(Mîna Urgan’ın İncelemesiyle)
Thomas More (1478-1535): Yargıçlığı boyunca dürüstlüğü ve haktanırlığıyla sivrilen ve Platon gibi bir anlamda bu yüzden ölüme mahkum edilen bir 16. yüzyıl yazarıdır. Günümüzden yaklaşık beşyüz yıl önce yayınlanan Utopia’da (1516) ise More, denebilirse, çizdiği “yeryüzü cenneti” ile bugün de kaynak gösterilen bir “toplumsal mutluluk” örneği sunmaktadır. Utopia, Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nde Mîna Urgan’ın yazarı ve yapıtı birlikte ele alan derinlikli incelemesiyle yayınlanmaktadır.
Sabahattin Eyüboğlu (1908-1973); Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nun başkan yardımcısı ve Cumhuriyet döneminin en önemli kültür insanlarından biridir.
Vedat Günyol (1911-2004); Kültür tarihimizin Tercüme Bürosu ruhunu, sonraki dönemlerde yayıncısı olduğu Yeni Ufuklar dergisi ve Çan Yayınları’yla sürdüren en önemli üyelerinden biridir.
Mîna Urgan (1915-2005); Gerek yazıp çevirdikleri, gerekse yaşantı tavrıyla kültür hayatımızın en iz bırakan hocalarındandı.
(Mîna Urgan’ın İncelemesiyle)
Thomas More (1478-1535): Yargıçlığı boyunca dürüstlüğü ve haktanırlığıyla sivrilen ve Platon gibi bir anlamda bu yüzden ölüme mahkum edilen bir 16. yüzyıl yazarıdır. Günümüzden yaklaşık beşyüz yıl önce yayınlanan Utop... tümünü göster
Kalırsa bir soru kalır benden
Yanıtı var mıdır bilmem?
Yazar elim upuzun bir şiir
Söyler dilim içli bir türkü
Kalırsa bir soru kalır benden
Gökte yıldızdır o, toprakta gömü.
Kalırsa bir soru kalır benden
Bir de üç beş şiir, iyi kötü...
Kalırsa bir soru kalır benden
Yanıtı var mıdır bilmem?
Yazar elim upuzun bir şiir
Söyler dilim içli bir türkü
Kalırsa bir soru kalır benden
Gökte yıldızdır o, toprakta gömü.
Kalırsa bir soru kalır benden
Bir de üç beş şiir, iyi kötü...
On dokuzuncu yüzyılın toplumsal devrimi, şiirini geçmişten değil, yalnızca gelecekten çıkarabilir.1789 Devriminin ardından kurulan Birinci Fransız Cumhuriyeti, devrimden sonra benimsenen yeni takvime göre Brumaire ayının 18. gününde (9 Kasım 1799da) bir darbeyle iktidara gelen Napoleon Bonaparteın imparatorluğunu ilan ettiği 1804 yılında sona ermişti. İkinci Fransız Cumhuriyeti, 1848 Şubat Devriminde işçi sınıfının tarih sahnesine ilk kez bağımsız bir güç olarak çıkması sayesinde kuruldu. Ancak, bu devrimin ardından cumhurbaşkanı seçilen Louis Bonaparte, 2 Aralık 1851de kendi darbesini, yani 18 Brumaireini gerçekleştirerek, bir yıl sonra imparatorluğunu ilan etmesinin yolunu açtı. Karl Marx, 1851 darbesinin hemen ardından kaleme aldığı bu kitapta, Napoleon Bonaparteın yeğeni Louis Bonaparteın tüm zaaflarına karşın nasıl olup da sınıfsal güç dengelerinden yararlanarak imparatorluk yolunu açabildiğini inceliyor. Ama bununla kalmıyor ve Şubat 1848de şiirini geçmişten çıkarmaya çalışan işçi sınıfının geleceğini tartışıyor. Marksizmin en önemli klasik eserleri arasında sayılan Louis Bonaparteın 18 Brumairei, bu çalışmayla, ilk kez Almanca özgün metninden çevrilerek dilimize kazandırıldı. Kitapta, Marxın ve Friedrich Engelsin ikinci ve üçüncü baskılar için hazırladığı önsözlerin yanı sıra, Marxın çalışmalarına ve Fransanın tarihine çok aşina olmayanlar için hazırlanmış kısa bir giriş yazısına yer veriliyor. Kitabın sonunda da geniş kapsamlı bir sözlükçe ve dizin bölümü bulunuyor.
On dokuzuncu yüzyılın toplumsal devrimi, şiirini geçmişten değil, yalnızca gelecekten çıkarabilir.1789 Devriminin ardından kurulan Birinci Fransız Cumhuriyeti, devrimden sonra benimsenen yeni takvime göre Brumaire ayının 18. gününde (9 Kasım 1799da) ... tümünü göster
Ben kimim ki hayal kırıklığına uğratayım hiçlik şüphesini?
Arapça şiirin önde gelen isimlerinden, ödüllü, Filistinli çağdaş şair Mahmud Derviş’in yüzleşmekten hiç vazgeçmediği ölüm’ün sürekliliği karşısında hayatı insana bağışlanan eşsiz bir armağan gibi yoğunlukla, coşkuyla, paylaşarak yaşama yolunu tutan güçlü şiirinde, insani acı yine insandan doğan bir aydınlanma haliyle dile geliyor.
Yürüseydim yavaş yavaş
ayırabilirdi gölgemi tüfek
geceyi uykusuz geçiren sedir ağacından
Yürüseydim hızlı hızlı
unufak olabilirdim
dönüşebilirdim geçici bir düşünceye
Ben kimim ki hayal kırıklığına uğratayım hiçlik şüphesini?
Arapça şiirin önde gelen isimlerinden, ödüllü, Filistinli çağdaş şair Mahmud Derviş’in yüzleşmekten hiç vazgeçmediği ölüm’ün sürekliliği karşısında hayatı insana bağışlanan eşsiz bir armağ... tümünü göster
Ben kimim ki hayal kırıklığına uğratayım hiçlik şüphesini?
Arapça şiirin önde gelen isimlerinden, ödüllü, Filistinli çağdaş şair Mahmud Derviş’in yüzleşmekten hiç vazgeçmediği ölüm’ün sürekliliği karşısında hayatı insana bağışlanan eşsiz bir armağan gibi yoğunlukla, coşkuyla, paylaşarak yaşama yolunu tutan güçlü şiirinde, insani acı yine insandan doğan bir aydınlanma haliyle dile geliyor.
Yürüseydim yavaş yavaş
ayırabilirdi gölgemi tüfek
geceyi uykusuz geçiren sedir ağacından
Yürüseydim hızlı hızlı
unufak olabilirdim
dönüşebilirdim geçici bir düşünceye
Ben kimim ki hayal kırıklığına uğratayım hiçlik şüphesini?
Arapça şiirin önde gelen isimlerinden, ödüllü, Filistinli çağdaş şair Mahmud Derviş’in yüzleşmekten hiç vazgeçmediği ölüm’ün sürekliliği karşısında hayatı insana bağışlanan eşsiz bir armağ... tümünü göster
Machiavellinin geliştirdiği yeni politika teorisiyle politika, bir yönetme sanatı haline gelmiştir. Açtığı bu yeni paradigma, tüm modern politika felsefesinin temelini oluşturmaktadır.Machiavellinin güçten bahsettiği noktada bu kavramı Thomas Hobbes, insanların doğal durumdaki tek motivasyonu olduğunu söyleyerek ilerletecek; Spinoza, onun özgürlükçü yanını vurgulayacak; Rousseau ve Diderot, aslında onun, prenslere değil de halklara dersler verdiğini düşünerek Machiavellinin Cumhuriyetçi yönünü vurgulayacaktır.
******
Bu bağlamda Prens; sarsıntı geçirip değişimlere uğrayan bir toplulukta tek başına kalmış ve kendi egoizminden başka hareket güdüsü olmayan sahipsiz ve efendisiz bireyin siyasi durumunu ayrıntılarıyla ele alan bir kitaptır.
************
Floransalı devlet adamı ve yazar Niccolo Machiavelli (1469-1527) tarafından yazılan, siyaset biliminin önde gelen metinlerinden Prens (II Principe; 1513). İtalyan Rönesans düşüncesinin en özgün ve kalıcı kazanımları arasındadır. Machiavellinin siyasi gücün elde edilmesi ve devam ettirilmesi üzerine Aristoteles tarzı bir tez olarak tasarladığı çalışması, hem eski çağlardan hem de çağdaş İtalyan siyasi sahnesinden örnekleri çözümler ve başarılı yönetimin doğası üzerine akıl yoluyla vardığı inançları açığa vurup desteklemek için de kendinden öncekilerin örneklerini kullanır. Pratik politika lehine ahlaki standartlardan uzaklaştığı için sık sık eleştirilse de, aslında prensin ilke gevşekliği büyük ölçüde yazıldığı siyasi devrin fırtınalı oluşuna bağlıdır. Machiavellinin çalışması tarafsız bir gözle okunduğunda, bir istibdat projesinden çok, bir iç karışıklık devrine İtalya yarım adasında siyasi birilği sağlama yönünde pragmatik ama yurtsever bir girişim olarak ortaya çıkar.
************
Rennaissance ruhu içinde prenslere tavsiyeler şeklinde regimine principum adı verilen birçok kitap yayımlanmıştır; ancak belki de hiçbiri Machiavellinin PRENSi kadar sarsıcı etki yaratmamıştır. Hemen her dönem kitap üzerine yoğun tartışmalar yaşanmış, Machiavellinin PRENSte tarif ettiği ahlaki kayıtsızlık, hiç hak etmediği halde kötü bir etiket gibi üzerine yapışarak günümüze kadar gelmiştir. Machiavellinin, kimi zaman tiranlığın destekçisi olduğu yönündeki düşüncelerin hedefi olması da düşündürücüdür.
Machiavellinin PRENSi yoğunlaşmış bir cumhuriyet idesidir; bir ayağı doğada, bir ayağı toplumda duran devletin kendisidir. Halkının özgürlüğüne bağlı olduğu oranda özgürdür; ama halka borcu olmadığı halde ortak iyiyi amaçlaması onun erdeminden kaynaklanır. Prens, bir tiran değildir; sahip olduğu Virtù ona iktidarın yolunu açar, düzenlediği yasalarla ülkesinin özgürlüğünü sağlar; bu sayede kazandığı ihtişam, halkının ihtişamı olur. O, ya bir ülkenin ilk kurucusu olarak doğru yasalarla özgürlüğün kalıcı temellerini atan kurtarıcıdır; ya da çöküntü içindeki toplumun karmaşık siyasal ilişkileri içinden kendi iktidar yolunu açan reformcudur.
Her iki durumda da elindeki temel güç, Talihi baştan çıkaracak olan Virtùsudur.
************
Machiavelli, her türlü dalaverenin büyük ilkelerin ardına gizlenerek yapıldığı bir çağda yaşadı. Prens ile bu dalavereleri apaçık, bütün çıplaklığıyla gözler önüne sererken, herhalde ortaya koyduğu şeyin gelecekte kendi adıyla anılacağını hiç düşünmemiştir.
Makyavelizm tanımı aslında insanın, bu büyük düşünürün hayatın içindeki bir gerçeği bu kadar arsızca ortaya koyuşundan duyduğu dehşetin ifadesidir. İnsanlık yapılagelen entrikalardan çok onun bu şekilde ifade ediliş tarzından dehşete düşmüştür. Böyle olduğu için de bugün hâlâ onu sindirme uğraşı içindedir. Söylenenlere bakılırsa İblisin kendisidir hazret, şerrin cevheridir, dönekliği o icat etmiş, uğursuz eseri Prens yayınlanmadan önce dünyada ne riyakâr varmış, ne zorba, ne hain, ne sahte fazilet, ne alkışlanan cinayet.
Oysa biliyoruz ki, Machiavelliden önce de sonra da bunlar siyaset sanatının olmazsa olmazlarıdır. Machiavelli bu pragmatizmi ihbar etmiyor, tam tersine bizdekini anlatıyor bize. Tıpkı Marx ve başkaları gibi, muhatabını kendi gözlerinin içine bakmaya davet ediyor.
************
Machiavelli, machiavelist miydi? Mezar taşında Hiçbir övgü bu adın büyüklüğüne erişemez yazan Machiavelli, son çağın politik bilimini kurmuş ve bu bilime pratik mantığı sokmak suretiyle de felsefi bir özgünlük göstermiştir. Machiavelli hemen her devirde değişik dünya görüşüne sahip kişilerce göklere çıkartılan veya yerin dibine batırılan ama asla ilgisiz kalınamayan diri bir düşünürdür. Prens, işte böyle bir düşünürün, siyaset konusunda hangi ülkeden veya hangi düşünceden olursa olsun herkes için geçerli sayılacak kuramların işlendiği bir yapıttır. J.J. Rousseauya göre bu kitap bir yergi dir. Krallara ders verilme bahanesiyle, halka nasıl yönetildiklerini öğreten bu cumhuriyetçinin amacı Halkı zulmün boyunduruğundun kurtarmak için, kurnazca uyandırmaya çalışmaktadır Bacon ise Machiavelli nin amacı devleti yönetenlerin yapmayı adet edindikleri şeyleri göstermektir. Bunların ne yapmaları gerektiğini öğretmek değildir der. Prens iktidara gelmenin, iktidarda tutunmanın ve iktidarı kullanmanın yani siyasetin yöntemlerinin sanatsal ifadesidir. Bu yüzden hangi dünya görüşünden olursa olsun her siyasetçinin okuması gereken bir kitaptır. Machiavellinin Türkiyede yayınlanmış tek eseri Prenstir. Yayınevimiz Prensi ilk kez Nazım Güvcnçin doğru ve eksiksiz çevirisiyle okura sunuyor. Kitabı okuyunca başlıktaki sorunun cevabını çözeceğinize inanıyoruz.
************
İnsanın, tuzakları fark etmek için tilki, kurtları korkutup kaçırmak için de aslan olması gerekirNiccolo MachiavelliNiccolo Machiavellinin 1513te kaleme aldığı, ama ölümünden sonra, 1532de yayınlanabilen Prens, daha ilk günden başlayarak günümüze kadar gelen bir tartışma başlattı. Prens, devlet yönetiminde amaca ulaşmak için her yolun geçerli olduğunu savunan bir el kitabı mıydı, yoksa devletin ve iktidarın gerçek doğası üstüne felsefî ve siyasal bir başyapıt mı?Prens, kimilerince şeytan kitabı olarak nitelendi, kimilerince de gerçekçi siyaset kuramının bir baş yapıtı olarak. Ama devlet yönetme sanatının en temel kaynaklarından birini oluşturan Prens, beş yüz yıla yaklaşan bir zamandır yönetenlerin de, yönetilenlerin de okumadan edemedikleri bir kitap oldu.Yalnızca siyasal içeriğiyle değil, edebi üslubuyla da klasik edebiyatın ölümsüz metinleri arasına giren bu benzersiz kitabın Kemal Atakayın İtalyanca aslından yaptığı çevirisini, yazar ve yapıt üstüne kapsamlı bir inceleme ve açıklayıcı notlar eşliğinde sunuyoruz.
************
Her zaman cumhuriyet yönetiminden yana olan Machiavelli, İtalyadaki devletçiklerin, 15. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın başında içinde bulundukları siyasal kaosu, ekonomik, askeri ve ahlaksal çöküşü durduracak bir prens (hükümdar) arayışına girer. Bu özel tarihsel durum, Machiavellinin, prense, sözünden dönme hakkını bile tanıyan bir yetkiler listesi sunmasına yol açmıştır. Prens, özel duruma bağlı bir akıl verme metni olarak anlaşıldığı kadar, her zaman için geçerli olması gereken bir güç ve kudret politikasının el kitabı olarak da yorumlanınca, ortaya Makyavelizm diye bilinen, politik amacın her türlü aracı mübahkıldığı devlet aklı modeli çıkmıştır.Prens: Devlet aklının öznel iradeye teslimi.
************
Yazılışının üstünden beş yüz yıla yakın bir süre geçmesine karşın. Prens günümüzde de siyasal düşünce tarihinin en önemli kaynakları arasında yer almayı sürdürüyor. Bunun nedeni Prensin dünyanın dört bir yanındaki yöneticilere hükümet etme sanatının inceliklerini öğreten bir kitap olmasında yatar. Machiavelli dinin politika üzerindeki etkisi, düşmanlarla baş etmenin yolları. İttifakların güvenilirliği konusunda öğretici örnekler verir. Prens çağımızın da en önemli çelişkilerinden birini gündeme getirir: Doğru ya da yanlış kavramları yalnızca çıkarlarımızın ve gücümüzün bir yansıması mıdır, yoksa doğal ya da tanrısal düzenin nesnel bir sonucu mudur?Machiavelliye göre adalet güçlüden yanadır.Politikacıların, yönetcilerin, üniversite öğrencilerinin başucu kitabı Prensi İtalyanca aslından çeviren Rekin Teksoy, yazdığı kapsamlı bir önsözle, çeviride yer verdiği bol dipnotlarıyla ve kitaba eklediği sözlükle okurun Machiavelliyi ve Prensin yazıldığı dönemi ayrıntılı bir biçimde tanıması amacını güttü.Oğlak Yayınları Boccaccionun Decameronu ve Dantenin İlahi Komedyasının ardından, İtalyan edebiyatının bir başka başyapıtını, yine eksiksiz ve tam metin olarak Türkçeleştirilen Prensi gururla sunar.
******
Machiavellinin geliştirdiği yeni politika teorisiyle politika, bir yönetme sanatı haline gelmiştir. Açtığı bu yeni paradigma, tüm modern politika felsefesinin temelini oluşturmaktadır.Machiavellinin güçten bahsettiği noktada bu kavramı Thomas Hobbes,... tümünü göster