Her birimiz küçükken anne-babalarımızın içimize ektiği zihinsel ve duygusal tohumlarla büyüyoruz. Kimi ailelerde bu tohumlar sevgi, saygı ve bağımsızlık kaynağı olurken, ne yazık ki birçok ailede tohumların arasında korku, yaptırım ve suçluluk duyguları da bulunuyor. Bu tohumlar biz büyüdükçe filizleniyor ve yetişkinlik hayatımızda duygularımızı, davranışlarımızı, dolayısıyla başkalarıyla kurduğumuz ilişkileri etkiliyor. Kitap, küçükken anne-babaları tarafından fiziksel, duygusal ya da cinsel tacize maruz bırakılan, korku ve suçluluk duygularıyla büyütülen ya da bakımları sağlanmayan yetişkinlere, hayatlarını yeniden kazanmanın kapılarını aralıyor.
Çocukken anne veya babanızdan korkar mıydınız? Anne veya babanıza karşı öfkenizi ifade etmekten çekinir misiniz? Anne veya babanızla fikir ayrılığında olmak sizi endişelendirir mi? Anne-babanız size hâlâ çocuk muamelesi yapıyorlar mı? Birine çok yakın olduğunuzda canınızı yakacağını veya sizi terk edeceğini düşünür müsünüz? Bu ve benzeri sorulara olumlu yanıt veren yetişkinler, kitapta anlatılan vakalar sayesinde onlara acı veren duygularıyla yüzleşecek ve önerilen çözüm yollarıyla hayatlarını bu duyguların olumsuz etkisinden arındırıp hasar gören özsaygı ve özgüvenlerini yeniden kazanacaklar.
Dünyaca ünlü bir terapist olan Susan Forward’ın Craig Buck ile birlikte yıllar süren deneyimlerine dayanarak hazırladığı Zor Bir Ailede Büyümek, günlük hayatları, anne-babalarının geçmişte sergiledikleri yıkıcı davranışların etkisinde, hatta kontrolü altında olan yetişkin çocuklara yardım etmeyi amaçlıyor.
Her birimiz küçükken anne-babalarımızın içimize ektiği zihinsel ve duygusal tohumlarla büyüyoruz. Kimi ailelerde bu tohumlar sevgi, saygı ve bağımsızlık kaynağı olurken, ne yazık ki birçok ailede tohumların arasında korku, yaptırım ve suçluluk duygul... tümünü göster
İlkçağ Yunan dünyasında sanat, gerçekliği aynen taklit etmekti (mimesis); çünkü dünya, gerçeklik, ona dıştan bir şey katılması gerekmeyecek kadar kusursuzdu. Yunan tanrıları da kendi sorunlarıyla boğuşan, bir anlamda yetkileri sınırlı güçlerdi ve bu kusursuz dünyada yolunda gitmeyen çok şey vardı. İnsan, moira denen üç kız kardeşin ördüğü kaderin ağları ile baş başa bırakılmıştı ve tanrılar bile dünya düzenini tehlikeye atmadan kadere müdahale edemezlerdi. Kral Oidipusun, öz babasını öldürüp öz annesiyle evleneceğini bilen kâhin, Oidipusu hayat yolunun değiştirilemezliğine inandırmaya çalışadursun, Sophokles bize, kaderin kabul edilmesini bir arınma, bir aydınlığa kavuşma olarak sunar. Psikanalizin en popüler yorumlarından biri olan Ödipal evre de, kişiliğin gelişmesinde kaçınılmaz bir kader basamağını oluşturur.Kader kapıyı çalınca...
İlkçağ Yunan dünyasında sanat, gerçekliği aynen taklit etmekti (mimesis); çünkü dünya, gerçeklik, ona dıştan bir şey katılması gerekmeyecek kadar kusursuzdu. Yunan tanrıları da kendi sorunlarıyla boğuşan, bir anlamda yetkileri sınırlı güçlerdi ve bu ... tümünü göster
Cemil Meric'in "Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim." diye tarif ettiği "İrade Terbiyesi" İlk yayımlandığı tarihten itibaren pek çok dile çevrilmiş ve tembellik, İsteksizlik gibi huylardan kurtulmak isteyenlerin başucu kitabı olmuştur.
Kitapta bilhassa gençlere ve zihnini kullanarak çalışanlara hitap eden Fransız profesör kendi hayatından aktardığı Örnekleri ve başka düşünürlerin tespitlerini de kullanarak İnsanın İrade zayıflığıyla nasıl mücadele etmesi gerektiğini anlatıyor. Prof.Dr. Ali Fuat Başgil Gençlerle Başbaşa kitabında şöyle demektedir: "Mösyö Girard bize bir kitap tavsiye etti ve mutlaka okumamızı söyledi. Bu, Aix-Marseille Üniversitesi rektörü Jules Payot'un "irade Terbiyesi" adlı kitabı İdi. Ertesi gün şehre İnerek kitabı aldım, ihtiyar bir meşenin dibine oturarak İrade Terbiyesi'ni okumaya koyuldum. Okudukça İçimde tahassür ve nedametle karışık müphem bir acı duymaya başladım. Kendi kendime, ah bu kitap on sekiz yirmi yaşlarımdayken elime geçmeliydi diyor ve geciktiğim için üzülüyordum."
(Tanıtım Bülteninden)
Cemil Meric'in "Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim." diye tarif ettiği "İrade Terbiyesi" İlk yayımlandığı tarihten itibaren pek çok dile çevrilmiş ve tembellik, İsteksizlik gibi huylardan kurtulmak isteyenlerin ba... tümünü göster
Babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılır. Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hlet\in ikilemini, Shakespeare ünlü Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu! sözleriyle dile getirir:Acaba zalim feleğin okuna, taşına göğüs germek mi, yoksa bu mihnet deryasına karşı koyarak hepsine son vermek mi daha asil bir hareket olur? Ölmek: Uyumak... Hepsi bu kadar... Ve bir uykuyla bütün kalp ağrılarını, vücudun yakındığı binbir derdi dindirebilmek... İşte varlığımızın özlediği netice! Ahh, işte güçlük burada! Çünkü ruhumuz bu fani kalıptan sıyrılıp ölüm uykusuna daldığı an, nasıl bir rüya göreceğimizi kim bilir?
******
Cinayetin dili yok belki, ama konuşacak, der Hamlet Shakespearein en bilmecemsi oyununda. Klasik Shakespearei manga çizimiyle kaynaştıran ve sürükleyici etkisiyle okurlarını coşkulandıran çığır açıcı bir uyarlama. Savaşlarla mahvolmuş bir siberdünyada yaşayan Danimarka Prensi, Hamlet babasının ölümü nedeniyle acı çekerken, kalenin burçlarında gezinen bir hayalle karşılaşır. Bu Hamletin ölen babasının hayaletidir ve katilinin adını açıklar: Öz kardeşi öldürmüştür onu. Hamlet, babasının cinayetinin intikamını almaya çalışırken bizleri deliliğe, ihanetlere ve üzücü bir aşk hikayesine uzanan bir yolculuğa çıkarır.Hamlet, William Shakespearein tiyatro oyunlarının çizgi uyarlamaları olan Manga Shakespeare dizisinde yer almaktadır. Japon çizgilerinden esinlenen ve Shakespearein özgün metinlerinden Richard Appignanesi tarafından uyarlanan bu dizi, usta mangacıların çizimleriyle bu büyük yaratıcının sözlerini öğrenciler, Shakespeare okurları ve manga hayranları için canlandırmaktadır.***** Shakespeares Globe tavsiye ederYa resimlerin dramatik bir şekilde peşpeşe gelmesi ya da bir sanat biçimi olarak manganın enerjisi neden oluyor: Nefes kesici bir işle karşı karşıyayız.* The Guardian
************
Shakespearein, Hamleti siyasal, felsefi ve metafizik bir tragedyadır. Günümüze değin çok çeşitli yorumlara sahne olmuştur. Oyunda, temelde siyasal eylemi etiksel bağlamda sorunsallaştıran ve düşünceyi eyleme geçirmeyi sorgulayan Hamlet, bu sorunu varoluşsal düzlemde çözmeye çalışır. Çürümüş Danimarkada Hamlet için iki yol vardır: Ya çürümüş düzeni kabullenip deli rolü oynayarak bu düzene katlanacak, kısacası manen ölmeyi, yani olmamakı seçecek, ya da bu çürümüş düzene karşı çıkıp fiziken ölmeyi dahi göze alarak gerçeği değiştirmeyi, yani olmakı seçecektir.
******
Babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılır. Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hlet\in ikilemini, Shakespeare ünlü ... tümünü göster