duru

Profil Resmi
1 takip ettiği ve 13 takip edeni var. 35 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
duru okumuş.
Gizli Telkinle Kur'an Terapisi

Bilinçli davranışlarımızın çoğu aslında bilinçaltımızdaki dosyalardan çıkıyor.Subliminal (gizli telkin) mesajlarla çocuk yaştan itibaren karşı karşıya kalıyor ve bilinçaltımızı günden güne kirletiyoruz. Bu kitap, bilinçaltı klasörleri kısa devre olmuş ve varlığın birliği ile diyalog kurmakta ciddi sorunlar yaşayan, içsel çatışma içinde olan, çözümler aramasına rağmen yine de kalbi tatmin olmayan insanlar için hazırlanmıştır. Amacımız, kirletilmiş ve sistemi allak bullak olmuş insanımızın bilinçaltını Kurân, Cevşen ve Celcelutiye üçlüsüyle yeniden inşâ etmektir.Bilinçaltı nedir, bilinci nasıl etkiler?Subliminal (gizli telkin) teknikler nelerdir, nasıl karşımıza çıkar?Kuran, Cevşen ve Celcelutiyenin bilinçaltını inşa etmekteki fonksiyonları nelerdir?Gizli telkinle beyin ve kalbin onarımı mümkün mü?Kubilay Aktaş, manevi ilimlerdeki yirmi yıllık deneyimini bu kitapta istifadenize sunuyor.

Bilinçli davranışlarımızın çoğu aslında bilinçaltımızdaki dosyalardan çıkıyor.Subliminal (gizli telkin) mesajlarla çocuk yaştan itibaren karşı karşıya kalıyor ve bilinçaltımızı günden güne kirletiyoruz. Bu kitap, bilinçaltı klasörleri kısa devre olmu... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 4 ay
Profil Resmi
duru okumuş.
Elektra Kadınlar

Aşkı Öyküleşen 39 Kadın ve Onlara Yakılan Ağıtlar...Birinci Kadın′da adamın kapıyı kapatıp gittiği ilk saniyeler... On beşinci Kadın, ayrılık acısının ortalarına denk düşüyor. Sevdiği erkeği bir başka kadınla görmek Otuz üçüncü Kadın′ın kaderi... Otuz dokuzuncu Kadın ise, sonunda kendisini hapsettiği yerden çıkarmayı başarır ve önce herkesi affedip sonra da her şey için af diler. Kendi hayatının erbabı olup, Beşinci Mevsimi′ne ulaşır.Elektra Kadınlar, otuz dokuz farklı kadının terk edilme sırasında yaşadıkları ‘an ların ucuca eklenmesiyle yaratılan bir ayrılık öyküsüdür.Kitapta, bu kadınların neden terk edildikleri, isimleri, yaşları, eğitimleri hakkında hemen hemen hiçbir ayrıntı yok. Zaten bu yüzden onlara birer numara veriliyor. Çünkü asıl önemli olan onların basit halleri... Hani isimlerin yalın hali gibi... Kadınların çekim eksiz, yapım eksiz yüzleri...Yazar Devrim Sevimay, kadınların iç geçirme an′larını yakalamaya çalıştığını söylüyor. Sevimay, kitabında bu küçük ayrıntılara yer vermekle asıl amacının okurların çevrelerindeki, hatta kendi içlerindeki sevgi ve nefreti bir arada yaşayan Elektralara dikkat çekmek olduğunu belirtiyor.Genç fotoğrafçı Yurttaş Tümer′in ‘an ı ve yalnızlığı simgeleyen el çekimleriyle bir kadının Elektralaşma süreci görsel olarak da dile getirildi. Tasarımcısı Yetkin Başarır′ın özgün katkılarıyla kitap koridorları olan bir galeriye dönüştü. Galerinin içinde ilerledikçe nefes alacak ferah yerler ya da kadınlarla daha çok sarmaş dolaş olacak dipdibelikler yaratıldı. Boyutu, renkleri, fotoğrafları, kurgusu, dili, cesur yayıncılık anlayışıyla ortaya film gibi bir kitap çıktı.Elektra Kadınlar yazarın terk edilme acısı üçlemesinin ilk kitabı. 40. Kadın adındaki ikinci kitabı içinden doğuran ve müjdeleyen Elektra Kadınlar, ‘eski Elektralar a acıyla da olsa sonunda öğrendikleri aşkı anlatmaları çağrısında bulunuyor.

Aşkı Öyküleşen 39 Kadın ve Onlara Yakılan Ağıtlar...Birinci Kadın′da adamın kapıyı kapatıp gittiği ilk saniyeler... On beşinci Kadın, ayrılık acısının ortalarına denk düşüyor. Sevdiği erkeği bir başka kadınla görmek Otuz üçüncü Kadın&#... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 4 ay
Profil Resmi
duru bir kitabı yarıda bıraktı.
Elektra Kadınlar

Aşkı Öyküleşen 39 Kadın ve Onlara Yakılan Ağıtlar...Birinci Kadın′da adamın kapıyı kapatıp gittiği ilk saniyeler... On beşinci Kadın, ayrılık acısının ortalarına denk düşüyor. Sevdiği erkeği bir başka kadınla görmek Otuz üçüncü Kadın′ın kaderi... Otuz dokuzuncu Kadın ise, sonunda kendisini hapsettiği yerden çıkarmayı başarır ve önce herkesi affedip sonra da her şey için af diler. Kendi hayatının erbabı olup, Beşinci Mevsimi′ne ulaşır.Elektra Kadınlar, otuz dokuz farklı kadının terk edilme sırasında yaşadıkları ‘an ların ucuca eklenmesiyle yaratılan bir ayrılık öyküsüdür.Kitapta, bu kadınların neden terk edildikleri, isimleri, yaşları, eğitimleri hakkında hemen hemen hiçbir ayrıntı yok. Zaten bu yüzden onlara birer numara veriliyor. Çünkü asıl önemli olan onların basit halleri... Hani isimlerin yalın hali gibi... Kadınların çekim eksiz, yapım eksiz yüzleri...Yazar Devrim Sevimay, kadınların iç geçirme an′larını yakalamaya çalıştığını söylüyor. Sevimay, kitabında bu küçük ayrıntılara yer vermekle asıl amacının okurların çevrelerindeki, hatta kendi içlerindeki sevgi ve nefreti bir arada yaşayan Elektralara dikkat çekmek olduğunu belirtiyor.Genç fotoğrafçı Yurttaş Tümer′in ‘an ı ve yalnızlığı simgeleyen el çekimleriyle bir kadının Elektralaşma süreci görsel olarak da dile getirildi. Tasarımcısı Yetkin Başarır′ın özgün katkılarıyla kitap koridorları olan bir galeriye dönüştü. Galerinin içinde ilerledikçe nefes alacak ferah yerler ya da kadınlarla daha çok sarmaş dolaş olacak dipdibelikler yaratıldı. Boyutu, renkleri, fotoğrafları, kurgusu, dili, cesur yayıncılık anlayışıyla ortaya film gibi bir kitap çıktı.Elektra Kadınlar yazarın terk edilme acısı üçlemesinin ilk kitabı. 40. Kadın adındaki ikinci kitabı içinden doğuran ve müjdeleyen Elektra Kadınlar, ‘eski Elektralar a acıyla da olsa sonunda öğrendikleri aşkı anlatmaları çağrısında bulunuyor.

Aşkı Öyküleşen 39 Kadın ve Onlara Yakılan Ağıtlar...Birinci Kadın′da adamın kapıyı kapatıp gittiği ilk saniyeler... On beşinci Kadın, ayrılık acısının ortalarına denk düşüyor. Sevdiği erkeği bir başka kadınla görmek Otuz üçüncü Kadın&#... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 4 ay
Profil Resmi
duru okumuş.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 4 ay
Profil Resmi
duru okumuş.
İtiraflarım

Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Tanrının varlığına inancı kaybettiğimde, sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Tanrıyı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yayordum. Onu hissettiğim ve Onu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse,O vardır. O, Onsuz yaşanmayan şeydir.Hıristiyanlığın; hayatın varlığı ve anlamına tatmin edici bir cevap verememesi karşısında, geleneksel Ortodoks Hıristiyanlığına olan inancını kaybeden Tolstoy, İtiraflarımda hayatın ne olduğunu, neden ve nasıl yaşanabileceğini ve ölümü seçmenin en doğru yol olup olmadığını sorgular.

******

Dünya yaşamı, bir iradeye göre gerçekleşmektedir. Birisi, dünyanın ve bizim hayatımız aracılığıyla kendine özgü bir eser yapıyor. Bu iradenin anlamım kavramak gibi bir ümit beslemek istiyorsak, her şeyden önce onun gereklerini yerine getirmek ve bizden istenenleri yapmak zorundayız. Eğer, benden bekleneni yapmazsam, şu halde benden istenen şeyi de kavramam mümkün olmaz. Bu durumda hepimizden ve yani bütün dünyadan isteneni ise hiç mi hiç kavrayamam.



************

Bir kuş uçtuğu, yem topladığı ve yuva kurduğu sürece yaşamını sürdürür.Kuşların bu yaşam çabalarını görunce onların duyguğu sevinçten duyuyorum.Keçi, tavşan, aslan; hepsi de beslenmek, çoğalmak ve yavrularını beslemek zorunda oluşlarına imkan veren yaşam şartlarının içinde bulunmaktadır.Biliyorum ki, eğer onlar bunu yapıyorlarsa mutludurlar ve yaşamları kendi kurguları içinde tutarlı ve mantıklıdır.Peki, insan ne yapmak zorunda? O da yaşamın içinde tıpkı hayvanlar gibi mücadele etmek zorunda.Aralarında yanlızca bir fark var; eğer insan yaşamı tek başına alt etmek isterse mahvolur.İnsan yaşamı sadece kendisi için değil, herkes için alt etmek zorunda.Eğer bunu yapıyorsa mutludur, yaşamı da mantıklıdır.

******

Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrıya inandığımda yaşıyordum. Tanrıyı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. Onu unuttuğum, Ona inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diril... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 4 ay
Profil Resmi
duru okumuş.
Kayığım Rosinha

Jos‚ Mauro de Vasconcelos, 26 Şubat 1920de Rio de Janeiro yakınlarındaki Banguda doğdu. Kızılderili ve Portekizli kırması bir ailenin çocuğuydu. On beş yaşında lise öğrenimini yarıda bıraktı. Çeşitli işlerde çalıştı. Boks antrenörlüğü, tarım işçiliği, balıkçılık yaptı. Kızılderililerin arasında yaşadı. 1942 yılında yazdığı ilk romanı Yaban Muzuyla eşine az rastlanır anlatıcılık yeteneğini ortaya koydu. Ardından, hepsi de Can Yayınları arasında çıkan Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım, Delifişek, Kayığım Rosinha, Kardeşim Rüzgâr Kardeşim Deniz, Çıplak Sokak,Kırmızı Papağan gibi romanlarıyla ünü Brezilya sınırlarını aştı: Kayığım Rosinha Amazon Ormanının öyküsüdür. Kahramanı Ze Oroco, kayığı Rosinhayla nehirde dolaşır. Ama Rosinha sıradan bir kayık değil, Zenin uzun uzun konuştuğu, dertleştiği bir yol arkadaşıdır. Bu güzel roman, Rose Mauro de Vasconcelosun Brezilya edebiyatında tuttuğu önemli yerin kesin kanıtıdır.

Jos‚ Mauro de Vasconcelos, 26 Şubat 1920de Rio de Janeiro yakınlarındaki Banguda doğdu. Kızılderili ve Portekizli kırması bir ailenin çocuğuydu. On beş yaşında lise öğrenimini yarıda bıraktı. Çeşitli işlerde çalıştı. Boks antrenörlüğü, tarım işçiliği... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 4 ay
Daha Fazla Göster

duru şu an ne okuyor?

Mesnevi-i Şerif

%0

İçimizdeki Zalim

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.