Hayek, kuşkusuz, yüzyılımaza damgasını vuran en büyük liberal düşünürler arasında ilk akla gelen isimlerdendir. Elinizdeki kitap, düşünürün özgürlük savunusuna adadığı uzun entellektüel hayatının en çarpıcı ürünlerindendir. Kölelik yolu, son derece önemli bazı siyasal sorunların cevaplarını aramaktadır. Özgürlük nedir? Sosyalizm, faşizm ve diğer totaliter sistemler neden özgürlükle uzlaşmaz bir çelişki içindedirler? Birbirine karşıt görünen özgürlük aleyhtarı anlayışlar yoksa aynı kökten mi türemişlerdir? Sözgelimi, nazizmin sosyalist kökleri nelerdir? Özgürlük geçici bir güvenlik uğruna feda edilebilir mi? Kollektivist ekonomi altında demokrasinin ve azınlık haklarının yaşama şansı var mıdır? Ülkemizdeki egemen sol iktidarın uzun yıllar gündemine bile almadığı bu sorunlar Hayekde, liberal siyasal düşünce geleneği içinde tutarlı bir şekilde açıklanıyor. Yine ülkemizde çokça konuşulan, şarkıları söylenen, ama Hayekin sınıflamasıyla sahtesi revaçta olan ve ona en uzak kesimlerce kullanılan özgürlüğün kötü kaderi, ancak J. S. Millin Özgürlük Üstünesiyle kıyaslanabilecek bu tür kitapların kendi dilimizde okunmasıyla değiştirilebilecektir.
Hayek, kuşkusuz, yüzyılımaza damgasını vuran en büyük liberal düşünürler arasında ilk akla gelen isimlerdendir. Elinizdeki kitap, düşünürün özgürlük savunusuna adadığı uzun entellektüel hayatının en çarpıcı ürünlerindendir. Kölelik yolu, son derece ö... tümünü göster
Arendt, başyapıtı sayılan Totalitarizmin Kaynaklarının ikinci cildini emperyalizme ayırmış. Arendtin emperyalizme bakışı, laf olsun diye değil, gerçekten özgün ve farklı. Özellikle de klasik Marksist yaklaşımların bakışından farklı, fakat bütünüyle de kopuk değil. Emperyalizm, kapitalist ekonominin güç bağlamında yayılmacı, kaynaklar bağlamında toparlayıcı daha doğrusu toplamacı doğasının bir sonucu mu? Arendtin bu soruya cevabı tamamen yadsıyıcı bir Hayır! değil ama ağırlığı başka noktalara dağıtan bir yaklaşımın ürünü: Emperyalizm, modern çağın, özellikle de ulus-devletin yozlaşmasının bir sonucu, üstelik, etkeni hızla hacimlendiren, yani kendisini yaratan yozlaşmayı hızlandıran bir sonuç.Totalitarizmin Kaynaklarının ikinci cildi, emperyalizm bağlamında yalnızca kuramsal düzlemi harmanlamıyor, ülke-bölge örneklerine, hatta pek hayırla yâdedilmeyecek insan portrelerine de uzanıyor. Ve Arendtin bilinen (ya da bilindiğini umduğumuz) analitik bakışı, sabit bakışlara cevvaliyet kazandırabilecek bir derinlik, bir zenginlik sunuyor.
Arendt, başyapıtı sayılan Totalitarizmin Kaynaklarının ikinci cildini emperyalizme ayırmış. Arendtin emperyalizme bakışı, laf olsun diye değil, gerçekten özgün ve farklı. Özellikle de klasik Marksist yaklaşımların bakışından farklı, fakat bütünüyle d... tümünü göster
Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya kadar, her yıl düzenli olarak göç eden leyleklerin bu özelliğinden yararlanan uluslararası bir şebekenin faaliyetlerini anlatıyor. Grangénin korku labirentinin bir yanında dünyanın en sıkı denetlenen elmas madenlerinden yapılan kaçakçılık, diğer yanında da kalpleri çalınmış cesetler duruyor. Leyleklerin Uçuşunda okuyucu, adrenalin hapı yutmuş gibi, kitabın ilk sayfalarda tutulduğu heyecan fırtınasından, sonuna kadar kurtulamıyor.
Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya ... tümünü göster
fatma__akcay şu anda kitap okumuyor.