Popüler şarkılardan, fotoğraflardan, gazete haberlerinden olduğu kadar edebiyat yapıtlarından da yola çıkarak Türkiyenin yakın tarihinde öne çıkmış kültürel imgeleri inceliyor Kötü Çocuk Türk: Bir yanda bir kapılma, özenme ve büyülenme, diğer yanda bir kendine dönme ısrarı. Gürbilek, bu ikilikten doğan ve neredeyse bir yazgı halini almış ruh durumuyla, alaturkalık açmazıyla ilgileniyor: Popüler imgelem kadar edebiyatı da etkilemiş bu yazgının kültürel alandaki ifadelerine, hiçbirimizin yabancısı olmadığı çileli kahramanlara, acıların çocuklarına, kudretsiz babalara, mağdur olmalarına rağmen onurunu korumuş yetim delikanlılara, yabancı arzuların buyruğuna girmiş züppelere, nihayet edebiyatın kötü çocuklarına yakından bakmayı deniyor. Türklük ve kötülük nerede değiyor birbirine? Bu temas noktasını nasıl kavrayabiliriz? Hepimiz düşünmeyi erteleyemeyeceğimiz kadar yakınız bu sorulara...
Popüler şarkılardan, fotoğraflardan, gazete haberlerinden olduğu kadar edebiyat yapıtlarından da yola çıkarak Türkiyenin yakın tarihinde öne çıkmış kültürel imgeleri inceliyor Kötü Çocuk Türk: Bir yanda bir kapılma, özenme ve büyülenme, diğer yanda bir kendine dönme ısrarı. Gürbilek, bu ikilikten doğan ve neredeyse bir yazgı halini almış ruh durumuyla, alaturkalık açmazıyla ilgileniyor: Popüler imgelem kadar edebiyatı da etkilemiş bu yazgının kültürel alandaki ifadelerine, hiçbirimizin yabancısı olmadığı çileli kahramanlara, acıların çocuklarına, kudretsiz babalara, mağdur olmalarına rağmen onurunu korumuş yetim delikanlılara, yabancı arzuların buyruğuna girmiş züppelere, nihayet edebiyatın kötü çocuklarına yakından bakmayı deniyor. Türklük ve kötülük nerede değiyor birbirine? Bu temas noktasını nasıl kavrayabiliriz? Hepimiz düşünmeyi erteleyemeyeceğimiz kadar yakınız bu sorulara...
Nurdan Gürbilek'in okuduğum ilk kitabı. Çeşitli yazılarının, incelemelerinin toplandığı kitap. Açıkçası kitabın dili biraz ağır geldi bana. Bu içinde Arapça, Farsça, İngilizce... vs kelimeler var, demek değil. Tamamen yazarın cümleleri uzatmasından, dolaymasından kaynaklı bir zorluk. Herkese zor gelmeyebilir elbette ama bana öyle geldi.
Kitabın içerisindeki yazılarda toplumumuzdaki imgelerin değişiminden, taklit karakterlerden, ölümün algılanışından, öksüz ve yetim, temiz yüzlü çocuk algısından dehşet satan tinerci çocuklara geçişin serüveninden bahsediliyor. Batılı olmak ve kendimiz olmak arasında sıkışmışlığımızdan dem vuruyor. Birçok eserden bilgiler mevcut. Kitabı iyice anlamak için kitapta geçen yazarların eserlerinin de okunması gerekiyor. Benim ilgimi çeken konu Orhan Gencebay ile İbrahim Tatlıses arasındaki kıyastı. "İstemem namertten bir yudum çare."den "Ben de isterem."e geçiş, bize neyin empoze edilmeye çalışıldığının apaçık göstergesi aslında.
Kitap okunabilir. Dediğim gibi dili biraz karışık geldi lakin sakin kafayla okunduğu takdirde verim alınacaktır.
Karton Cilt, 4. Baskı, 140 sayfa
Kasım2012 tarihinde, Metis Yayınları tarafından yayınlandı