Bir denizle çevrilidir bu ülke. Büyük denizle... Ve yükselmektedir deniz. Her şeyi içine alacak, yok edecektir. Çağrı, sancılı, yalnız, babasıyla meselesi olan bir gençtir. Kürşat terk edilmenin acısını yenmeye çalışan, sorunlarına karşı daha dik durma çabasında, başka bir adam. Sungu, ilginç, rüyalarında olacakları gördüğüne inanılan bir çocuk. Ve onun öğretmeni Ada, yazarlık hayalinin peşinde genç bir kadın. Hepsi denize karşı denizle birlikte yola çıkacaklardır. Kararların, geçmişe dönüp bakmanın ve kurtuluş umudunun zamanıdır bu. Değişimlerin en büyüğünün zamanı.İlk romanı Anne, Tut Elimi! ile büyük beğeni kazanan ve kendine hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi edinen Uygar Şirinin yeni romanı Büyük Deniz Yükseliyor, yine gizem öğesinin güçlü olduğu, sağlam kişilikler, akıcı bir kurgu ve dille ortaya konulan iddialı bir çalışma. Şirinin yarattığı bu yarı yok dünyada, kendi dünyanızın gerçekleriyle karşılaşacak, çevrenizde ve içinizdeki insanı bir kez daha tanıyacaksınız. Büyük Deniz Yükseliyor, edebiyatımıza farklı bir ses getirmeye aday...
Bir denizle çevrilidir bu ülke. Büyük denizle... Ve yükselmektedir deniz. Her şeyi içine alacak, yok edecektir. Çağrı, sancılı, yalnız, babasıyla meselesi olan bir gençtir. Kürşat terk edilmenin acısını yenmeye çalışan, sorunlarına karşı daha dik dur... tümünü göster
Aslı Erdoğan’ın dünya çapında yankı uyandıran ikinci romanı Kırmızı Pelerinli Kent çoksesli kurgusu, virtüöz performansıyla sunulan alegorileri, atmosferi ve üst kurmaca stratejileriyle Bilge Karasu’nun Gece’siyle kıyaslanmıştır.
Otobiyografik roman, sürgün anlatısı, kent romanı, varoluş kaygısı üzerine deneme ve felsefi tefekkürü iç içe geçiren roman, şiirsel dili ve farklı anlatıcılarının lirizme ayarlanmış sesleriyle, Rio’nun tutku ve şiddet dolu sokaklarında bir ölüm kalım mücadelesini anlatıyor.
“Az sonra Rio sokaklarına çıkacaksınız. Korkunçluğunu her an duyuran bir varlığın menzilinde bir yolculuk olacak bu; ölümün kötü kokulu soluğu sürekli yüzünüzde; karanlık ve sapkınlıkla yüklü bir bakış hep sırtınızda...
Aslı Erdoğan’ın dünya çapında yankı uyandıran ikinci romanı Kırmızı Pelerinli Kent çoksesli kurgusu, virtüöz performansıyla sunulan alegorileri, atmosferi ve üst kurmaca stratejileriyle Bilge Karasu’nun Gece’siyle kıyaslanmıştır.
Otobiyografik rom... tümünü göster
Dünya okurlarınca geleceğe kalacak elli yazar arasında sayılan Aslı Erdoğanın yayımlandığı günden bugüne değerini ve yerini hiç kaybetmemiş ilk romanı: Kabuk Adam. Türk edebiyatında olduğu kadar dünya edebiyatında da yeni bir yazarın doğuşuna tanıklık eden bir kitap. Şık olmakla cinayet işlemek arasındaki o çok ince çizginin öyküsü.
Dünya okurlarınca geleceğe kalacak elli yazar arasında sayılan Aslı Erdoğanın yayımlandığı günden bugüne değerini ve yerini hiç kaybetmemiş ilk romanı: Kabuk Adam. Türk edebiyatında olduğu kadar dünya edebiyatında da yeni bir yazarın doğuşuna tanıkl... tümünü göster
“Uzun zamandır okuduğum en komik, en karanlık ve en sivri öyküler.” – JONATHAN SAFRAN FOER
“Keret, müthiş bir yazar. Yeni kuşağın sesi.” – SALMAN RUSHDIE
“Keret’in öyküleri içinize işliyor.”_ IRA GLASS
“Çarpıcı bir mizah.” – CLIVE JAMES
“Kara mizahı seviyorsanız, bundan iyisini bulamazsınız” _ BALTIMORE SUN
Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü’nün dâhi yazarından bir çırpıda okunan, tuhaf, komik ve zekâ pırıltılarıyla ışıyan bir kitap: Kapı Birden Vuruldu. Gündelik yaşamın kuytuları, Keret’in benzersiz evreninde fosforlu neonlar altında parlıyor, hayalle gerçeğin karıştığı bu şahane öykülerde her an, her şey gerçekleşiyor. Bir öpücük sonunuzu hazırlamak için yeterli oluyor, hayaller karın doyuruyor, kimilerinin en ağır kazalardan burunları bile kanamaksızın çıktığı dünyada sizin bileğiniz burkulsa alçıya alınıyor. Kapı birden vuruluyor ve kader rotasını çiziveriyor.
Kalabalıklar içindeyken yalnızlık sularında boğulanlar, kendilerini her daim yedek saflarında ya da kazazedeler arasında bulanlar, güneşli günlerde bile çamura basmayı başaranlar ve talih kuşunun kuyruğuna tutunup yukarılara uçma hayalleriyle en dibe vuranlar bir araya geliyor ve hayat denen tuhaf mucizenin akışına aksak ritimlerle karşı çıkıyor.
Kapı Birden Vuruldu, mağrur kaybedenlerle adi kahramanların bir arada yaşadığı şu başıbozuk âlemi sevgi ve sefaletle kucaklayan, incelikli ve zekâ dolu bir kitap.
“Uzun zamandır okuduğum en komik, en karanlık ve en sivri öyküler.” – JONATHAN SAFRAN FOER
“Keret, müthiş bir yazar. Yeni kuşağın sesi.” – SALMAN RUSHDIE
“Keret’in öyküleri içinize işliyor.”_ IRA GLASS
“Çarpıcı bir mizah.” – CLIVE JAMES
“Kara miz... tümünü göster
"Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir kaşık toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?'"
"Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. 'Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?' diyorlar. 'Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit topl... tümünü göster
''İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizdeki şeytan yok... İçimizdeki aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...''
Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın ''kapana kısılmışlığını'' gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, ''insanın içindeki şeytan''a keskin bir bakış.
''İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün ... tümünü göster
gamarcoba şu anda kitap okumuyor.