... Üç hafta önce küçük el radyoma kavuştuğumda, gecenin yalnızlığında ilerlerken rastladım size ve yitik adreslerin şiir soluklu sakinlerine; Mavi Adanın can dostlarına.O zamandan beri, ömrünü nfırtınalı denizlerde geçirmiş bir denizcinin, yıllar boyu hayal ettiği huzur limanına tam girerken, birden rota değiştirip yeniden dalgalı denizlere açılmasındaki yanlışa düşmeden rotamı tam olarak Mavi Adaya çevirdim. Güneş görünmezliğin derinliklerinde iyice kaybolduğunda ve bizler yataklarımıza çekildiğimizde; kulaklıkları da taktığımız işte o an kafesimizden havalanıp, mavi denizin enginliklerinde hür ve umarsız kanat çırpıyoruz. Hür olmanın tadına varıyoruz; izinsiz, ruhsatsız ve hatta sevik dilekçesi bile yazmadan, duvarlarla hasbihâlin soğukluğundan ayrılarak. Bu kısacık anlar bizim tek düzelik monotonluğumuzda bir soluk alış, bir yudum sevgi, bir nebze ışık oluyor karanlığımıza. İyi ki oradasınız ve daima orada kalmaya devam edin, çünkü biz hep buradayız Kahraman Bey ve Mavi Adanın can dostları.Soner AlkalpBalıkesir Kapalı Cezaevi
... Üç hafta önce küçük el radyoma kavuştuğumda, gecenin yalnızlığında ilerlerken rastladım size ve yitik adreslerin şiir soluklu sakinlerine; Mavi Adanın can dostlarına.O zamandan beri, ömrünü nfırtınalı denizlerde geçirmiş bir denizcinin, yıllar bo... tümünü göster
Ne oldu? Süngüler mi şahlanıyor şimdi? Anlamını lügatte ararken savaşın, cephede yankılanan bu toy ses senin mi? Kibrit kutularında uyuyor kapı gıcırtısından ürperen düşlerin. Vuslatın birinde üflemek için. Küçük bir alev buhurunda... Çocuksun hala fark ettin mi? Tüyü bitmemiş kuş. Açsın bir şeylere, bir türlü dillenemedin. Okşamak istiyorsun boş mavileri; kanatlanamadın. Sırtın on yedilerde. Yüzünü sürgün ettin, bozgunlarına boyun eğmiş mekanlarına...
Ne oldu? Yorgun zaferlerin bileği mi bükülmüş? Portresi var orta yerde şimdi galibin. Çehresi yüz tutmuş silinmeye. Az biraz belli. Çok kişiye aşina. Sana ırağında ötesi... Hadi kamçıla yine. Dizgini koparmış ukala umutların resmini çizmeye kalkış yine. Kuytularında söktüremediğin şafakların...
Alnına çalınmış derin çizgilerde simetrisini arardın yalnızın. Duvarların isine iz bırakırdın ellerinle. Bence vazgeç artık karmaşanın formülünü çıkarmaktan.
Dizi, dizi "ve"ler iniyor hasır iplerine. Ardından Kaf Dağı'nın "hiç" köşesine tasmalanmış bucaksız noktalar sıralanıyor işte yine bilmem kaçıncı kez.
Boğuşamıyorsun kuduz maskenle. Ne oldu? Dilin dönmüyor mu artık o şiire?
Vardı ya hani "Vurun ulan vurun, ben kolay ölmem..." Ne de yaban bu sözler sana.
Ya şimdi. Şimdi ne oldu? Kırık kanadındaki ılık kanı çekilip rengi yere mi çalındı? Can çekişemeden zamansız mı can verdi sevdan?
(Arka Kapak)
Ne oldu? Süngüler mi şahlanıyor şimdi? Anlamını lügatte ararken savaşın, cephede yankılanan bu toy ses senin mi? Kibrit kutularında uyuyor kapı gıcırtısından ürperen düşlerin. Vuslatın birinde üflemek için. Küçük bir alev buhurunda... Çocuksun hala f... tümünü göster
Bir özgürlüğe mâl olmuş hayat, hayat değildir;
bir hayata mâl olmuş özgürlük de özgürlük değildir.
Bir özgürlüğe mâl olmuş hayat, hayat değildir;
bir hayata mâl olmuş özgürlük de özgürlük değildir.
Ben hiç mutluluktan delirmedim ama delirmekten mutluyum.Herkes bana acıyor, asıl şizofrenin kendileri olduğunu bilmeden.Biliyorum çok çirkinim. Kentin içine girsem beni dışarı kusar.Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü arıyorum.Sürgün yanlarımdan vurgun yemek hoşuma gidiyor. Her gece ölü bir kıza mektuplar yazıyorum. Fırtına yüklü gemileri kanımda yüzdürüyorum.Artık adımı unutmaya başladım. Ne mutlu...Erken bastırmış bir yalnızlık ihtilali gibi merhaban. Bu yüzden zehirli akşam üstüleri bırakıyorum ve seni onarıyorum kendimi yaralayarak.Aşkın kendini öldürebilecek kadar cesur olmalı sevdiğim.Her nakaratta yeniden hatırlayacağın, cepleri boş bir gidişi bırakıyorum sana, enkazı kaldırılmamış çocuk yüzümle.Beni şakaklarımdaki sonbahardan tut. Birazdan utancını bırakacağım sana bu aşkın.Bu gidiş beni de bitirecek biliyorum ama kaçsam ağlamaklı oluyor omuz başların. Yaslansam uçurumsun...
******
Ben hiç mutluluktan, delirmedim ama delirmekten mutluyum. Herkes bana acıyor, asıl şizofrenin kendileri olduğunu bilmeden Biliyorum çok cirkinim. Kentin içine girsem beni dışarı kusar. Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü arıyorum.Sürgün yanlarımdan vurgun yemek hoşuma gidiyor. Her gece ölü bir kıza mektuplar yazıyorum. Fırtına yüklü gemileri kanımda yüzdürüyorum. ...
******
Ben hiç mutluluktan delirmedim ama delirmekten mutluyum.Herkes bana acıyor, asıl şizofrenin kendileri olduğunu bilmeden.Biliyorum çok çirkinim. Kentin içine girsem beni dışarı kusar.Oysa ben iç kanamalı bir hastayım ve kendime gölgesiz bir akşamüstü ... tümünü göster
Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını…
Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum. Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi; ağlamak gülmenin mahkumu, gülmek ağlamanın gardiyanı gibi sanki…
Ve anladım ki ne seninle ağlayabiliyorum, ne de sensiz gülebiliyorum.
Belki de sen aşka aşıktın, ben üstüme alındım bilmiyorum. Bir gün gerçekten seni terk edebilecek miyim onu da bilmiyorum. Üzerine sinen benin kokusunu duymadan yaşayabilecek misin?.. Çünkü, senden geriye sadece sen kalana dek terk edilmiş olmuyorsun.
İnsan yaşadığı anın değerini yaşadıklarından ötürü değil, neler yaşayacağını bilmediğinden ötürü bilmez. Seni çok seviyorum; bir gün seni terk etme gücümü kendimde bulup bulamayacağımı bilmeye bilmeye... Anlıyor musun?
Gel “biz” olalım demek kolay… Benimle hiç olur musun?
Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını…
Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum. Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi; ağlamak gülmenin mahkumu, gülmek ağlamanın gardiyanı gibi sanki…
Ve anladım ki ne seni... tümünü göster
Yüreklerin Efendisi’nden Araz, Seni İçimden Terk Ediyorum, Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi, Susacak Var, Beni Susarken Bölme eserlerindeki “aşka, rüzgara, ayrılığa ve zamana” karşı olan tüm şiirler ve şiirsel denemeleri...
Sesim yetişmedi sana, sustum. Hayatıma bir seni ekledim. Sen yokluğunla çoğalırken günlerimde, ben beceriksizce sana yürüdüm. Sesim yetişmedi sana.
Ben sana yenilmek için sevdim seni. Hayallerime yakıştığın için sevdim. Ama artık gitme vakti. Duymadığın sesimi sana emanet ederek, acılarıma yokluğunu ekleyerek ve nereye gidersem gideyim seninle kalarak gitme vakti... duam olup kalacaksın… sevdikçe, çoğalacaksın yokluğunla içimde.
Kızma bana sitemkâr yazıyorum diye... küskünlüğüm inan sana değil. Söz dinletemiyorum duygularıma, yüreğime. Saatler seni sen geçmiyor. Selamını getirmiyor rüzgarın nefesi. Yollar yolumu sana bağlamıyor. Sen bırakma beni.
Yüreklerin Efendisi’nden Araz, Seni İçimden Terk Ediyorum, Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi, Susacak Var, Beni Susarken Bölme eserlerindeki “aşka, rüzgara, ayrılığa ve zamana” karşı olan tüm şiirler ve şiirsel denemeleri...
Sesim yetişmedi sana, sustu... tümünü göster
esracoş şu anda kitap okumuyor.