Orjinal adı Sefername-i Rumu Şam Mısır olan bu eserde bilge bir alimin Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Ortadoğu coğrafyasında yaptığı seyahati ve gözlemleri bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin önde gelen şahsiyetleri yanı sıra gezdiği gördüğü yerlerdeki incelediği eğitim kurumları hakkında da bilgi veren Şibli Numanî bu eseriyle dönemin toplum yapısını ve insan ilişkilerini konu edinmektedir.
Orjinal adı Sefername-i Rumu Şam Mısır olan bu eserde bilge bir alimin Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Ortadoğu coğrafyasında yaptığı seyahati ve gözlemleri bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin önde gelen şahsiyetleri yanı sıra gezdiği gördüğü yer... tümünü göster
Orjinal adı Sefername-i Rumu Şam Mısır olan bu eserde bilge bir alimin Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Ortadoğu coğrafyasında yaptığı seyahati ve gözlemleri bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin önde gelen şahsiyetleri yanı sıra gezdiği gördüğü yerlerdeki incelediği eğitim kurumları hakkında da bilgi veren Şibli Numanî bu eseriyle dönemin toplum yapısını ve insan ilişkilerini konu edinmektedir.
Orjinal adı Sefername-i Rumu Şam Mısır olan bu eserde bilge bir alimin Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Ortadoğu coğrafyasında yaptığı seyahati ve gözlemleri bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin önde gelen şahsiyetleri yanı sıra gezdiği gördüğü yer... tümünü göster
Bir kahve molasından meram, bir çift sözdür ki, o söz ruhumuzu dinlendirsin, dimağımızı sarhoş etsin. Hani denilmiştir:
Gönül ne kahve ister ne kahvehane
Gönül sohbet isler kahve bahane
Bir kahve molasından meram, bir çift sözdür ki, o söz ruhumuzu dinlendirsin, dimağımızı sarhoş etsin. Hani denilmiştir:
Gönül ne kahve ister ne kahvehane
Gönül sohbet isler kahve bahane
Bir bütün idim ben Leylâ ile. Sense Leylâyım diyorsun. Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candır. Sensin beni benden ayıran, uzaklaştıran. Ben yokum, senin tecellin var. Vuslatının ağır yükünü kaldıramam ki. Önceleri sen vardın, şimdi ben yok oldum. Manevi dünyamda dostum daima sensin. Dış görünüşe değer verme bahsi ortadan kalktı artık. Gönül çok önceleri sana koştu canım seninle gitti. Şimdiki canım Leylâya değil, Mevlâya yönelik. Birlik yolunda seninle olmam, yanarım. Şimdi, gözümün nuru, gönlümün aydınlığı!.. Ben maskaralığa nam salmışım nam salmışım bari sen bu yola girme. İçinden çıkma namus perdesinin. Mecnun olan benim; bana yaraşır delilik, kınamışlık. Şimdi git, aşk töresini, âşıklık geleneğini, maşuk gidişatını bozma. Gir şimdi, ey vefalı! Açtırma kötü söz arayanların dudaklarını; sakız verme dedikodu arayanların ağızlarına. Beni aramaya çıktığını âleme bildirip deliliğine ferman yazdırma. Kimse seni burada görmeden git. Ben ki varım; sen içimdesin, bunu bil!..
Bir bütün idim ben Leylâ ile. Sense Leylâyım diyorsun. Sen Leylâ isen eğer; beni yakmaya hayalin yeter, takatim yok sana kavuşmaya. Varlığı olmayan bir zerreye aynadan ne fayda? Canım gideli hayli zamandır, cismindeki bir başka candır; bir özge candı... tümünü göster
Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kalmak ü daha etkili kalmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur. Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler, bilmece ve tekerlemeler... Bu tür kalıplaşmış sözler arasında, dilin bünyesinde en sık rastlanılanlar ise deyimdir. Dilin bünyesinde kalıplaşmış ve kökleşmiş olarak değişmeden kullanılan deyimler, hiç şüphe yok ki anlatıma canlılık ve güç katarlar. Bu sayede düşüncelerin ve olayların muhataba daha etkili biçimde yansıtıldığı bir gerçektir.Bazı kişilerle ilgili anılar ve hikâyeler, tarihten alınmış olaylar, ve. Deyimlerin ortaya çıkış nedenleri arasında ön sıraları paylaşırlar. Bu bakımdan deyimlerin kaynaklarını arayıp bulmak, oldukça meşakkatli bir iştir. Bazen rastgele bir sayfada, bazen bir dipnotta, bazen de hiç ummadığınız bir el yazması sayfasında bir deyimin ortaya çıkış hikâyesiyle karşılaşmak mümkündür. Deyimlerimizin ortaya çıkış hikâyelerini bilmenin, dilimizin kültüre yansıyan yüzüne bir renk katacağı kesindir. Umarız, bu konuda daha geniş araştırma yapacaklar için bu küçük kitap bir başlangıç olur.
Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kalmak ü daha etkili kalmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur. Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler, bilmece ve tekerlemeler... Bu tür kalıplaşmış s... tümünü göster
Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kalmak ü daha etkili kalmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur. Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler, bilmece ve tekerlemeler... Bu tür kalıplaşmış sözler arasında, dilin bünyesinde en sık rastlanılanlar ise deyimdir. Dilin bünyesinde kalıplaşmış ve kökleşmiş olarak değişmeden kullanılan deyimler, hiç şüphe yok ki anlatıma canlılık ve güç katarlar. Bu sayede düşüncelerin ve olayların muhataba daha etkili biçimde yansıtıldığı bir gerçektir.Bazı kişilerle ilgili anılar ve hikâyeler, tarihten alınmış olaylar, ve. Deyimlerin ortaya çıkış nedenleri arasında ön sıraları paylaşırlar. Bu bakımdan deyimlerin kaynaklarını arayıp bulmak, oldukça meşakkatli bir iştir. Bazen rastgele bir sayfada, bazen bir dipnotta, bazen de hiç ummadığınız bir el yazması sayfasında bir deyimin ortaya çıkış hikâyesiyle karşılaşmak mümkündür. Deyimlerimizin ortaya çıkış hikâyelerini bilmenin, dilimizin kültüre yansıyan yüzüne bir renk katacağı kesindir. Umarız, bu konuda daha geniş araştırma yapacaklar için bu küçük kitap bir başlangıç olur.
Anlatımı güzelleştirmek, savunulan fikir ve düşünceyi daha etkili kalmak ü daha etkili kalmak üzere her dilde kalıplaşmış bazı sözler bulunur. Atasözleri, dua ve temenni cümlecikleri, sövgü ve ilençler, bilmece ve tekerlemeler... Bu tür kalıplaşmış s... tümünü göster
birisi şu anda kitap okumuyor.