ewrem_06

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 19 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
ewrem_06 bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 5 ay
Profil Resmi
ewrem_06 okumuş.
Taaşşuk-u Tal'at ve Fitnat

Eski geleneğin kimi kalıplarını sürdürmekle birlikte, Taaşşuku Talat ve Fitnat (Talât ve Fitnatın Aşkı), yazınımızda Batılı yöntemle yazılmış roman türünün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. 18 yaşında yetim bir çocuk olan Talat Bey, bir yaşındayken öksüz kalan, babasını tanımayan bir kız olan Fitnata ilk görüşte âşık olur. Ancak kızı sokağa bile çıkarmayan tutucu bir adam olan babalığı tütüncü Hacıbaba aksi, dediğim dedik bir adamdır ve üvey kızına kendi ölçütlerine göre bir koca bulmak istemektedir. Bunun üzerine Talat Bey, kız kılığına girerek Fitnatla arkadaş olur. Ancak Hacıbaba, kızıyla evlenmek isteyen ve zengin bir adam olan Ali Beyin önerisini kabul eder; Ali Bey, Fitnatın babası yaşındadır.Taaşşuk-u Talat ve Fitnat: Olanaksız bir aşk.

Eski geleneğin kimi kalıplarını sürdürmekle birlikte, Taaşşuku Talat ve Fitnat (Talât ve Fitnatın Aşkı), yazınımızda Batılı yöntemle yazılmış roman türünün ilk örneği olarak kabul edilmektedir. 18 yaşında yetim bir çocuk olan Talat Bey, bir yaşındayk... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 5 ay
Profil Resmi
ewrem_06 bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 5 ay
Profil Resmi
ewrem_06 okumuş.
Vatan Yahut Silistre

Vatan Yahut Silistre Vatan şairi Namık Kemal in, en önemli eserlerindendir. Konusunu yakın tarihimizden alan bu piyeste; kahramanlık ve vatan sevgisi yanında, baba özlemi ve aşk konuları da işlenmiştir. Eserin yazı çevrimi özgün diline sadık kalınarak yeniden yapılmış, sonuna günümüzde az kullanılan kelimelerin sözlükçesi de eklenmiştir.Bu piyesin; gençlerimizin milli benlik ve birlik duygularını güçlendirerek, geleceklerine güvenle bakabilmelerinin sağlanması açısından büyük önem taşıdığına inanmaktayız.\n\n\n\nVatan Yahut Silistre, dört perdeden oluşan bir tiyatro yapıtıdır. Namık Kemal, oyunu Gelibolu mutasarrıfı iken yazmaya başlamış, buradan ayrılıp İstanbula dönünce tamamlamıştır.Vatan Yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873te İstanbulda Gedikpaşa Tiyatrosunda ilk kez sergilendi. Oyundan sonra olaylar oldu. Coşkuya kapılan halk yazarı sahneye çağırdı. Yazarın orada bulunmaması üzerine sokaklara döküldü. Namık Kemal, yapıtın yazılış amacını tek cümleyle özetler: Yapıtın yazılmasındaki amaç, ulustaki yurtseverlik duygularını dile getirmekti; tiyatro yazma alanında ustalık göstermek değil!\n\nKonusunu yakın tarihimizden alan bu oyun döneminin simgesi olmuş bir tiyatrodur. Eserin yazılmasındaki amaç ise milletteki vatanseverlik duygularını dile getirmektir.\n\nVatan Yahut Silistre, Namık Kemalin ilk piyesidir. Eserde vatanperverlik ve kahramanlık duygularını işlemekte, halkta bu duyguları harekete geçirmek istemektedir. Piyes, 1853 yılında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya arasında başlayan Kırım Savaşında gönüllü olarak cepheye giden İslam Bey ile asker kılığına girerek kimseye haber vermeden onun ardından Silistreye giden sevgilisi Zekiyenin başından geçenleri anlatır. Türk askerinin vatan uğruna gösterdiği fedakarlığı canlandırır.\n\nBak, hiç hatırına gelir mi ki burada bir zavallı var.
Kendinden ayrılmayı canından ayrılmaktan beter biliyor da
ayrılmamak için bir çare bulamıyor! Seni seven hiçbir zaman
\n\nMilletlerin bağımsızlıklarını ve milli kimliklerini koruyabilmeleri için, daima milli bilinci güçlü bireylere ihtiyacı vardır. Yüz Temel Eser içine dâhil edilmiş olan Vatan Yahut Silistre piyesinin, çocuklarımızın şanlı tarihimizden güç alıp geleceğe güvenle bakan, milli bilinçle yoğrulmuş iyi bir vatandaş olarak yetişmelerinde katkı sağlayacağına inanıyoruz. ...\n\nTürk Edebiyatı‘nda vatan ve millet sevgisini ilk defa başarılı bir şekilde işleyen eser Namık Kemal‘in Vatan Yahut Silistre adlı oyunudur. Yazar, bu oyununda vatan sevgisinin Allah sevgisinden kaynaklandığını ortaya koymaktadır. MEB Talim ve Terbiye Kurulu‘nun 2243 sayılı Tebliğler Dergisi‘nde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.\n\nMillî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.\n\nSilistre kalesi, bizzat Rus Orduları Başkomutanının yönettiği seksen bin kişilik bir ordu tarafından 15 Mayıs 1854te kuşatılır. Kale, Arnavutluktan Iraka kadar İmparatorlukun hemen her yerinden gelen gönüllülerin de içinde olduğu toplam on bin kişilik bir güçle savunulmaktadır. Kırk üç gün süren yoğun saldırıları başarıyla püskürten Müslüman savaşçılar, yiyecek ve cephaneleri tükendiği için, tek kurtuluş yolu olarak görülen bir yarma hareketiyle koca orduyu bozguna uğratırlar. Son derece yalın bir olay üzerine kurulan Vatan yahut Silistre, tüm teknik kusurlarına karşın, Osmanlı toplumuyla tiyatronun buluşmasını sağlamış ve yazarının hiç ummadığı ölçüde etkili olmuştur. Yazarı izleyerek söylersek, Vatan yahut Silistre, Türk tiyatrosunu bulunduğu noktadan ilerilere taşımış, gelişimi açısından da tam bir dönüm noktası oluşturmuştur.\n\nBu eser, defalarca kitap olarak basılarak, defalarca da oyun olarak oynanarak günümüze dek gelmiştir. Bugün de, konusu itibarıyla tazeliğini ilk günkü gibi korumaktadır. Eser, konusunu yakın tarihimizden almıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan bu eser, başka dillere de çevrilmiştir.Biz bu eseri, özellikle genç kuşağımız tarafından daha da iyi anlaşılması dileğiyle, itinayla ve orijinal metnine sadık kalarak sadeleştirmeye çalıştık. ...\n\nZihnimden babamın, annemin sevgisini çıkardın; kardeşimin mezarı gönlümde idi, onu bile unutturdun. Şimdi hayali de, kendi gibi kara topraklarda yatıyor. Mezarını görmeden hatırıma gelmiyor. Ne uyuyabiliyorum, ne de irademe hakim olabiliyorum... içimde başka hiçbir şeye arzu kalmadı; gönlümde senden başka birşey bırakmadın. Şimdi kendini de benden alacaksın. Hem de bunun müjdesini kendin getiriyorsun. Kalbimi yaracaktın da bana bu merhameti, bu insafı mı gösterecektin? Sonunda ne olacak? O, bu memleketten gider, ben de dünyadan giderim. Ömrümün her lezzetini kaybettikten sonra kara toprağın nesi var? Birkaç dakikalık can acısından mı korkacağım?\n\nİslam Bey, gönlündeki tüm aşkları bir yana bırakarak savaşa koşar. Ne var ki gidenlerin geri dönemeyeceğini bilen Zekiye, İslam Beyi yalnız göndermeyi düşünmemektedir...Oynandığı dönemde büyük fırtınalar kopararak Namık Kemalin Magosaya sürülmesine sebep olan bir eser; Vatan Yahut Silistre. Oyunun sahnelendiği gece sokaklar boşalmış, Gedikpaşa Tiyatrosu, üst düzey yöneticilerin de aralarında bulunduğu bir kalabalıkla hınca hınç dolmuştur. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistre yalnız ülkemizde değil, Avrupada da ilgi uyandırmış ve beş dile çevrilmiştir.\n\n

Vatan Yahut Silistre Vatan şairi Namık Kemal in, en önemli eserlerindendir. Konusunu yakın tarihimizden alan bu piyeste; kahramanlık ve vatan sevgisi yanında, baba özlemi ve aşk konuları da işlenmiştir. Eserin yazı çevrimi özgün diline sadık kalınara... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 5 ay
Profil Resmi
ewrem_06 bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 5 ay
Profil Resmi
ewrem_06 okumuş.
Sergüzeşt

Sergüzeşt, tutsaklığa karşı başkaldırının romanıdır. Roman, başından sonuna değin ezilen, satılan, oradan oraya sürüklenen Dilber ile onu ezen, korurken bile küçük gören varlıklı sınıf arasındaki karşıtlığa dayanır. Okuyucu, Dilber'e yardım edememenin acısını yüreğinde de duyar. Romanın, zamanı aşan ve bugüne seslenen insanı ve sosyal yönü de buradan gelir. Bir yandan doğunun gizemli ve içe dönük yapısı, öte yandan batının gerçekçi yaklaşımı edebiyatımızda ilk kez Sergüzeşt'te işlenmiştir. Sergüzeşt, gerek ele alınan tema, gerek yarattığı Dilber tipi, gerek romantizmden gerçekçiliğe kayış tarzı ve biçemi ile edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir.

*****

Edebiyatımızın ilk gerçekçi romanı olan ve Türk Romancılığının gelişmesinde önemi bir rol oynayan Sergüzeşt suçsuz ve talihsiz bir aşkın acıklı öyküsüdür. İnsan ticaretinin ve esirliğin olanca kötülükleri romanda acıklı tablolar halinde sergilenir. Cevdet Kudret Türk Edebiyatında Hikaye ve Roman adlı yapıtında Sergüzeşt için şu yargıları veriyor: Sergüzeşt'te, Türk Romancılığının Romantizmden Realizme geçmesi açıkça görülmektedir. Fakat eserde henüz her iki akımın özellikleri de vardır. Sezai, bir yandan Batı edebiyatında tanıdığı realizm akımının yöntemini benimsemiş, bir yandan da Namık Kemal'in üslubunun etkisinden daha kurtulamamıştır.

****
"Hemen hızla evden çıkarak vapur iskelesine yöneldi. Aşkın şiddetli duygularıyla coşmuş bir hâlde bulunan bu tecrübesiz genç zihinlerde, hiçbir şüphe ve tereddüt oluşmamıştı. Vapur iskeleden hareket etti. Celal Bey'e o gün herşey ışık içinde, hayat içinde görünüyordu. Sevgilisinin yüzüne saatlerce hayran hayran bakan gözlerine, Marmara nın sonundaki ufuklar açılarak uzaktan uzağa sonsuzluk vaadediyordu. Köprüden başka bir vapura bindiği zaman, sanki ilk defa görüyormuş gibi, Boğaziçi kendisine şahane bir manzara sunuyor ve hiçbir zaman dikkat etmediği heyecan verici yerlerini buluyor ve iki sevgiliyi sessizliği ve güzelliği ile mutlu edecek saraylar keşfediyordu. Gök, sevdiğini kendisine her yönde gösterecek kadar şeffaf; hava, sevgilisinin yaşama sevincini arttıran saçının yüzüne dokunuşu kadar güzeldi. Heyhat!"

"Rus şirketinin Batum'dan gelen ticari vapuru Tophane önlerinde demirledi. Vapurun gelmesini sandallarda sabırsızlıkla bekleyen birkaç kişi hemen güverteye atladı. Bunlardan biri uzun boylu, geniş omuzlu, siyah seyrek bıyıklıydı; etekleri ayaklarına kadar uzun, beli gayet dar bir Çerkez paltosu giymişti. Başında kendi milletine özgü bir kalpak, elinde gümüş saplı bir kırbaç bulunan Çerkeze 'Hoşgeldiniz', dedi, 'cariyeler nerede?'
Evinden ve yurdundan acımasızca koparılan küçük Çerkes kızı Dilber, bir esir gemisine bindirilerek İstanbul'a getirilir ve bir konağa satılır. Bu konak küçük Dilber'in yeni zindanıdır bundan böyle. Samipaşazade," 1888'de yayınlanan Sergüzeşt romanında, o yıllarda rağbet gören esaret konusunu işlemiş ve esaretin insanlık dışı olduğunu gözler önüne sermiştir.

*****

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.

*****

Sami Paşazade Sezai (1862-1893) Yazar, çalışmalarında en çok; Namık Kemal ve Victor Hugo'nun etkisinde kalır. Abdülhak Hamid'e hayrandır. Özellikle Hugo'nun romantik hümanistliğinden etkilenerek çevresinin insanlarına ve konularına bakar. İkinci Tanzimat kuşağının Servet-i Fünûn'a bağ olan yakınlıklarında özetlenebilecek olan Samipaşazade Sezai, Çamlıca ve Adalar tasvirlerine ağırlık veren hikâye ve roman dekoru içinde acınası kederlere şefkatle eğilir ve gözlemden yola çıktığı konularda gerçekçi yönteme yaklaşır. Hikâye ve roman kahramanlarına duygusal yakınlıklar besleyerek, onlara acıdığını belli eden sözler söyleyerek, ele aldığı konuyu kendi düşüncesine göre sonuçlandıran ana fikri açıkça belirleyerek, anlatımda süse ve gösterişe önem vererek, betimlemelerde aşırıya kaçarak, ara sıra yerli yersiz açıklamalar yapıp bilgi vererek dengesiz bir roman yapısını sürdürür. Bu özellikleriyle romantizmle realizmin bocalama noktasında görünür. Sergüzeşt'te özgürlük ve tutsaklık konuları işlendiğinden, siyasal iktidarın baskısına uğrayan ilk romanlardan biridir.

Sergüzeşt, tutsaklığa karşı başkaldırının romanıdır. Roman, başından sonuna değin ezilen, satılan, oradan oraya sürüklenen Dilber ile onu ezen, korurken bile küçük gören varlıklı sınıf arasındaki karşıtlığa dayanır. Okuyucu, Dilber'e yardım edem... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 5 ay
Daha Fazla Göster

ewrem_06 şu an ne okuyor?

İskender

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.