Bazı eleştirmenler, Leoparın yalnız İtalyan değil, dünya edebiyatının bir başyapıtı, 20. yüzyılın en önemli romanlarından biri olduğunu ileri sürer. Roman, Sicilyada Bourbon Krallığının çöküş yıllarında soylu bir ailenin, özellikle de ailenin reisi Prens Fabrizio Salinanın yaşamöyküsünü anlatır. 70 yaşına gelmiş, ilginç özellikleri ve uğraşları olan Fabrizio Salina, soylulara özgü dünyanın çöküşüyle birlikte yavaş yavaş ilerleyen kendi çöküşünü de hüzünle yaşar. Israrla sürdürdüğü geleneklerin, içine kapandığı görkemli dünyayı oluşturan öğelerin sessizce kayıp gittiğini, dönüşü olmayan sonun yaklaşmakta olduğunu gözler. Ne var ki, arkadan cıvıl cıvıl bir kuşak gelmekte, onun vaktiyle yaşadığı tüm duyguları, tüm heyecanları başka bir dekor içinde, başka koşullar altında onlar da tüm yoğunluğuyla yaşamaktadır. Bir yolculuk sırasında rahatsızlanarak, denize bakan bir otel odasında, dinlenmeye çekilen Prens, mumun, alevinin sönmek üzere olduğunu sezinler. Hayatının muhasebesini yapar ve Her şeyin olduğu gibi kalmasını istiyorsak, her şeyi değiştirmeliyiz, diye düşünür. Leopar, 60lı yıllarda Lucsino Visconti tarafından beyaz perdeye aktarılmış filmde Burt Lancaster, Claudia Cardinale ve Alain Delon rol almışlardı.
Bazı eleştirmenler, Leoparın yalnız İtalyan değil, dünya edebiyatının bir başyapıtı, 20. yüzyılın en önemli romanlarından biri olduğunu ileri sürer. Roman, Sicilyada Bourbon Krallığının çöküş yıllarında soylu bir ailenin, özellikle de ailenin reisi P... tümünü göster
Uğultulu Tepeler, ilk yayımlandığında, dönemin en saygın edebiyat dergisi Quarterly Review'da 'onulmaz biçimde canavarca', 'isyan ettirecek' nitelikte bir roman olarak değerlendirilmişti. Bugün ise, edebiyat tarihçileri bir başyapıt ile karşı karşıya bulunduğumuzdan eminler. Earnshaw çiftliğine getirilen yoksul, sahipsiz çingene çocuğu Heathcliff ile çiftliğin güzel kızı Catherine arasındaki tutku, uğultulu tepelerin laneti gibi dolaşır ortada; duygularıyla oynanan Heathcliff sevgilisinin soylu ve varlıklı Edgar Linton ile evlenmesi üzerine, her iki aileden de öç almaya kalkar. Uğultulu Tepeler, genç yaşta öteki kardeşleri gibi veremden ölen Emily Brontë'nin tek romanı olsa da, Victoria Çağı'nın gerçekçilik arayışı içinde romantik bir aykırılık olarak da tektir. Uğultulu Tepeler: Ölmeyen aşk.
Uğultulu Tepeler, ilk yayımlandığında, dönemin en saygın edebiyat dergisi Quarterly Review'da 'onulmaz biçimde canavarca', 'isyan ettirecek' nitelikte bir roman olarak değerlendirilmişti. Bugün ise, edebiyat tarihçileri bir b... tümünü göster
Edebiyatımızda şehir yazılarının ilk örneğini, çoğu Malumat gazetesinde yayınlanan mektuplarla Ahmet Rasim vermiştir. Ahmet Rasimin en büyük özelliği, yazılarını bir sohbet havası içinde tazması ve daha ilk cümleden okurunu kucaklamasıdır. Dönemin İstanbulunu mekan, kültürel yapı, gelenekler, alışkanlıklar, insan ilişkileri gibi unsurlarla ele alan ve bütün zenginliğiyle yansıtan Ahmet Rasim, Şehir Mektuplarında büyük bir gözlem yeteneği, kıvrak bir üslup, kendine özgü bir dil ve tadına doyulmaz yazılar ortaya koyar.
******
Ahmet Rasim çok gezen, gördüğü ya da duyduğu şeyleri not alan ve bunları daha sonra kendi üslûbuyla işleyerek yazan bir yazardır. Elinizdeki bu eserindeki mektuplarıyla âdeta İstanbulun fotoğrafını çekmiş ve o zamanki sesleri yazılarına başarıyla yansıtmıştır.
************
İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.
************
Bu kitap, Ahmet Rasİmin Malumat gazetesinde yayımlanan fıkralarından oluşmuştur. Edebiyatımızdaki şehir yazılarının ilk örneğidir. Yazarın en önemli eseri olarak görülür. Ahmet Rasim, devrin İstanbulunu sokağından, pazarına, basın camiasından, eğlence mekânlarına usta bir gazeteci ve şair gözüyle ve sade bir dille aktarır.
************
Şehir Mektupları taşralı bir hikâyecinin yaşadığı şehri (İstanbul) tanıma yolundaki gayretlerinin mahsulüdür. On yıl boyunca İstanbulu dolaştım, bu gezi izlenimlerini Zaman gazetesinde Bir demet İstanbul başlığı altında yayımladım. Şehir Mektupları, bu tutkulu serüvenin bir sonraki aşamasıdır. Bu defa insan-şehir-mekân ilişkilerini okuyucuyla paylaşan denemeler olarak vücut buldu. Şehrimizi tanımadan kendimizi, birbirimizi tanımamız zor. Hele sevmek büsbütün müşkül.
************
Bu kitapta yer alan fıkralarda İstanbul´un son asırdaki panaroması çizilmiştir. Büyük bir kısmı sohbet havası içinde yazılan bu fıkralarda yazarın gözlemciliği, incelemeciliği dikkat çekicidir. O, bu yazılarında İstanbul´a hem gazeteci hem şair hem de o şehirde yaşayan bir insan gözüyle bakar. Kendinden ve kendi çevresinden hareketle bütün bir İstanbul sokağı, mahallesi, çarşısı, pazarı, basın dünyası, eğlence yerleri vb. son derece akıcı bir uslupla anlatılır. Eserde genellikle halk ağzı, yalın bir Türkçe, canlı bir anlatımla verilmektedir. Şehir Mektupları´nda toplam 217 mektup vardır. Biz bunlardan 50 tanesini muhtevalarına uygun başlıklar da ekleyerek sunuyoruz...
************
Eserleri klâsikler arasına girmiş, nefis Türkçesiyle her zaman takdir toplamış bir yazar olan Ahmet Râsimin kendi zamanındaki İstanbulla ilgili müşahedelerini Şehir Mektuplarından okuyoruz. Kitapta hem güzel bir üslûbun tadına varıyor, hem de bir tür masal diyarını andıran o eski istanbulu ve İstanbul hayatını yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Ahmet Kabaklının yayına hazırladığı bu eser, her kesimden herkesin zevkle okuyacağı ve elinden kolay kolay bırakamayacağı bir hazine...
************
Şehir Mektupları, Ahmet Rasimin XIX. Yüzyılın kimi gazete ve dergilerinde yazdığı fıkra-deneme-sohbet karışımı yazılarını bir araya getirdiği dört ciltlik bir eseridir. Bu eserinde, yazarın dönemin İstanbuluna, İstanbulun günlük yaşayışının cilvelerine dair çok canlı, ayrıntılara inen dikkatlerini, Türkçeyi kullanıştaki olanca başarısı ve ustalığı ile, bazen ince ironilerle süsleyerek okuyucularına anlattığını görürüz. Bu ise, Şehir Mektuplarını zevkle okunan bir eser yapar.
************
19. yüzyıl İstanbul hayatının mizahi bir dille anlatıldığı denemeler.
******
Edebiyatımızda şehir yazılarının ilk örneğini, çoğu Malumat gazetesinde yayınlanan mektuplarla Ahmet Rasim vermiştir. Ahmet Rasimin en büyük özelliği, yazılarını bir sohbet havası içinde tazması ve daha ilk cümleden okurunu kucaklamasıdır. Dönemin İs... tümünü göster
Marie Antoinette, muhteşem sarayının kapılarına dayanan aç köylülerin feryatlarına kulak tıkayacak kadar zalim miydi, yoksa halkına mı böyle tanıtılmıştı?
Bir yasak aşklar ilahesimiydi yoksa tahtına kocasına çocuklarına bir kraliçe mi?
Elmasların süslediği kuğu boynunu giyotine götüren kendi hataları mıydı, yoksa tarihin emrini mi yerine getirmişti?
Marie antoinette'ın göz yaşları ve mutluluk gülümsemeleriyle hayatının kendi ağzından romanı.
Marie Antoinette, muhteşem sarayının kapılarına dayanan aç köylülerin feryatlarına kulak tıkayacak kadar zalim miydi, yoksa halkına mı böyle tanıtılmıştı?
Bir yasak aşklar ilahesimiydi yoksa tahtına kocasına çocuklarına bir kraliçe mi?
Elmaslar... tümünü göster
Salah Birselin denemelerinde amacı, şu ya da bu bilgileri ille de öğrensinler diye ne yapıp yapıp okurların gönlünü etmek değildir. Denemeden murat, kişinin belki hiç işine yaramayacak kimi bilgileri, hiç merak etmediği ya da merak etmeyi aklından geçirmemiş olduğu kimi konuları vesile ederek, düşündürücü olabilmek, dümdüz yaşanıp geçilenlerdeki bit yeniklerini görebilmeye yöneltmek, kafalarda çöreklenmiş dürtmesen yüz yıl uyuyabilecek yılanları uyandırmak, tembel ruhların içine kurtlar serpmek ve bütün bunları yazınsal bir düzlemde yapmaktır.İşte Kurutulmuş Felsefe Bahçesi deneme türünün bu hünerlerini ve daha benim akıl edemediğim nice yararlarını ve zevklerini yetkinlikle sergileyen bir bahçe. Durduk yerde fırıldak sarısı ile dalavare fıstıkısi arasında umulmadık kazançlar sağlıyor okuruna, onun yaşam görgüsünü genişletiyor, bakış ufkunu durduğu yerden ötelere kaydırıyor.
Salah Birselin denemelerinde amacı, şu ya da bu bilgileri ille de öğrensinler diye ne yapıp yapıp okurların gönlünü etmek değildir. Denemeden murat, kişinin belki hiç işine yaramayacak kimi bilgileri, hiç merak etmediği ya da merak etmeyi aklından ge... tümünü göster