Italo Calvino'nun en sevilen kitaplarından biri olan Ağaca Tüneyen Baron, daha sonra yazarın Atalarımız üçlemesinde bir araya getirdiği kitaplardan ikincisidir. Birinci kitap İkiye Bölünen Vikont, üçüncü kitap ise Varolmayan Şövalye'dir.
Ağaca Tüneyen Baron, soylu bir aileden gelen, on iki yaşındayken babasına isyan edip ağaca çıkan Cosimo üstüne yazılmış bir ütopyadır... Bir daha yeryüzüne ayak basmayacağını söyleyip bütün ömrünü ağaçların ütünde geçiren, bütün ihtiyaçlarını orada gideren; ağaçların üstünde yemek yiyen, temizlenen, okuyan, öğrenen, hatta âşık olan Cosimo, toplumdışı yaşayışına rağmen insanlarla birlikte hareket etmekte, onların yapıp ettiklerine müdahil olmaktadır. O, dünyayı değiştiremese de tanımaya ve anlamaya çalışmaktadır.
Cosimo'nun biraz komik, biraz hüzünlü ve pek tuhaf bir şekilde son bulan hikâyesi, aslında insanlık tarihinin kazanma ve kaybetmesi üstüne bir hikâyedir.
Italo Calvino'nun en sevilen kitaplarından biri olan Ağaca Tüneyen Baron, daha sonra yazarın Atalarımız üçlemesinde bir araya getirdiği kitaplardan ikincisidir. Birinci kitap İkiye Bölünen Vikont, üçüncü kitap ise Varolmayan Şövalye'dir.
... tümünü göster
Daha önce Ağaca Tüneyen Baron, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu, İkiye Bölünen Vikont, Kozmokomik Öyküler, Marcovaldo, Palomar ve Zor Sevdalar adlı kitaplarını yayınladığımız, çağımızın en ilginç, en önemli yazarlarından biri olan Italo Calvinonun (1923-1985) Amerika Dersleri, yazarın 1985-1986 öğretim yılında Harvard Üniversitesinde vermesi gereken bir konferans dizisinin metinlerinden oluşuyor. Calvino, 1985 yılında öldüğü için konferans dizisi gerçekleşememiş, ama geriye son derece önemli metinler kalmıştı. Calvino, konferans temasına alabildiğine anlamlı bir başlık seçmişti: Gelecek Binyıl İçin Altı Öneri. Lucretius, Ovidius, Boccaccio, Cavalcanti, Leopardi, Kundera, Flaubert, Gadda, Musil ve Perecin yapıtının yanısıra kendi yapıtından da söz eden Calvino, Amerika Derslerine şu cümlelerle başlıyor: Edebiyatın geleceğine olan güvenim, kendisine özgü araçlarıyla ancak edebiyatın verebileceği şeyler olduğunu bilmemden kaynaklanıyor. O nedenle bu konferansımı, edebiyatın öncelikle önemli bulduğum bazı değerlerine, niteliklerine ya da kendine özgü özelliklerine ayırmak, bu değerleri yeni bin yıl açısından değerlendirmek istiyorum.
Daha önce Ağaca Tüneyen Baron, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu, İkiye Bölünen Vikont, Kozmokomik Öyküler, Marcovaldo, Palomar ve Zor Sevdalar adlı kitaplarını yayınladığımız, çağımızın en ilginç, en önemli yazarlarından biri olan Italo Calvinonun (1923... tümünü göster
Ortadan kaybolun. Sizi başyapıtınızı yaratmaktan alıkoyan her şeyi geride bırakın. İşinizi, ailenizi ve evinizi; tüm bu sorumluluklarınızı ve dikkatinizi dağıtan şeyleri üç aylığına askıya alın. İşinize tam anlamıyla odaklanmanızı sağlayacak bir ortamda, kafa dengi insanlarla birlikte yaşayın. Katılmaya hak kazananlar için kalacak yer ve yemek bedavadır. Profesyonel bir şair, romancı veya senarist olarak yeni bir gelecek kurma şansını yakalamak için hayatınızın küçük bir bölümüyle kumar oynayın. Çok geç olmadan, hayalini kurduğunuz hayatı yaşayın. Yer çok sınırlıdır.
Her şey yukarıdaki ilanla başladı. Bunun yazarların inzivası olması gerekiyordu. Güvenli ve huzurlu bir yer olacaktı. Meğer öyle değilmiş. Birbirimize isimler verdik. Leydi Çöpçü, Ajan Fitneci, Aziz Bağırsaksız gibi. Hatalarımıza, suçlarımıza, günahlarımıza istinaden uydurduğumuz isimlerdi bunlar. Anlatacak birbirinden korkunç, kafa karıştıran, mide bulandırıcı hikâyelerimiz vardı. Ancak en korkunç hikâye, bizi bir araya toplayan adamın birer kurbanı olduğumuzu anladığımızda yazılmaya başladı. Ve biz parıltılı şöhretler dünyasına kapağı atmak adına tırnak sökmeyi, penis kesmeyi, insan pişirip yemeyi bile göze aldık; ama artık çok geçti...
Ortadan kaybolun. Sizi başyapıtınızı yaratmaktan alıkoyan her şeyi geride bırakın. İşinizi, ailenizi ve evinizi; tüm bu sorumluluklarınızı ve dikkatinizi dağıtan şeyleri üç aylığına askıya alın. İşinize tam anlamıyla odaklanmanızı sağlayacak bir orta... tümünü göster
Eğer bu kitabı okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Kendinizi kurtarın. Televizyonda mutlaka daha iyi bir şeyler vardır. Burada anlattığım şeyler önce sizi kızdıracak. Sonra her şey daha da kötü olacak, uyarısı ile başlayan bir roman bu kitap...Bütün dünyada büyük ilgi gören Dövüş Kulübünün yazarından, annelerle oğulları arasındaki sevgi ve didişimeye, seksin bağımlılık yaratma gücüne, yaşlanmanın dehşetine ve Amerikan rüyasının arka sokaklarına dair bir kitap Tıkanma...Tıp Fakültesinden atılan Victor Mancini para kazanmak için şöyle bir yol tutturmuştur: Lokantalarda boğazına takılan yiyecekle boğulma numarası yapmakta, kurtaran kişinin kendisinden sorumlu olmasını sağlamaktadır. Böylece, kurtaran kahramanlaşmakta, sıkıcı hayatının bir anlamı, arkadaşlarına gurur duyarak anlatacağı bir hikâyesi olmakta, hayatını kurtardığı kişiden daha sonra da kendini sorumlu hissederek, ona sık sık yardım etmektedir. Bir tür sürekli kahramanlık hali...Kendisini annesinin çocuğu gibi değil de rehinesi gibi hissederek büyüyen, anne ve babaların kitlelerin yeni afyonu olduğunu düşünen., Tanrının olmadığı bir dünyada, kutsal ve tecavüz edilmez olan annelerin yeni tanrı olduğunu iddia eden Mancini, masraflarını karşılamak için yapmaktadır. Boğulma numaralarından fırsat buldukça iflah olmaz bir seks bağımlısı olarak ilacını arar: Mastürbasyon yapmadığı her gün için eve bir kaya getiren arkadaşıyla birlikte, hayatın silesini yiyerek dağılmış insanlarla birlikte olur...Palahniuk, Gösteri Toplumunun en veciz yazarlarından biridir. Çarpıcı, gerçekdışı, tutarsız ve anlamsız. Aynı zamanda müthiş bir hayalgücü ve yergi kapasitesi eşliğinde ev, araba, televizyon ve kazanmaya indirgenmiş hayatların içyüzüne bakar; bilinçaltındaki genelevleri ziyaret eder...Chuck Palahniukun yeni romanı Tıkanma seks, sümük, göt, hastalık, bağımlılık, algı ve ölümle oldu.Bunlardan tiksinen biriyseniz, Tıkanma size göre bir roman değil. Aslında Palahniuk size göre değil. Gidip kendinize daha sığ ve yergiden yoksun bir yazar bulabilirsiniz.Bob Batchelor
Eğer bu kitabı okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Kendinizi kurtarın. Televizyonda mutlaka daha iyi bir şeyler vardır. Burada anlattığım şeyler önce sizi kızdıracak. Sonra her şey daha da kötü olacak, uyarısı ile başlayan bir roman bu kitap...Bütün düny... tümünü göster
Sisler Bulvarındaki şiirler; CHP diktası altında yaşanan 40 karanlığının ardından DP iktidarının acımasız bir biçimde sürdürdüğü soğuk savaş yıllarında yazıldı. Bu şiirlerde ... aşırı bir içtenliğe dayanan anlatım, ahenkli bir deyiş ve işlek bir dille birleşerek, belli bir lirizm doğurur. Ayrıca askıda yaşamanın yarattığı heyecanlı gerilim, sinema tekniğinden yararlanmanın sağladığı çarpıcı görüntüler ve yabancı ülkelerle ilgili egzotik tasvirler, bu lirizmi etkili bir havayla donatır. Şiirden lirizmi kovan Garip akımına karşı bu hava bir çeşit başkaldırıma yerini tutar...
Sisler Bulvarındaki şiirler; CHP diktası altında yaşanan 40 karanlığının ardından DP iktidarının acımasız bir biçimde sürdürdüğü soğuk savaş yıllarında yazıldı. Bu şiirlerde ... aşırı bir içtenliğe dayanan anlatım, ahenkli bir deyiş ve işlek bir dill... tümünü göster
Jean-Paul Sartreın ilk romanı olan Bulantı, Alain Roquentin adlı kahramanının günlüğü biçiminde yazılmıştır. Uzun yolculuklardan sonra, on dokuzuncu yüzyılda yaşamış birinin hayatını araştırmak üzere Bouville kentine dönen Roquentin, yalnız bir insandır. Günlük tutmaya başlamasına neden olan tuhaf bir değişim geçirir. Çevresindeki nesneler karşısında bulantı duymaya başlar. Nesnelerin adları, anlamları, üzerlerindeki çizgiler kaybolmaya başar. Bu, Roquentinin daha önce üzerinde hiç kafa yormadığı bir durumla, varoluşla yüz yüze bırakır. Dünya yüzündeki bütün nesnelerin cilasını yitirdiği, ürkütücü çıplaklıkla kitleler olarak kaldığı duygusu, Roquentini bir özün olup olmadığı sorusuna götürür. Eylemlerinden arındığında, insan, niteliklerinden sıyrıldığında nesne nedir? Jean-Paul Sartreın 1931 ile 1938 yılları arasında yazdığı Bulantı, varoluşçuluğun temel kitaplarından biridir.
Jean-Paul Sartreın ilk romanı olan Bulantı, Alain Roquentin adlı kahramanının günlüğü biçiminde yazılmıştır. Uzun yolculuklardan sonra, on dokuzuncu yüzyılda yaşamış birinin hayatını araştırmak üzere Bouville kentine dönen Roquentin, yalnız bir insan... tümünü göster