Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan George Orwell, 47 yıllık yaşamına iki başyapıt sığdırdı. “Hayvan Çiftliği” ve “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört”. 1945 yılında yayınlanan “Hayvan Çiftliği”nde, bir grup hayvanın kendilerini sömüren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum kurmasının öyküsü anlatılıyordu. Ama zamanla hayvanların zeki ve iktidar düşkünü önderleri olan domuzlar, devrimi yolundan saptırarak insanlardan daha baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kuruyorlardı. Bir siyasal yergi başyapıtı sayılan “Hayvan Çiftliği”ni 1949'da “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adlı roman izledi. Orwell'in bu son kitabı, her şeyin tümüyle devletin denetiminde olduğu belleksiz ve muhalefetsiz bir toplum tehlikesine karşı yürekten bir uyarı niteliğindeydi. Dünyanın sürekli birbiriyle savaşan üç totaliter polis devletinin egemenliği altında olduğu düşsel bir gelecekte geçen roman, hem o dönemde hem de sonraki yıllarda çok sayıda okuru derinden etkiledi.
Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından biri olan George Orwell, 47 yıllık yaşamına iki başyapıt sığdırdı. “Hayvan Çiftliği” ve “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört”. 1945 yılında yayınlanan “Hayvan Çiftliği”nde, bir grup hayvanın kendilerini sömüren insanla... tümünü göster
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar'ı Berna Moran, hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı olarak niteler. Moran'a göre Oğuz Atay'ın mizah gücü, duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar'ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, yapıttaki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır. Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar. Tutunamayanlar, 1970 TRT Roman Ödülünü kazanmıştı.
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar'ı Berna Moran, hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı olarak niteler. Moran'a göre Oğuz Atay'ın mizah gücü, duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikle... tümünü göster
Dido Sotiriu Elektrada, hayali bir kişiyi kurgulama gereğini duymamıştır. Kadın kahramanı gerçek biridir. Savaşımı, heyecanı ve sonu yaşanmış gerçeklerdir. Dido, kahramanın ölümsüzlüğe doğru gidişini izler. Onu hapislerde ziyaret eder, hücrede çocuğunun ilk adımlarında minik ellerinden tutar, firar ettiğim görünce şaşırır; onun yorulmak bilmez gündelik temposunda nefesi daralır ve sonunda üzgün bir halde, onun kanlar içinde, cansız, katledilmiş, yerli ve yabancı faşizmin bir kurbanı olarak yitip gittiğini görür. Sonunda Dido, oldukça yalın bir biçimde, ölümsüzlüğün, özgürlüğün ve onurun sonsuz sembolü olarak Elektranın dostluğunu bizlere de duyumsatır.
Dido Sotiriu Elektrada, hayali bir kişiyi kurgulama gereğini duymamıştır. Kadın kahramanı gerçek biridir. Savaşımı, heyecanı ve sonu yaşanmış gerçeklerdir. Dido, kahramanın ölümsüzlüğe doğru gidişini izler. Onu hapislerde ziyaret eder, hücrede çocuğu... tümünü göster
Dido Sotiriu Elektrada, hayali bir kişiyi kurgulama gereğini duymamıştır. Kadın kahramanı gerçek biridir. Savaşımı, heyecanı ve sonu yaşanmış gerçeklerdir. Dido, kahramanın ölümsüzlüğe doğru gidişini izler. Onu hapislerde ziyaret eder, hücrede çocuğunun ilk adımlarında minik ellerinden tutar, firar ettiğim görünce şaşırır; onun yorulmak bilmez gündelik temposunda nefesi daralır ve sonunda üzgün bir halde, onun kanlar içinde, cansız, katledilmiş, yerli ve yabancı faşizmin bir kurbanı olarak yitip gittiğini görür. Sonunda Dido, oldukça yalın bir biçimde, ölümsüzlüğün, özgürlüğün ve onurun sonsuz sembolü olarak Elektranın dostluğunu bizlere de duyumsatır.
Dido Sotiriu Elektrada, hayali bir kişiyi kurgulama gereğini duymamıştır. Kadın kahramanı gerçek biridir. Savaşımı, heyecanı ve sonu yaşanmış gerçeklerdir. Dido, kahramanın ölümsüzlüğe doğru gidişini izler. Onu hapislerde ziyaret eder, hücrede çocuğu... tümünü göster
Dido Sotiriu Elektrada, hayali bir kişiyi kurgulama gereğini duymamıştır. Kadın kahramanı gerçek biridir. Savaşımı, heyecanı ve sonu yaşanmış gerçeklerdir. Dido, kahramanın ölümsüzlüğe doğru gidişini izler. Onu hapislerde ziyaret eder, hücrede çocuğunun ilk adımlarında minik ellerinden tutar, firar ettiğim görünce şaşırır; onun yorulmak bilmez gündelik temposunda nefesi daralır ve sonunda üzgün bir halde, onun kanlar içinde, cansız, katledilmiş, yerli ve yabancı faşizmin bir kurbanı olarak yitip gittiğini görür. Sonunda Dido, oldukça yalın bir biçimde, ölümsüzlüğün, özgürlüğün ve onurun sonsuz sembolü olarak Elektranın dostluğunu bizlere de duyumsatır.
Dido Sotiriu Elektrada, hayali bir kişiyi kurgulama gereğini duymamıştır. Kadın kahramanı gerçek biridir. Savaşımı, heyecanı ve sonu yaşanmış gerçeklerdir. Dido, kahramanın ölümsüzlüğe doğru gidişini izler. Onu hapislerde ziyaret eder, hücrede çocuğu... tümünü göster
Yaşayacağız, Vanya Dayı. Önümüzde ne uzun günler, ne uzun geceler var daha. Kaderin bize layık gördüğü tüm güçlüklere sabırla göğüs gereceğiz. Şimdi olduğu gibi yaşlılığımızda da durup dinlenmeden çalışacağız. Günü, saati gelince de ölüme boyun eğeceğiz. İşte ancak orada, mezarlarımızda, nice acı çektiğimizi, nice gözyaşı döktüğümüzü, nasıl zor bir yaşamımız olduğunu bir bir anlatacağız. Tanrı işte o zaman bize acıyacak.
Yaşayacağız, Vanya Dayı. Önümüzde ne uzun günler, ne uzun geceler var daha. Kaderin bize layık gördüğü tüm güçlüklere sabırla göğüs gereceğiz. Şimdi olduğu gibi yaşlılığımızda da durup dinlenmeden çalışacağız. Günü, saati gelince de ölüme boyun eğece... tümünü göster