Yatakta uzanan ceset çıplaktı, hâlâ yaralarında kan vardı. Yüzü korkunç bir şekilde kasılmıştı, gözleri açıktı ve Garciaya doğru bakıyordu. Cesedin bu cansız ve donuk bakışını görünce, dişleri titredi. Ağzı aralıktı, karasinekler dişlerinin üstünde vızıldıyordu. Birkaç karasinek yanağındaki kana yapışıp kalmıştı. Teni mosmor, tırnakları bembeyaz, kolları ve dizleri yara içindeydi.
Flaubertin ölümü gazetelerden öğrenildiğinde, edebiyat dünyası acıya boğuldu. Çok eleştirilen, tartışılan, dava edilen, şöhreti yakaladığında bunca güçsüz insanın tepki verdiği Flaubert, ölür ölmez büyük adam oldu. (...) Hislerin yorumu hakkında olağanüstü yankılar yaratan yeni bir nota bulmuştu. Yeteneğini meslek bilincine borçluydu. (...) Hiçbir sanatçı onun kadar eserine saygılı, inançlı ve bağlı olmamıştır. Hiçbir şeyi şansa bırakmadı, yaptığı her şey emeğinin ürünüydü. (...) Bazen hayata küsmesine rağmen hayatı severdi. Can çekişmeden vefat etti.
Jean Bruneau
Yatakta uzanan ceset çıplaktı, hâlâ yaralarında kan vardı. Yüzü korkunç bir şekilde kasılmıştı, gözleri açıktı ve Garciaya doğru bakıyordu. Cesedin bu cansız ve donuk bakışını görünce, dişleri titredi. Ağzı aralıktı, karasinekler dişlerinin üstünde v... tümünü göster
Doğnun güneşi Japonyadan derlenen ilginç bir öykü koleksiyonu... Beşer bölümden meydana gelen beş ayrı öykü, bir zamanların Japonyasında baş yapıt olarak kabul edilen bir çalışma. İşsiz tabakanın, toplumca lekelenmiş kadınların ve tüccar kesimin şehvetlerine, arzularına, maddi ve manevi zevklerine o yüzyılın bakış açısıyla bakan, ama modern dünyamıza aşkın kutsallığına dair değerli öğütler veren bir Uzakdoğu klasiği. Öyle ki, bu öykülerde modern zamanların teknikleri, modern zamanların güzellikleri ve modern zamanların aşkları yok. Bu öykülerde kirlenmiş aşkların kirli çamaşırları da yok!
Doğnun güneşi Japonyadan derlenen ilginç bir öykü koleksiyonu... Beşer bölümden meydana gelen beş ayrı öykü, bir zamanların Japonyasında baş yapıt olarak kabul edilen bir çalışma. İşsiz tabakanın, toplumca lekelenmiş kadınların ve tüccar kesimin şehv... tümünü göster
Arka Kapak
Meret dağ gibi yatıyor. İki fincan benzin dedilerdi. Gaz
tenekesiyle mazotu, yağı dayadılar. Oğlan çıktı üstüne.
Hep bindik... Traktör tırısa kalktı. Maşallahı var.
Üstüne bir eski babuç, bir baş sarmısal, bir mavi
gözboncuğu, bir de maşallah astık, deh dedik...
Akşamüzeri köye varınca dört döndük köyü, keyfine
diyecek yok.
Arka Kapak
Meret dağ gibi yatıyor. İki fincan benzin dedilerdi. Gaz
tenekesiyle mazotu, yağı dayadılar. Oğlan çıktı üstüne.
Hep bindik... Traktör tırısa kalktı. Maşallahı var.
Üstüne bir eski babuç, bir baş sarmısal, bir mavi
gözboncuğu, b... tümünü göster
Mustafa Kemal Paşanın en yakın arkadaşlarından biri ve başyaveri Salih Bozokun hiçbir yerde yayınlanmamış anıları ve onun gözünden Atatürkün özel hayatından bilinmeyen kesitler... Atatürke tapan iki kadın... Fikriye ve Latife Hanımların Atatürkün hayatındaki yerleri ve seyirleri... Biri, Kurtuluş Savaşı öncesinden beri onunla olan Fikriye Hanım, diğeri İzmir yangını sebebiyle Paşayla tanışan ve yeni bir yangına tutulan Latife Hanım... Fikriye-Makbule Hanım çatışması... Latife Hanımdan Atatürke gönderilen mektuplar... Latife Hanımın evlilikle değişen mizacı... Fikriye Hanımın Avrupadan zamansız dönüşü, Latife Hanımla tanışması, Çankayaya alınmamasıyla birlikte acı intiharı...Atatürkün özel hayatının anlatıldığı ve onun bilmediğimiz yönlerinin çarpıcı bir şekilde dile getirildiği bir kitap...
Mustafa Kemal Paşanın en yakın arkadaşlarından biri ve başyaveri Salih Bozokun hiçbir yerde yayınlanmamış anıları ve onun gözünden Atatürkün özel hayatından bilinmeyen kesitler... Atatürke tapan iki kadın... Fikriye ve Latife Hanımların Atatürkün hay... tümünü göster
Bu kitaptaki birer perdelik altı No Oyunu, 1950-55 yılları arasında çağdaş oyunlar olarak Tokyo Tiyatrosunda sahneye kondu. Doğaldır ki, seyirci bu çağdaşlaştırılmış No Oyunlarından, geleneksel oyunlara göre çok daha etkilenmektedir. Bu altı oyun, çok yetenekli bir dram yazarının zekasını ve yaratıcı gücünü ortaya koymaktadır. Mişima, özgün oyunlardaki dehşet uyandıran simgesel havayı, çağdaş bir ortam içinde yeniden gündeme getirmeyi başarmıştır. Anlaşılan, geleneksel No Oyunlarının gerek yapısından, gerekse temalarından çok etkilenmiş olan Mişima, özgür bir çalışmayla oyunları çağdaşlaştırırken, bu oyunları günümüz seyircisine sevdirmek amacını da taşımaktadır. Önemli olan, çağdaş No Oyunlarının, Japon tiyatrosuna yabancı olan seyirciler üzerinde bile kuvvetli ve vazgeçilmez bir etki yaratabilmesidir.- Donald Keene
Bu kitaptaki birer perdelik altı No Oyunu, 1950-55 yılları arasında çağdaş oyunlar olarak Tokyo Tiyatrosunda sahneye kondu. Doğaldır ki, seyirci bu çağdaşlaştırılmış No Oyunlarından, geleneksel oyunlara göre çok daha etkilenmektedir. Bu altı oyun, ço... tümünü göster