Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, tıpkı Kafka gibi sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar... Yazma serüvenini hayatı kelime kelime genişletmek olarak adlandıran Hasan Ali Toptaş, metinlerini birer senfoniye de dönüştüre...
Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, tıpkı Kafka gibi sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar... Yazma serüvenini hayatı kelim... tümünü göster
Çağımızın en büyük filozof, bilgin ve toplumsal eleştirmenlerinden biri olan Bertrand Russell (1872-1970), İngilterenin tanınmış liberal ve soylu bir ailesinden gelir. Cambridge Üniversitesini bitirdikten sonra bilimsel çalışmalarına 1895de gittiği Almanyada başladı. Birinci Dünya Savaşına tüm gücüyle karşı çıktığı için Cambridgedeki hocalık görevine son verildi ve altı ay hapis cezasına mahkum edildi (1918).Russell, ABDnin Vietnamda sürdürdüğü savaşa da ilk karşı çıkanlardan biridir. ABDnin Vietnamdaki suçlarını yargılayan uluslararası mahkemenin başkanlığını yapmış ve bu nedenle bu mahkemeye «Russell Mahkemesi» adı verilmiştir.1950de Nobel Edebiyat Ödülünü alan Russell, Aylaklığa Övgüde faşizm, eğitim, felsefe gibi sorunları irdeliyor. Yayınevimiz daha önce yayımladığı «Evlilik ve Ahlak» adlı yapıtlarından sonra Russellin «Aylaklığa Övgü» adlı yapıtını Mete Erginin çevirisiyle sunar.
Çağımızın en büyük filozof, bilgin ve toplumsal eleştirmenlerinden biri olan Bertrand Russell (1872-1970), İngilterenin tanınmış liberal ve soylu bir ailesinden gelir. Cambridge Üniversitesini bitirdikten sonra bilimsel çalışmalarına 1895de gittiği A... tümünü göster
“Cemil’in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrekare içinde Cemil’in yetişemediği, tamamlayamadığı şeyler vardı. Sessizlikler vardı. Hissettiği şeyi tam o anda kimseye söyleyememiş Cemil’in kuytuya köşeye bıraktığı sessizlikler, yutkunmalar ve toz.”
Aşk üzerine küçük bir roman.
Toplu konutta aşk ama...
Edebiyat üzerine küçük bir roman.
Edebiyatla hayatın birbirine karıştığı ama...
Arkadaşlıklar üzerine bir roman.
Hepsi üç kişi ama...
Barış Bıçakçı’dan yeni bir kitap. Aması yok.
“Ben Barış Bıçakçı’nın metninde... kendine has bir üslup görüyorum. Kısa cümlelerle, fazla derine inmiyormuş gibi gözükerek ince ayrıntılarda kahramanlarını var ediyor. Yalın bir anlatımı var, parlatmıyor, gereksiz cümlelerle şişirmiyor... Kısa, çok kısa bölümler ilk bakışta birbirleriyle ilgisiz gibi görünseler de bir bütünü oluşturuyorlar. Son zamanlarda tek tipleşen, olaya dayalı roman anlayışına karşı kendine has dili, anlatımı, kurgusuyla seçkinleşiyor Barış Bıçakçı.”
Metin Celâl
“Cemil’in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrek... tümünü göster
İlk yayımlandığı 1971 yılından beri okunan bir çağdaş klasik. "Ana-kız" temasından yola çıkarak genele ulaşan acılı bir öyküler kitabı.
"Füruzan, sıcak, acılı, yer yer insanın içine işleyen anlatımıyla, toplumumuzdan çok iyi tanıdığı kesitler veriyor bize. Çok yazmasına karşın yavanlığa düşmemesinin nedenini, el atmış olduğu çevreyi, bu çevredeki insan kaynağını iyi tanıyor olmasıyla açıklayabiliriz."
Mehmet H. Doğan
İlk yayımlandığı 1971 yılından beri okunan bir çağdaş klasik. "Ana-kız" temasından yola çıkarak genele ulaşan acılı bir öyküler kitabı.
"Füruzan, sıcak, acılı, yer yer insanın içine işleyen anlatımıyla, toplumumuzdan çok iyi tanıdığı ... tümünü göster
Kafka Milena'yı 1919 sonbaharında Prag'da tanıdı. Ortak dost ve tanıdıkların bir araya geldiği bir kafede gerçekleşen tanışmada Milena,' Kafkaya öykülerini Çekçeye çevirmek istediğini açıkladı. Bu da, büyük bir tutkuyu içeren bir ilişkinin, bu kitaptaki mektupları borçlu olduğumuz bir sevgi ilişkisinin başlangıcı oldu. Kâmuran Şipal'in çevirisiyle sunulan Milena'ya Mektuplar, Kafka'nın karaladığı kimi bölümler dışında mektupların tamamını içermektedir. Ayrıca, Milena'nın Max Brod'a yolladığı kimi mektuplar ve Milena'nın birkaç magazin yazısı da, Milena'yı daha iyi tanıtmak amacıyla kitaba eklenmiştir.
Kafka Milena'yı 1919 sonbaharında Prag'da tanıdı. Ortak dost ve tanıdıkların bir araya geldiği bir kafede gerçekleşen tanışmada Milena,' Kafkaya öykülerini Çekçeye çevirmek istediğini açıkladı. Bu da, büyük bir tutkuyu içeren bir ilişk... tümünü göster
Zengin olmayı düşleyen yoksul ve despot bir babanın cehenneme çevirdiği ergenlik döneminden sonra iki yıl Los Angeles Üniversitesinde gazetecilik bölümüne devam eden Charles Bukowski (Henry Chinaski) kararını verir. Babası gibi biri zengin olmak istediğine göre, o tersini isteyecektir. Aylaklığı. Ancak erken yaşta saptadığı bir hedefi vardır. Yazar olmak. Mukavva bavulunu alıp yola düştüğünde yirmi iki yaşındadır. Ucuz pansiyon odalarında sefaletle boğuşup yazmaya çalışırken kendine gerçek bir dost edinmiştir. Alkol. Bar Sineği filminde beş günlük bir kesitini senaryolaştırdığı bu dönem yaklaşık on yıl sürer. Eyalet eyalet dolaşıp, pansiyon kirası ve içki giderlerini karşılamak için sayısız ikinci, hatta üçüncü sınıf işlere girip çıkar. Bukowski roman, öykü ve şiirlerinde sık sık özlemle söz ettiği bu dönemi anlatırken mizahının ve onu çağdaş Amerikan edebiyatının önde gelen yazarlarından biri yapan eşsiz yalınlığının doruğundadır.
Zengin olmayı düşleyen yoksul ve despot bir babanın cehenneme çevirdiği ergenlik döneminden sonra iki yıl Los Angeles Üniversitesinde gazetecilik bölümüne devam eden Charles Bukowski (Henry Chinaski) kararını verir. Babası gibi biri zengin olmak iste... tümünü göster