Defter ve Virgül dergilerindeki eleştirel denemeleriyle tanınan Nurdan Gürbilekin 1992 tarihli Vitrinde Yaşamak ve 1995 tarihli Yer Değiştiren Gölgesinden sonra üçüncü kitabı.Bu üç kitap birlikte düşünüldüğünde Gürbilekin iki ana izlek üzerinde odaklandığı ortaya çıkıyor: Biri Türkiyenin son 20-30 yılı içine alan dönem boyunca geçirdiği kültürel değişim, diğeri Türkçe edebiyat. Yazar denemelerinde bu iki izleği birbirinin yardımına çağırıyor ve Türkçe literatürde az rastladığımız bir beceriyle hem yetkin bir kültür eleştirmeni ve sosyal bilimci hem de iyi bir edebiyatçı olarak yazabilme başarısını gösteriyor. Ev Ödevinde, Nurdan Gürbilekin belli ki yapıtlarına büyük bir sevgi ve ilgi duyduğu Oğuz Atay, Latife Tekin, Tezer Özlü, Yusuf Atılgan, Bilge Karasu ve Vusat O. Bener gibi Türkçe edebiyatın en önemli isimleri var. Ama denemelerin ilgi alanı edebiyat eleştirisinin disipliner sınırlarını aşıyor: Nurdan Gürbilek bu isimlerin yazdıklarına bakarken, onların öykü, roman ya da anlatılarının satır aralarında dolanırken, aslında Türkiyede birbirini takip eden birkaç kuşağın evle, ana babayla, dil ve yazıyla ilişkisini arıyor, bu yolla bir öykü oluşturmaya ya da böyle bir öykünün, bir zihniyet tarihinin oluşmasına temel olacak malzemeleri toplamaya çalışıyor. Bu yüzden Ev Ödevi, bu kuşaklardan, evden kaçmış ya da kaçmanın hayalini kurmuş her okurun zevkle okuyacağı bir kitap...Nurdan Gürbilekin şu sözleri kitabın arka kapağından:Her çocuk er geç aynı şeyi yaşar: Bir zaman gelir, onun için ev olmaktan çıkar ev. Ne erken çocuklukta olduğu gibi keşfedilecek bir dıştır artık, ne de dış dünyaya karşı sığınılacak bir iç. Tam olarak ne zaman yaşarız bunu: Evin dışarıya karşı bir sığınak olduğu kadar bir engel de olduğunu fark ettiğimiz an mı? Evin geçici, ana babamızın güçsüz, ölümlü olduğunu sezdiğimiz an mı? Yoksa evin bize bir iç dünya bağışlarken aynı zamanda büyük bir iç sıkıntısı da verdiğini, bir iç dünyası olmanın bedelinin bu iç sıkıntısı olduğunu fark ettiğimiz an mı?Bu duygunun zamanı, yoğunluğu, katlanılabilirliği evden eve, çocuktan çocuğa değişir kuşkusuz. Tek bir şey dışında: Ömür boyu bize eşlik eden mutluluk imgelerimizin olduğu kadar, kurtulmak için hep çaba harcayacağımız korkularımızın, dağıtmak için her yolu denediğimiz iç sıkıntımızın da kaynağı, kaynağı değilse bile ilk sahnesi orası. İşte oraya, o mutluluk mekânının arka bahçesine, birçok düşün olduğu gibi birçok şiirin, öykünün, romanın da imgelerini topladığı o arka bahçeye bakmamın nedeni bu...
Defter ve Virgül dergilerindeki eleştirel denemeleriyle tanınan Nurdan Gürbilekin 1992 tarihli Vitrinde Yaşamak ve 1995 tarihli Yer Değiştiren Gölgesinden sonra üçüncü kitabı.Bu üç kitap birlikte düşünüldüğünde Gürbilekin iki ana izlek üzerinde odakl... tümünü göster
Defter ve Virgül dergilerindeki eleştirel denemeleriyle tanınan Nurdan Gürbilekin 1992 tarihli Vitrinde Yaşamak ve 1995 tarihli Yer Değiştiren Gölgesinden sonra üçüncü kitabı.Bu üç kitap birlikte düşünüldüğünde Gürbilekin iki ana izlek üzerinde odaklandığı ortaya çıkıyor: Biri Türkiyenin son 20-30 yılı içine alan dönem boyunca geçirdiği kültürel değişim, diğeri Türkçe edebiyat. Yazar denemelerinde bu iki izleği birbirinin yardımına çağırıyor ve Türkçe literatürde az rastladığımız bir beceriyle hem yetkin bir kültür eleştirmeni ve sosyal bilimci hem de iyi bir edebiyatçı olarak yazabilme başarısını gösteriyor. Ev Ödevinde, Nurdan Gürbilekin belli ki yapıtlarına büyük bir sevgi ve ilgi duyduğu Oğuz Atay, Latife Tekin, Tezer Özlü, Yusuf Atılgan, Bilge Karasu ve Vusat O. Bener gibi Türkçe edebiyatın en önemli isimleri var. Ama denemelerin ilgi alanı edebiyat eleştirisinin disipliner sınırlarını aşıyor: Nurdan Gürbilek bu isimlerin yazdıklarına bakarken, onların öykü, roman ya da anlatılarının satır aralarında dolanırken, aslında Türkiyede birbirini takip eden birkaç kuşağın evle, ana babayla, dil ve yazıyla ilişkisini arıyor, bu yolla bir öykü oluşturmaya ya da böyle bir öykünün, bir zihniyet tarihinin oluşmasına temel olacak malzemeleri toplamaya çalışıyor. Bu yüzden Ev Ödevi, bu kuşaklardan, evden kaçmış ya da kaçmanın hayalini kurmuş her okurun zevkle okuyacağı bir kitap...Nurdan Gürbilekin şu sözleri kitabın arka kapağından:Her çocuk er geç aynı şeyi yaşar: Bir zaman gelir, onun için ev olmaktan çıkar ev. Ne erken çocuklukta olduğu gibi keşfedilecek bir dıştır artık, ne de dış dünyaya karşı sığınılacak bir iç. Tam olarak ne zaman yaşarız bunu: Evin dışarıya karşı bir sığınak olduğu kadar bir engel de olduğunu fark ettiğimiz an mı? Evin geçici, ana babamızın güçsüz, ölümlü olduğunu sezdiğimiz an mı? Yoksa evin bize bir iç dünya bağışlarken aynı zamanda büyük bir iç sıkıntısı da verdiğini, bir iç dünyası olmanın bedelinin bu iç sıkıntısı olduğunu fark ettiğimiz an mı?Bu duygunun zamanı, yoğunluğu, katlanılabilirliği evden eve, çocuktan çocuğa değişir kuşkusuz. Tek bir şey dışında: Ömür boyu bize eşlik eden mutluluk imgelerimizin olduğu kadar, kurtulmak için hep çaba harcayacağımız korkularımızın, dağıtmak için her yolu denediğimiz iç sıkıntımızın da kaynağı, kaynağı değilse bile ilk sahnesi orası. İşte oraya, o mutluluk mekânının arka bahçesine, birçok düşün olduğu gibi birçok şiirin, öykünün, romanın da imgelerini topladığı o arka bahçeye bakmamın nedeni bu...
Defter ve Virgül dergilerindeki eleştirel denemeleriyle tanınan Nurdan Gürbilekin 1992 tarihli Vitrinde Yaşamak ve 1995 tarihli Yer Değiştiren Gölgesinden sonra üçüncü kitabı.Bu üç kitap birlikte düşünüldüğünde Gürbilekin iki ana izlek üzerinde odakl... tümünü göster
Popüler şarkılardan, fotoğraflardan, gazete haberlerinden olduğu kadar edebiyat yapıtlarından da yola çıkarak Türkiyenin yakın tarihinde öne çıkmış kültürel imgeleri inceliyor Kötü Çocuk Türk: Bir yanda bir kapılma, özenme ve büyülenme, diğer yanda bir kendine dönme ısrarı. Gürbilek, bu ikilikten doğan ve neredeyse bir yazgı halini almış ruh durumuyla, alaturkalık açmazıyla ilgileniyor: Popüler imgelem kadar edebiyatı da etkilemiş bu yazgının kültürel alandaki ifadelerine, hiçbirimizin yabancısı olmadığı çileli kahramanlara, acıların çocuklarına, kudretsiz babalara, mağdur olmalarına rağmen onurunu korumuş yetim delikanlılara, yabancı arzuların buyruğuna girmiş züppelere, nihayet edebiyatın kötü çocuklarına yakından bakmayı deniyor. Türklük ve kötülük nerede değiyor birbirine? Bu temas noktasını nasıl kavrayabiliriz? Hepimiz düşünmeyi erteleyemeyeceğimiz kadar yakınız bu sorulara...
Popüler şarkılardan, fotoğraflardan, gazete haberlerinden olduğu kadar edebiyat yapıtlarından da yola çıkarak Türkiyenin yakın tarihinde öne çıkmış kültürel imgeleri inceliyor Kötü Çocuk Türk: Bir yanda bir kapılma, özenme ve büyülenme, diğer yanda b... tümünü göster
2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?
2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?