Alis ırmağın kıyısındaki çimenlerin üzerinde, ablasının yanında boş boş oturuyordu. Canı sıkılmaya başlamıştı, çünkü yapacak hiçbir şeyi yoktu. Bir iki kere ablasının elinde okuduğu kitaba göz attı. Fakat kitapta ne bir resim, ne de bir konuşma vardı. Alis kendi kendine, İçinde resim ve konuşma olmayan kitaplar ne işe yararlar! diye düşündü.
Alis ırmağın kıyısındaki çimenlerin üzerinde, ablasının yanında boş boş oturuyordu. Canı sıkılmaya başlamıştı, çünkü yapacak hiçbir şeyi yoktu. Bir iki kere ablasının elinde okuduğu kitaba göz attı. Fakat kitapta ne bir resim, ne de bir konuşma vardı... tümünü göster
Kısa öykünün en tanınmış ustalarından Ömer Seyfettinin en güzel öykülerinden bir demet bulacaksınız bu kitapta. Genellikle yazarın çocukluk yaşantısından izlenimleri içeren bu öyküler, bugün büyüklerin bile belleğinde derin izler bırakmıştır. Her çocuğun büyük bir zevkle okuyacağı kanısındayız.
Kısa öykünün en tanınmış ustalarından Ömer Seyfettinin en güzel öykülerinden bir demet bulacaksınız bu kitapta. Genellikle yazarın çocukluk yaşantısından izlenimleri içeren bu öyküler, bugün büyüklerin bile belleğinde derin izler bırakmıştır. Her çoc... tümünü göster
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.
Millî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel E... tümünü göster
Yıkılmış bir yuvadan arta kalan Fadiş, analı babalı bir yuvası olmadığından, çeşitli köy, kasaba ve kentlerde akrabalardan oluşan değişik ailelerin yanında yaşamak zorundadır. Tek dayanağı annesi Cemiledir ama, baba onu ikide bir kaçırıp annesinden uzaklaştırır. Anne, kızının izine düşer onu bulur. Ancak geçim için çalışmak zorunda olduğundan, Fadişi aylık yollamak koşuluyla yakınlarına bırakır. Ana kızın yaşamı özlemle sürer. Bir türlü bir araya gelemezler. Fadişin duygu yüklü yaşam serüveni, öylesine renkli, öylesine ilginç ve sürükleyicidir ki!Yazarın ilk romanı olan Fadiş 1971 yılında basılmıştır. O zamandan bu güne kadar, kuşaktan kuşağa sürekli okunarak, klasik çocuk romanı niteliği kazanmıştır. Yediden yetmişe, bu kitapta, herkes kendinden bir şey bulmaktadır. Özellikle Fadişin yaşamın zorlukları karşısında gösterdiği direnç, insanlara örnek olmaktadır. Köy, kasaba, kent yaşamı içinde süren Fadiş in serüvenleri, özgündür. Sevinç coşku, kaygı, korku, acı, yanında örf adetler, gelenek görenekler, insan ilişkileri, sevgi dolu bir yaklaşımla işlenmektedir. Bu yüzden Fadiş, otuz yıldır halkın elinde, gönlünde yaşamayı başarmıştır.
Yıkılmış bir yuvadan arta kalan Fadiş, analı babalı bir yuvası olmadığından, çeşitli köy, kasaba ve kentlerde akrabalardan oluşan değişik ailelerin yanında yaşamak zorundadır. Tek dayanağı annesi Cemiledir ama, baba onu ikide bir kaçırıp annesinden u... tümünü göster
Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkanında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir arslanı andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu bir pehlivandı. On yıldır bu karanlık içinde ham demirden dövdüğü kılıç namluları bütün Anadoluda, bütün Rumelide, serhat boylarına kadar büyük bir nam kazanmıştı....
******
Koca Ali yiğit, cesur bir adamdır. Demirci ustasıdır ve çifte su verilmiş kılıçlar yapar. Her nasılsa bir hırsızlıkla suçlanır ve mahkeme kolunun kesilmesine karar verir. Şehrin zengini huysuz bir adam, bu kolun diyetini ödeyerek Koca Aliyi yanına alır. Bu zenginin hareketlerine dayanamayan Koca Ali bir gün kolunu keser ve adamın önüne bırakır. ...
************
Koca Ali, uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzluydu. Tıpkı bir pehlivan gibiydi.Dar bir kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkânında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışırdı. O bir demirci ustasıydı. Yeniçeriler bile sadece onun damgasını taşıyan kamaları, büyük kılıçları tercih ederlerdi. Kimseyle ilişkisi olmayan, nereden geldiği bilinmeyen esrarengiz biriydi.Bir gün şehirde hırsızlık olur. Bununla alakalı ipuçları, Koca Alinin dükkânından çıkar. Koca Ali, kendini savunamaz ve suçlu kabul edilir. Ve diyeti gereği kolunun kesilmesine karar verilir. Aynı kitapta BÜYÜCÜ, BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT, KAÇ YERİNDEN adlı öyküler de yer almaktadır.
************
Ömer Seyfettin, öykücülüğümüzün büyük ustası ve sade dilcilik akımının öncüsüdür. Rumelide bulunduğu yıllarda Yunan, Sırp, Bulgar ayrılıkçı komitelerinin gizli çalışmalarını sezmiş, ileride yazacağı yapıtlar için gözlemler yapıp malzemeler toplamıştı. Ulusçu ve idealist bir yaklaşımla, birçok öykülerinde bunları işledi. Doğru bulduğu tarihsel ve toplumsal değerleri savundu, yanlış bulduklarını eleştirdi, yerdi. Çökmekte olan bir devletin bireylerini yurt ve ulus sevgisi aşılayarak moral vermeye, bölücü, ayrılıkçı akımlara karşı, ulusal bütünlüğü savunmaya çalıştı.
************
ÖMER SEYFETTİN en çok okunan yazarlarımızdan biridir. Çocukluğunun geçtiği Göneni anlattığı hikayeler ile milli tarihimizi yansıtan hikayeleri en başarılı olanlarıdır. Eserlerini sade bir Türkçe ile yazdığı için her dönemde okunacak yazarlar arasındadır.ÖMER SEYFETTİNin hikayelerinin her yaştan okuru vardır. Çocukluk ve ilk gençlik çağlarının duyarlılıkları doğrultusunda yazdığı hikayelerini sekiz kitap halinde okurlarımıza sunuyoruz: İlk Namaz... Üç Öğüt... Müjde.. Keramet.. Diyet.. Pembe İncili Kaftan.. Topuz.. İlk Düşen Ak..
******
Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkanında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir arslanı andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu bir pehliva... tümünü göster