Türk Edebiyatı'nın kült halini almış eserlerinden biri olan Kürk Mantolu Madonna ile ilgili eğlenceli bir quiz.
Türk Edebiyatı'nın kült halini almış eserlerinden biri olan Kürk Mantolu Madonna ile ilgili eğlenceli bir quiz.
Okuyucuyla buluştuğu her ülkede yankı uyandıran Mohsin Hamidin Gönülsüz Köktendinci adlı romanı Hayykitap tarafından yayınlandı. Mohsin Hamid romanında, istemeye istemeye köktendinci olan bir genç adamın hikâyesini anlatıyor. İstemeye istemeye ne demek? Köktendinci ne demek? Bu kavramları da açmayı ihmal etmiyor. Kahramanı Cengiz Amerikaya okumaya giden yetenekli, zeki, pırıl pırıl Pakistanlı bir genç. Princeton Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun olur. Sınıfının birincisi, okulun en iyisidir. Toplumdaki seçkinler arasına katılır. Kaymak tabakanın da kaymağı olduğunun bilincindedir. Tüm dünyadan kendisi gibi yetenekli, gelecek vaat eden gençler Amerikaya gelerek, Amerikan rüyasına bir an evvel dahil olabilmek için canla başla çalışırlar. O da hırslı, azimlidir. Ve çok çok az sayıda işletme mezununun girebileceği, hatta hayal edebileceği prestijli bir Amerikan firmasında muhteşem bir iş edinir. Artık senede seksen bin dolar kazanmakta, business class uçmakta, son derece şık giyinmektedir. Bundan sonra tek yapması gereken, kendini kapitalizmin ritmine uydurmak, devamlı çalışmak, paralanmak ve yükselmektir. Bir Amerikalı genç kadına âşık olması onun Amerikanlaşmasını önce kolaylaştırır, ancak hikâye ilerledikçe beklenmedik biçimde zorlaştırır. Batı ile Doğu arasındaki hayali ve hakiki gerilim ve uyumlar, bu ikisinin arasında mekik dokuyan bireyin trajedisi... Mohsin Hamid bu seçilmiş, sürüden ayrılmış, fazlasıyla Amerikanlaşmış Pakistanlı gencin nasıl olup da 11 Eylül sonrası kendi içinde derin bir kimlik bölünmesi yaşadığını, etrafındaki herkesten ve her şeyden soğuduğunu, tepkisel ve kindar olduğunu anlatıyor kitabında. Hem de alabildiğine çıplak bir dil ve sert bir üslupla
Okuyucuyla buluştuğu her ülkede yankı uyandıran Mohsin Hamidin Gönülsüz Köktendinci adlı romanı Hayykitap tarafından yayınlandı. Mohsin Hamid romanında, istemeye istemeye köktendinci olan bir genç adamın hikâyesini anlatıyor. İstemeye istemeye ne dem... tümünü göster
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorularına yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen romanın altı yılda, yedi milyondan fazla okur bulmasının gizi, kuşkusuz, onun bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şafak vakti uyanmaya benziyor.
Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho'nun, yayınlandığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen üçüncü romanı. Simyacı, altı yılda kırk iki ülkede yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabriel Garcia Marquez'den bu yana görülmemiş bir olay. Yüreğinde, çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir klasik kimliği kazanan Simyacıyı Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'i ve Richard Bach'ın Martı Jonathan Livingston'u ile karşılaştıranlar var.
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorula... tümünü göster
“Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıradışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asilleşmesi, erdemlerin ardındaki günahkârlık tüm içtenliğiyle akacak zihinlere. Anar, bu yeni düşüyle sizleri bir kez daha şaşırtacak. ”
İletişim’den gönderilen kitaptan tadımlık bölüm ise şöyle: “İhsan Sait muhabere borusundan motör kabinine, ‘Yarım yol tornistan!’ emrini verince yine nişângâh başına geçti ve attığı tenvîr fişeği artık söndüğünden, işini sağlama bağlamak için hedefine bu kez üç adet 220 puntluk bomba bıraktı. Birbiri ardı sıra işitilen patlamalar kabinin camlarını zangırdatmıştı. Derken sancak alabanda edip artık boş olan hangarın üzerine doğru tam yol seyretti. Havanın aydınlanmaya başladığı o saatte, senelerini geçirdiği hangara son bir kez baktı ve nişângâhtan rüzgârı hesaplayıp, 660 puntluk bombaları hangarın ve imâlâthânenin üzerine yolladı. Korkunç patlamalar o kadar şiddetliydi ki, her bir patlamada sarsılan zeplinin zarar görebileceğinden korktu. Aşağı baktığında hangardan, imâlâthâneden, barakalardan eser kalmadığını gördü. Demir Minâreler artık tarih olmuştu!”
“Çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikâyedir bu. Sıradan insanların sıradışılığı, bilinen hikâyelerin düşlere dönüşümü, zaafların asilleşmesi, erdemlerin ardındaki günahkârlık tüm içtenliğiyle akacak ... tümünü göster