İde'nin kız kardeşi Sıla kistik fibroz hastalığı ile cebelleşmektedir. Ailesi daha ii şartlarda tedavi olması için Sıla'yı Amerika'ya götürürler. Tabi İde'nin gitmesi imkansız gibi bir şeydir. Çünkü İde'nin mezun olmasına çok az kalmıştır ve tezi üzerinde çalışıyordur. Ailesi İde'yi anneannesinin en yakın arkadaşı olan Dilber teyzeye emanet ederler. Dilber Hanım Balkanlı Ailesi'nin yanında çalışmaktadır. Balkanlı ailesinin resisi olan Uğur Bey İde'yi hemen benimsemiştir. Ama Aslan ve Firuze Hanım bu durumdan tabiki mutlu değildir. Aslan bizim yaralı kuşumuz. Geçmişindeki yaşadıkları onu şimdiki kaba, duygusuz , umursamaz ve buz dağı Aslan'a dönüştürmüştür.
“Çalıyordum çünkü piyano benim yalnızlığımın sesiydi. Bir imdat çağrısı... Bu... Sesimi duyurabilmenin bir yoluydu benim için. Haykırışlarımdı. Ve sen..Sen beni duydun.Çaldığım her notanın altında yatan o umut edişi hissettin. Bir tek sen... ”
İde, Aslan'ı rüyasında görür ve o günden itibaren ona karşı şiddetli bir çekim hisseder. Ama Aslan da İde'ye karşı boş değildir. Özellikle onun kokusuna karşı.
“Kokun... Senin geldiğini kokundan anlıyorum. Nilüfer çiçeği ve yasemin.”
İde'yi çok cesur gördüm. Şahsen benim asla yapamam dediklerimi yaptı. Ve ben şok. Türk yazarlarımız da artık sümsük kız tiplemelerinden sıkılmış olacak ki şu sıralar hep cesur kız modelini okuyoruz. İde cesurdu ama hazırcevap veya dikbaşlı bir kız değildi. Evet cesurdu ama uysaldı. Aslan'a körkütük aşık ve onu asla üzmek istemeyen bir karakterdi. Bazı yerlerde İde'yi desteklemediğimi söylemek istiyorum. Özür dilememesi gereken yerlede dilemesi gibi.. Ama İde'nin karakteri oydu ve Aslan da ona göre haraket ediyordu. Çünkü Aslan da çok duygusal bir karakterdi. Dışarıdan buz dağı kadar soğuk ama içi o kadar sıcak biriydi ki Aslan. Şu ana kadar okuduğum erkek karakterleden biraz daha farklıydı. Çünkü Aslan'ın kırgınlığının sebebini tahmin etmeniz bence zor. Şahsen ben daha başka bir sebep beklemiştim. Aslan'ı çapkın kadın düşkünü gibi görmeyi bekliyorsanız hiç ümitlenmeyin. Aslan adına yakışır bir karakter. Sevdim mi tam severim modunda. Aslan'a aşık olmamak imkansız. İde'ye de hak veriyorum onunla aynı evde yaşayıp onu umursamamak...
“Sana aşık olacağım... Sen beni sevmek zorunda değilsin. Ama ben senin olacağım...”
Güzel ve akıcı bir kitaptı. Yazarın dilini gerçekten beğendim. Ama bazı eksik bulduğum yerler vardı. Açıkcası bunların ne olduğunu tam olarak açıklayamıyorum. Kitapta beni tatmin etmeyen bir şey vardı. En iyisi bunu İde'ye bağlamak olacak. İde süper bir karakter ama benim kafa yapıma uygun değil. Ben çok özür dileyen biri olmadığımdan kaynaklanıyor. Sevdiğim için her şeyi yapar mıyım? Evet. Ama bu kadar güçsüz olur muyum? Cevap vermicem :D
İde'nin kız kardeşi Sıla kistik fibroz hastalığı ile cebelleşmektedir. Ailesi daha ii şartlarda tedavi olması için Sıla'yı Amerika'ya götürürler. Tabi İde'nin gitmesi imkansız gibi bir şeydir. Çünkü İde'nin mezun olmasına çok az kalmıştır ve tezi üze... tümünü göster
Kisacik bir yorum yapicam cunki uzun uzadiya yorum yapmak istemiyorum. 16 yasinda bir genç kiz yazdi bu hikayeyei ve Harika romantik bir komedi. Kahkahalar atmaktan gozlerinizden yaslar.gelebilir Dikkat !!! :D
Bol kahkaha romantik ama bir.okadar da guzel bir ask var... Annemin Gelini Olurmusun ile baslayan bir.oyuna davet edilseydiniz siz naparediiz ?
Kisacik bir yorum yapicam cunki uzun uzadiya yorum yapmak istemiyorum. 16 yasinda bir genç kiz yazdi bu hikayeyei ve Harika romantik bir komedi. Kahkahalar atmaktan gozlerinizden yaslar.gelebilir Dikkat !!! :D
Bol kahkaha romantik ama bir.okadar da... tümünü göster
Aşk ile özgürlük arasında sıkışmış bir kadın… Güçlü ve istediğini almaya kararlı bir adam… Ve tek bir bakışla başlayıp yüreklere sızan tutku dolu bir aşk…
Onlar farklı hayatların, farklı dertlerin, farklı mekânların insanlarıyken tek bir prangayla birbirlerine bağlanmışlardı. Sonsuz, yemyeşil bir rüyanın içine adım attıklarında, hayatlarında varlığını hissettikleri eksiğin de ne olduğunu anlamışlardı.
Sarp, isteyebileceği her şeye sahip, başarılı ve kendini tek gecelik ilişkilerde bulan bir adam olsa da tüm inkârına rağmen ruhuna tek bir kadın dokunmuştu. Kâbus gibi bir hayatın içinde özgür olabilmek adına inancını korumaya çalışan Ela ise mutluluğu tutku dolu bir tutsaklığın içinde bulmuştu.
Kalplerindeki sızı onlara sert bir kışın ardından baharı getirirken, güçlü bir adam elleriyle umut dolu bir aşk yaratacaktı. Yeşil gözlerinin ardına hüznünü saklayan kadın ise o andan itibaren kendini doğru ve yanlışın tam ortasında bulacaktı.
Tüm yaşananlara, yapılan fedakârlıklara ve çılgınlıklara rağmen Ela, tutku dolu bir aşkın alevlerinde yanmayı kabul edecek, Sarp'a bir şans vermeyi göze alabilecek miydi? Sonunda birbirlerine esir olduklarında, önlerine çıkan engelleri aşacak gücü kalplerinde bulabilecekler miydi?
(Tanıtım Bülteninden)
Aşk ile özgürlük arasında sıkışmış bir kadın… Güçlü ve istediğini almaya kararlı bir adam… Ve tek bir bakışla başlayıp yüreklere sızan tutku dolu bir aşk…
Onlar farklı hayatların, farklı dertlerin, farklı mekânların insanlarıyken tek bir prangayla... tümünü göster
Burcu Büyükyıldız, 1987 yılında İstanbul’da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mezuniyetinden bu yana özel sektördeki profesyonel kariyerine devam etmekte olan genç yazar, 2011 yılında evlendi. Eğitim hayatından beri kurgulamaya devam ettiği hikâyelerini ilk kâğıda döküşü 2012 yılında başlamıştır. O tarihten beridir de aktif olarak sosyal medyada hikâyelerini okuyucuları ile buluşturmayı sürdürmektedir.
Burcu Büyükyıldız, 1987 yılında İstanbul’da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mezuniyetinden bu yana özel sektördeki profesyonel kariyerine devam etmekte olan genç yazar, 2011 yılında evlendi. Eğitim hay... tümünü göster
"Annem bir gelini olsun istiyor. Ancak ben evlenmek istemiyorum, gençliğimi tek bir kadınla geçiremem. Anlarsın ya, her gece farklı bir çıtırın tadına bakmak varken tek kadına bağlı kalmak çok sık-" Aksen, "Kısa kes!" diye bir kez daha emretti.
"Peki... Seninle bir oyun oynayalım. Annemi gelin hayalinden vazgeçirecek tüm özelliklere sahipsin. Düşünüyorum da annemin gelini olur musun?"
Yekta'nın şu hayattan istediği tek bir şey var: Her gece farklı bir kızla hayatın tadını çıkarmak! Yekta'nın annesi Elçin'in fani hayattan istediği yegâne şey ise oğluna hanım hanımcık, istediği gibi bir gelin bulabilmek!
Hanım hanımcık gelin peşine düşen Elçin Hanım, çapkınlığın doruklarında dolaşan Yekta ve anneyi yıldırma operasyonunun kilit ismi Aksen arasında neler yaşanacak? Sizce Aksen, Elçin Hanım'ın gelini olur mu, ne dersiniz?
"Annem bir gelini olsun istiyor. Ancak ben evlenmek istemiyorum, gençliğimi tek bir kadınla geçiremem. Anlarsın ya, her gece farklı bir çıtırın tadına bakmak varken tek kadına bağlı kalmak çok sık-" Aksen, "Kısa kes!" diye bir kez... tümünü göster
Livaneli'den alegorik ve sarsıcı bir roman... Darbeci bir başkan, emeklilik yıllarını geçirmek üzere, herkesin her şeyiyle hoşnut olduğu cennet bir adaya yerleşir. Başkan, ruhuna dek işlemiş olan yıkıcılık potansiyelini, geçmiş politik gücünden de yararlanarak kullanmaya kararlıdır. Bu doğrultuda tüm adayı etkileyecek müdahalelere girişir. Önceleri sıradan görünen bu müdahaleler, sonunda düşmanı düşmana kırdırmaya dek varacaktır. Başta martılar olmak üzere, ada halkı dahil tüm canlılar Başkanın acımasızlığından payını alacaktır. Bu arada durdurulamaz görünen bu gidişe direnen bazı sesler de vardır... Livaneli Son Ada'da, düşsel bir ülkede yaşanan aslında hepimizin aşina olduğu olayları alegorik bir anlatımla verirken, politik ve kişisel ihtiraslarla topluma ve doğaya müdahalelerin sonuçlarını da gözler önüne seriyor.
Livaneli'den alegorik ve sarsıcı bir roman... Darbeci bir başkan, emeklilik yıllarını geçirmek üzere, herkesin her şeyiyle hoşnut olduğu cennet bir adaya yerleşir. Başkan, ruhuna dek işlemiş olan yıkıcılık potansiyelini, geçmiş politik gücünden ... tümünü göster
bysramity şu anda kitap okumuyor.