Çocuklar ve Büyükleri, tematik bir öykü seçkisi. Sözü Murathan Mungan'ın Önsözüne bırakalım: Çocuklar ve Büyükleri, Ressamın Sözleşmesi'nden sonra, epey ara vererek yayımladığım ikinci seçki kitabım, ikinci öykü seçkim; Bu arada başka seçkiler tasarladım, başka seçkiler için bağlamlar oluşturdum; okumalar, taramalar yaptım, malzeme biriktirdim. Zamanla birikenlerin hızlandırmasıyla Çocuklar ve Büyükleri diğerleri arasından öne çıktı. Flannery O'Connor'ın, ''Her Çıkışın Bir İnişi Vardır'' öyküsü, bu kitap için seçtiğim ilk öyküdür. Bu yüzden kitaba onunla başlamak istedim; Daha doğrusu, bu ve diğer bir-iki öykü, bana bu seçki düşüncesini esinledi. Bu kitapta, yalnızca, kahramanları çocuk olan, çocuklukta geçen, bir çocukluk anısı anlatan, olaylara bir çocuğun gözünden bakan ya da çocukların büyüklerle olan herkesçe bilinen ilişkilerini konu alan öyküler gibi kolay adlandırılamayacak yapıtlar yer almaktadır. Bir anlamda bunları da içeren, ama asıl, hayat hakkında ilk öğrenmelerin darbelerini taşıyan öykülerdir bunlar. Daha çok büyüme sürecine işaret düşüren aydınlanma anlarının, bir şeyin derinden kavrandığı ilk öğrenmelerin, ilk karşılaşmaların, hayatın çeşitli yönleriyle bir çocuk olarak yüzleşirken alınan ilk hasarların, büyüklerle olan çeşitli ilişki düzlemlerinin öyküleri bunlar. Bizi çocuk olmak ve çocukluk üzerine yeniden düşünmeye çağırıyorlar. Bu yüzden ''Çocuklar ve Büyükler'' demedim bu seçkinin adına, çocuk merkezli oluşuna vurguyu korusun diye, ''Çocuklar ve Büyükleri'' adını verdim.
Julio Cortazar'ın ''Yaz'' adlı öyküsünün bir kahramanı şöyle der: ''İnanılır gibi değil, bu çocuklar ne kadar ulaşılmaz bir dünyada yaşıyorlar, düşünsene bir zamanlar biz de aynı dünyada yaşamıştık.'' Kendimizle çocukluğumuz arasındaki bu büyülü uzaklık her zaman çok çekici gelmiştir bana. O unuttuğumuz, kökleri gene de bizde olan dünyayı yeniden keşfetmek, yeniden anlamak ve anlamlandırmak, her seferinde hayatımızın geri kalanı için yeni bir şey öğrenmemizi sağlar. Umarım bu öyküler, ''bir zamanlar yaşadığımız o aynı dünyaya'' yapılacak olan yolculuğu zenginleştiren, çağrışımlar, anımsayışlar, kavrayışlar sağlar ve sizleri bir kez daha öykü sanatının gücüne inandırır.
Bir roman, tek başına bir ad, bir yüz ve bir kimlik kazanırken, öyküler ancak kardeşleriyle birlikte bir kitap olabilir; Bu yüzden de romana göre, çok daha çabuk öksüz kalabilirler. Edebiyatın gökada haritasına dağılmış çeşitli dillerde yazılmış yüzbinlerce öykü vardır. Bu yüzden, yıldızlar kadar görünür ve görünmezdirler. Onca yazar, onca kitap, onca sayfa arasında kaybolmayı, unutulmayı göze alarak, yalnızca kendi gücüyle var olur ve bize ışıklarını göndermeyi sürdürürler. Bu tür seçkilerin bir amacı da, okurun yolunu bazı kitaplara, bazı yazarlara çıkartmak; onları başka ve yeni yolculuklara çağırmaktır.
Bu seçkiye, edebiyat tarihinden seçmeler havası vermemek için, klasik edebiyat örneklerine kadar gitmeden daha modern zaman öyküleri arasında gezinmeyi yeğledim. Seçtiğim yazarlar, yalnızca öyküleme teknikleri ve anlatım farklılıklarıyla değil, aynı zamanda, ''çocuk olmak'' ve ''çocukluk'' konusundaki farklı yaklaşımlarıyla da birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Bu değişik anlayışlar ve ele alış biçimleri eşliğinde, ''çocuk olmak'' ya da ''çocukluk'' üzerine bir bütün olarak yeniden düşünülmesini istedim. Tersi de doğrudur: ''Büyük'' olmanın ne demek olduğunu da yeniden düşünmemiz gerekir. Her seçki, mantığı gereği parçalı bir yapıya sahiptir; Bu yüzden farklı malzemelerden kıvam tutturmanın, bir kitap dokusu elde etmenin güçlüğünün farkında biri olarak, öykülerin bir aradalıklarından bir üst-anlam yaratan, sıralama eğrisiyle kendince mimari bir bütünlük gözeten bir ''tema kitabı'' oluşturmaya çalıştım.
Yazdıklarında çocuklar ve çocukluk önemli yer tutan Saki, Roald, Dahl, Salinger, Bruno Schulz gibi yazarlardan tek bir öykü seçmede zorlandım. Örneğin, bu kitap için kafamda kurduğum yapı gereği,kitabı Saki'nin ''Masalcı Amca''sı ile bitirmeye karar verdiğim anda, onun çok sevdiğim ''Tavan Arası'' gibi öyküleri, ister istemez dışarıda kaldılar. Sonuçta, hemen her seçki gibi, bu da kimi rastlantılar ve yeğleyişlerin ürünüdür. Mutlaka bilinmeyen, gözden kaçmış, atlanmış kimi öyküler bir yerlerde başkalarını beklemektedir. Yalnızca bir heves yaratmak bile az şey değildir. Bilindiği gibi, her seçki kişiseldir ve ben de bu öyküleri, kendi çocukluğumun izlerinden giderek seçtim. (Ocak 2001)
Çocuklar ve Büyükleri, tematik bir öykü seçkisi. Sözü Murathan Mungan'ın Önsözüne bırakalım: Çocuklar ve Büyükleri, Ressamın Sözleşmesi'nden sonra, epey ara vererek yayımladığım ikinci seçki kitabım, ikinci öykü seçkim; Bu arada başka seçki... tümünü göster
Meydandaki çay bahçelerinden birine oturmak geldi içimden sonra. Çünkü Erdek bir kitap olsaydı, bu çay bahçeleri ilk cümlesi olurdu onun. Gelindi mi oturulmalıydı. Bir çay, birkaç sigarayla, kıyıda kayığında ağ onaran, çapari kösteği hazırlayan balıkçıları seyretmek, bir tost isteyip, bacaklarıma sırnaşan kedilere atmak, yakın masalarda konuşulanları dinlemek, birini bekliyormuş gibi ikide bir saate bakmak iyi gelebilirdi. Gelmeliydi en azından.
Yine yaz akşamları. Yaralı tekneler, küflü sesler. Erdek’te çay bahçeleri, bıkkın orkestra, tatsız garsonlar. Ezine, Susurluk, Bandırma, burası Ankara, orası Samsun! Yalandan bayılanlar, bilmezden gelinenler, kaybolan dayılar… Uykusunda ağlayan adamlar, pişmanlar, yorgunlar. Para için mırın kırın, laf dokunduran konuşmalar. Nerede bu Türkan Şoray?
Mahir Ünsal Eriş, sokaktan gelen gürültüyü, bangır bangır Yıldız Tilbe dinleyen evleri resmediyor. Bi gevezeleşip bi susanları, “iyi olalım be ne olur” diyenleri, helallik isteyenleri anlatıyor.
Olduğu Kadar Güzeldik, gazoza doğru çocuklaşan hikâyelerle çağlıyor, zamana dokunuyor. Eriş, hüzünlü mağlupların iyimser yazarı olmaya devam ediyor.
Meydandaki çay bahçelerinden birine oturmak geldi içimden sonra. Çünkü Erdek bir kitap olsaydı, bu çay bahçeleri ilk cümlesi olurdu onun. Gelindi mi oturulmalıydı. Bir çay, birkaç sigarayla, kıyıda kayığında ağ onaran, çapari kösteği hazırlayan balık... tümünü göster