Sabırsız Yürek, özellikle düşsel ve tarihsel karakterler üstüne yazdığı yaşamöyküleriyle tanıdığımız Stefan Zweigın tek romanıdır. Freudun öğretisine derin bir ilgi duyan Zweigın bu psikolojik romanı, acıma duygusunun nelere yol açabileceğini, insanı nasıl çatışmadan çatışmaya sürükleyebileceğini anlatan bir başyapıttır. İki tür acıma duygusundan söz eder yazar: Birincisi, duygusal ve zayıf olanı, başka birinin yaşadığı felaketlerden kaynaklanan acı ve hüzünden olabildiğince çabuk kurtulmak için çırpınan bir yüreğin sabırsızlığıdır. Diğeri, tek gerçek acıma duygusu ise duygusal olmayan, ama yaratıcı olan, ne istediğini bilen; sabırla, gücü yettiğince, hatta gücünün bile ötesinde katlanmaya ve dayanmaya kararlı olunan acıma duygusudur. 20. yüzyılın kült kitaplarından biri olan Sabırsız Yürek, insanca duyguların savaşın dehşeti karşısında allak bullak oluşunun romanıdır.
Sabırsız Yürek, özellikle düşsel ve tarihsel karakterler üstüne yazdığı yaşamöyküleriyle tanıdığımız Stefan Zweigın tek romanıdır. Freudun öğretisine derin bir ilgi duyan Zweigın bu psikolojik romanı, acıma duygusunun nelere yol açabileceğini, insanı... tümünü göster
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...
Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. Uqueer as as clockwork orange. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da canlı anlamına gelen orang sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm.
Anthony Burgess
Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess anti-kahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu nadsatV... ve Stanley Kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir.
Anthony Burgess (1917-1993) İngiliz romancı, besteci, eleştirmen. 1959 yılında Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Lynnei'n geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Bu arada artık tanınan bir yazar olmuştu. 50'den fazla roman ve kitap yazdı.
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...
Cockney dili... tümünü göster
Romanlarında gerçekle efsaneyi ustaca birleştiren, insan doğasının en karanlık yanlarını gözler önüne sermeyi hedefleyen Nobel ödüllü yazar William Golding, bu kez ortaçağ dünyasına götürüyor bizleri. Başrahip Jocelin, sağlam temellerinden yoksun olan Meryem Ana Katedral Kilisesi'nin tepesine dev bir kule dikmeye karar vermiştir. Yapı ustası Roger Mason, karısı Rachel, kuleyi tamamlamak için gece gündüz çalışan işçiler, olup biteni hayretler içinde seyreden rahipler, katedralin temizlik işlerine bakan topal Pangall ve başrahibin bile kayıtsız kalamayacağı güzellikte bir kadın GoodyPangall, sonucu merakla beklemektedirler. Kule günden güne yükselmekte ama bu arada öngörülemeyen şeyler olmaktadır. Umudunu yitirmeyen Jocelin mucizenin gerçekleşeceği günü sabırsızlıkla beklemeye koyulur...
Romanlarında gerçekle efsaneyi ustaca birleştiren, insan doğasının en karanlık yanlarını gözler önüne sermeyi hedefleyen Nobel ödüllü yazar William Golding, bu kez ortaçağ dünyasına götürüyor bizleri. Başrahip Jocelin, sağlam temellerinden yoksun ola... tümünü göster