve çoşkulu bir hikâye olarak tasarlamıştı. Hikâye saflık ve yalınlığını, kahramanlarının hep aynı kumaştan ve renkten yapılmasından alır. Onlara, dile getirdikleri sözlere hemen inanırız. Bir şeye inanan, sonra aynı güçle tam tersine inanan tipik Dostoyevski kahramanları yok bu kitapta. Bu bakımdan Beyaz Geceler Dostoyevski’nin en özel, en ayrıksı kitabı. Burada bizi etkileyen şey kitabın ve kahramanlarının bu saflığından gelen hafiflik, bir çeşit çocuksu dürüstlük ve bizi yormayan melodramlardan alabileceğimiz bir mutluluk duygusu.

Beyaz Geceler Dostoyevski’nin en hafif, en saf, en lirik kitabıdır. Saflık kelimesiyle karmaşık ve karışık olmayan bir şeyi kastediyorum. Kitap sözü de okuyucuyu yanıltmasın: Dostoyevski Beyaz Geceler’i bir gazetede yayımlanacak basit ve çoşkulu bir ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
Taner okumuş.
Ezilenler

1861'de yayımlanan Ezilenler eleştirmenlerin sert tepkileriyle karşılaştı, ancak geniş bir okuyucu kitlesi tarafından beğeniyle okundu. Daha sonra yazdığı Suç ve Ceza, Ecinniler, Karamazov Kardeşler adlı romanlarıyla dünya edebiyatının dâhi yazarları arasında ilk sıralarda yer aldı.

1861'de yayımlanan Ezilenler eleştirmenlerin sert tepkileriyle karşılaştı, ancak geniş bir okuyucu kitlesi tarafından beğeniyle okundu. Daha sonra yazdığı Suç ve Ceza, Ecinniler, Karamazov Kardeşler adlı romanlarıyla dünya edebiyatının dâhi yaza... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
Taner okumuş.
Kumarbaz

Dostoyevski vicdansız yayıncısı Stellovskiyle yaptığı sözleşme gereği Kumarbazı bir ay içerisinde bitirmek zorundadır. Aksi halde gelecekteki tüm romanlarının yayın hakkını elden çıkarmış olacaktır. Acelesi yüzünden romanı kendi eliyle yazamaz ve yanına daha sonra evleneceği Anna Grigoryevnayı alır.Kumarbaz, yirmi beş günde bitirilmiş olsa da tüm yaşama yayılmış bir deneyimin, Dostoyevskinin kendi kumar tutkusunun ürünüdür. Stellvski, Dostoyevskzerinde oluşturduğu kâbusla bir taraftan Dostoyevskiyi, daha sonra evleneceği Annayla kendi kendini keşfettiği bir yolculuğa çıkarır, diğer taraftan edebiyat tarihine ölümsüz bir eser kazandırmış olur

******

Her yerde ve her şeyde uçlarda gezdim; yaşamım boyunca çizgiyi hep aştım.Fyodor Dostoyevski

************

Dünya romancılığının zirvesindeki birkaç isimden biri olan Dostoyevskinin Kumarbaz isimli romanının diğer eserlerinden farklı bir yeri vardır. 44. yaşına, karısını ve kardeşini kaybederek giren ünlü yazar, aynı yılı, yazdığı romanlar dışlanmış, çıkardığı dergi batmış olarak karşıladı. Özel yaşamındaki felaketlere, borçlar da eklenince, bir yayıncıdan aldığı avansla Avrupaya kaçtı. Baştanberi zaafı olduğu kumara, Avrupada daha çok kapıldı ve bunun sonucunda tüm parasını, değerli eşyalarını kaybetti, giysilerini bile rehin bırakmak zorunda kaldı. Usta yazarın Kumarbaz romanı işte bu olayların ardından döndüğü Rusyada yazdığı ilk romandır. Dostoyevski bu romanında kendini anlatır ve yaşamın en gerçek dramlarından birinin tahlilini yapar. Denilebilir ki, kumar hastalığının korkunçluğunu hiçbir yazar, onun kadar iyi anlatamamıştır. Daha sonra kendisini terk edecek sevgilisi ve kumarın yaşantısında yol açtığı tahribatın anlatıldığı bu romanda, oyun tutkusuna karşı tüm iradesini kullandığı halde kurtulamayan bir insanın, bu nedenle nasıl tüm ahlak kurallarını çiğnediğini ibretle okuyacaksınız.

************

Oyun salonuna girince -hayatımda ilk kez bir oyun salonuna giriyordum- oynamakla oynamamak arasında bir süre bocaladım kaldım. Salon tıklım tıklım doluydu. Ancak eğer böyle bir kalabalıkla karşılaşmasay-dım öyle sanıyorum ki, oyuna falan başlamadan çekip giderdim. Ne yalan söyleyeyim, kalbim küt küt atıyor, o soğukkanlılığımın yerinde yeller esiyordu. Uzun bir süredir kafama koymuştum; geldiğim gibi bu Roulettenburgdan çıkıp gitmeyecektim. Hayatımda köklü ve kesin bir değişiklik o-lacaktı. Evet, böyle olması lazımdı ve olmalıydı da!

************

Dostoyevskinin ünü ve etkisi dünyaca büyük romanlarından kaynaklanır; ancak yazar, uzun öykülerinde de insan ruhunun dehlizlerine dalmış; hayal ve fantezilerinin dünyasında, hayatın gerçeğinden kopuk yaşayan insanların yalnızlıklarına, hayata ‘tutunma çabalarına okurunu yürekten yakalayan sağlam yapılı anlatılarla pencereler aralamıştır. Bitmeyen kumar tutkusunun girdabında zaman zaman debelenmiş olan Dostoyevskinin bu metni, bir içe bakış çabası olduğu kadar, rulet masası çevresine adeta mıhlanmış soylulara, onların çürümüş ilişkilerine yönelik alaycı bir eleştiri özelliği de taşıyor.Kumarbaz: Kumarın girdabında.

************

Aleksey İvanoviç, bir Rus aristokrat ailesinin yanında öğret-menlik yapmaktadır. Aile için bir öğretmenden daha fazlası, neredeyse aileden birisi olmuştur.Bu ailenin kızı Polinaya olan aşkı ise, gittikçe daha fazla art-maktadır.Ailenin maddi durumu iyi değildir, büyük bir mal varlığına halanın ölüm haberi, bugünden yarına büyük bir heyecanla beklenmektedir. Ama ne var ki, ümitle beklenen ölüm haberi yerine halanın kendisi çıkagelir. Hem de canlı kanlı olarak.Bu unutulmaz hikaye, adından da anlaşıldığı gibi bir kumarbazın hikayesi... Belki de bir kumarbazdan çok, kumar tutkusunun ne olduğunu, nasıl bu kadar vazgeçilmez olabildiğini, insanın hayatına neler katıp, neleri götürdüğünü anlatıyor.Kendisi de hayatının bir döneminde kumar oynamış olan Dostoyevski, bu romanı yazarken kendi anılarından, kumarhanelerde yaşadığı bin bir çeşit olaydan faydalanmış. Alexsey İvanoviçin büyük aşkı Polinaya ise, büyük romancının kısa süren ve acı biten aşkı Apollinariya Suslova model olmuş...

************

11 Kasım 1821 yılında Moskovada doğdu. Petersburg Askeri Lisesini bitirdi. İlk Rus toplumsal romanı sayılan İnsancıkları 1846da, yirmibeş yaşındayken yazdı. Ardından, birinci romanı kadar övgü almayan Öteki ve Ev sahibesini yazdı. Politikayla ilgilenmeye başladığı yıllarda, güvenlik güçleri tarafındandevleti yıkmaya çalıştığı suçlamasıyla tutuklandı. İdamından son anda vazgeçilen yazar, Sibiryada dört yıl ağır hapse ve askerliğe mahkum edildi. İçindebulunduğu zor koşullar, geçirdiği sara krizlerinin artmasına yol açtı. Hastalığının etkisi pek çok eserine yansıdı. 1857 yılında dul ve veremli bir kadın ile evlendi Petersburg şehrine döndükten sonra, hapis ve sürgün hayatında yaşadıklarını Ölüler Evinden Anılar adlı romanına yansıttı. Bunu Ezilenler izledi. 1863 yılında karısını ve erkek kardeşini kaybeden yazar, eli açıklığından ve kumar tutkusundan dolayı borç içinde yüzmekteydi.

************

Dostoyevskinin kendi kumar tutkusu ile tutkulu bir aşkını dramlaştırarak bir hamlede yazdığı bu romanı Ergin Altay çevirisiyle sunuyoruz.Dostoyevski yayıncısı ile yaptığı bir kontrat yüzünden Kumarbazı yirmi beş günde yazdı. Acelesi yüzünden romanı kendi eliyle yazmayan Dostoyevski, bir stenograf tutmuş; Anna Grigoryevna adlı bu genç kadınla daha sonra evlenmişti.

******

Dostoyevski vicdansız yayıncısı Stellovskiyle yaptığı sözleşme gereği Kumarbazı bir ay içerisinde bitirmek zorundadır. Aksi halde gelecekteki tüm romanlarının yayın hakkını elden çıkarmış olacaktır. Acelesi yüzünden romanı kendi eliyle yazamaz ve yan... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
Taner okumuş.
Delikanlı

Ben, şu an yirmi bir yasında olan lise mezunu bir gencim. Soyadım Dolgorukiy diye bt- mim r. meşru babam Makar İvanov Dolgorukiy, Versilov ailesinin eski kölesiymiş. Aslında yoidan doğsam da: topfumun değer yargına göre babasızım ve soyum sopum he Dünyaya geliş hikâyem ise şöyle: Bundan •ıi iki yıi önce asıl babam derebeyi Versiiovvilâyetindeki çiftliğine geimiş. O sıralarda yirmi beş yaşındaymış. Öyle sanıyorum ki o zaman daha kişiliği tam oturmamış bir adammış. Çocukluğumdan beri beni hep şaşırtan.zaman bütün gefeceğim üzerinde büyük etkiler bırakan bu adamın, şimdi bile birçok şeyde benim için büsbütün çözülmemiş bir bitmece oluşu da meraka değer. Ama iyisi mi gelin de bunu daha sonra konuşalım; bu gibi şeyler öyle gelişigüzel anlatılamaz. Zaten bütün hatıra defterimi bu adam dolduracaktır.

******

Delikanlı yalnızlıktan ve dış dünyadan kopmaktan özel bir ruhsal kıvama ulaşan genç ve tipik bir Dostoyevski kahramanının hikâyesidir... Dostoyevskinin en büyük kitapları arasında hiç sayılmayan bu romanı ilginç yapan şey, tıpkı kahramanı gibi yazarının da bu sayfalarda büyük amaçlarla kendi akıl karışıklığı arasında bölünmüş gözükmesidir...Bütün bu karakterler, her ne kadar birbirinden farklı olsalar da, önemli bir ortaklığa sahiptir: Öncelikle, istisnasız her biri, yalnızdır -hayatı ve yaşadıkları çevreleri anladıkları için kendilerine yeten, kendi dünyalarına gömülü ve kendileriyle meşgul olarak yaşadıkları için başkalarına hep yabancı gözüyle bakan insanlardır. Onların gözünde diğer insanlar, ya kendilerini hükmü altına alma tehdidi taşıyan ya da kendilerine boyun eğecek yabancı birer güçtür sadece. Delikanlının genç Dolgorukiysi, bir Rothschild olma fikrini açıklayıp bu fikri gerçekleştirmek üzere yaptığı deneyleri anlatırken -bu deneyler ruhsal açıdan Raskolnikovunkilere çok benzer- onları yalnızlık ve güç kelimeleriyle nitelendirir. Tek başınalık, diğer insanlardan kopukluk, yalnızlık hali, insanlar arasındaki ilişkileri bir üstünlük/aşağılık mücadelesine dönüştürür.GEORG LUKÁCS

************

Dosteyvsi, insanın içi çatışkılarının, tinsel hesaplaşmanın romancısı olarak bilinir. Delikanlıdaysa kültür ve ideolojinin tindeki etkileriyle hesaplaşıp çağdaş insan olabilmenin kavgasını veriyor. İnsanlar belli bir kültür ve ideolojinin içine doğarlar, onunla koşullanırlar, ama böylece kurulan benlik, ilerleme alanında bir kuşatılmışlıktır. Oysa insan hep ilerlemek istiyor. İlerlemek, yükselmek, güçlenmek her insanın doğal ufku. Bu ufukta özgürleşebilek için kuşatılmışlığı kırmak gerek. İnsan erginliğin eşiğinde bu içi hesaplaşmayı yapmak zorunda. Bu bakımdan, delikanlı, her ulustan delikanlıların kimlik oluşturmasının kılavuzu. Bu önemli romanı Metin İlkinin Türkçesinden sunmakla gurur duyuyoruz.

************

Fyodor Mihayleviç Dostoyevski 30 Ekim 1821de doğdu. Orta sınıfa mensup bir ailenin çocuğuydu ve mutsuz bir çocukluk dönemi geçirdi; genç yaşta edebiyata yöneldi. delikanlı, Dostoyevskinin bütün büyük romanları gibi bir özgürlük savaşının öyküsüdür. Özgürlüğü parayla satın alma arzusundaki başkahraman Dolgurukiy, hayata biraz da ironiyle bakan, gittiği her yerde babasının olmadığını söyleyen biridir. Yaşadıkları onu yıldırmayacak, gün gelecek kölelik yaftasından yavaş yavaş sıyrılacak, Dostoyevskinin Delikanlısı olarak çıkacaktır karşımıza.
Ancak tükenmişsek artık, acı çekmek yetimizin sonuna değin acı çekmişsek ve yaşamın bütününü kor gibi yakan tek bir yara olarak duyumsuyorsak, eğer çaresizlik soluyorsak ve umutsuzluun ölümlerini, ölümşsek işte o zaman okumalıyız Dostoyevskiyi. Ancak tükenmişlikten ötürü yapayalnız kalmışsak ve yaşamafelce uğramışçasına bakıyorsak, o yaşamı artık vahşi, güzel acımasızlığıyla kavrayamıyorsak ve ondan artık hiçbir şey almak istemiyorsak, işte o zaman bu korkunç ve görkemli yazarın müziğine açığız demektir... Ancak o zaman onun korkutucu ve çoğu zaman da cehennemden farksız dünyasının olağanüstü anlamını yaşayabiliriz...

******

Ben, şu an yirmi bir yasında olan lise mezunu bir gencim. Soyadım Dolgorukiy diye bt- mim r. meşru babam Makar İvanov Dolgorukiy, Versilov ailesinin eski kölesiymiş. Aslında yoidan doğsam da: topfumun değer yargına göre babasızım ve soyum sopum ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 10 ay
Daha Fazla Göster

Taner şu an ne okuyor?

Taner şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (3 yazar)

Favori yazarı yok.