merhaba sayfaya yeni üye oldum nasıl kitap okuyabiliyorum yardımcı olurmusunuz tşk.
merhaba sayfaya yeni üye oldum nasıl kitap okuyabiliyorum yardımcı olurmusunuz tşk.
Nietzsche felsefeciydi. Babaannemse yalnızca bu gezegende yaşayan biri. İlla ki bir etiket vermek gerekirse, ev hanımı. Nietzsche, üniversitede ders verirdi. Babaannem, okuma yazma bilmezdi. Hayatında hiç okul yüzü görmemişti. Çok tanınmış biriydi Nietzsche; bütün Avrupa ondan hayranlıkla bahsederdi. Babaannemse yalnızca kendi köyünde tanındı. Nietzsche ve babaannem, aynı gezegenin misafiri oldular. İkisi de, bir anne ve babadan dünyaya geldiler. Aynı donanımlara sahiptiler. Ne Nietzschenin fazlası vardı, ne babaannemin eksiği. İkisinin de bir karar vermesi gerekiyordu. Tercih etmedikleri bir dünyada, yaşamlarını sonsuza dek etkileyecek bir tercihte bulunmalıydılar. İşte o karar aşamasında yolları birbirinden ayrıldı. Aynı gezegenin iki yolcusu, iki ayrı yöne gitti. Nietzsche kolay olanı seçti, babaannemse zor yolu.Herkes, kendini çok iyi tanıdığını sanır ama en az tanıdığımız kendi ruhumuzdur. Mustafa Ulusoy Nietzsche ve Babaannemde bu en insani ama aynı zamanda en çetin meseleyi irdeliyor. Hayatın anlamı, ölüm, hiçlik, sonsuzluk arzusu, hayata ve kendine yabancılaşma, mutsuzluk, anlaşılamama gibi bütün çağların ortak meselelerini her dönemin insanına cevap verecek bir saflıkla ele alıyor. Ve herkesin payına kendi iç dünyasındaki düğümleri çözmeye yardımcı olacak ipuçları düşüyor.
Nietzsche felsefeciydi. Babaannemse yalnızca bu gezegende yaşayan biri. İlla ki bir etiket vermek gerekirse, ev hanımı. Nietzsche, üniversitede ders verirdi. Babaannem, okuma yazma bilmezdi. Hayatında hiç okul yüzü görmemişti. Çok tanınmış biriydi Ni... tümünü göster
merhaba sayfaya yeni üye oldum nasıl kitap okuyabiliyorum yardımcı olurmusunuz tşk.
merhaba sayfaya yeni üye oldum nasıl kitap okuyabiliyorum yardımcı olurmusunuz tşk.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
İnanılmaz sürükleyici bir kitap,karakterlerin iç dünyası mükemmel anlatılmış,betimlemeler çok başarılı.Bence yağmur yağarken,kahvenizin dumanı tüterken,biraz da canınız sıkkınsa okumalısınız.Çünkü göreceksiniz ki;her insan zaman zaman sizinle aynı duyguları yaşıyor,hissediyor,aşık oluyor,acı çekebiliyor..Kesinlikle okunması gereken bir eser.
İnanılmaz sürükleyici bir kitap,karakterlerin iç dünyası mükemmel anlatılmış,betimlemeler çok başarılı.Bence yağmur yağarken,kahvenizin dumanı tüterken,biraz da canınız sıkkınsa okumalısınız.Çünkü göreceksiniz ki;her insan zaman zaman sizinle aynı du... tümünü göster
Ergenekon tertibiyle 23 Eylül 2008'de, sabaha karşı 04.30'da polisler kapıma dayandığında, faşizmin geldiğini biliyordum. Sürecin uzun ve sancılı olacağını da biliyordum.
'Vatan... Namus... Ahde vefa...' demenin bir bedeli olacağını, hem 'dostların' hem de kindar düşmanların bu bedeli isteyeceğini ve bu kıskanç talebin, canımızı istemeye kadar uzanacağını da biliyordum.
Ama...
Yurdumun güzel insanları! Güzel günler göreceğiz! insanlık onuru faşizmi yenecek! Biz o günler için diri diri gömüldük Silivri Coplama Kampına! Mezarlıkta esir alındık, linç edildik...
Ey halkım!
Unutma! Unutma bizi!
Ergenekon tertibiyle 23 Eylül 2008'de, sabaha karşı 04.30'da polisler kapıma dayandığında, faşizmin geldiğini biliyordum. Sürecin uzun ve sancılı olacağını da biliyordum.
'Vatan... Namus... Ahde vefa...' demenin bir bedeli olaca... tümünü göster
gokhan_451 şu anda kitap okumuyor.