Aklından Bir Sayı Tut'un yazarından, ilk kitaptan çok daha iddialı yeni bir roman
Sana Bir Sürprizim Var...
Gözlerini Sımsıkı Kapat
New York'un en gözde dedektifiyken, basının kendisine yakıştırdığı isimden hep rahatsız olmuştu: Süper Dedektif. Bir bulmacayla karşılaştığında, mutlaka çözmek isterdi. Gurney'e göre her bulmacanın çözümü için mutlaka bir ipucu vardı.
Peki ya bu sefer yoksa?
Düğün günü öldürülen bir gelin... Ve olaya tanıklık eden yüzlerce davetli. Cinayeti kimin işlediği ortada, herkes kendinden emin ama ya hepsi zekice bir illüzyonla yanıltılıyorsa... Cinayet silahı dahil birçok detayda sürpriz akıl oyunlarını gördüğünde, Gurney tam bir psikopatla karşı karşıya olduğunu anlar.
Gurney şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemleri, soruları ve keskin bakış açısıyla soruşturmaya bambaşka bir boyut kazandıracaktır. Kim daha zeki; Gurney mi, yoksa müthiş bir illüzyondan ibaret katil mi? John Verdon'dan, akıl oyunlarının iç içe geçtiği, sıra dışı bir roman.
''Nitelikli bulmaca severler için paha biçilemez bir kitap.''
-CNN.com-
''Yine ilki kadar şaşkınlık verici bir olay ve yine dahice çözümler.''
-Publishers Weekly-
''John Verdon gizemli bir olayın akıl almaz örgüsünü işlerken hikayenin en beklenmedik anında ortaya çıkıveren, şeytani bir kurnazlığa sahip. Yazarın büyük ilgi gören Aklından Bir Sayı Tut kitabından sonra beklediğinize değecek.''
-Washington Post-
Aklından Bir Sayı Tut'un yazarından, ilk kitaptan çok daha iddialı yeni bir roman
Sana Bir Sürprizim Var...
Gözlerini Sımsıkı Kapat
New York'un en gözde dedektifiyken, basının kendisine yakıştırdığı isimden hep rahatsız olmuştu: Süp... tümünü göster
Mark Mellery, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut – 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.” Mellery öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin… Küçük zarfı aç.”
SENİ O KADAR İYİ TANIYORUM Kİ NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜ BİLİYORUM
"Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658."
Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz Aklından Bir Sayı Tut, kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
Mark Mellery, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut – 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı.” Mellery öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını nasıl b... tümünü göster
Asla o karanlık odaya girme. Sabaha çıkmak istiyorsan şeytanı uyandırma.
Hiçbir cinayet kusursuz değildir. Özellikle Dahi Dedektif Dave Gurney bir olaya müdahil olup hiç kimsenin göremediği detayları ortaya çıkardığında, çıkışı olmadığı düşünülen labirentin çıkışını ustalıkla bulduğunda...
Gurney, bir seri katil üzerine belgesel hazırlayan genç bir kıza danışmanlık yapmayı kabul eder. On yıl önce yaşanan bu olaylarda kurbanların hepsi keskin bir nişancı tarafından zifiri karanlıkta, pahalı Mercedes arabalarını kullanırken, aynı açıdan ve noktadan kusursuz biçimde vurulmuş ve bedenlerinin yanına birer oyuncak hayvan bırakılmıştır. Asla aydınlatılamayan bu cinayetlerin üstüne bir perde çekilmiştir ve kimse bu perdeyi kaldırabilecek kadar cesaretli değildir. Tek bir kişi dışında.
Gurney'in, kimseye izini belli etmeyecek kadar dahiyane bir plan yapmış olan bu caniyle oynayabileceği tek bir oyun vardır. Ölüm oyunu: Kendini hedef göster, o sana gelsin.
"Zeki bir adamı karmaşık bulmacalar çözerken izlemek müthiş bir keyif. Gurney işte bu yönüyle farkını ortaya koyuyor."
-New York Times-
"Her sayfada artan gerilimle, bir psikopatın iç dünyasının derinliklerine ineceksiniz."
-Publishers Weekly-
"Şaşırtıcı bir son ve tam bir şaheser. Tırnaklarınızı kemirtecek kadar heyecan verici."
-New York Journal of Books-
Asla o karanlık odaya girme. Sabaha çıkmak istiyorsan şeytanı uyandırma.
Hiçbir cinayet kusursuz değildir. Özellikle Dahi Dedektif Dave Gurney bir olaya müdahil olup hiç kimsenin göremediği detayları ortaya çıkardığında, çıkışı olmadığı düşünülen ... tümünü göster
Asla o karanlık odaya girme. Sabaha çıkmak istiyorsan şeytanı uyandırma.
Hiçbir cinayet kusursuz değildir. Özellikle Dahi Dedektif Dave Gurney bir olaya müdahil olup hiç kimsenin göremediği detayları ortaya çıkardığında, çıkışı olmadığı düşünülen labirentin çıkışını ustalıkla bulduğunda...
Gurney, bir seri katil üzerine belgesel hazırlayan genç bir kıza danışmanlık yapmayı kabul eder. On yıl önce yaşanan bu olaylarda kurbanların hepsi keskin bir nişancı tarafından zifiri karanlıkta, pahalı Mercedes arabalarını kullanırken, aynı açıdan ve noktadan kusursuz biçimde vurulmuş ve bedenlerinin yanına birer oyuncak hayvan bırakılmıştır. Asla aydınlatılamayan bu cinayetlerin üstüne bir perde çekilmiştir ve kimse bu perdeyi kaldırabilecek kadar cesaretli değildir. Tek bir kişi dışında.
Gurney'in, kimseye izini belli etmeyecek kadar dahiyane bir plan yapmış olan bu caniyle oynayabileceği tek bir oyun vardır. Ölüm oyunu: Kendini hedef göster, o sana gelsin.
"Zeki bir adamı karmaşık bulmacalar çözerken izlemek müthiş bir keyif. Gurney işte bu yönüyle farkını ortaya koyuyor."
-New York Times-
"Her sayfada artan gerilimle, bir psikopatın iç dünyasının derinliklerine ineceksiniz."
-Publishers Weekly-
"Şaşırtıcı bir son ve tam bir şaheser. Tırnaklarınızı kemirtecek kadar heyecan verici."
-New York Journal of Books-
Asla o karanlık odaya girme. Sabaha çıkmak istiyorsan şeytanı uyandırma.
Hiçbir cinayet kusursuz değildir. Özellikle Dahi Dedektif Dave Gurney bir olaya müdahil olup hiç kimsenin göremediği detayları ortaya çıkardığında, çıkışı olmadığı düşünülen ... tümünü göster
Hayatınızdaki en önemli varlığın kurtulması adına, hayatınızdaki en büyük düşmanınızın son isteğini yerine getirir misiniz?
June Nealon iki kızı ve geç de olsa bulduğu kocası ile mutlu bir yaşam hayal ediyordu. Hayallerinden uyandığında ise gördüğü manzara bambaşkaydı: Acımasızca işlenmiş bir cinayete kurban giden kocası ve kızının cesetleri arasında, kalp nakli bekleyen diğer kızının yalvaran gözleri.
New Hampshire'de 69 yıl sonra ilk kez bir mahkum ölüm cezasına çarptırılmıştı. June Nealon'un kızı ve sevilen bir polis olan kocasını öldürmekten hüküm giyen Shay Bourne.
Ancak idamlık Shay Bourne'nin son bir isteği vardı: Tanrı'nın huzuruna çıkmadan günahlarından temizlenmek ümidiyle, taşıdığı kalbi hayatını altüst ettiği June Nealon'un hasta kızına vermek...
Jodi Picoult bir kez daha insanoğlunun en temel duygularını sorguluyor. Merhamet ve iyiliği öğütlediği düşünülen bir sistemin aslında inananlarını kimi zaman çok daha katı ve mutsuz edebildiği gerçeği üzerine etkileyici bir roman.
'Dahice anlatılmış bir hikaye.'
-People-
'Mahkum hakları ve dini tartışırken, bir yandan da anne-kız ilişkisinin derinliklerine dalan ve 'kalp sahibi olma'nın gerçek ve mecazi anlamlarını sorgulayan Jodi Picoult, bir kez daha son derece etkileyici bir kitapla okuyucularına sesleniyor.'
-Publisher 's Weekly-
'Picoult kestirilemez bir ihtişamla yazıyor.'
-Stephen King-
Hayatınızdaki en önemli varlığın kurtulması adına, hayatınızdaki en büyük düşmanınızın son isteğini yerine getirir misiniz?
June Nealon iki kızı ve geç de olsa bulduğu kocası ile mutlu bir yaşam hayal ediyordu. Hayallerinden uyandığında ise gördüğ... tümünü göster
Hayatınızdaki en önemli varlığın kurtulması adına, hayatınızdaki en büyük düşmanınızın son isteğini yerine getirir misiniz?
June Nealon iki kızı ve geç de olsa bulduğu kocası ile mutlu bir yaşam hayal ediyordu. Hayallerinden uyandığında ise gördüğü manzara bambaşkaydı: Acımasızca işlenmiş bir cinayete kurban giden kocası ve kızının cesetleri arasında, kalp nakli bekleyen diğer kızının yalvaran gözleri.
New Hampshire'de 69 yıl sonra ilk kez bir mahkum ölüm cezasına çarptırılmıştı. June Nealon'un kızı ve sevilen bir polis olan kocasını öldürmekten hüküm giyen Shay Bourne.
Ancak idamlık Shay Bourne'nin son bir isteği vardı: Tanrı'nın huzuruna çıkmadan günahlarından temizlenmek ümidiyle, taşıdığı kalbi hayatını altüst ettiği June Nealon'un hasta kızına vermek...
Jodi Picoult bir kez daha insanoğlunun en temel duygularını sorguluyor. Merhamet ve iyiliği öğütlediği düşünülen bir sistemin aslında inananlarını kimi zaman çok daha katı ve mutsuz edebildiği gerçeği üzerine etkileyici bir roman.
'Dahice anlatılmış bir hikaye.'
-People-
'Mahkum hakları ve dini tartışırken, bir yandan da anne-kız ilişkisinin derinliklerine dalan ve 'kalp sahibi olma'nın gerçek ve mecazi anlamlarını sorgulayan Jodi Picoult, bir kez daha son derece etkileyici bir kitapla okuyucularına sesleniyor.'
-Publisher 's Weekly-
'Picoult kestirilemez bir ihtişamla yazıyor.'
-Stephen King-
Hayatınızdaki en önemli varlığın kurtulması adına, hayatınızdaki en büyük düşmanınızın son isteğini yerine getirir misiniz?
June Nealon iki kızı ve geç de olsa bulduğu kocası ile mutlu bir yaşam hayal ediyordu. Hayallerinden uyandığında ise gördüğ... tümünü göster