biraz hödüğümdür ama severim insanları değer veririm yani
biraz hödüğümdür ama severim insanları değer veririm yani
Hugo, aydınlanmacı hümanizmin geleneğinde, suç ile ceza ilişkisinin insansız bir mıntıkada tartışılmasının anlamsızlığına işaret eder gibidir. Onun kişisi, hayat ile ölüm arasındaki dar sınır çizgisinin üzerinde, geri dönülmez bir noktada durmaktadır. Önünde bütün yolların sonu vardır: İnfaz. Ve bu infazdan kurtulmanın tek ihtimali vardır: Toplum vicdanından ya da yargıçlardan umabileceği merhamet. Bir İdam Mahkûmunun Son Günü: Bir toplum, yaşatıcı olduğu kadar öldürücü de olabilir.
Hugo, aydınlanmacı hümanizmin geleneğinde, suç ile ceza ilişkisinin insansız bir mıntıkada tartışılmasının anlamsızlığına işaret eder gibidir. Onun kişisi, hayat ile ölüm arasındaki dar sınır çizgisinin üzerinde, geri dönülmez bir noktada durmaktadır... tümünü göster
Kadından Kentler, Murathan Munganın 16 kentte geçen 16 hikâyeden oluşan yeni kitabı.Alsancak İskelesi, overlok, asker bavulu, Nurhayat, Adana Seyhan Oteli, dansöz kıyafeti, Emine, burma bilezik, Maşatlık, tahta basamaklar, Sevgi, boşanmak, beyaz şarap, eski Mudanya yolu, Esme, Rumlardan kalma ev, tütün ilacı, çinko kevgir, taşlığa vuran ay, Şengül, Yeşilırmak, çay bahçesi, Yetiştirme Yurdu, Nihal, Ankara İl Radyosu, Cebeci, Goralı Sandviç, Tansel Plak, Nazan, Sinop Kalesi, kuğu biblo, çeyiz, Yıldız, Kanat Turizm, mola yeri, Çanakkaleli Perihan, Meltem, Cacabey Camii, ilk tayin, saat kulesi, rüzgârgülü, Tülay, Erzurum dağları da kar ile boran, Yakutiye Medresesi, iki bavul, Fotoğrafçı Aram, Suna, Diyarbakır surları, terörle mücadele, Küçe Sofrası, Hâkimehanım, Aslı, Lüks Terzi, Foto Zafer, Taş Sinema, Nebahat Abla, sundurma, elma-armut kuruları, zehir sağmak, Asiye, Pozcu Mahallesi, sabahın beşi, yazlık bahçe, Zozan, Esenler Otogarı.
Kadından Kentler, Murathan Munganın 16 kentte geçen 16 hikâyeden oluşan yeni kitabı.Alsancak İskelesi, overlok, asker bavulu, Nurhayat, Adana Seyhan Oteli, dansöz kıyafeti, Emine, burma bilezik, Maşatlık, tahta basamaklar, Sevgi, boşanmak, beyaz şara... tümünü göster
Bu roman, Gabriel García Márquez'in, on yıl önce yayınladığı Aşk ve Öbür Cinler'den sonra yazdığı ilk roman. Yüzyıllık Yalnızlık yazarının bu yeni yapıtının kahramanı, daha önceki romanlarının kişilerine hiç benzemiyor. Benim Hüzünlü Orospularım'ın başkişisi, yaşamı boyunca hiçbir kadınla parasını ödemeden sevişmemiş yaşlı bir gazeteci. Yalnızlığının çaresini gündelik, sıradan ilişkilerde aramış bu çirkin ve çekingen ihtiyar, 90. yaşgününde kendine hiç alışılmamış bir armağan vermeye kalkışır. Eskiden tanıdığı bir genelev patroniçesini arar, el değmemiş bir genç kızla birlikte olmak istediğini söyler. Patroniçe, onun bu istediğini yerine getirecek, ama yaşlı adam her ziyaretinde uyuyan güzel Delgadina'yı seyretmekle yetinmek zorunda kalacak, yaşamının güzünde kendisine böylesi bir oyun oynayan yazgısına boyun eğecek; ne ki bu ayrıksı ilişkiden o güne değin hiç tatmadığı bir aşk doğacaktır.
García Márquez, bu romanında, yaşlılığın hüznünü olağandışı bir aşkın coşkusuna dönüştürüyor. Belki de ölümü güzelleştirmek için... Ustanın bu yeni romanı yaşlılığa, cinselliğe, aşka ve ölüme bir güzelleme.
Bu roman, Gabriel García Márquez'in, on yıl önce yayınladığı Aşk ve Öbür Cinler'den sonra yazdığı ilk roman. Yüzyıllık Yalnızlık yazarının bu yeni yapıtının kahramanı, daha önceki romanlarının kişilerine hiç benzemiyor. Benim Hüzünlü Orospu... tümünü göster