Berci Kristin Çöp Masalları, bir doğuş, bir kuruluş, bir türeyiş öyküsüdür. Kentin kıyısında, çöplükte, fabrika atıklarının ortasında doğan bir hayatın öyküsü. Kentin çöpünden, yabancı oldukları kültürün artıklarından, paslı tenekeden, kartondan, naylondan, muşambadan, plastikten, bir yandan da cenk hikâyeleri, maniler, tekerlemeler ve ağıtların dilinden yaratılmış gecekondunun masalı.İnsan, daima ilksel haliyle, başlangıcıyla kendini oluştururken vardır bu anlatı içinde. O yüzden mağara resimlerini andırır bu anlatım özelliği. O resimlerin yalın olduğu kadar sarp, plastik olduğu kadar da doğal estetiğine ulaşmış, bu özelliği modern edebiyatın ortamına çevirebilmiş bir yazarın başarısıdır. Yazarın kendisi ise asla belirmez bu metinlerde; uzakta, her şeye aynı mesafede, ama zaten tam da içinde bir yerdedir hep...Yunancadan Farsçaya, Almancadan Hollandacaya kadar pek çok dile aktarılan Berci Kristin Çöp Masalları, çevrildiği her dilde büyük heyecanla karşılanmıştır.
Berci Kristin Çöp Masalları, bir doğuş, bir kuruluş, bir türeyiş öyküsüdür. Kentin kıyısında, çöplükte, fabrika atıklarının ortasında doğan bir hayatın öyküsü. Kentin çöpünden, yabancı oldukları kültürün artıklarından, paslı tenekeden, kartondan, nay... tümünü göster
Gogol’un en ünlü öykülerinin yer aldığı bu kitap her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir klasik.
Gogol’un en ünlü öykülerinin yer aldığı bu kitap her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir klasik.
Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokovun Lolitası için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, beyaz ırktan dul bir erkeğin küçük su periciklerine tutkusunu anlatıyor.
Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokovun Lolitası için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, beyaz ırktan dul bir erkeğin küçük ... tümünü göster
"Harry kendi içinde bir 'insan' bulur, düşüncelerden, duygulardan, uygarlıktan, dizginlenmiş ve yüceltilmiş doğadan kurulup çatılmış bir dünyadır bu; ayrıca, bir 'kurt' bulur içinde, içgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan, yüceltilmiş, yontulmamış doğadan bir dünya bulur. Varlığının böyle açık seçik ikiye ayrılmasına, birbirine düşman iki yarıma bölünmesine karşın, yine de kurt ile insanın bazı mutlu anlarda birbirleriyle kardeş geçindiğini görür."
Uçarı bir "yaşam" insanı olmaya kalkışan katıksız bir "düşün" insanının, bu ikilemin gelgitleriyle oradan oraya savrulan yalnız bir ruhun, Bozkırkurdu'nun hikayesi. Aydın geçinenlerin, bildikleriyle büyüklenenleri, bilmediklerini küçümseyenlerin, bunu yaparken -bilinçli ya da bilinçsiz- yaşamı kaçıranların yüzüne inen bir tokat.
"Bozkırkurdu'nun, deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapıt olduğunu söylemeye gerek var mı? Bozkırkurdu, okumanın ne demek olduğunu uzun zamandır ilk kez hatırlattı bana." - Thomas Mann-
"Harry kendi içinde bir 'insan' bulur, düşüncelerden, duygulardan, uygarlıktan, dizginlenmiş ve yüceltilmiş doğadan kurulup çatılmış bir dünyadır bu; ayrıca, bir 'kurt' bulur içinde, içgüdülerden, vahşilikten, acımasızlıktan,... tümünü göster
Hermann Hesse edebiyat - roman Siddhartha varlıklı ve itibarlı Brehmen bir ailenin çocuğudur. Ailesi onun büyük bir bilge ve din adamı olmasını istemektedir. Fakat o ateşli bir hakikat arayıcısıdır; ondaki bilme ihtirası tüm öğretilerden şüphelenmesine ve bu yüzden baba evinden ayrılmasına sebep olur. Gençlik arkadaşı Govinda ile birlikte hakikati, Atmanı yani gerçek Beni aramaya başlarlar; Samana olmaya karar verirler ve asketizmi (münzevî hayatı) öğrenirler. Perhiz, oruç ve meditasyonla nefislerini terbiye ederler; ancak bu mutlulukları için yeterli değildir. Birkaç yıl sonra bu hayatı terk edip Gotama Buddha ile buluşurlar. Govinda, Buddhanın yanında karar kılar; Siddhartha, hakikati, gerçek Beni, aşkı ve hayatın anlamını aramaya devam eder. Hakikati, aşkı, hayatın sırrını ve anlamını arayanların mutlaka okuması gereken harikulade bir roman... Sadece bu romanında değil hemen bütün eserlerinde Batı tefekkürüyle mistik Hint hikmetini mezceden Hesse, Muhammed İkbalin hayranıdır. Hesse dünyanın on büyük romancısından biridir; mutlaka okunmalıdır, iyi okunmalıdır.
******
Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buda yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış, büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitaptan kat kat üstün bir ilaçtır... 20. yüzyılın en büyük romancılarından Henry Millera bu sözleri söyleten Siddhartha, 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Hermann Hessenin başyapıtıdır. I. Dünya Savaşını izleyen yıllarda, insanları kendi yaşamlarını kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca nerdeyse bir kutsal kitap gibi okunmuştur. Siddharthada, Budanın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. Bu kitapta, der, tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.
******
Hermann Hesse edebiyat - roman Siddhartha varlıklı ve itibarlı Brehmen bir ailenin çocuğudur. Ailesi onun büyük bir bilge ve din adamı olmasını istemektedir. Fakat o ateşli bir hakikat arayıcısıdır; ondaki bilme ihtirası tüm öğretilerden şüphelenmesi... tümünü göster